Sektör
açısından önemli bir gelişmeyi Demiryollarının Serbestleştirilmesi Kanunu'nun
yürürlüğe girmesi oluşturuyor. Söz konusu kanunun ardından UTİKAD olarak DD
Yetki Belgesi ile ilgili çalışmalar yaptık. R Belgeli taşıma işleri
organizatörlerinin DD Yetki Belgesi için ücret ödememesini sağladık. Bu
gelişmelerin yanı sıra artık tamamlanma aşamasında olan BaküTiflis-Kars hattı
ile özellikle intermodal taşımalarda bir hareketlenme bekliyoruz. Ayrıca
küresel ticaretin Güney Doğu Avrupa-Afrika-Kafkaslar ve Ortadoğu'ya kaymasının
da Türkiye'yi stratejik konumu açısından yatırımlarda öne çıkaracaktır.
Türkiye
lojistik sektörü, 2016 yılında Türkiye'de ve komşu coğrafyalarda yaşanan
krizlerden olumsuz etkilendi. 2016 yılı başında Rusya ile yaşanan siyasi kriz
hemen ardından AB'nin Suriyeli mültecilere karşı önlem olarak sınırlardaki
geçişleri zorlaştırması lojistik sektörünü olumsuz etkiledi. Döviz kurlarındaki
öngörülemeyen dalgalanmalar da özellikle ihracatçılarda endişe yarattı. Bu
gelişmeler sonucunda 2016 yılının üçüncü çeyreğinde beklediğimiz yükselişi
yakalayamadığımız gibi daralmaya gittik. Bunun yanında lojistik sektörünü
doğrudan etkileyecek birçok mevzuat değişikliği yapıldı. Yeni Gümrük Kanunu ve
Karayolu Taşıma Yönetmeliği Taslağı, bu yılın ilk yarısında sektörün temel
gündemini oluşturdu. UTİKAD olarak her iki konuda da çalışmalarımızı
sürdürüyoruz.
Çevre ülkelerdeki gelişmeler gözden kaçırılmamalı Lojistik
sektörüne yönelik ilk kez verilen destekler, yeni havalimanına geçiş ile ilgili
ön hazırlıkların yanı sıra hem altyapı hem de mevzuat açısından şekillenmesi,
ihracat navlun desteği programının ihracatçılara ve dolayısıyla lojistikçilere
etkileri gibi konularda gündemimizdeydi. Ayrıca Demiryollarının
Serbestleştirilmesi Kanunu'nun yürürlüğe girmesinin ardından UTİKAD olarak DD
Yetki Belgesi ile ilgili çalışmalar yaptık. R Belgeli taşıma işleri
organizatörlerinin DD Yetki Belgesi için ücret ödememesini sağladık. Bu
gelişmelerin yanı sıra artık tamamlanma aşamasında olan Bakü-Tiflis-Kars hattı
ile özellikle intermodal taşımalarda bir hareketlenmenin söz konusu olacağını
öngörüyoruz.
Türkiye'nin global pazardaki yeri ve önemi her geçen gün artıyor.
Global ticaretin özellikle Güney Doğu Avrupa-Afrika-Kafkaslar ve Ortadoğu'da
hedef pazarlara doğru yönelmesi, Türkiye'nin de tam bu bölgenin göbeğinde yer alması
lojistik faaliyetlerinin gelişmesi için kayda değer fırsatlar sunuyor. Ancak,
bu olumlu durumu tanımlarken çevremizdeki ülkelerin lojistik yatırımlarını ve
altyapı çalışmalarında geldikleri noktaları da gözden kaçırmamak gerekiyor.
Altyapı yatırımlarının artırılması gerekiyor Öte yandan, Türkiye'ye rakip
ülkeler de güçleniyor. Transit taşımalardan bölgede hak ettiğimiz payı
alamıyoruz. Bunun başlıca sebepleri arasında başta Bakü-Tiflis-Kars demiryolu
hattı gibi bir an evvel tamamlanmasını beklediğimiz projeler bulunuyor.
Lojistik zincirin bileşenlerinde hız ve maliyet ekseninde iyileştirmeler
yaptığımız takdirde bu özel konumu avantaya çevirebiliriz. Bu noktada Çin-AB ve
AB-İran arasındaki transit taşımacılıkta demiryolu ağımızın serbestleşmesi, maliyet
ve hız ekseninde sektörü güçlendirecek önemli bir fırsat olarak öne çıkıyor.
Avrupa ve Asya arasında yaklaşık 75 milyar dolarlık yük hacmi bulunuyor.
Son
dönemde demiryolları serbestleştirilmesi ile ilgili gelişmeler transit yükten
daha fazla pay almamızı sağlayacak gibi görünüyor. Ancak, yine aynı noktada
altyapı yatırımlarımızın artırılması gerekiyor. Bunun yanı sıra serbestleşen
demiryolunda lokomotif ve vagon kapasitesinin artacağını da öngörmek mümkün. Bu
sayede Avrupa'dan Çin'e kesintisiz yük taşınması koridoru Türkiye üzerinden
yapılabilecek. Sektöre dair veriler de umut vaat ediyor.
Türkiye'nin hava kargo
taşıma kapasitesi son 10 yılda yaklaşık dört kat büyüdü. Türk bayraklı deniz
filosu 10 yıl içinde yaklaşık yüzde 60 arttı. Türkiye'nin ithalat ve
ihracatında taşımaların yüzde 55'e yakını denizyolu ile yapılıyor. Karayolu ile
yapılan ihracat taşımaları yaklaşık yüzde 35, ithalat taşımaları ise yaklaşık yüzde
17 seviyesinde. İstanbul'da yeni havalimanının da 2018'de devreye girmesiyle
Türkiye'nin tam anlamıyla bir 'hub' konumunda olacağım da söyleyebiliriz. Yeni
Havalimanı'nda Atatürk Havalimanı'ndaki alanın 14 katı büyüklüğünde bir kargo
alanının mevcut olduğunu biliyoruz. 1.5 milyon metrekarelik alan üzerinde
kurulan havalimanında lojistik sektörüyle ilgili tüm birimler aynı alanda konuşlanmış
olacak. Yeni Havalimanı'nın yaklaşık 350 destinasyonla en büyük hublardan biri
olmasını bekliyoruz.
Kaynak:
Dünya Gazetesi