Merkezi Almanya’nın Hamburg kentinde olan Hoyer, 1940’larda kurulmuş bir firma. İlk yıllarda süt taşıması yapan firma, daha sonra kimyasal maddeleri de taşımaya başlamış. Kendi şirketleriyle tüm dünyaya taşıma yapan Hoyer, faaliyet gösterdiği alanda dünyanın en büyük kuruluşlarından birisi konumunda. Hoyer’in 5 bin civarında çalışanı, 1 milyar Euro düzeyinde cirosu bulunuyor. Firma değişik standartlarda 20 bin tank konteyneri ve 2 bin 500 civarında yol tankeriyle de dev bir filoya sahip.
Hoyer Türkiye’de 1990’ların başında taşıma işine başlamış. 1997’de de Hoyer Türkiye kurulmuş. Hoyer Türkiye’nin Genel Müdürlüğü görevini yürüten Mete Tırman, “Hoyer halen önemli miktarda kimyasalları ithal ediyor. Türkiye’nin sınırlı olan kimyasal ihracatlarında da önemli bir payı var. Yiyecek maddesi konusunda gerek ithalat, gerekse ihracat konusunda önemli bir payı var. Türkiye içinde de dağıtım yapıyoruz” diye konuştu.
“Türkiye’de rekabet edemiyoruz”
Türkiye içinde kimyasal taşımalarda ise çok etkin olmadıklarını belirten Tırman, şunları söyledi. “Bunun nedenlerinden bir tanesi Türkiye’de tehlikeli madde taşımasına yönelik etkin bir düzenleme yok. Dolayısıyla tehlikeli madde taşıyan Hoyer’in almak zorunda hissettiği önlemi, piyasadaki şirketler almıyor. Hoyer’in aldığı önlemlerden kaynaklanan maliyetler pazarda bir dezavantaj yaratıyor. Biz sürücülerimizi eğitimden geçirmek, araçlarımızı ADR’ ye uygun hale getirmek ve belirli periyotlarla denetimlere sokmak zorundayız. Bütün bunların yüklediği maliyetler nedeniyle rekabet edemez hale geldik. İkinci neden çevreye duyarlılıkla ilgili bir durumdur. Hoyer hem ISO 9001 sertifikasına sahip hem de çevreyle ilgili ISO 14001 sertifikasına sahip. Biz taşımayı yaptıktan sonra tankerlerimizi İZAYDAŞ’ın Kocaeli’ de ki tesislerinde yıkatmak zorundayız. Ama rakip firmalar böyle bir şey yapmak durumunda değiller. Onlar kimyasal maddeyi boşalttıktan sonra en yakın benzin istasyonunda tankeri yıkatıyorlar. Kimyasal maddeler kanalizasyona, oradan da su kaynaklarımıza karışıyor. Çevreyi kirletiyor. Bunları engelleyici düzenlemeler olmadığı için biz Türkiye içinde kimyasal taşımayı fazla yapmıyoruz. ADR olmadan bizim rekabet etme şansımız yok.”
Kaynak: Perşembe Rotası