Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gümrük / MÜZAKERE FASILLARI VE VİZEDE SON NOKTADAYIZ

MÜZAKERE FASILLARI VE VİZEDE SON NOKTADAYIZ

MÜZAKERE FASILLARI VE VİZEDE SON NOKTADAYIZ11.10.2010

Beş yıldır AB ile süren tam üyelik müzakerelerindeki son durumu değerlendiren AB Genel Sekreteri Büyükelçi Volkan Bozkır, Türkiye’nin bütün müzakere başlıklarında üzerine düşeni yaptığını söyledi. Bugün itibariyle siyasi nedenlerle bloke edilmiş 18 fasılın olduğunu söyleyen Büyükelçi Bozkır, “Siyasi nedenler olmasa bunların 16’sını yarın açabilecek, 11’ini de kapatabilecek konumdayız. Gerçek tablo budur. Biz 2013’te Ankara’da bütün başlıklarda üzerimize düşeni yapmış olacağız ve bu başlıkları kapatacağız. Bizim kapatmış olduğumuz fasılları AB’nin henüz açmamış ya da kapatmamış olması halinde ironik bir tablo ortaya çıkacak” uyarısında bulundu.

Türkiye’nin vize konusunda AB’ye uyum için bütün hazırlıklarını bitirdiğini belirten Büyükelçi Bozkır, konunun bu ay AB Konseyi’nin gündemine geleceğini söyledi. Avrupa’ya Türkiye üzerinden kaçak göçü önleyen geri kabul anlaşması için de hazırlıklarını bitirerek Avrupa’nın endişelerini giderdiğini hatırlatan Büyükelçi Bozkır, sorularımızı şöyle yanıtladı:

TÜRKİYE’Yİ HIRVATİSTAN’LA KIYASLAMAYIN
Türkiye’yi, AB’ye girmek üzere olan diğer ülkelerle mukayese edebilir miyiz?
Öncelikle kendimizi müzakere eden diğer ülkelerle kıyaslamak doğru olmaz. Çünkü Türkiye her şeyi ile başka bir ülke… 70 milyonluk nüfusu, ekonomik potansiyeli, iç dinamikleri, kuruluşundan bu yana geçirdiği süreç, en son üye olan 14 ülke ve Hırvatistan’dan çok farklı. Dolayısıyla onların açtıkları fasıl sayıları ile mukayese içine girmek son derece yanlış olur. Türkiye üyelik başvurusunu 1959 yılında yapmış ve 1963’ten bu yana da ortaklık ilişkisi içinde. Ayrıca Gümrük Birliği’ne üye olmadan geçebilen tek ülkedir. Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler, hiçbir ülke ile kıyaslanmayacak kadar farklıdır. Türkiye ile AB arasında bugün Gümrük Birliği’nden doğan ticaret hacmi 100 milyar Euro’dur. Bu rakam birçok üye ülkenin milli gelirinden fazladır. Türkiye’deki üniversite sayısı belki 10–15 Avrupa ülkesinin toplam üniversite sayısından fazladır. Her yıl Türkiye’ye giren yabancı sermaye miktarı 20 milyar dolara ulaştı. Bütün bu rakamlar Türkiye’yi başka hiçbir ülke ile kıyaslanamayacak konumda tutmaktadır. Türkiye’nin müzakere sürecine kendi perspektifinden bakmak lazım.
AB, 18 MÜZAKERE BAŞLIĞINI BLOKE EDİYOR
Kaç başlık açıldı? Açılmayanlar hangileri?
Bugüne kadar 35 müzakere faslı gerçekleştirildi. Bunların iki tanesi üyelikle beraber müzakere ediliyor. Dolayısıyla fiiliyatta edilen müzakere sayısı 33. Bugüne kadar biz 13 faslı açtık ve bir faslı kapattık. Ankara Anlaşması’na ek protokolün uygulanmasıyla ilgili olan siyasi bir anlayış farkından dolayı 8 faslın açılışı AB Konseyi tarafından askıya alındı. Ayrıca bütün fasılların kapanışı da aynı konseyin kararı ile askıya alındı. Dolayısıyla biz o günden bugüne kapatabileceğimiz fasılları da resmen kapatamadık. Resmi tablo bu.
Kendimizi AB’nin bize biçtiği zaman çerçevesine bağlı hissetmiyoruz. Türkiye’de bütün fasılları açtık ve 2013 sonuna kadar da Ankara’da kapatacağız.
Bugün itibariyle siyasi nedenlerle bloke edilmiş 18 fasıl var. Siyasi nedenler olmasa bunların 16’sını yarın açabilecek, 11’ini de kapatabilecek konumdayız. Gerçek tablo budur.
Bizim 2013’te Ankara’da kapatmış olduğumuz fasılları AB’nin henüz açmamış ya da kapatmamış olması halinde ironik bir tablo ortaya çıkacak. Bu sadece Türkiye’nin değil, AB’nin de bir sorunudur. Türkiye’yi AB için vazgeçilmez bir noktada görüyorum.
 
iş adamlarının özellikle takip etmesini önereceğiniz başlıklar var mı?
35 faslın hepsi iş çevrelerini doğrudan veya dolaylı ilgilendiriyor. Hepsi günlük yaşamımızı ilgilendiriyor ve günlük yaşamdaki kalite de iş adamlarını bir şekilde etkileyecektir. Bu nedenle fasıllarla ilgili yaptığımız tüm çalışmalarda iş dünyasını ve sivil toplumu birlikte görüyoruz. İş adamlarının tarım ve kırsal kalkınma, ulaştırma, rekabet, mali hizmetler, sosyal politika fasılları ile ilgilenmemesi mümkün değil.

WEB SİTEMİZ ÇOK YAKINDA YENİLENİYOR
AB’ye uyum süreci içinde iş dünyasının bilgi eksikliklerini gidermek için neler yapıyorsunuz?

81 ilde bir vali yardımcısı artık AB’den sorumlu olarak görev yapıyor. Ayrıca tüm bu illerde AB Danışma Kurulları oluşturuldu. Sivil toplum, iş dünyası, barolar, üniversiteler Danışma Kurulu’nun toplantılarına katılıyorlar. Web sitemize girildiğinde, herhangi bir il tıklandığında o ilin faaliyetlerini, Danışma Kurulu kararlarını ve uygulamalarını görme imkanı var. Ayrıca web sitemiz çok yakında yenileniyor. Böyle bir mekanizma içinde iş dünyamız ihtiyaç duyduğu tüm bilgiyi alabilir. Ayrıca iş dünyamızı ve sivil toplumu ilgilendiren çok sayıda projeler var. AB Proje Başkanlığımız her zaman iş dünyasının hizmetinde ve yüzlerce projesi var.

AB üyelik süreci sizce yavaşlıyor mu? Türk kamuoyunda AB üyeliğine desteğin yüzde 30’lara kadar düştüğü söyleniyor? Bunu değerlendirir misiniz?

Türkiye’de AB üyelik sürecine desteğin yüzde 30’lara indiği doğru değil. Türkiye’de AB’ye üyelik istiyor musunuz sorusunun cevabı, her zaman yüzde 65’in üzerinde. Bu soruyu ‘AB Türkiye’yi üye olarak kabul edecek mi?’ şeklinde sorduğunuz zaman söz konusu oran yüzde 40-35’lere inmektedir. Burada bir güvensizlik sorunu var. Bu da, Türkiye’nin halen içinde bulunduğu seviyenin AB tarafından yeterince değerlendirilmediği endişesinden kaynaklanıyor. Ama 2013’te bütün fasılları kapattığımızda iki taraf içinde başka bir resim üzerinden bir karar alınacaktır. Dolayısıyla amacımız, bu kararın alındığı noktada Türkiye’yi başka bir resme taşımak ve yavaş müzakere sürecini daha da hızlandıracak bazı elemanları buna katmaktır.

AB TÜRKİYESİZ SÜPER GÜÇ OLAMAZ
Dünyanın içinde bulunduğu genel konjonktürden AB-Türkiye ilişkileri ve AB nasıl etkilenir? AB ülkeleri bu sürece ilişkin ne düşünüyor?

Birinci önemli nokta, AB küçümsenecek bir varlık değil. Dünyada eğer iki süper güç varsa ve bunlardan biri ortada yoksa bunun yerini alabilecek en büyük potansiyel aday. Ekonomisiyle, sanayi yapısıyla, nüfusuyla ve oluşturduğu birlik anlayışıyla yerini alabilecek başka bir varlık yok. Dolayısıyla bu süreçte AB’yi doğru yere oturtmamak, gelecekle ilgili vizyonda yanlış bir sonuca ulaştırır. AB önemsenilecek bir varlık.

İkincisi; Türkiye AB’ye bir yük olarak değil, katkı sağlayacak bir üye olarak gelecektir. Dolayısıyla da bahsettiğim süper güç olma noktasına Türkiyesiz erişmesi çok güç olacaktır. Ben Türkiye ile AB’nin gelecekle ilgili yollarının kesiştiğini düşünüyorum. Ayrıca AB ile dünyanın geri kalan kısımları arasında bir çatışma da yoktur. Büyük yapısıyla AB, dünyanın bütün sorunlarında yer alan bir aktör haline gelmiştir. Bugün uluslararası kriz noktalarına baktığınızda AB’nin katıldığı uluslararası operasyonlar NATO’dan daha fazladır ve belirli avantajlara da sahiptir. Türkiye de, ekonomik kriz sonrası ulaştığı ekonomik güç, demokrasi alanında ve AB müzakere fasıllarında kaydettiği önemli gelişmelerle kendini bütün dünyaya göstermiştir. Bu açılardan aslında yollarımız kesişmiş vaziyette. Bir çıkar ya da geleceğe ilişkin bir hedef çatışması söz konusu değil.

TÜRKİYE’NİN KÜLFET ÖZELLİKLERİ ÇOK YAKINDA KALKACAK
Türkiye’nin AB’ye girişte sağlayacağı katkılar neler?

AB, eğer süper güç olacaksa öncelikle güçlü bir ekonomiye ve pazara sahip olmak zorunda. Türkiye 70 milyonluk nüfusuyla büyük bir ekonomik canlılığa sahip ve hali hazırda 20 AB ülkesinden daha güçlü bir ekonomisi var. Bugün üye olsa AB’de 6’ncı büyük ekonomi olarak yer alır. Dolayısıyla böyle bir ekonomiye sahip bir ülkenin külfet değil, katkı yapan bir statüsü olacaktır.

İkincisi; nüfus konusu. Bu AB’de herkesin çekindiği bir durum olsa da, gelecek dönemde kaliteli nüfus AB için bir avantaj teşkil edecektir. Türkiye’de 130’un üzerinde üniversite var. Her yıl 450 bin gencimiz üniversiteden, 750 bin gencimiz de liselerden mezun oluyor. Türkiye’de son derece iyi bir eğitim sistemine sahibiz. 22 milyon insanımız ilkokuldan üniversite bitimine kadar eğitim görüyor. Bütün bunlar bir avantaj.

Öte yandan bir süper gücün enerji kaynaklarını güvence altına alması gerek. Türkiye bulunduğu yer itibariyle de AB’nin gelecekteki doğalgaz ve petrol kaynaklarının güvenliğini sağlayabilecek yegane coğrafi konuma sahip. Dolayısıyla 300 milyar dolara ulaşan ticaret hacmi, 1 trilyon dolara ulaşan milli geliri ile Türkiye, AB’ye katkı yapacak bir ülke. Ayrıca külfet olma özelliklerini çok yakın bir zamanda tamamen ortadan kaldıracak imkanlara sahip.

* * *
Türkiye, geri kabul anlaşmasını imzalanabilir bir noktaya getirdi

AB ülkeleri ile ticaret yapan üyelerimizi bilgilendirmek için vize sürecini değerlendirir misiniz?
Vize konusu, Türk toplumunun tamamını ilgilendiren, aynı zamanda da rahatsız eden bir husus. Vize şartlarının iyileştirilmesi ve sonunda tamamen kaldırılması için uzun zamandır yoğun bir çaba sarf ediliyor. Arzu edilen, Türkiye’nin hakkı olan vizenin tamamen kaldırılmasıdır. Bu, 1963 Ankara Anlaşması’nın da bir gereği ve serbest dolaşım söz konusu anlaşma ile tanınmış bir haktır. Ancak kağıt üzerindeki bir hak, her zaman uygulanamıyor. Günün şartlarına göre ortaya çıkan yeni durumlar ve bunun uygulanmasını sağlayacak yeterli mekanizma olmaması bizi bugün yaşadığımız durumla baş başa bırakıyor.

Devletin şu anda yürüttüğü çalışma ve strateji, öncelikle vizenin tamamen kaldırılması yönünde. Dışişleri Bakanlığı ve AB Genel Sekreterliği olarak geçen yıl çok yoğun temaslarda bulunduk. Bu temaslar sonucunda gördük ki, Komisyon, AB Konseyi’nden bir görev tanımı almalı. Türkiye ile vizenin tamamen kaldırılmasına yönelik müzakerelerin başlaması da görev talimatı olacak. Ayrıca yeni vize kodu çerçevesinde de Komisyon’a kısmi iyileştirme ve ardından vize kolaylığı sistemine geçilmesi yönünde bazı yetkiler tanındı. Bütün bunlar yapılırken nihai hedef, vizenin tamamen kaldırılması olduğunu kağıt üzerinde görmemiz. Bunun sağlanabilmesi için de Türkiye, bir geri kabul anlaşmasını imzalanabilir bir noktaya getirdi. Türkiye’de biyometrik verili pasaportlar yürürlüğe girdi. Ayrıca AB’nin en çok endişe ettiği iki hususta da Türkiye üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirdi. Ekim ayında AB Konseyi yeniden bu konuyu görüşmek üzere toplanacak. Bunun sonucuna göre önümüzdeki dönemde nasıl bir tablo ortaya çıkacağı daha belirgin hale gelecek.

Bu arada bir çok ülke de vizenin daha kolay ve uzun sürelerde alınabilmesi için iş adamlarımıza bazı kolaylıklar sağlamakta. Bunun daha yaygın bir hale getirilmesi için de çaba sarf ediyoruz.

Kaynak: İTO
Gayrettepe Mahallesi, Barbaros Bulvarı Dr. Orhan Birman İş Merkezi No:149/6 Beşiktaş 34349 İstanbul
+90 212 663 08 85 | +90 530 960 84 24
+90 212 663 62 72
utikad@utikad.org.tr