Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Demiryolu / YEŞİL VE TEMİZ BİR DÜNYA İÇİN DEMİRYOLU

YEŞİL VE TEMİZ BİR DÜNYA İÇİN DEMİRYOLU

YEŞİL VE TEMİZ BİR DÜNYA İÇİN DEMİRYOLU16.03.2010

Türkiye "Yeşil, Modern ve Küresel Demiryolu Çağı" trenini kaçırmamalıdır. Dünyanın "Yeşil, modern ve küresel ulaştırma sektörüne" yaklaşımı, ekonomik gerekçelerin dışında, insanlığın ve doğanın geleceğine olan endişelerinden kaynaklanıyor.
 

Teknoloji başlangıç noktasına döndü. Yeşile önem veren kamuoyu baskısı ve bu baskı sonucu şekillenen yeni politikacı kuşağı için demiryolu yük ve yolcu taşımacılığı "temiz bir alternatif" olarak dünya gündemine girdi.
Demiryolu, otomobilin anavatanı Amerika'da bile tekrar göze girmeye başlıyor. ABD Başkanı Barack Obama, 10 potansiyel demiryolu koridorunda yüksek hızlı hat inşa etmek için "çok gecikmiş" bir planı bu yılın başlarında ilân etti. Hızlı tren, Avrupa'nın büyük kısmında hava taşımacılığının yerini aldı.
Havaalanlarında olduğu gibi, modern tren istasyonları da yolcu akışını hızlandırmak için, geliş ve gidiş mekânlarını genelde birbirinden ayırıyor. Bu istasyonlarda yolcular, şehirlerarası ve havaalanı trenine ya da hafif raylı trene binebiliyor.
Demiryolu geri döndü, havaalanında bile...
Hürriyet Ekonomi Müdürü ve yazarı Vahap Munyar 18.02.2010 tarihli yazısında,
"Ford Motor Company Başkan Yardımcısı Mark Fields'e sorduk:
- Yeniden özel jetleri kullanmaya başladınız mı?
- Jet mi? Ne jeti ? Artık özel jet yok, tren var…
Fields, kendisi söylemese de, Motor Show için Detroit'ten Chicago'ya son seyahatini de trenle yapmıştı…"
Dünya tarihinin kronolojik safhalarını;
1-Yazının icadından, Roma İmparatorluğu'nun çöküşüne kadar geçen 4 binlik "Eski Çağ Dönemi",
2- Eski Çağ ile büyük keşifler arasında bir geçiş dönemi olan bin yıllık "Orta Çağ Dönemi",
3- Rönesans'tan 18'inci yüzyıl sonundaki devrimlere kadar süren ve "klasik" diye adlandırılan üç yüzyıllık "Modern Çağ" veya "Yeni Çağ Dönemi",
4-18'inci yüzyıl sonundaki devrimlerden 19'uncu yüzyılın üçüncü çeyreğine kadar devam eden "Yakın Çağ Dönemi",
5- 19'uncu yüzyılın üçüncü çeyreğinden 1950 yılına kadar "Demiryolu Çağı"
6- 1950-2000 arasında "Karayolu Çağı"
7- 2000 yılından itibaren de "Yeşil, Modern ve Küresel Demiryolu Çağı"
olarak sıralayabiliriz.
Türkiye "Yeşil, Modern ve Küresel Demiryolu Çağı" trenini kaçırmamalıdır.
Dünyanın "Yeşil, modern ve küresel ulaştırma sektörüne" yaklaşımı, ekonomik gerekçelerin dışında, insanlığın ve doğanın geleceğine olan endişelerinden kaynaklanıyor.
Son çeyrek yüzyılda ulaştırma sektöründeki gelişmeler, doğa ve insan yaşamındaki korkutucu olaylar ve yaşananlar, tüm dünyayı zor bir karar aşamasına getirdi. Ekonomik gereklilikler mi? İnsan ve doğa mı? tercihi ile karşı karşıya kalındı.
Aynen 150 yıl önce ABD'de yaşananlar gibi.
Herkesin bildiği gibi; topraklarının büyük bölümü zaten ellerinden alınmış olan Kızılderililer'in reisi Seattle, kabilesini başka topraklara yerleştirmek isteyen ABD Başkanı'na hitaben yazdığı mektubunda belirttikleri, 150 yıl sonra bile hala geçerliliğini koruyor.
Mektupta şunlar belirtiliyordu:
"Beyaz adam annesi olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alıp satılacak, işlenecek, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar.
O'nun bu ihtirasıdır ki, toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip bitirecektir.
Biz Kızılderililer beyaz adamın kurduğu kentleri de anlayamayız. Bu kentlerde huzur ve barış yoktur. Beyaz adamın kurduğu kentlerde, bir çiçeğin taç yapraklarının açarken çıkardığı tatlı sesler, bir kelebeğin kanat çırpışları duyulmaz. Belki bir "vahşi!" olduğum için anlayamıyorum ama, benim ve halkım için önemli olan şeyler oldukça başka. İnsan bir su birikintisinin etrafına toplanmış kurbağaların, ağaçlardaki kuşların ve doğanın seslerini duymadıkça, yaşamın ne değeri olur?
Bir Kızılderiliyim ve sizi anlamıyorum. Biz Kızılderililer, bir su birikintisinin yüzünü yalayan rüzgarın sesini ve kokusunu severiz. Çam ormanının kokusunu taşıyan ve yağmurlarla yıkanıp temizlenmiş meltemleri severiz. Hava önemlidir bizim için. Ağaçlar, hayvanlar ve insanlar aynı havayı koklar. Beyaz adam için bunun da önemi yoktur. Ancak size bu toprakları satacak olursak, havanın temizliğine önem vermeyi de öğrenmeniz gerekir. Çocuklarınıza havanın kutsal olduğunu öğretmeniz gerekir. Hem nasıl kutsal olmasın ki hava? Atalarımız doğdukları gün ilk nefeslerini onun sayesinde almışlardır. Ölmeden önce son nefeslerini de gene bu havadan almazlar mı?
Toprak satmamız için yaptığınız öneriyi inceleyeceğiz. Eğer önerinizi kabul edecek olursak, bizim de bir koşulumuz var: Beyaz adam bu topraklar üzerinde yaşayan bütün canlılara saygı göstersin."

Seattle'nin mektubu şöyle bitiyor; "Toprağımızı alma önerinizi düşüneceğiz. Kabul edersek, bu belki de bize vaat ettiğiniz bölge için olacaktır. Orada belki de kalan günlerimizi gönlümüzce yaşayabiliriz. Bu dünyada, son Kızılderili de yok olduğu zaman, yalnız çayırlar üzerinde bulut gibi hareket eden bir anı kalacaktır. Bu kıyılar, bu ormanlar halkımın ruhunu koruyacaktır. Çünkü onlar bu dünyayı yeni doğan bir çocuk anasının yürek atışını nasıl severse, öyle severler. Öyle ise, toprağımızı alırsanız, onu bizim sevdiğimiz gibi seviniz. Onunla bizim ilgilendiğimiz gibi ilgileniniz. Anılarını da aynen saklayınız. Onu çocuklarınız için, bütün gücünüzle, bütün aklınızla ve bütün kalbinizle koruyunuz ve seviniz. Tanrının hepimizi sevdiği gibi. Bildiğimiz bir şey var, Tanrımız aynı Tanrı ve bu dünya onun için değerli. Beyaz adam bile bu ortak kaderden ayrı tutulamaz. Göreceksiniz" Bütün bunlardan sonra kardeş de olabiliriz."

Dünya Seattle'nin söylediklerini Kyoto'da,Kopenhag'da konuştu. Tam bir sonuç alınamadı. Ülkeler yine sanayilerini, fabrikalarını, üretimlerini ve ortaya çıkacak maliyetleri düşünüyor.
Ancak küreselleşen dünya kamuoyunun baskısına dayanmak mümkün olmayacaktır. Bu konuda ayak direyen, geleceğini görmekte zorlanan sektörler, bir gün ortada kalacaklardır.

Kaynak: Transport
Gayrettepe Mahallesi, Barbaros Bulvarı Dr. Orhan Birman İş Merkezi No:149/6 Beşiktaş 34349 İstanbul
+90 212 663 08 85 | +90 530 960 84 24
+90 212 663 62 72
utikad@utikad.org.tr