Türk sivil havacılık sektörü giderek büyüyor. Özellikle 2003 yılında iç hatların özel havayollarının da rekabetine açılması, taşınan yolcu sayısında, uçak filosunda, destinasyon noktasında ve havayolu firmalarının sayısında patlama yaşattı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Sivil Havacılık Meclisi, havacılıkla ilgili bir sektör raporu yayınladı. Temmuz ayı başında yayınlanan Sektör Raporu 2011'de Türkiye'deki sivil havacılığının tarihsel gelişimi anlatılıyor. Sivil Havacılık Meclisi tarafından hazırlanan raporda; Sektör Yapısı, Dünyada Hava Taşımacılık Gelişlimi ve Türkiye'nin Yeri, Sektörün Türkiye Ekonomisi İçindeki Yeri, Sivil Havacılık Sektörü SWOT Analizi, Sektörde Yeni Yönelimler Genel Değerlendirme ve Öneriler bölümlerinden oluşuyor. İşte Türk sivil havacılık sektörü ile ilgili güncel rakamların da yer aldığı raporun özeti.
SEKTÖR YAPISI
Türkiye'de uçakla ilk uçuşlar 1911 yılında gerçekleşmişse de sivil havacılık faaliyetlerinin başlangıcı 1925 yılında Türk Tayyare Cemiyeti'nin (bugünkü Türk Hava Kurumu) kuruluşu olarak gösterilebilir. Devlet Hava Yolları İşletmesi'nin 1933 yılında kurulmasıyla, havaalanı ve havayolu işletmeciliği faaliyetleri başlıyor. Devlet Hava Yolları İşletmesi, bugünkü Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü ve Türk Hava Yolları'nın (THY) bünyesini oluşturuluyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında uçak filo yapısı, gerçekleştirilen uçuşlar ve uçak montaj/imalat sanayi ile Avrupa ve Ortadoğu'da önemli bir ülke konumunda olan sivil havacılık faaliyetleri 1940'lı yılların son yarısından itibaren uzun süreli bir duraklama içerisine giriyor. 1983 yılında yürürlüğe giren "2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu" ile özel sektöre de havaalanı ve havayolu işletmeciliği haklarının verilmesiyle, sivil havacılık sektöründe gelişim belirgin bir şekilde hızlanıyor. DHMİ Genel Müdürlüğü tarafından uygulamaya konulan havaalanları ve terminal tesislerinin Yap-İşlet Devret (YİD) modeli kapsamında yaptırılması ve işletilmesi ile kiralama yöntemini uygulayarak özel hukuk tüzel kişilerine devretme şekli de havaalanlarının ve terminal tesislerinin gelişimi açısından önemli bir itici güç oluyor. 2003 yılından itibaren Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından özellikle iç hat uçuşlarını artırmak amacıyla geliştirilen politikalar sonucu, iç hatlarda çok merkezli çapraz uçuşların başlatılmasıyla birlikte uçuş ve yolcu sayılarında önemli düzeyde artış sağlanıyor.
Türkiye, Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO), Avrupa Sivil Havacılık Konferansı (ECAC) ve Avrupa Hava Seyrüseferi Emniyeti Teşkilatı (EUROCONTROL) üyesi. SHGM tarafından 2011 yılında, 1 çok taraflı, 51 ikili görüşmede bulunuluyor ve karşılıklı sivil hava ulaşımına esas ikili hava ulaştırma anlaşmaları sayısı 111'den 122'ye yükseltiliyor. 2011 yılı müzakereleri sonucunda, havayolu Türk sivil hava taşıyıcıları için 36 yeni nokta ile 390 ek uçuş frekansı sağlanıyor.
Türkiye sivil havacılık sektörü yapısını 31 Aralık 2011 tarihi itibarıyla şu şekilde özetlemek mümkün: 34 adedi uluslararası tarifeli-tarifesiz iç hat/dış hat, 13 adedi ise sadece iç hat seferlere açık toplam 47 havaalanı ve 44 heliport, 15'i havayolu şirketi, toplam 171 havacılık işletmesi, 349'u havayolu şirketlerinde toplam bin 79 hava aracı, 30 uçuş eğitim kuruluşu, 35 bakım organizasyonu, 3'ü A Grubu, 45 yer hizmetleri kuruluşu.
Sivil hava trafiğine açık mevcut 47 havaalanından 43'ü DHMİ Genel Müdürlüğü tarafından işletiliyor. Zonguldak Çaycuma (Zonguldak Özel Sivil Havacılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.) ve Antalya Gazipaşa Havaalanları (TAV Gazipaşa Yatırım ve Yapım ve İşletme A.Ş.) DHMİ Genel Müdürlüğü denetimi ve gözetiminde özel şirketler, İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı Savunma Sanayi Müsteşarlığı denetiminde özel şirket (HEAŞ; Havaalanları İşletme ve Havacılık Endüstrileri A.Ş.), Eskişehir Anadolu Üniversitesi Havaalanı da Üniversite'nin Sivil Havacılık Yüksekokulu tarafından işletiliyor. Havaalanlarının 34'ü uluslararası tarifeli-tarifesiz, iç hat/dış hat seferler, 13'ü ise sadece iç hat seferler için kullanılıyor. Bu havaalanlarının 19'u askeri statüde olmakla birlikte asker-sivil müşterek kullanılıyor.
Türkiye hava sahası ve toprakları üzerinde 1 milyon 206 bin km2 hava sahası dâhilinde sivil havacılık faaliyetlerinin gereği olan hava seyrüsefer hizmetleri hava trafik yönetimi (ATM); hava trafik kontrol (ATC), hava sahası yönetimi (ASM), hava trafik akış yönetimi (ATFM) DHMİ Genel Müdürlüğü tarafından 615 hava trafik kontrolörü ile sağlanıyor. Türkiye'deki havaalanlarına iniş-kalkış yapmaksızın, Türk hava sahasından transit geçen hava araçlarının, Türk hava sahasına giriş-çıkış yaptıkları 41 adet giriş-çıkış noktası bulunuyor. Türk hava sahasının içerisinde ise havaalanına iniş-kalkış yapan veya transit geçen hava araçlarının uçuşlarını gerçekleştirdikleri 136 uçuş yolu yer alıyor. 2011 yılı sonu itibariyle seyrüsefer yardımcı (SSY) cihazları sayısı; 43 ILS (aletli iniş sistemi; 28 havaalanı), 61 VOR (çok yüksek frekanslı tüm yönlü radyo yayın cihazı), 106 DME (mesafe ölçüm cihazı), 69 NDB (yönlendirilmemiş radyo yayını cihaz), 7 PSR (birincil gözetim radarı), 20 SSR (ikincil gözetim radarı) olmak üzere toplam 306 adet. Sivil hava trafiğine açık havaalanlarında hizmet vermekte olan itfaiye, ambulans, karla mücadele araçları gibi özel ve genel hizmet araçlarının sayısı bin 463 adet.
Türkiye sivil havacılık sektöründe, 16 havayolu şirketi faaliyet göstermekte olup bunlardan 4'ü kargo uçaklarıyla kargo taşımacılığı da yapıyor. Havayolu şirketlerinin 2010 yılında 332 olan uçak sayısı, 2011 yılında 27 artışla 349'a yükseldi. Bu uçakların 323'ü yolcu, 26'sı kargo uçağından oluşuyor. Havayolu filomuzun toplam koltuk kapasitesi 61 bin 695, kargo uçakları yük kapasitesi de 1 milyon 165 bin 907 kg. 2011 yılında, iç hatlarda 3, dış hatlarda 13 yeni uçuş noktası açıldı. Bu şekilde, uçulan toplam uçuş noktası, iç hatlarda 6 havayolu şirketi ile 7 merkezden 47'ye, dış hatlarda ise 15 merkezden 174'e ulaştı. 2011 yılında, yurt içi uçuş/yolcu taşımacılığında THY pazarın yüzde 54'üne hizmet verdi. Pegasus yüzde 19, SunExpress yüzde 13, Onur Air yüzde 8 ve AtlasJet yüzde 5 oranında iç hat yolcu taşımacılığından pay aldı. Havaalanlarının tamamına yakınına iç hat seferler düzenlemekte olan AnadoluJet ile 17 havaalanına iç hat seferler düzenlemekte olan Borajet Havayolları, iç hat seferler düzenleyen diğer şirketler ile birlikte iç hat seferlerin yaygınlaşmasına önemli katkı sağlıyor. Son yıllarda Türk havacılık sektöründeki ivmelenme, Türk şirketlerin dış hat payları toplamına da yansıyor. Yurtdışı ticari uçuş/yolcu taşımacılığında 2007 yılında yüzde 50, yüzde 50 olan yerli-yabancı havayolları payı, 2011 yılında yerli havayolu taşıyıcıları lehine yüzde 56, yüzde 44 olarak gerçekleşti.
2011 yılında 3 hava taksi ve 5 genel havacılık işletmesi daha ruhsat alıyor. Mevcut 60 hava taksi (212), 41 genel havacılık (243), 16 balon (108) ve 39 zirai mücadele (69) işletmesinin toplam 730 hava aracı bulunuyor. 2010 yılında 74 olan iş jeti sayısı 2011 yılında 98'e yükseldi. Hava taksi işletmelerinin sadece 7'sinin 7'den fazla hava aracı mevcut olup 37'sinin 1 ya da 2 hava aracı var. Fazla sayıda hava aracına sahip işletmeler (THK, Tarkim, AyJet) genelde eğitim amaçlı firmalardan oluşuyor. 1 işletme (Skyline) 24 helikopter ile ambulans hizmeti sağlıyor. 1 ya da 2 hava aracına sahip olanlarda esas kullanım amacı ticari değil kişisel/kurumsal özellik taşıyor. Genel havacılık işletmelerinde de 7'den fazla hava aracı olan işletme sayısı 8 olup 27 işletmenin sadece 1 ya da 2 hava aracı bulunuyor. Balon işletmeleri ağırlıklı olarak Nevşehir Kapadokya bölgesinde yer alıyor. Yer Hizmetleri Kuruluşları havaalanlarında 3'ü A Grubu [Çelebi Hava Servisi A.Ş., Havaalanları Yer Hizmetleri A.Ş/ Havaş, TGS Yer Hizmetleri A.Ş.] olmak üzere toplam 45 şirket tarafından 15 bine yakın personel ile yer hizmetleri (ikram dâhil) sağlanıyor. 13 havayolu şirket ise (B grubu), kendi uçaklarına kendileri yer hizmeti veriyor. 28 şirket (C Grubu), havayolu şirketlerine temsil, gözetim, yönetim, uçuş operasyon, ikram ve uçak güvenlik hizmetlerini sağlanıyor. 25 şirket ise temsil, gözetim ve yönetim hizmeti veriyor. Bunların içerisinde 3 tanesi aynı zamanda uçuş operasyon hizmeti de veriyor. Ayrıca 5 adet de ikram servis hizmeti ruhsatına sahip kuruluş var. Bunun yanı sıra, SHGM tarafından kargo acentelerine verilen yetki belgesi sayısı 146 adet.
SHGM tarafından yetkilendirilen bakım organizasyonu sayısı 35 olup bunlardan sadece 3'ü (THY Teknik, MNG Teknik, MRO Teknik/myTECHNIC) kapsamlı olarak ticari amaçlı havayolu uçağı bakım-onarım-yenileme kuruluşu niteliğine sahip. Bu kapsamda, ayrıca 1 şirket motor (TEC) ve 1 şirket de komponent (Prima) konusunda faaliyet gösteriyor. 10 havayolu şirketi de kendi uçakları için belirli seviyede bakım yetkisine haiz. Ülkemiz BOY (bakım-onarım-yenileme) hizmetlerinin yüzde 85'ini gerçekleştirmekte olan THY Teknik, uçak, motor-gövde ve komponentlere yönelik çok gelişmiş bakım kabiliyetine sahip. Türkiye'de hava aracı BOY işletmelerinin kabiliyet ve faaliyetleri değerlendirildiğinde, mevcut yolcu/kargo uçaklarının yaklaşık 700 milyon doları tutması beklenen bakımlarının yüzde 85'inin yerli kuruluşlarca gerçekleştirildiği görülüyor. Bakım hizmetlerinin önemli bir kısmı THY Teknik'in tarafından sağlanıyor.
Türkiye'de SHGM'den yetki alarak pilot eğitimi veren 22 işletme mevcut olup bunlardan 18'i uçak, 2'si helikopter, 2'si de balon pilot eğitimleri için yetkili. Pilot eğitimleri veren kurumlardan 2'si üniversite kapsamında bulunuyor. 2011 yılında, bu işletmeler tarafından, uçak kategorisinde 311 PPL (hususi pilot lisansı) ve 503 CPL (ticari pilot lisansı), helikopter kategorisinde 8 PPL, balon kategorisinde de 107 PPL ve 6 CPL eğitimi verildi.
Türkiye'de 2011 yılında toplam 25 yüksek öğretim kurumunda (üniversite ve meslek yüksekokulu) 2 bin 768 adet ve 5 orta öğretim kurumunda (teknik ve endüstri meslek lisesi) 310 adet yıllık öğrenci kontenjanı ile havacılık alanında temel eğitim verildi.
1984 yılında Ankara'da kurulan TUSAŞ-Türk Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş. (TAI), bin 600'ü mühendis toplam 4 bin personel ile askeri ve sivil uçak-helikopter, insansız hava araçları ve uydu tasarım, montaj, modernizasyon, aviyonik entegrasyon ve parça/komponent dâhil geliştirme, üretim ve entegre lojistik destek faaliyetlerinde önemli bir konumda yer alıyor. TAI özgün geliştirme projelerinin yanı sıra, başta Agusta- Westland, Airbus, Boeing, Bombardier, EADS, Eurocopter, Lockheed Martin, Northrop, Grumman, MDHI, Sikorsky ve Spirit Aero olmak üzere dünyanın önde gelen havacılık firmalarıyla, bir kısmında tek kaynak olmak üzere askeri-sivil ortak üretim projeleri içinde bulunuyor. Motor ve ilgili aksamı konusunda da 1985 yılında Eskişehir'de yerleşik olarak kurulan TAI bağlı ortaklığı TUSAŞ-Motor Sanayii A.Ş.(TEI) parça ve modül üretimi, motor montaj ve test, bakım onarım ve revizyon, servisler ve motor tasarım ve geliştirme alanlarında faaliyet gösteriyor.
Türkiye'de kural koyma, denetleme ve yaptırım uygulama faaliyetlerinden sorumlu SHGM, havacılık faaliyetlerini emniyet ve güvenlikten ödün vermeden, uluslararası standartlara uygun ve çevreye duyarlı olarak bölgede lider bir konumda yürütme hedefi bağlamında, 2011 yılında toplam 5 bin 146 denetim gerçekleştirdi.
DÜNYADA HAVA TAŞIMACILIK GELİŞİMİ ve TÜRKİYE'NİN YERİ
Son 30 yılda dünyada giderek artan ve karmaşıklaşan küresel dinamiklerin etkisiyle havayolu taşımacılığında çarpıcı bir hareketlenme olduğu ve alternatif ulaşım sistemlerine oranla önemini gittikçe artırdığı bilinen bir gerçek. Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) verilerine göre dünyada 1950'lerde yıllık 100 milyon olan tarifeli yolcu hareketi, 1976 yılında 1 milyara, 2010 yılında da 5 milyar 126 milyona ulaştı. Ancak bu çift yönlü trafik olup gerçek tarifeli yolcu sayısı yaklaşık 2.5 milyar olduğu düşünülüyor. 2011 yılı kesin olmayan verilerine göre taşınan yolcu sayısı 2.7 milyar civarında gerçekleşti. Dünya yolcu trafiğinin yüzde 84'ünü sağlayan 126 ülkeden 230 havayolu şirketinin üye bulunduğu Uluslararası Hava Taşıyıcılar Birliği (IATA) 2010 yılı tarifeli yolcu sayısını 1 milyar 780 milyon olarak veriyor. 179 ülkeden bin 650 havaalanının üye olduğu Uluslararası Havaalanları Konseyi (ACI) ise 2010 yılı toplam yolcu sayısını 2.5 milyar olarak ifade ediyor.
Yüksek fiyat esnekliğine sahip olan havayolu taşımacılığı ekonomik krizler ve maliyet (özellikle yakıt) artışlarından hızlı ve önemli bir şekilde etkileniyor. IATA verilerine göre hava ulaşım endüstrisinin yakıt maliyeti 2010 yılında 139 milyar dolara ulaştı. 2010 yılında dünya hava ulaşım endüstrisi, IATA verilerine göre dolaysız olarak 5.5 milyon, toplamda ise 32 milyon iş sağladı. Aynı zamanda bu endüstrinin, dünya toplam milli gelirinin yüzde 7.5'ine ulaştığı, dünya şirketlerinin toplam satışlarının yüzde 25'inin havayoluna bağımlı olduğu söylenebilir. Aynı yılda bin 629 havayolu şirketi, 27 bin 271 uçak ve 3 bin 733 havalimanı ile bu endüstri devasa bir büyüklüğe ulaştı. Boeing tarafından yapılan tahmin çalışmasında, ulusal ekonomilerin büyüklüğüne bakılmaksızın hava ulaşım sektörü gelirlerinin uzun dönemdeki denge konumunda GSYH'ların yüzde 1'lik bölümünü oluşturduğu belirtildi.
ICAO, 2005-2025 dönemi için dünyada ekonomik büyümenin (GSYH) reel anlamda yıllık ortalama yüzde 3.5 oranında olacağı ve tarifeli yolcu trafiğinin yolcu-kilometre bazında yüzde 4.6; uluslararası trafiğin yüzde 5.3 ve yurtiçi trafiğin ise yüzde 3.4 oranında artacağını öngörüyor. En büyük gelişmenin Ortadoğu ve Asya-Pasifik Bölgesi'nde yaşanması bekliyor. Avrupa ve Kuzey Amerika bölgelerinde büyümenin dünya ortalamasının altında gerçekleşeceği tahmin ediliyor. ICAO, 2005-2025 döneminde dünyadaki tarifeli kargo trafiğinde ton-kilometre bazında yıllık ortalama yüzde 6.6 oranında ve uluslararası kargo trafiğinde yüzde 6.9, yurtiçi kargo trafiğinde ise yüzde 4.5 oranında artış bekliyor. Kargo trafiğinde en yüksek yıllık büyüme oranlarının Asya/Pasifik bölgesi (yüzde 8) ve Ortadoğu bölgesinde (yüzde 7.8) gerçekleşeceği tahmin ediliyor.
Türkiye'de ulaşım türleri arasındaki taşıma paylarına bakıldığında, havayolu taşımacılığının yurtiçi yolcu taşımacılığındaki payı uzun yıllar yüzde 2.5'lar seviyesinde kaldığı görülüyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın son çalışmalarına göre, 2010 yılı için hava ulaşımının payı yüzde 7.82 olarak gösterilmiş olup 2023 yılında yüzde 14'lere ulaşması öngörülüyor. Yük taşımacılığı ise hala yüzde 1'lerin altında olup gelişmesi gerekiyor.
DHMİ Genel Müdürlüğü kısa dönem tahminlerinde, 2014 yılında iç hat yolcu sayısının 87 milyon 697 bin 508, dış hat yolcu sayısının ise 85 milyon 628 bin 813 olmak üzere toplamda 173 milyon 326 bin 321 yolcuya ulaşılmasını öngörüyor. Ayrıca 2014 yılında, toplamda 1.5 milyon uçak trafiğine ulaşılacağını tahmin ediliyor.
Yük trafiğinin büyük ölçüde dış ticaretle ilgili gelişmelere ve talep gelişmelerine bağlı olduğu söylenebilir. 2010 yılında 2 milyon 21 bin 76 ton olarak gerçekleşen toplam yük taşımacılığı, 2011 yılında yüzde 11.3 artışla 2 milyon 249 bin 475 tona ulaştı. 2010 yılında 554 bin 710 ton olarak gerçekleşen iç hat yük trafiği, 2011 yılında yüzde 11.4 artışla 617 bin 835 ton; dış hat uçak trafiği ise 1 milyon 466 bin 366 tondan yine yüzde 11.3 artışla 1 milyon 631 bin 639 tona yükseldi. Yolcu trafiğinde yaşanan artış, son birkaç yıldır toplam kargo trafiğine de yansımaya başladı. 2011 yılında iç hatlarda 76 bin 269 ton, dış hatlarda 508 bin 205 ton olmak üzere toplam 584 bin 474 ton kargo taşımacılığı gerçekleşti.
Ülke bazında ACI verilerine göre toplam hava ulaşımında 2010 yılında Türkiye dış hatlar yolcu sayısı açısından 51.4 milyon yolcu ile dünyada 10'uncu sırada yer alırken, iç hatlarda 40.8 milyon yolcu ile 14'üncü sırada yer alıyor. Avrupa içinde bir kıyaslama yapıldığında ise Türkiye 2010 yılında iç hatlar yolcu sayısında 5'inci ülke olurken, dış hatlarda ise 6'ncı sırada. Türkiye 2010 yılında dünya toplam uçak hareketinde (Yolcu Çok Amaçlı Kargo Uçak Hareketleri) 16'ncı sırada yer alırken ICAO Yıllık Raporu (2010) verilerine göre, Türkiye tarifeli seferlerde ton-km ve yolcu-km toplamında 20'nci sırada bulunuyor. ACI 2010 verilerine göre gerçekleşen 783 bin 621 uçak hareketi ABD'de gerçekleşen uçak hareketinin yüzde 2.8'ine karşılık geliyor.
Türkiye toplam 550 bin ton kargo ile dünyada 25'inci sırada ancak bu rakam dünyadaki kargo sevkiyat hacmi ile kıyaslandığında hala çok sınırlı kalıyor. 2010 yılındaki Türkiye toplam kargo miktarı, ABD toplam kargo miktarının yüzde 2'sine, Çin'in yüzde 4'üne, Almanya'nın ise yüzde 13'üne tekabül ediyor. Dünya toplam yolcu sayısı üzerinden ise Türkiye toplamdan yüzde 1.84 pay almakta ve Atatürk Havalimanı 37'nci, Antalya Havalimanı 60 ve Sabiha Gökçen Havalimanı 121'inci sırada yer alıyor. ICAO Yıllık Raporu (2010) verilerine göre ise İstanbul Atatürk Havalimanı uluslararası yolcu sayısında dünyada 19'uncu sırada yer alırken Antalya Havalimanı da 24'üncü sırada bulunuyor. Avrupa toplam yolcu sayısına göre ise Türkiye, yüzde 8.79'luk pay ile 8'inci sırada bulunurken, Atatürk Havalimanı da havalimanları bazında 8'inci sırada yer alıyor. Dünya toplam ticari yük taşımacılığına Türkiye'nin payı yüzde 0,61 ile oldukça düşük. Havalimanları sıralamasında Atatürk Havalimanı 42'nci sırada yer alıyor.
IATA tarafından yapılan 2009-2013 tahminlerinde Türkiye'nin iç hat yıllık yolcu sayısı büyüme oranı yüzde 8.4, dış hat büyüme oranı ise yüzde 6.3 olarak öngörüldü. Dünyada yolcu sayısı açısından ilk 20 ülke arasında yapılan tahminlerde uluslararası hatlarda büyüme oranı en yüksek ülkenin Türkiye olması tahmin ediliyor. Yine aynı dönemde Türkiye'nin en yüksek büyüme beklenen rotaları, yüzde 9.4 yıllık büyüme oranıyla Orta Asya, yüzde 8.9 oranıyla Doğu ve Orta Avrupa, yüzde 8.1 oranıyla Kuzey Afrika. Yük açısından bakıldığında Türkiye'nin giden ve gelen yük miktarındaki yıllık artış oranı yüzde 4.6 olarak öngörülüyor. Yük miktarı en yüksek 22 ülke arasında yapılan kıyaslamada, Türkiye, Hindistan'ın arkasından bu oranla ikinci sırada yer alıyor.
SEKTÖRÜN TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİNDEKİ YERİ
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, 2012 yılı bütçe sunumunda, ulaştırma sektörünün GSYH içindeki payı yüzde 15.2 olarak açıklandı. Son 9 yılda ulaştırma ve haberleşme kamu yatırımlarının 112 milyar TL'yi aştığı ve bunun içinden hava ulaşımı payının 5 milyar 16 milyon 185 bin TL ile yüzde 4'lük pay aldığı belirtildi. 2011 yılında havayolu ulaşımı yatırımları için toplam 635 milyon 20 bin TL harcandı. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın bütçe sunumu ve daha önceki çalışmalarında, Türkiye sivil havacılık sektörü cirosunun 12 milyar doları aştığı, istihdam sayısının da 110 bin olduğu belirtilmişti. Türkiye'de ulaşım türleri arasındaki taşıma paylarına bakıldığında, uzun yıllar yüzde 2.5'lar seviyesinde kalan havayolu taşımacığının yurt içi yolcu taşımacılığındaki payı yüzde 7.82'ye yükseldi. 2023 hedefleri kapsamında, iç hatlarda yolcu taşımacığı payının yüzde 14'lere yükselmesi öngörülüyor. Havayolu ile yük taşımacılığı ise hala yüzde 0.44 oranlarında gerçekleşmekte olup geliştirilmesi gerekiyor.
SİVİL HAVACILIK SEKTÖRÜ SWOT ANALİZİ
Türk sivil havacılık sektörünün güçlü içsel yönleri söyle sıralanıyor: Hızla büyüyen ve henüz doyum noktasına ulaşmamış olması, Türkiye'nin coğrafi konumu ve İstanbul'un çok önemli bir hub olma özelliği, havacılık sektöründe sağlanan rekabetçi ortam ve kamu-özel sektör ortaklıklarında gelişme, hava ulaşımının hızlı ve emniyetli olması, 10'uncu Ulaştırma Şurası ile belirlenen hedefler, havacılık sektörü gelirlerindeki artış eğilimi ve sürekliliği, hava aracı BOY alanındaki gelişmelerin ve yapılan yatırımların dış pazar payımızı artırması, hava aracı tasarım ve imalat sanayinde kazanılan deneyim ve sertifikalı tasarım, üretim ve modernizasyon, altyapısı ve sivil havacılık eğitim kurum ve programlarındaki hızlı gelişme.
Türk sivil havacılık sektörünün zayıf içsel yönleri ve bunların geliştirilmesine ilişkin öngörüler ise şunlardan oluşuyor: Sektördeki kuruluşlar arasında iletişim ve işbirliği eksikliği, ulusal mevzuattan kaynaklanan sorunlar, yeni yatırımların uzun vadeli, gerçekçi öngörülerle gerçekleştirilmesi gereği, hava taşımacılığında işletme maliyeti yüksekliği, kar marjının düşük olması ve aşırı rekabet, Yap-İşlet-Devret modeli ile gerçekleştirilen yatırımlardan kaynaklanan maliyet artışları, sektörle ilgili verilerin toplanması ve değerlendirilmesinde yaşanan sorunlar, sektörde en çok ihtiyaç duyulan yedek parça, ekipman, araç ve gereçlerin çoğunluğunun yurt dışından temin edilmesi, tarifelerde talep esnekliklerini dikkate alan, teknik analize dayalı bir fiyatlamanın yapılmaması, kamu kurumlarında nitelikli personel temini konusundaki mevzuat sorunları, sektörün pilot, mühendis ve teknisyen ihtiyacı, detay teknolojilere yönelik sertifikasyon sisteminin olmayışı ve uluslararası pazarlarda yapılanma yetersizliği ve heliport sayısının yetersizliği.
Sektörün önündeki dışsal fırsatlar ise şunlar: Genç nüfus, dinamik ve üretken demografik yapı, coğrafi konum avantajı sayesinde yolcu ve kargo taşımacılığı ile BOY ve eğitim hizmetlerinde bölgesel merkez ve hub olma fırsatı, sürekli gelişen turizm potansiyeli, kargo taşımacılığının gelişmesi, uluslararası havacılık sektöründe yer alan kurumlarla pozitif ilişkiler ve işbirlikleri, Ar-Ge çalışmaları ve diğer teknik konularda tesis edilmeye başlanan işbirliği, ulaşım modlarının birbirini destekleme potansiyeli ve havaalanı işletmeciliğinde oluşan bilgi birikimi ve know-how'ın uluslararası ölçekte girişimciliğin önünü açması.
Sektörün önündeki mevcut ve gelecekteki tehditler ve bunların aşılması için alınabilecek önlemler veya hayata geçirilmesine yarar görülen uygulamalar da şu başlıklardan oluşuyor: Küresel ekonomik krizlerin olumsuz etkisi, dolar ve avronun değer kazanması, petrol fiyatlarının artma riski, sivil havacılık ve turizm sektörleri için ortak vizyon-misyon gereği, hızlı tren gibi ulaştırma modlarının hava ulaşım talebini olumsuz etkileme riski, gelecek yıllarda ortaya çıkması muhtemel havaalanı kapasite sorunları, kargo taşımalarında ulaşım modları arasındaki geçişi kolaylaştıracak gümrük mevzuatı eksikliği, çevre koruma kısıtlamaları, AB karbon ticaret sisteminin getireceği ek maliyetler, Ar-Ge ve eğitim altyapısının ticari ve ekonomik kaygılar ile geri plana itilmesi ve ihracata yönelik kredi destek mekanizmalarının eksikliği.
SEKTÖRDE YENİ YÖNELİMLER
Serbestleşme: Serbestleşme ortamında küreselleşmeyle birlikte artan ekonomik hareketlilik ve rekabetin olanaklı kıldığı verimli ve etken havayolu/havalimanı örgütlenmeleri fiyatların düşmesinde etkili oluyor. Havayolunda serbestleşme, özelleştirmeler ve küreselleşmenin sağladığı artan iş hacmi, şirketlerin hareket alanlarını genişletirken, bazı yeni organizasyon düzenlemeleri ve teknolojik yenilikler büyük şirketlerden bütün dünyaya dağılıyor. Türkiye'de hava ulaşımındaki artış dünya ve Avrupa ortalamalarının çok üzerinde olup uluslararası kuruluşlar ve önemli hava aracı üreticilerince yapılan orta ve uzun dönem tahminlerinde, bu artışın süreceği öngörülüyor.
Mega-Kent Oluşumları: Son yıllarda yayınlanan orta ve uzun dönem tahminler ve ulaşım senaryoları gelecekteki hava endüstrisi ve kent ilişkisi hakkında önemli bir beklentiyi ortaya koyuyor. Buna göre gelecekteki hava ulaşımının çok büyük bir oranı, dünyada sayısı artacak mega-kentler üstünden gerçekleşeceği öngörülüyor. Bu çalışmalar ile dünyada 2030 yılına kadar günde en az 10 bin uzun uçuş yolcusuna sahip mega-kent sayısının 39'dan 87'ye ulaşacağı tahmin ediliyor. Toplam hava yolcu sayısının yüzde 80'e yakın miktarının bu kentler üzerinden gerçekleşeceği öngörüsünün, hava ulaşım sektörü ve havalimanları açısından çok önemli olduğu da söylenebilir.
Havalimanı Kentleri: Geleneksel olarak havalimanları, uçak işlemleri ile yolcu ve kargo taşımacılığının içinde yer aldığı sınırlı bir bölge olarak tanımlanıyor. Günümüzde, bu geleneksel anlayış yerini daha geniş ve kapsamlı bir modele bırakıyor. Bu yeni modelle birlikte havacılık dışı faaliyetler de havalimanı kapsamına girmiş, bu şekilde havalimanlarının, kent ve bölgelerle birlikte değerlendirilme gereksinimi, küresel dinamiklerle iyice arttı. Havalimanı kentleri bağlamında "Airport City", "Aerotropolis" veya "Aviapolis" gibi adlarla anılan bu stratejik durum yeni bir mekânsallık belirtiyor. Bu yeni mekânsallık, kent ve havalimanlarının fiziksel olarak ayrıldığı, ulaşımın tek kanalla sağlandığı yerleşim tipinin yerine, kent ve havalimanının ortak bir zemine oturduğu ve çok kanallı ulaşımla bütünleştiği yeni yerleşimler ortaya çıkarıyor.
Kargo Kentleri: Kargo ifadesi artık taşımacılık sektörünü tanımlamak için yetmemekte, yeni iş fonksiyonlarının sürece dâhil olması nedeniyle sektör, lojistik, bütünleştirici lojistik ya da tedarik zinciri yönetimi gibi adlarla tanımlanmaya çalışılıyor. Tedarikçiler, imalatçılar, taşımacılar ve satış sonu hizmetlerinin ayrılmaz bütünlüğü bu türden yaklaşımlarda vurgulanıyor. Mevcut çalışmalar ve uygulamalar, bu yeni durum nedeniyle lojistik sektörünün dünyanın en hızlı büyüyen ve bu ivmesini sürdürecek sektörlerinden birisi olacağı ve zaman yönetimi açısından hava lojistiğinin ön plana geçeceğini gösteriyor. Ancak, gelecek yıllarda artan güvenlik önlemleri yüzünden bel altı kargonun fiyat avantajını yitirmesi beklenmekte; bu nedenle kargo uçağı taşımacılığında bel altı kargoya göre büyük bir gelişme bekleniyor.
Çevre Duyarlı Planlama: Günümüzde, küresel olarak çevre dostu planlama ve işletim havalimanlarında temel konulardan birisi haline geldi. Çevresel konular toplumsal baskının ve taleplerin de en yoğun yaşandığı bir alanları oluşturuyor. Çevre duyarlı hava ulaşımı ve havalimanı kavramı son yıllarda hava aracı üretimi ve harekâtı ile havalimanı işletimi içinde önemli bir yer tutuyor. Havalimanı yapım ve işletiminde doğal yaşamın korunması ve biyo-çeşitliliğin sürdürülmesi sağlanması gerekli temel zorunluluk. Tüm havalimanları, uluslararası ve ulusal kurallar çerçevesinde, karbon gaz salımını öngörülen/belirlenen seviyelerde azaltma çalışması içinde yer alıyor. Havalimanlarında yeşil enerji (yenilenebilir dâhil) kullanımı yaygınlaşmakta, bina ısıtma/ soğutmalarında; güneş enerjisi (fotovoltaik) ve jeo-termal enerji, araçlarda da; elektrik, biyo-yakıt kullanımı artıyor.
Kaynak: Transport