Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / MODEL ÜLKE OLMAK

MODEL ÜLKE OLMAK

MODEL ÜLKE OLMAK19.02.2013

Son yıllarda gösterdiği istikrarlı büyüme sayesinde Türkiye, gelişmiş dünyanın hala içerisinden tam olarak çıkamadığı makroekonomik darboğaz ile kıyaslandığında, etrafına güven veren sakin bir liman görüntüsünü başarıyla koruyabildi.

Diğer taraftan Arap Baharı dolayısıyla Kuzey Afrika`nın tamamı ve kısmen Ortadoğu`da yaşanmış olan siyasi depremlerin artçı şokları ise hala devam ediyor ve yeni fay hatlarının ortaya çıkması ihtimali, Bahar`ın henüz ulaşmadığı ülkelerde önemli bir stres nedeni olabiliyor.

Hal böyle iken Orta Asya`da nisbeten sakin bir iklim ve pozitif büyüyen ekonomiler yani zenginleşen topluluklar bulunuyor. Bu ülkelerdeki olumlu şartlar iç talebi de olumlu etkiliyor ve artan dış ticaret ile bölgenin dünya pazarları ile olan ulaştırma bağlarının daha da etkinleşmesine olan talep her yönden artıyor.

İşte böyle bir ortamda Türkiye`nin, etrafındaki ihtiyaç duyan ülkelere kendi deneyimlerini, bilgi ve birikimlerini aktarması önem arzetmektedir.

Böyle bir çabanın Türkiye`ye en azından iki konuda olumlu geri dönüşleri olacaktır.

Birincisi, Türkiye`nin bu ülkelerle olan her seviyedeki ilişkileri daha da gelişecektir.

İkincisi, kendi deneyimlerinin etrafındaki ülkelere yaygınlaşması halinde Türkiye`nin kendi uygulamaları ile çeperindeki ülkelerdeki uygulamalar arasında bir yeknesaklık temin edilebilecektir.

Özellikle makro sistem planlarındaki uygulama ve kontrol seviyesindeki bu uyumluluk, bölgemizde ticaretin daha kolay, dolayısıyla daha hızlı ve ucuza akmasına yardımcı olacaktır.

Ancak bu noktada karşımıza Türkiye`nin bir eksikliği çıkmaktadır: biz başkalarından öğrenmeye açık ve buna alışmış olan ancak başkalarına öğretmeye henüz alışık olmayan bir toplumuz.

Bu sebeple önümüze çıkan bilgi paylaşımı maksatlı imkan ve talepleri keyifle karşılayıp başkalarına, etrafımızdakilere övünçe anlatmakla yetiniyor ve maalesef bu bilgi ve deneyimlerimizi talep eden dost ve komşu ülkelere nasıl aktarabileceğimize dair ciddi bir fikir egzersizi henüz yapmıyoruz.

Mesela seçkin deneyimlerimize en iyi vakıf olan uzmanlarımız yabancı dil bilmeyebiliyorlar. Yahut sözkonusu deneyimlerimize ilişkin anlaşılır ve takip edilebilir materyal hazırlığımız ya hiç yok ya da son derece yetersiz.

Daha da önemlisi Türkiye`nin deneyimlerinden faydalanmak isteyen ülkelere yönelik olarak hükümetin sistematik ve bu ülkelerin yönetimleri veya özel sektörleri tarafından da takip edilebilen özel bir kaynak planlaması da mevcut değil.

Örneğin Hollanda, bu konuda çok iyi bir örnektir.

Belirli hükümet otoriteleri tarafından tahsis edilen fonlardan faydalanan Hollanda`lı danışmanlık şirketleri, talep eden ülkelerde bilgi transferi ve kapasite yaratma faaliyetlerinde bulunurlar.

Bu mükemmel model sayesinde Hollanda, hem kendi bilgi ve birikimlerini uygun bulduğu ülke ve kurumlara aktarmakta hem de bunu uzmanlaşmış kendi danışmanlık şirketlerine yaptırmak suretiyle ülke kaynaklarının tekrar Hollanda içerisine dönmesini başarmaktadır.

Son yıllarda bizde de TİKA`nın önemli işler yaptığını uzaktan da olsa biliyor ve duyuyorum.

Öte yandan TEPAV, DEİK gibi kuruluşlarımızın değerli ve becerikli insan kaynaklarına sahip olduklarını düşünüyorum.

Eğer hükümetimiz de mesela Hollanda modelini inceleyerek kendi özgün kaynak planlamasını yapacak olur ise, önümüzdeki senelerde Türkiye`nin ulaştırma ve lojistik sektörüne yönelik bilgi ve birikimlerini etrafındaki ülkelere daha etkin olarak iletmesi mümkün olacaktır.

Lojistik köy projelerimiz, sınır kapısı modernizasyonu ile ilgili başarılarımız, araç muayene sisteminin özelleştirilmesi, Ulaştırma Bakanlığımızın yol kenarı kontrolleri, metrobüs uygulamalarımız ve daha nice benzeri başarılı çalışma; yaratılacak olan makul kaynaklar sayesinde, bu çalışmaları aktarabilecek yabancı dil bilen uzmanları tespit ederek ve onlara yardımcı olacak gerekli belge ve materyalleri hazırlayarak ilgi ve ihtiyaç duyan başka ülkelere kolayca yaygınlaştırılabilecektir.

Bu başarıldığında hem ulusal aktörlerin motivasyonu artacak ve dolayısıyla yeni başarılar teşvik edilecek hem de Türkiye`nin, etrafındaki ülkeler tarafından örnek bir ülke olarak kabul ve takdir edilmesi pekiştirilecektir.

Hepinize sağlıklı ve güzel bir hafta dilerim.

Haydar Özkan/Taşıma Dünyası