Mademki yeni bir havalimanı yapılacak o zaman üzerinde çok düşünülmeli, dünyadaki örnekler incelenmeli ve en iyisi için çalışılmalıdır zira bundan başka yeni bir havalimanı yapılması söz konusu olmayacaktır. Biz burada hava kargo kısmını ele alacağız.
Öncelikle lojistik merkezi olmak, bölgeye açılan bir kapı olmak istiyorsak, Havalimanı çevresinde çok ama çok büyük bir alanı lojistik merkezlerine yani depolara ve antrepolara ayırmamız gerekmektedir. Sadece depolar açmakla bunu yapabilirmiyiz? Gayet tabi yapamayız. Gümrük mevzuatımızda da köklü bir değişiklik yapılması gerekmektedir.
Öncelikle yapılması gereken Sivil havacılık kurumundan aldığı yetki belgesi ile çalışan ve denetlenen Forwarder Acentalara güvenmek ve gümrükleme hizmetleri dahil tüm yetkiyi bu acentalara vermektir. Bu eğer tüm Avrupa ülkelerinde hatta pek çok uzak doğu ülkesinde nasıl mümkün ise bizde de aynı şekilde olabilmelidir. Havalimanı çevresinde kurulacak depolarda acentalar kargoların gümrük işlemlerini kendi depolarında yapabilmeli, güvenlik önlemlerini alabilmeli, ULD leri hazırlayıp kargoların uçağa yüklenebilecek hale gelişine kadar ki tümsüreci bizzat yönetebilmeleri gerekmektedir. Kaçakçılığı önlemek için kargoları adeta hapishane mantığı ile kurgulanmış antrepolarda tutmak süreci iyi yönetmek değildir. Nitekim Avrupada uygulama bu şekilde olmayıp kaçakçılık oranı çok daha azdır. Sebebi aslında çok basit. Özel sektörün depolara ve bu işe yapacağı yatırımın ardından kendi deposunda yaşanabilecek bir kaçakçılık olayı yüzünden karşı karşıya kalacağı riski düşünürseniz emin olun devletin kendisinden bile daha dikkatli olacaktır. Neticede Devletin yapısı gereği heryeri kontrol altında tutması mümkün değildir fakat herkes kendi deposunu gayet iyi koruyabilir.
Günümüz koşullarında pek çok kaçakçılık olayı yaşanmakta, kargolar kaybolmakta ve antrepolarda çok kötü koşullarda saklanmakta olduğundan sürekli hasara uğramaktadır. Hava kargo acentaları evrak basmaktan ve kargoların hammallığını yapmaktan öte bir servis verememektedir. Atılacak en önemli adım gümrük mevzuatında yapılacak köklü değişikliklerle önce vekalet dediğimiz olgunun değiştirilmesi, güvenilir acentalar vasıtası ile kargoların yurt içinde daha serbest hareket edebilmesinin sağlanmasıdır. Biz burada devletten iltimas istemiyor tam tersine üzerindeki sorumluluğu Kargo Acentalarına yıkmasını ve herhangi bir ihmal durumunda en ağır cezaları vermesini istiyoruz. Bu sayede eminim ki kaçakçılık da engellenir bunun yanında vergi kayıpları ve gereksiz pek çok yatırım yükünden de kurtulunmuş olunur. Nasıl ki hava limanında yetkilendirilmiş özel sektöre ait olan bir kaç antrepo kendi depolarında en üstdüzeydegüvenlik önlemleri alıyorsa irili ufaklı pek çok kurumbu şekilde işleyebilir.
Alınabilecek en iyi örnek Amsterdam havalimanı olup özetle aşağıdaki imkanlara sahiptir. Bu örnek çok iyi incelenmeli ve havalimanı yapılacaksa benzer imkanların sağlanması gerekmektedir.
1- 525,000 M2 Depolama alanı var olup genişletilmeye müsaittir.
2- Karayolu ve Demiryolu bağlantıları var olup, Deniz limanına yakındır.
3- Kargo uçakları için müsaittir.
4- Gümrük mevzuatı “All in one” yani tüm sürecin tek bir elden yürütülebilmesine olanak tanır.
5- Toplu taşıma ağı vardır.
Sadece bu temel öğeler bile sağlanabilirse eminim ki Türkiye yakın gelecekte gelişmekte olan pazarlardan Ortadoğu ve Karadenizin lojistik merkezi olacak ve ülkemize büyük bir istihdam ve kazanç sağlayacaktır. Bu büyük fırsat kaçırıldığı takdirde yeni havalimanı kazanç değil en büyük kaybımız olarak karşımızda duracaktır. Umuyoruz ki bu konu da planlamalar yapılırken Utikad gibi sivil toplum örgütlerinin görüşlerine başvurulup, dünyadaki örnekler incelenip, hata yapılmadan ülkemizi gelişimi için en iyisi yapılır.
Ulvi TÜRKBEN/Hava Kargo Türkiye