1950 yılında kabul edilen 5584 sayılı Kanunla Yönetilen Posta Hizmetleri ile ilgili yeni düzenlemeleri içeren ‘’POSTA HİZMETLERİ KANUN TASARISI’’ nihayet TBMM’ne sunuldu.
Kanun taslağı Posta hizmetlerinin düzenlenmesi yanında PTT’nin de Anonim Şirket olarak yeniden örgütlenmesini içeriyor.
PTT son zamanlarda farklı iş kolları ile hizmet sunan, bunun yanında 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’na uyumlu şekilde, 4925 sayılı Kanunda ön görülen yetki belgesini de almak suretiyle kargo hizmetleri veren, kısmi bankacılık faaliyetleri ile hizmet türlerini çeşitlendiren ve son olarak da şubelerinde altın satışına başlayacağını açıklayarak bir çok sektörde hizmet verir hale geldi.
Gelişen teknolojiler ile klasik mektup posta hizmeti taleplerinde büyük düşüşler yaşandı, bu konuda PTT’nin en önemli payı 5584 sayılı Kanunun verdiği yetkiye istinaden posta tekeli yetkilisi olarak tebligatların dağıtımıdır.
Kanun taslağı ile Bakanlığın belirleyeceği politikalara göre posta hizmetlerinin düzenlenmesi, kuralların oluşturulması, yetki belgesi verilmesi, uygulamaların denetlenmesi, posta tekeli dışındaki alanlarda rekabetin sağlanması, idari para cezası verilmesi ve benzeri bir çok konuda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu yetkilendirilmektedir.
Kanun taslağında Kuruma verilen yetkilerin kapsamı çok geniş tutulmuş ve evrensel posta hizmet sağlayıcısı (PTT) yanında posta sektöründe faaliyet göstermek üzere yetkilendirilmiş anonim şirketleri de nerdeyse kamu kurumu haline getirilmiştir.
Taslakta posta tekeli, evrensel posta hizmet yükümlüsünün tekelinde olarak (evrensel posta yükümlüsü bu yasa taslağı ile PTT olarak belirlenmektedir)yer almış ve temel ücret göz önünde tutularak Bakanlığın önerisi ve Bakanlar Kurulunun kararı ile ağırlık ve ücretinin belirleneceği ön görülmüştür.
Kanun taslağının ‘Posta hizmetleri İçin Yetkilendirme’ başlığı altında 9 ncu maddesinde yer alan hüküm ile, özel sektörde posta hizmetlerine benzer hizmet sunan ve kargo ile kurye şirketleri olarak anılan özel sektör işletmelerinin 10.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu uyarınca (çok yüksek belge bedelleri ödeyerek) aldıkları veya almak zorunda kalacakları yetki belgelerinin alınma zorunluluğunun ortadan kalkmayacağı ve yeni düzenleme ile hizmet vermek için Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun belirleyeceği şart ve fiyatlarla yeni yetki belgesi alacakları belirtilmektedir.
PTT bu Kanun taslağı ile Anonim Şirket olarak yeniden düzenlenmekle birlikte pek çok maddede yer alan hükümlerle özel konumda bulunmaktadır.
Özel sektörün hizmet sağlayıcılarının bir önceki yıl net satışlarının binde beşini geçmemek üzere verecekleri idari ücret ile evrensel posta hizmeti gelirleri içinde yer alan ve hizmet sağlayıcılarının yükümlülüğünde olan, cari yılda üçer aylık dönemlerde geçici kurumlar vergisi kapsamında verecekleri beyanname ekinde yer alan gelir tablosunda görülen net satışlardan, işletmenin posta hizmetlerinden elde ettiği net satış hasılatına isabet eden miktarın yüzde ikisinin geçici kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayı takip eden ayda Bakanlığın merkez muhasebe hesabına aktarılacağı ve bütçeye gelir kaydedileceği hükmünü içermektedir. Bu tutar Bakanlar Kurulu kararı ile iki katına kadar artırılabileceği gibi yarısına kadar indirilebilecektir.
Evrensel posta hizmeti kapsamında;
a) İki kilograma kadar olan posta gönderileri,
b) Yirmi kilograma kadar olan posta koli veya kolileri,
c) Basılmış kağıtlar,
d) Görme özürlülere özgü yazılar,
Bulunmaktadır.
Kanun taslağının 3 ncü maddesinde tanımlar yer almakta ve posta gönderisi tanımında; haberleşme gönderileri ile kitap, katalog, gazete ve süreli yayınlar ile ticari değeri olsun veya olmasın eşya içeren en fazla beş kilogram ağırlığa veya elli desimetreküp hacme sahip posta maddesi, posta kolisi veya kargosu tanımında; hizmet sağlayıcısı aracılıyla yollanan ve kapsamında haberleşme niteliğinde yazılar bulunmayan en fazla otuz kilogram ağırlığa veya üçyüz desimetreküp hacme sahip her türlü madde yer almaktadır.
Evrensel posta hizmeti tanımında yirmi kilograma kadar posta kolileri yer alırken, posta kolisi tanımında otuz kilogram ağırlık yer almakta ve bu durumda da mevcut haliyle tüm kargo, kurye ve bu ağırlık limitlerinde taşıma yapan veya daha yüksek ağırlıkta koli taşıması yapan tüm lojistik ve taşıma işletmeleri de bu limitler için (20 kg veya 30 kg ağırlığında koli) evrensel posta hizmet katkı payı vermek durumunda kalabilirler.
Kanun taslağının 19 ncu maddesinde yer alan idari yaptırımlarda yer alan idari para cezaları ve diğer hükümler çok ağır şartlar içermekte, örneğin yetkilendirme şartlarına aykırılık halinde (soyut kavram) hizmet sağlayıcısına bir önceki yıl net satışlarının yüzde üçü para cezası uygulanabileceği, yeni başlayan işletmelere aykırılık halinde bin liradan bir milyon liraya kadar para cezası uygulanabileceğine, bin günden on bin güne kadar adli para cezası verilebileceğine dair çok ağır hükümler yer almaktadır.
Yaklaşık otuz yıldır posta hizmetlerine benzer hizmet sunan kargo ve kurye işletmeleri, gerek dağıtım ve erişilebilirlik alanında , gerekse teknolojik ve bilgi sistemlerindeki gelişmelere uyumları ile sahip oldukları dinamik çalışma şekilleri ve istihdama sağladıkları çok önemli katkılar yanında, sahip oldukları araç miktarları ile gerek otomotiv sektörüne gerekse yan sanayiine verdikleri katkılarla önemli bir ekonomik güçtür.
Kargo ve kurye sektörünü çok yakından ilgilendiren Posta Yasasının düzenlenmesinde mutlaka anılan sektörün görüşlerinin alınması ve hızla gelişen lojistik sektörünün de taşımacılığını yaptığı eşyanın/gönderinin Posta Kanunu kapsamında algılanabilecek düzenlemelerden kaçınılması olası olumsuzlukların yaşanmasına mani olacaktır.
Yasa taslağında belirtilen tanımlar genel kabul görmüş taşıma ağırlığı (20-30 kg ağırlığında paketler)ile ilgili tüm koli ve paketleri ‘’posta kolisi’’ olarak adlandırmakta ve bu tür koliler ile posta gönderilerinin toplanması, işlenmesi, sevki, dağıtım ve teslimi ile ilgili hizmet sağlayıcılarından idari ücret ve evrensel posta hizmetine katkı payı istenilmektedir.
Reel olarak bu gün itibariyle yukarda sayılan hizmetleri kargo ve kurye işletmeleri vermekle birlikte lojistik hizmet tanımında yer alan ifadeler gereği her hangi bir ürünün üretim merkezinden nihai tüketicisine ulaşıncaya kadar verilen hizmetlerin bütünü olarak tarifi sonucu bu tür hizmet sağlayıcılara lojistik işletmelerinin de dahil olabileceği algısı oluşmaktadır.
Bu detaylar dikkate alındığında Kanunun yasalaşmadan önce sektör temsilcileri ile tekrar değerlendirilmesi ve buna göre düzenlemelerin dikkate alınması yaralı olacaktır.
Selahattin Doğan/Transport