Türkiyede ihracat rakamlarının her geçen gün iyiye doğru gittiğini, hangi sektörün 2023 hedeflerine nasıl ulaşacaklarının stratejik hedeflerini gazetelerde dernek başkanları tarafından açıklanmasını beraber takip ediyoruz.
Türkiye’nin 2023’e koyduğu hedeflere ulaşıp ulaşamayacağı gibi bir soru artık gündemimizde yok. Gerek bakanların açıklamaları, gerekse sektörün nabzını elinde tutan dernek ve holding CEO larının yapmış olduğu açıklamalar ile dünya’nın önemli ekonomistlerinin açıklamalarına bakarsak. Türkiye nin durumu her geçen gün daha iyiye gitmekte ve öngörülen büyüme rakamlarına ilişkin bu senede Türkiye’nin Dünya ekonomisinde en hızlı büyüyen ekonomi sıralamasında Çin’den sonra 2’nci sırada olacağı neredeyse kesin gibi,
Türkiye’nin durumu güneşli bir durumda resmedilirken Dünya da ve AB ülkelerinde maalesef halen kara bulutlar dolaşmaya devam etmekte. Gerek AB ülkelerinin ekonomik olarak yaşadığı buhranlar olsun gerek ise Japonya ve ABD gibi ekonomi olarak güçlü gözüken ülkeler olsun dar bir boğazdan geçmekteler ve alınan önlem paketleri veya merkez bankalarının para basma politikaları bu ülkeleri çok da rahatlatmış gibi gözükmüyor. Yeni açıklanan ve iflas etmek üzere olan bankaların kurtarılmayacağının açıklaması ve Bankaların iflaslarının isteneceği kesinleşti, böyle bir durumda AB ülkelerinin zorda olan ekonomilerinin büyük bir darbe alacağı ekonomistler tarafından beyan edilmektedir.
Lojistik sektörüne baktığımız zaman ise maalesef durum o kadar iç açıcı gözükmüyor. Sektörün lokomotif derneklerinden olan UND şubat ayı içerisinde yapmış olduğu olağan genel kurulu öncesinde ve sonrasında eski yönetim kurulu ve yeni yönetim kurulu arasında yaşanan söz düellolarıyla sektörün sorunlarından biraz uzaklaşmış gibi gözüküyor.
Diğer taraftan Türkiye’nin konumu ile ilgili olarak orta doğuya açılan pencere ve merkez üs olması ile ilgili olarak lojistik firmasını yakinen takip eden yurt dışı lojistik firmaları bu sene içerisinde bir çok firma ile birleşmek için harekete geçtiğini ve satın alımlar veya ortaklık anlaşmalarının yapıldığı kulaktan kulağa yayılmakta.
Ne kadar sektörün bu şekilde göz önünde olması avantaj olarak daha şeffaf ve gelişmesi için fırsat gibi gözükse de aslında halen şirket yöneticilerinin 90 yıllardaki yöntemleri kullanarak ve aynı zihniyette yeniliğe açık olmadan devam etmesi sektörün ilerlemesinin önündeki en büyük engellerden biridir. Sektörün yüzde 50 sinden fazlasının aile şirketi olduğunu ve kurumsallaşma süreçlerine sektörün %20 sinin başarabildiğini göz önüne alırsak durumun netliğini daha iyi kavraya biliriz. Bunların sebebi sadece şirket yönetiminde değil hükümetinde koymuş olduğu kanunlarında eskimiş olmasından da kaynaklanmaktadır. Ne kadar yavaş yavaş lojistik ve gümrüklerle ilgili düzeltme ve yurt dışında ki tek pencere sistemi gibi yenilikler gündemde olsa da bu konuda hala belirsizlik ve oldu bitti yapılması sektörü rahatlatmaktan çok daha fazla şu sıra bunaltmakta, ileriki zamanlarda bunların da düzeleceği sektör tarafından ön görülmekte,
Son zamanlarda yeni çıkan kararnameler ve lojistik köylerin atılan temelleri hükümetin lojistiğe ne kadar önem verdiğinin ve sektörü ileri taşımanın yollarını aradığı gözlenmekte fakat sektörü anlamadan, iyi analiz etmeden başka ülkeleri örnek alıp fotokopi makinesi gibi Türkiye’ye uygulamaya kalkıldığı sürece aslında ileriye değil geriye doğru gideceğimiz ve bu yapılan tüm doğru işleri yok edeceğinin farkına varmamız gerek eski bir atasözümüz “kervan yolda düzülür” der biz kervan çıkmadan yola önlemlerimizi doğru bir şekilde alırsak o zaman Türkiye’de lojistik sektörü dünyada kendini ispatlamaya fırsat bulabilir.
Sabri Ergenecoşar/Lojiport