Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / KAMUDA YETKİ DEVRİ KOLAY DEĞİLDİR

KAMUDA YETKİ DEVRİ KOLAY DEĞİLDİR

KAMUDA YETKİ DEVRİ KOLAY DEĞİLDİR07.05.2013

Düzenleme yetkisinin elinizde olması koşuluyla uygulama yetkilerinizin bir kısmını başka kamu kuruluşları ile paylaşabilirsiniz. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın da yapmak istediği bundan ibaretti.


Anayasa Mahkemesi 8 Kasım 2012 günlü 2012/173 sayılı kararı ile 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu'nun 35'inci maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna karar verdi. Karar, 28 Mart tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı ve 9 ay sonra, yani 28 Aralık tarihinde yürürlüğe girecek. Böylece yasama organı yeni bir kanun maddesi hazırlayacak zamana da sahip olacak. İptal edilen madde şu şekilde düzenlenmişti: "Bakanlık, bu kanun gereğince yerine getirmekle yükümlü olduğu görev ve yetkilerinin tamamını veya bir kısmını devredebilir. Devirle ilgili usul ve esaslar çıkarılacak yönetmelikle belirlenir." Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı da bu yetkiye dayanarak bazı görev ve yetkilerini diğer kamu kuruluşlarına ve TOBB'a devrediyordu.

Kararda 35'inci madde ile ilgili olarak, yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir kanun kuralının Anayasa'nın 7'nci maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması, çerçeveyi çizmesi, sınırsız, belirsiz, geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerektiği" belirtilmekte ve "4925 sayılı Kanun ile Ulaştırma Bakanlığı'na verilen görevlerden ve yetkilerden hangilerinin kimlere, hangi koşullarla devredilebileceği konularında düzenleme yapma yetkisinin herhangi bir temel ilke ve sınır konulmaksızın tümüyle Ulaştırma Bakanlığı'na bırakıldığı" tespitine yer verilmektedir. Kararda idarenin görev ve yükümlülüklerini tümüyle devredememeği, aksi durumun Anayasa'nın 7'nci maddesine aykırı olduğu belirtilerek, bunun da idarenin görevlerinde belirsizlik, görevlendirme ve yetkilendirmede keyfilik gibi sonuçlara götürebileceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, itiraz konusu kuralla Bakanlığa verilen yetkinin, yasamaya tanınmış ve devredilemez olan asli düzenleme yetkisinin devri niteliğini taşıdığı açıktır" denilmektedir.

Özel sektörde önce uygun bir yerde fabrika sahasını satın alır, üzerine ihtiyaçlarınıza göre bir fabrika binası inşa edersiniz. Sonra yurtiçinden ve yurt dışından makineleri getirerek montajını yaparsınız. Daha sonra personel alımı yapar, mühendis ve işçi kadrolarınızı kurarsınız. Sıra üretmeye geldiğinde, müşteri aramaya başlarsınız. Özetle, tüm inisiyatif girişimci olarak sizin ellerinizdedir.

Kamu kuruluşlarının ise böyle bir şansı yoktur. Bir konuda yatırım yapma isteğinizin olması yola çıkmak için yeterli değildir. Bunu yapabilmeniz için teşkilat kanununuzun veya başka bir kanunun size yetki vermesi gerekir. Yetki almak için kanun çıkardığınızda ise bütçe dönemi çoktan geçmiştir. Yeni dönem bütçe hazırlıklarında ödenek talep edebilirseniz de gelecek yıl bütçesinde bu talebinizin ancak onda biri karşılanır. Personel alımında ise sıkıntınız çok daha fazla olur. Almak istediğiniz personel sayısı konusunda sadece Maliye Bakanlığı'nı ikna etmeniz yetmez, Devlet Personel Başkanlığı'ndan da olur almanız gerekir. Kurmak istediğiniz birim taşra teşkilatına ilişkin bir birim ise Başbakanlık'tan izin almanız gerekir. Yani her isteyen bakanlık her istediği yerde taşra birimi kuramaz. Tüm bu yetki, izin ve finans sağlama girişimleri sırasında birden fazla kamu kuruluşu, fazla yükselip onların önüne geçmenizi engellemek için ayağınızdan çekecektir. Bu girişimleri de önceden kestirerek buna karşı önlem almaya çalışacaksınız.

Bu engellerle boğuşmak yerine kısa vadeli girişimlerle de amacınıza ulaşabilirsiniz. Bunun en kestirme yolu yetki delegasyonudur. Düzenleme yetkisinin elinizde olması koşuluyla uygulama yetkilerinizin bir kısmını başka kamu kuruluşları ile paylaşabilirsiniz. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın da yapmak istediği bundan ibaretti. 2003 yılında yasalaşan 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile karayolu taşımacılığını düzenleme yetkisini alan Bakanlık, tüm bu düzenlemeleri kısa sürede gerçekleştiremeyecek ve uygulamaya geçiremeyecek durumdaydı. Yaptığı protokollerle yetkilerinin bir kısmını İçişleri Bakanlığı'na, bir kısmını Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'na bir kısmını da TOBB'a devretti.

Ancak, Ulaştırma Bakanlığı'na devir yetkisi veren 4925 sayılı Kanunun 35'inci maddesinde Bakanlığa yerine getirmekle yükümlü olduğu görev ve yetkilerinin tamamını veya bir kısmını devredebileceği yönünde hüküm yazılınca, çerçevesi çizilmemiş, sınırsız, belirsiz, geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmış olmuş. Böyle bir düzenleme Anayasamıza aykırı olduğu için 35'inci maddenin iptali kaçınılmaz görünüyordu. Şimdi, hazırlanacak yeni 35'inci maddenin içeriği, örneğin, "Bakanlık bazı karayolu taşımacılığı yetki belgelerinin düzenlenmesi yönünde diğer kamu kuruluşlarına ve meslek odalarına yetki devredebilir  gibi ayrıntıları içeren bir şekilde düzenlenecektir. Böylece Anayasamızın kuvvetler ayrılığı ilkesi de gözetilmiş olacaktır. Bu karar da gösteriyor ki, kamuda yetki devri sanıldığı kadar kolay olmuyor. Bu nedenle, Bakanlığın, K1, K2 gibi yetki belgelerinin TOBB tarafından verilmesi yönünde protokoller yapmak yerine, bu konuda kendi bölge müdürlüklerini yeniden yapılandırması ve yetkilendirmesi daha uygun olur gibi görünüyor.

Cahit Soysal/Transport