Geçtiğimiz 10 yıl içinde ülkemizde lojistiğin gelişmesi göz kamaştırıyor. Ölçek olarak son 10 yılda yaklaşık 5 kat büyümeyi başaran bir sektörün çalışanlarıyız. Filolarımız, depolama alanlarımız, hizmet yelpazemiz, yurt dışı ilişkilerimiz, teknoloji kullanımımız çok büyüdü.
İstanbul’da başlayan hizmetlerimizi Anadolu’ya da yaymak üzereyiz. Yurt dışında şirketler kuruyor, acentelikler açıyor, şirketler satın alıyoruz. Durdurulamaz bir büyümenin şahitleri olduk.
Bu büyüme sırasında büyümelerini doğru yönetemeyen şirketlerimiz de oldu. Kapananlara, yok fiyatına satılanlara şahit olduk. Büyümelerini doğru yönetemeyen şirketler, bu doğal krizi yaşadılar. Kapanan her şirket başka bir rakibinin pazar payının artmasına ve büyümesine yol açtı.
İleriye bakalım. Bundan sonra sektörün büyümesini daha sağlıklı gerçekleştirmek zorundayız. 2023 yılı hedefleri, gelecek 11 yılda, ülkemizde potansiyelin 3 kat büyüyeceğini gösteriyor bizlere. Bu potansiyel büyümesinin artan dış kaynak kullanımı ile lojistik sektöründe 4 kat büyüme olarak hissedileceğini bekliyoruz. Şirketlerimiz mevcut öz kaynakları ile alt yapıları ile yatırımları ile çalışanları ile bilgi sistemleri ile bu büyümeye hazırlar mı?
Artan dış ticaretimiz, yaklaşık 3 katına çıkacak olan kişi başı milli gelirimiz, bu gelirin tüketime yansıyacak olan daha büyük orantıdaki kısmı ülke bazında tüketimi arttıracak ve üretimde de büyük artışlara neden olacaktır. Üretim şirketlerimiz daha çok hammadde talep edecekler, daha çok ürün üretecekler, daha çok ithalat ve ihracat ile karşılaşacağız. Lojistik sektörü de bu üretimin girdilerini ve çıktılarını taşımaya ve depolamaya daha büyük ölçeklerle hizmet vereceklerdir.
Artık daha büyük TIR filolarına, daha büyük depolara, daha iyi yöneticilere, daha kalabalık personele, Anadolu’da yapılanmaya, yurt dışında şubeler açmaya, yeni yazılımlar kullanmaya gereksinmemiz olacaktır. Bütün bu büyüme ihtiyacının gerektirdiği yatırım gücüne ve finansman desteğine de muhtacız. Artacak olan ticaret kapasitesi çok iyi yönetilmek durumda.
İş yapma şekillerini de değiştirmek zorundayız. Artık rekabetin sadece fiyata dayalı olduğu dönemleri geride bırakıyoruz. Müşterilerimizin ölçekleri büyüdü ve yarış, kapasitesi büyük şirketler arasında geçmeye başladı. Bizlerden beklenen ucuz fiyata iş yapmak değil daha verimli çalışarak, otomasyonun, online kontrollerle, ürün bazında ihtisaslaşarak maliyetlerin düşürüleceği hizmetler sunmak olacak. Bu karmaşık sistem için de çok iyi yöneticilere ihtiyacımız var. Uzun dönemli planlara yöneleceğiz. Yaptığımız işlerin detaylı olarak raporlanması, performans göstergelerimizin ölçülmesi, bunların kıyaslanması yapmamız gereken çalışmalar.
Gelecekteki fırsatları görebilen, bunlara göre yatırımını planlayan, hizmet kalitesini ve verimini arttıran şirketler olacak karşımızda. Her fırsatın olduğu yerde elbette ki riskler de söz konusu olacaktır. Fırsatları değerlendirmek için riskleri de yönetmesini öğrenmemiz gerekecek. Mevcut şirketlerimizin bu hızla büyümesi zor, yeni şirketler açılacak, yabancı şirketleri daha büyük ölçekte ülkemizde hizmet verir halde göreceğiz. Bu pastadan daha fazla pay almamız gerekiyor.
Atilla Yıldıztekin/Lojiport