Üç tarafı denizlerle çevrili olan bir ülkede yaşadığımızı düşündüğümde, bu konuyu ne de az ele aldığımızı hatırlıyor, bu duruma üzülüyor, ama sonra yine düşünmeye devam ediyorum.
Dünya ticaretinin son derece hızla arttığı, toplam Gayri Safi Hasıla içerisinde, ülkelerarası ticaretin oranının gitgide yükseldiği, Dünya Ticaret Örgütü'nün (WTO) girişimleriyle ülkelerin birbirleri ile ticaretlerinde her geçen gün daha fazla serbestlik uyguladıklarını düşündüğümüzde, tüm bu hızın gerçekleşmesinde taşımacılığın oynadığı rolün önemini bir kez daha anlıyoruz.
Denizlerin her açıdan çok önemli olduğu muhakkak. Dünya ticaretinin büyük bölümü, tarihin derinliklerinden bu yana, hep deniz yolu ile sağlanmış, ülkeler savunma stratejilerini ağırlıklı olarak denizyolu üzerine oluşturmuş, denizler ve deniz taşımacılığı bu anlamda hep çok fazla önemli olmuştur. Avrupa ile Asya'nın birleştiği noktada yer alan ülkemiz, gerek iç suları ile, gerekse etrafını çevreleyen önemli denizleri ile çok önemli bir deniz ülkesidir. Yanı sıra, deniz ürünlerinin de çok önemli bir gelir kaynağı oluşturduğu, Ülkemizde milyonlarca kişinin balıkçılık ile geçimini sağladığı düşünüldüğünde, denizcilik gerçekte hep çok önemli bir yere sahip olmuştur.
Balıkçılıktan geçimini sağlayan kişiler, liman işletmecileri, armatörler, forwarderlik mesleğini icra edenler, gemi ve yat inşa edenler, tersane çalışanları, onların aileleri. 70 milyonu aşan nüfusumuz ve her zaman söylediğimiz coğrafi konumumuzun dünyada büyük güç olabilmemiz yolundaki önemi muhakkak. Ancak, bu gücü kullanabilmemizin ve süper güçler arasında yer alabilmemizin elbette belli gereklilikleri var.
Dünya üzerinde yer alan ve 'denizci devlet' sıfatı kazanan devletleri incelediğimizde, bu devletlerin coğrafi özelliklerinin sağladığı, denizcilik gücü kapsamına giren potansiyel kaynakları işler duruma getirip menfaat ile geçim kaynağı sağlar hale getirtebilmeyi başarması, yanı sıra, devletlerin içinde bulunduğu siyasi, ekonomik, askeri ve coğrafi koşulların onları bir denizcilik gücü oluşturmaya ve elbetteki bunu bir avantaja dönüştürmeye zorladığı göze çarpmaktadır. Ülkemiz, coğrafi açıdan son derece avantajlı bir konumda görünse de, Uluslararası bazda denizcilik faaliyetlerinden yeterince pay alamamaktadır. Belki de denizciliği bir ülke politikası olarak görememiş olmamız, gerek tüm yönleri ile denizciliği, gerekse gemi ve yat inşasını istenilen seviyelere taşıyamamıştır.
Yine denizciliğin gelişmesinde ve büyümesinde çok önemli faktörlerden birisi de şüphesiz limanlardır. Türkiye'de limanları temsil eden Türklim isimli bir derneğin varlığı, bu konuda özel sektörün ne denli aktif bir rol üstlendiğinin en güzel kanıtlarındandır. Lojistik için UTİKAD ne ise, liman işletmecileri için de Türklim aynı yerdedir.Ülkemizde hali hazırda en işlek ve büyük limanlarımız İstanbul limanlarıdır. Bu limanlar, sadece bölgeye ya da Türkiye'ye değil, çeşitli kıtalara yönelmiş bir ticaret faaliyeti içindedir. Yanı sıra, petrokimya tesisleri ile yoğunlaşan İzmit limanı, yanı sıra Bandırma Limanı, orta Karadeniz Bölümü'nün önemli limanı Samsun Limanı, son yıllarda hızlı gelişen Mersin Limanı da önemli limanlarımızdandır.
Denizlerimiz ve deniz taşımacılığı, hızlanan, ancak bir yandan da pahalanan taşıma modlarının hepsine alternatif yaratacak boyutta gelişimini sürdürüyor ve eminim daha da sürdürecek. Zaten denizyolu taşımacılığı bu yönde önemli olmasaydı¸dünyada en çok kullanılan taşıma şekli de olmazdı.
Hakan Çınar/Dünya Gazetesi