Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / 10 SORUDA LOJİSTİK MERKEZLER

10 SORUDA LOJİSTİK MERKEZLER

10 SORUDA LOJİSTİK MERKEZLER12.12.2013
Lojistik merkezlerin işletilmesinde dünyadaki en yaygın modelin kamu-özel sektör ortaklığı olduğunu belirten Gümrük ve Ticaret Uzmanı Barış Biçimseven, “Lojistik merkezler doğru yapılandırıldığı ve işletildiği takdirde, öncelikle lojistik sektöründen başlayarak tüm ekonomiye yayılacak bir maliyet avantajı ortaya çıkaracaktır. Bu durum lojistik sektörünün büyümesine ve ekonomi içindeki payının artmasına yol açacaktır. Dış ticaret açısından bakıldığında ise avantajlı bir coğrafi konumda bulunan ülkemizin bu durumu fırsata dönüştürebilmesi anlamında önemli katkılar sağlayacaktır” diyor. 
 
 1- Lojistik merkezleri tanımlar mısınız?

 Lojistik etkinliğinin artırılması konusundaki arayışlar çerçevesinde ortaya çıkmış en önemli kavramlardan biri de lojistik merkezlerdir. Lojistik merkezler tüm lojistik faaliyetlerin bir arada yürütüldüğü, çok modlu taşımacılık türlerine (multimodal, intermodal, kombine)  ve uluslararası taşımacılık koridorlarına erişim sağlayan ve ticari süreçlere müdahil tüm kurum ve kuruluşların bir arada bulunduğu fiziki mekanları ifade etmektedir.

 2- Lojistik merkezlerde bulunması gereken temel özellikler nelerdir?

 Tanımdan da anlaşılacağı üzere lojistik merkezlerin üç temel özelliği bulunmaktadır. Bunlardan ilki lojistik faaliyetlerin bir arada yürütülmesidir. Böylece lojistik hizmetlere erişim kolaylaşmakta ve hizmet sağlayıcılar arasında ortaya çıkacak sinerji, etkinlik ve maliyetlere olumlu olarak yansımaktadır.

Diğer unsur ise çok modlu taşımacılık imkanlarına ve uluslararası ulaşım koridorlarına erişimin mümkün olmasıdır. Lojistik merkez örnekleri arasında entegre olmamış olarak sınıflandırılan ve çok modlu taşımacılık imkanlarına sahip olmayanlar bulunmasına rağmen, asıl olarak lojistik merkezlere karakterini veren çok modlu taşımacılıktır. Tek taşımacılık moduna dayanan taşımacılık türleri maliyet etkinliğinin önündeki en önemli engellerden biridir. Yapılan araştırmalar, çok modlu taşımacılığın tek modlu taşımacılık türlerine göre önemli oranda maliyet etkinliği sağladığını ortaya koymaktadır.

Son olarak sayılabilecek özellik ise ticari süreçlere müdahil tüm kurum ve kuruluşların bir arada bulunmasıdır. Dış ticaret işlemleri, sınır aşan para ve mal hareketlerine dayandıklarından geleneksel olarak önemli ölçüde hukuki düzenlemeye konu olmuşlardır. Bu durum farklı kurum ve kuruluşların yerine getirmesi gereken formaliteler ortaya çıkarmakta ve bu yapıya çok kuruluşlu ortam adı verilmektedir. (multi agency environment) Bu tür bir operasyonel ortamın getirdiği en önemli problemlerden biri, her bir kuruluşun dış ticaret işlemleri sırasında farklı formalitelerin (izin belgeleri, kontrol belgeleri, lisanslar, vs. ) yerine getirilmesini istemesidir. Buna bir de bu kuruluşların farklı fiziki mekanlarda hizmet vermeleri eklenince işlem hız ve maliyetleri olumsuz yönde etkilenmektedir. Lojistik merkezler bu soruna etkin bir çözüm getirmek amacıyla bu kurum ve kuruluşları bünyesinde tek bir fiziki mekanda bir araya getirmektedir. Gümrük tekniği açısından ifade etmek gerekirse, her lojistik merkez bu özelliği dolayısıyla, kabaca bir tek pencere (single window) uygulaması gibi çalışmaktadır.

 3- Lojistik merkezlerin kurulmasında ve işletilmesinde dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?

 Lojistik merkezlerin kurulmasında detaylı bir planlama süreci büyük önem taşımaktadır. Ulusal, bölgesel, kentsel ve lojistik merkezin fiziki alanını kapsamak üzere dört aşamalı bir planlama anlayışı benimsenmeli ve her bir aşamadaki unsurlar hem birbiriyle hem de ilgili diğer plan ve programlarla uyumlu olmalıdır. Ulusal düzeydeki kalkınma planları, lojistiğe ilişkin plan ve programlar, bölgesel kalkınmaya ilişkin plan ve programlar ve kentsel planlar lojistik merkez planlama sürecinde değerlendirilmeli ve proje ulusal düzeyden kentsel düzeye kadarki diğer plan ve programlarla uyumlu olmalıdır. Bu durum, lojistik merkezin entegre olacağı lojistik ağına ve içinde bulunacağı piyasa koşullarına uyum sağlaması açısından büyük önem taşımaktadır. Özellikle ulaştırma koridorları, mevzuat altyapısı ve ekonomik koşullar gibi konular ulusal seviyede değerlendirilmeli, lojistik merkezin faaliyet kapsamı ve hedef kitlesinin genişliğine göre bölgesel ya da kentsel koşullar dikkate alınmalıdır. Tüm bu koşullara uygun olarak da hizmetler yapılandırılmalı ve lojistik merkez alanı planlanmalıdır.

Lojistik merkezlerin işletilmesi hususunda dünyada tamamen özel sektör tarafından işletilen, tamamen kamu tarafından işletilen ve kamu-özel sektör ortaklığı modeli olmak üzere üç uygulama bulunmaktadır. Bu uygulamalar arasında en yaygın olanı ve en çok tavsiye edileni kamu-özel sektör ortaklığı modelidir. Kamu-özel sektör ortaklığı modelinin tercih edilmesinin ve dolayısıyla kamunun lojistik merkez yönetiminde pay sahibi olmasının sebepleri arasında finansman, altyapı ihtiyaçları ve planlama sayılabilir. Yukarıda ifade edilenler de göz önünde bulundurulduğunda; altyapıya ilişkin ihtiyaçların (mesela demiryolu, intermodal terminal, vb.) genelde özel sektörün imkanlarını aştığı ya da en azından kamunun planlama fonksiyonu çerçevesinde oluşturulan yatırım planlarına uygunluğunun çok önemli olduğu açıktır. Özel sektör ise verilecek hizmetlerde ve faaliyetler konusunda, diğer bir deyişle bu yerlerin işletilmesinde en önemli aktördür. Bu anlamda özel sektörün etkinliğini azaltacak veya hareket kabiliyetini sınırlayacak bürokratik bir yapıdan kaçınılmalıdır. Özel sektörün ihtiyaçlarının dikkate alınmadığı bir yapı sağlıklı işleyemeyecek ve beklenen faydayı sağlayamayacaktır.

4- Lojistik merkezler konusunda kamu ve özel sektörün oynaması gereken roller ne şekilde olmalıdır?

 Lojistik merkezlerin, ülke ekonomisine etkilerinin doğru şekilde değerlendirilebilmesi ve bunlardan azami faydanın sağlanabilmesi, kamu otoritesi tarafından yürütülecek bütüncül bir planlanma faaliyeti ile mümkün olabilecektir. Bu çerçevede, kamu idaresi tarafından yapılması gereken düzenlemede özel sektör ve ihtiyaçları ön planda tutulmalı ve özel sektörün girişimci dinamiğinden öncelikle faydalanılmalıdır. Dolayısıyla, kamu idaresi bu konudaki usul ve esasları belirlerken sadece düzenleyici ve eşgüdümü sağlayıcı ve lojistik merkezlerden beklenen faydanın sağlanmasının önündeki her türlü engeli (mevzuat, formalite, gereksiz bürokrasi, muhtemel çıkar çatışmaları, v.s.) ortadan kaldırıcı bir rol üstlenmelidir. Yapılacak düzenlemeler kamu-özel sektör işbirliği modeli çerçevesinde özel sektörün ihtiyaçları ile ülke ekonomisinin gereklilikleri arasında dengeyi gözetir mahiyette olmalıdır.

Kamusal ve özel çıkarların dengelenmesini sağlamak ancak kamu idaresi tarafından gerçekleştirilecek makro düzeyde bir planlama ve paydaş yönetimi anlayışı ile mümkün olabilir. Bu çerçevede, lojistik merkezlerin yerine getireceği işlev göz önüne alındığında, bu faaliyetlerden doğrudan ve dolaylı etkilenecek veya çalışmalara katkı sağlayabilecek kamu ve özel paydaşların özenle belirlenmesi gerekmektedir.

 5- Lojistik merkezlere ilişkin dünya örnekleri hakkında bilgi verebilir misiniz?

 Dünyada çok yaygın bir konsept olan lojistik merkezler, hemen her ülkede farklı şekilde ele alınmış ve ülke koşullarına uygun bir model oluşturulmuştur.

• ABD ve Kanada’da genellikle özel sektör yatırımı olan ve tesis büyüklüğü ve işlem hacmi anlamında çok büyük lojistik merkezler bulunmaktadır. En önemlileri arasında; Alliance Global Logistics Hub-Texas,  Raritan Center-New Jersey, Atlantic Gateway-Halifax Logistics Park yer almaktadır.

• Almanya’da kentsel lojistik anlayışını ön planda tutan, bir çoğu iç suyolu taşımacılığı imkanlarına da sahip verimliliği yüksek ve ağ etkisi yaratacak düzeye ulaşmış lojistik merkezler bulunmaktadır. Öne çıkan merkezler; Berlin, Bremen, Hamburg ve Dresden olarak sayılabilir.

• İtalya’da demiryolu taşımacılığını temel alan lojistik merkez modeli uygulanmıştır. İtalyan lojistik merkezleri Avrupa’nın en etkin lojistik merkezleri arasındadır. Bologna, Parma ve Verona en önemlileri arasındadır.

• İspanya’da ise limanlarda kurulmuş ya da bağlantılı olarak çalışan ve limanlar ile iç bölgeler arasındaki lojistik zincirinin optimizasyonunu amaçlayan bir lojistik merkez yapısı bulunmaktadır. Madrid, Zaragoza (ZAL) ve Barselona’daki merkezler başlıcalarıdır.
• Singapur’da ise daha çok transit eşyaya uygulanacak katma değerli işlemler için kurulu lojistik merkezler bulunmaktadır.

 6- Ülkemizde lojistik merkezler konusundaki gelişmeler ne aşamadadır?

Hâlihazırda, lojistik merkezlerle ilgili olarak birden fazla bakanlığa görev verilmiş bulunmaktadır. Aynı zamanda Lojistik Master Planı hazırlanmasına yönelik çalışmalar da devam etmektedir. Kalkınma ajansları bölgesel olarak lojistik merkezlere ilişkin araştırmalar yapmakta ve fizibilite raporları yayınlamaktadır. TCDD’nin Türkiye’nin demiryolu ağı üzerinde kurmayı planladığı 18 adet lojistik merkez projesi bulunmaktadır. Bunların 3 tanesi hizmete açılmış diğerlerinin ise kuruluş süreci devam etmektedir. Özel sektör cephesine baktığımızda Türkiye’nin ilk lojistik merkezi olarak faaliyet gösteren Ankara Lojistik Üssü karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’nin çeşitli yerlerinde devam eden lojistik merkez projeleri bulunmaktadır.

7- Mevzuatımızda lojistik merkezler ne şekilde düzenlenmiştir?

Mevzuat açısından bakıldığında konuyla ilgili olarak, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı lojistik merkezler konusunda yetki sahibidir. Bakanlıkların yetkileri; kuruluş, işletme, izin, lisans verme vb. konuları kapsamaktadır. Her bir bakanlığın faaliyet alanı ve hizmet gereksinimlerini göz önünde bulunduracak bir koordinasyon mekanizmasının bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.

8- Lojistik merkezlerin ülkemiz ekonomisine ve dış ticaretine etkileri sizce ne yönde olacaktır?

Lojistik merkezler doğru yapılandırıldığı ve işletildiği takdirde, öncelikle lojistik sektöründen başlayarak tüm ekonomiye yayılacak bir maliyet avantajı ortaya çıkaracaktır. Bu durum lojistik sektörünün büyümesine ve ekonomi içindeki payının artmasına yol açacaktır. Dış ticaret açısından bakıldığında ise avantajlı bir coğrafi konumda bulunan ülkemizin bu durumu fırsata dönüştürebilmesi anlamında önemli katkılar sağlayacaktır.  
9- Lojistik merkezler lojistik sektörümüze ne tür faydalar sağlayacaktır?
Bu merkezler lojistik şemsiyesi altında bulunan tüm hizmetleri aynı fiziki alanda sunarak önemli oranda zaman tasarrufu ve maliyet avantajı sağlayacaktır. Lojistik hizmet partnerlerinin bir arada bulunmasının getirdiği kümelenme etkisi sonucu ortaya çıkacak sinerji, sektörün verimliliği ve performansı üzerinde olumlu etkiler ortaya çıkaracaktır.
10- Lojistik merkezlere ilişkin oluşturulacak ‘Türkiye Modeli’ hangi temel özellikleri taşımalıdır?

Lojistik sektörünün lojistik merkezlere talebinin etkin bir şekilde karşılanabilmesi için kamunun bu alanda teşvik edici, planlayıcı ve koordine edici rolünü yerine getirmesi gereklidir. İlk olarak çözüme kavuşturulması gereken sorun, kamu kurum ve kuruluşları arasındaki yetki karmaşasının giderilmesi ve buna ek olarak da tüm kamu, özel ve sivil toplum paydaşlarının temsil edildiği bir koordinasyon platformunun oluşturulmasıdır.  Bu amaçla bir “Lojistik Koordinasyon Kurulu”nun gerekli olduğunu düşünüyorum. Bu kurulda tüm paydaş bakanlıklar ile sektör temsilcilerini bünyesinde barındıran sivil toplum örgütlerinin temsil edilmesi gereklidir.

Burada öncelikle bakanlıkların eşgüdüm ihtiyacı konusunda birkaç değerlendirmeye yer vermek istiyorum. Kamu yönetimimiz geleneksel olarak, ortaya çıkan yeni durum ve ihtiyaçlara o alanda hukuki düzenleme yapmak ve ilgili mevzuatı yürütmek amacıyla bir kurumu yetkilendirmek şeklinde cevap vermiştir. Ancak lojistik merkezler konusunda farklı bir durumla karşı karşıya olduğumuz anlaşılmaktadır. Lojistik, faaliyet alanı gereği birden fazla bakanlığı ilgilendirir durumdadır. Yani kavramın doğası birden fazla bakanlığın işbirliğini gerektirmektedir. Lojistik merkezler özelinde bu değerlendirmemizi sürdürürsek; lojistik merkezler ülke ekonomisinin gerekleri ve sektörün ihtiyaçlarını gözetir mahiyette planlanması gerekli yerlerdir. Bu yönleriyle ülkemizde Kalkınma Bakanlığı’nın görev alanında bulunduğu değerlendirilmektedir. Daha önce de ifade edildiği gibi konu hakkında bir kanun veya yönetmelik çıkarmak yerine bütüncül bir ekonomik planlama yaklaşımıyla lojistik merkezlerin temel nitelikleri ortaya konarak, tüm ekonomik göstergeler değerlendirilmeli ve tüm paydaşların katılımıyla bu konuda yapılacak her türlü girişimin temelini teşkil edecek bir “Lojistik Master Planı” hazırlanmalıdır. Ülkemiz lojistik politikası ve öncelikleri ile strateji ve hedeflerinin ortaya konacağı bu belge bir an önce tamamlanarak yürürlüğe girmelidir. Aksi halde, lojistik merkezlerin kurulması konusundaki kararlar, çeşitli baskı gruplarının (yerel siyaset, lobi faaliyetleri, v.b.) birbirleri karşısındaki pozisyonlarına göre belirlenen gündelik kararlar olarak kalacak ve ekonomik gerekliliklerden uzaklaşarak önemli oranda kaynak israfına yol açacaktır.

Kalkınma Bakanlığı’nın koordinasyon içindeki planlama işlevi bu şekilde özetlendikten sonra şimdi de Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın altyapı yatırımları konusundaki rolü hakkındaki değerlendirmelere yer vermek istiyorum. Lojistik merkezler doğası gereği önemli oranda altyapı yatırımı ve belli niteliklere sahip ulaştırma modlarına erişimi gerektiren mekanlardır. Bu nedenle, birden fazla ulaştırma modunun mevcut olduğu ve bu modlar arasında geçişin mümkün olabileceği alanlar olmalıdır. Ülkemiz ulaştırma ağı ile etkin bir şekilde entegre edilebilmesi, bu merkezlerden beklenen faydanın sağlanması açısından çok önemlidir. Bu yönleriyle ülkemizin ulaştırma politikası ve altyapısından sorumlu olan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın yerine getireceği işlev ön plana çıkmaktadır.

Lojistik merkezler, dış ticarete ilişkin faaliyet ve hizmetlerin yoğunlaştığı alanlardır. İthalat, ihracat, transit, antrepo gibi gümrük işlemlerinin bu merkezlerde yerine getirileceği ve buna ilişkin hizmetlerin de verilmesi gerektiği açıktır. Aslında gümrükleme hizmetlerinin varlığı, bir lojistik merkezin uluslararası pazarlara açılabilmesi ve dış lojistik merkezlerle ağ oluşturabilmesinin en önemli şartıdır. Bu yönüyle Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın bu yerlerde hizmet birimleri kurarak, lojistik merkezlerin gerektiği gibi işletilmesinde önemli bir işlevi yerine getirdiği açıktır. Ayrıca, lojistik merkezlerin dış ticaret iş akışlarının etkin ve verimli şekilde yürütülebileceği şekilde planlanması ve işletilmesinde de Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın önemli katkısı olacaktır.

Kamu sektöründeki rol ve işlevler bu şekilde özetlendikten sonra, özel sektörün bu süreçteki yerine de değinmek istiyorum. Başta da ifade ettiğim gibi lojistik merkezler temel olarak lojistik sektörünün etkinlik ihtiyacına cevap vermek üzere kurulan yerlerdir. Bu konudaki beklenti ve ihtiyaçlar konusunda kamu ile iletişimi sağlayacak paydaşlar, sektörü temsil eden sivil toplum kuruluşları olacaktır. Oluşturulması önerilen koordinasyon kurulunda sivil toplum kuruluşlarının sektör ihtiyaçlarını kamu otoritelerine düzenli bir şekilde iletme imkanı ortaya çıkacaktır.

Lojistik merkezler, ülkemizin gelecekte lider sektörleri arasında yer alması beklenen lojistik sektörümüzün uluslararası rekabet gücünü artırarak lojistik performansımıza önemli katkılarda bulunacaktır. Bu merkezlerin etkin planlama ve koordinasyon anlayışı çerçevesinde stratejik bir yönetim anlayışıyla faaliyete geçirilmesi, ülkemiz dış ticaretinin büyümesi ve ekonomik kalkınmamız yolunda önemli aşamalardan birini oluşturacaktır.

Barış Biçimseven / Gümrük ve Ticaret Uzmanı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı

Kaynak: Lojistik Hattı