Lojistik ve taşımacılık sektörü, ülkemizin dinamik ve güçlü mali yapısı ile her geçen yıl büyüyor. Doğunun Batı ile kesişme noktasında olan Türkiye, sahip olduğu jeopolitik konum ile uluslararası lojistik rotalarının en önemli kavşak noktasında. Bu nedenle sektör, yerli sermayenin yanı sıra yabancı yatırımcıların da iştahını kabartıyor. Sektöre artan ilgi ve buna paralel gelen yeni aktörlerle pazarda rekabet her geçen yıl daha da keskinleşiyor.
Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Erkeskin ile Türk lojistik pazarındaki bu rekabeti, sektörün atması gereken adımları, lojistikte İzmir’in yerini ve UTİKAD ev sahipliğinde dünya lojistikçilerini buluşturacak olan 13-18 Ekim 2014 tarihleri arasındaki FIATA Dünya Kongresi 2014 İstanbul’u konuştuk.
1) Yılın ilk yarısında gerçekleştirdiğiniz çalışmalar, projeler hakkında bilgi verebilir misiniz?
Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD), Türkiye’nin lojistik alanında faaliyet gösteren firmalarımıza yol arkadaşı olarak, istikrarlı bir büyüme, gelecekte öngörülen ve şimdiden öngörülemeyen tüm krizlere yönelik alınacak tedbirler konusunda vizyon paylaşımında bulunmayı hedeflemektedir.
Ülkemizin lojistik üs olma yolunda ilerlediği bu dönemde uzmanlaşma oranını artırmak ve özellikle mobil teknolojiler başta olmak üzere bilişimdeki tüm gelişmelerin yakından takip edilmesi için çalışmalar yürütüyoruz. Türk lojistik ve taşımacılık sektörünü yurt içinde ve yurt dışında başarı ile temsil eden derneğimiz, bu yıl çalışmalarını bir adım daha ileriye taşıdı. Dünyanın en büyük lojistik platformu olan FIATA Kongresi, 13–18 Ekim 2014 tarihleri arasında UTİKAD’ın ev sahipliğinde İstanbul’da düzenlenecek.
Ülkemizde lojistik sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmesi ve dünyanın Türkiye’deki gelişmeleri yerinde görmesi için çok önemli bir kongre olan FIATA 2014 İstanbul, dünyanın lojistikteki önde gelen otoritelerini misafir edecek.
“Lojistikte Sürdürülebilir Büyüme” teması altında gerçekleştirilecek kongremiz; FIATA’nın danışma kurulları, enstitüleri ve çalışma gruplarının düzenleyeceği yıllık toplantılarla, katılımcıların bilgi birikimleri zenginleştirilecek. Bunlara ek olarak kongre, katılımcılarına; yeni iş ilişkileri kurma ve geliştirme, hedef kitle ve potansiyel müşterilerle buluşma, küresel lojistik ağının bir parçası olma, acente ağını genişletme ve pazar payını artırma, firmalarını tanıtma ve lojistik sektörüne yönelik perspektifleri ve gelecekte oluşacak büyüme fırsatlarını yakalama avantajlarıyla eşsiz imkânlar sunacak.
UTİKAD, 2002 yılında FIATA tarihinin en başarılı kongrelerinden birine imza atan bir dernek vasfıyla, 12 yıl aradan sonra yeniden böyle büyük bir organizasyona ev sahipliği yapmanın gururunu yaşıyor. 83. İzmir Enternasyonal Fuarı katılımcılarını da kongremizde aramızda görmek isteriz. FIATA 2014 İstanbul ile ilgili gelişmelerden haberdar olmak için resmi sitemizi, sosyal medya hesaplarımız www.twitter.com/fiata2014 ve www.facebook.com/fiata2014 adreslerini de takip edebilirler.
2) Sektörün 2014 yılını değerlendirebilir misiniz?
Sektör bazında önemli hedeflerin belirlendiği 2023 yılı için, 500 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşılması ve Türk ekonomisinin dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer alması amaçlanıyor. Bu hedeflerin gerçekleşmesinde sektörümüz hayati bir öneme sahip. 80 milyar doları bulan hacmi ile 2 bine yakın şirkete ev sahipliği yapan lojistik dünyası, her sektörün çözüm ortağı konumunda. Bu açıdan sektörümüzün durumunu değerlendirirken sadece kendi dinamiklerimizi değil diğer sektörlerin gelişmelerini de yakından takip ediyoruz.
Bu yıla baktığımız zaman yılbaşında döviz kurundaki dalgalanmalar, Irak, Suriye’de yaşanan gelişmeler, geride bırakılan iki seçim süreci nedeniyle tüm sektörler için zorlu bir dönem oldu. Lojistik sektörü için özellikle Irak ve Suriye’de tansiyonun yükselmesiyle karayolu taşımacılığımızda sorunlar yaşanmaya başladı. Nasıl 2013 yılında Avrupa’da yaşanan krizi ve Ortadoğu’daki problemleri yeni pazarlara yönelerek aştıysak ve yaklaşık yüzde 10’luk bir büyüme sağladıysak, sektör olarak bu krizleri de yeni fırsatlar yaratarak aşabilecek güce sahibiz. Bu kriz de sektörümüze yeni fırsatlar yaratacaktır.
Bu fırsatlara sadece yeni pazar payları olarak değil farklı taşıma modlarının gelişmesi açısından da bakabiliriz. Lojistik sektöründe bu yıl demiryolunun serbestleşmesi önemli bir gündem maddesi. Türkiye içinde taşımacılık ağırlıklı olarak karayolu ile yapılıyor, demiryolunun serbestleşmesi ile birçok şirket bu alanda da önemli yatırımlar yapmaya hazırlanıyor. Yine sektörümüzde denizyolu ve liman yatırımlarının hız kazandığını görüyoruz.
Diğer taraftan UTİKAD sektörün nabzını anketler ile de tutmaya devam ediyor. UTİKAD’ın desteğiyle, Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu Lojistik Uygulamaları ve Araştırmaları Merkezi tarafından yapılan araştırmada da firmaların büyük çoğunluğu önümüzdeki 3 ayda önemli oranda yeni yatırım ve istihdam artışı planlıyor.
Özellikle son yıllarda Türkiye’de büyüyen bir pazar olan lojistik sektörü, birçok yabancı firmanın yatırım ve dış kaynak kullanımı açısından ilgisini çekiyor. Araştırma sonuçları da yabancı sermaye yatırımlarının önümüzdeki üç aylık dönemde yüzde 30 oranında artacağını belirtiyor.
3) İzmir'i lojistik sektörü açısından değerlendirebilir misiniz?
İzmir; sanayi, ticaret ve tarım ürünleri açısından zengin kapasiteye sahip, Ege Bölgesi ve komşu bölgelerinde üretilen ürünlerin dünyaya ulaştırılmasındaki ana ticaret kapılarından biri. Avrupa, Asya ve Orta Doğu pazarlarına olan coğrafi yakınlığı, Türkiye’nin en büyük limanlarından olan İzmir Alsancak Limanı’na sahip olması da İzmir’i lojistik sektöründe dünyada rekabet edebilecek konuma taşıyor.
Son dönemlerde ulaştırma alt yapısına yapılan yatırımlar, İzmir Alsancak Limanı'nın kapasite ve verimliliğin arttırılması, bölgede kurulacak lojistik merkez çalışmaları, Çandarlı Limanı’nın faaliyete geçmesine yönelik çalışmalar kentin lojistik ağırlığını da giderek arttırıyor.
Sahip olduğu doğal lojistik imkânlar ve yatırımların yanı sıra denizyolu ile birlikte demiryolu ve havayolu taşımacılığı gibi alternatif ulaşım yollarının kombine bir şekilde kullanılması, intermodal taşımacılık sisteminin geliştirilmesiyle İzmir, bölgenin lojistik üssü olma rolünü üstlenecektir. Lojistik alanında faaliyet gösteren yerli ve yabancı birçok firmaya ev sahipliği yapmaya başlaması da bunun göstergelerinden biridir.
4) İzmir'in lojistik sektörü açısından avantajlı yönleri, eksik noktaları nelerdir?
Ege denizinin, Akdeniz ve Karadeniz’in kesiştiği bir noktada konumlanması, tarım, sanayi ve maden üretimi merkezleri olan Aydın, Denizli, Manisa gibi ihracatımızda önemli paya sahip şehirlere yakın konumu, uluslararası standartlarda çevre yolu bağlantıları, Türkiye’nin en büyük konteyner limanlarından birine sahip olması İzmir’i lojistik sektöründe avantajlı kılan özellikler.
İzmir-Ankara ve İzmir-İstanbul otoyol bağlantılarının halen tamamlanmamış olması, İzmir’in otoyol, karayolu ve demiryolunun kesiştiği noktada lojistik merkezlerinin olmaması, Çandarlı Limanı’nın devreye girmemesi, aslında sadece İzmir’in değil tüm sektörün sorunu olan yetişmiş insan gücünün bulunmaması bu alandaki eksik yönleri olup, bunların giderilmesi için de çalışmaların yürütüldüğünü görüyoruz.
Bölgedeki demiryolu ağlarının da kara ve denizyollarına paralel olarak geliştirilmesi önemli noktalardan biri. Hava kargo taşımacılığı noktasında da rekabette öne geçebilmek için, Adnan Menderes Havalimanı’nın hava yük taşımacılığında önemli bir terminal haline getirilmesine çalışılmalıdır.
5) Sektörün gelişimi açısından atılması gereken adımlar sizce nelerdir? Sektör özellikle hangi alanlarda yatırım yapmalı?
Öncelikle lojistik pazarının gelişmesi ve gelişime ayak uydurulması gereklidir. Bölgesindeki coğrafi avantajlarıyla lojistik üs olma yolunda ilerleyen Türkiye’nin; Marmaray, 3. havalimanı, 3. köprü, lojistik merkezler, yeni liman yatırımları gibi ulaştırma projeleriyle lojistik maliyetinin düşürülmesi ve rekabet gücünün artırılması amaçlanıyor.
Kamu yönünde bu adımlar atılırken sektörün de, transit taşıma süresinin kısaltılması, yük taşımacılığında kombine taşımacılık uygulamalarının geliştirilerek demiryolu ve denizyolu payının artırılması, hasarsız teslim oranının yükseltilmesi, güvenilirlik ve hız unsurları öne çıkarılarak müşteri hizmet düzeyinin arttırılması gibi yatırımlar yapması gerekiyor.
Ürün teslim sürecini kısaltacak, ulaştırma, depolama, paketleme ve stok yönetimi gibi işlevleri bütünleştirecek bir sistem oluşturulmalıdır. Son dönemlerde hizmet farklılaştırması sağlamak üzere firmalarımız Ar-Ge yatırımlarına önemli bütçeler ayırmaya başladı.
Sektör teknolojiyi de yakından takip etmeli. Hali hazırda bilgi işlem departmanları ve sistem yazılımlarını etkinleştirme, kullanılan uydu sistemleri ile sürücülerle elektronik ortamda bağlantı kurulması, müşterilere sevkiyat, mesafe ve maliyet bilgilerini elektronik ortamda anlık olarak takip etme imkânı gibi önemli yatırımlar yapılıyor, ancak bunların daha da geliştirilmesi gerekiyor.
Sektörün önemli açıklarından biri kalifiye eleman gücünün az olması. Üniversitelerimizde verilen lojistik eğitimi son yıllarda sektöre yetişmiş insan gücü sağlamada önemli bir kaynak oluşturuyor ancak firmalarımız da akademik boyutlu eğitim çalışmaları ile çalışanların eğitim, deneyim ve becerilerini arttırmalı. Bu konuda sektör temsilcilerine de önemli görevler düşüyor. UTİKAD olarak düzenlediğimiz eğitim seminerleri ile sektörel bilgilerin yenilenmesi ve uygulamalı vaka çalışmaları ile pratik kazanımlar sağlanmasını amaçlanıyoruz.
Sektörümüzün ve üyelerimizin, dünyanın artan rekabeti karşısında sürdürülebilir bir büyümeyi sağlaması, kaynaklarını etkin kullanarak verimli iş yapma süreçlerini geliştirmesi, hizmet kalitelerini artırması ülke hedeflerinin gerçekleştirilmesine büyük katkılar sağlayacaktır.
Nitekim, 13-18 Ekim 2014 tarihleri arasında düzenleyeceğimiz, FIATA İstanbul 2014 Dünya Kongresinde de “Lojistikte Sürdürülebilir Büyüme” temamızla lojistik alanındaki yatırım alanlarına ilişkin tüm gelişmelere mutlaka yer vereceğiz.