Türk taşımacılık ve lojistik sektörünün 2014 yılı performansını değerlendirir misiniz?
Lojistik sektörü tüm diğer sektörlere hizmet veren ve onların rekabet avantajı sağlamalarında önemli bir araç konumunda bulunuyor. İçinde bulunduğumuz küresel koşullarda, tedarikçilerin ve müşterilerin dünyanın her yerine yayıldığı pazarda en önemli unsur yüksek kalitedeki en düşük fiyatlı ürünü zamanında teslim alabilmek, işte lojistik bunu sağlıyor. Tedarik zincirinin verimli çalışması için lojistik, taşımacılık kurallarından dağıtım kanallarına, depolama seçeneklerinden gümrük süreçlerine kadar sürekli gelişerek yeniden şekilleniyor. Bu sayede taşımacılıktan lojistik yönetimine geçişi sağlayan ülkeler dünya ticaretinden daha fazla pay alabiliyor. Tüm bunlar lojistiğe olan talebi artırırken, küresel olarak büyüyen bir lojistik sektöründen bahsedebiliriz.
Türkiye’de de lojistik sektörü dünyadaki benzer uygulamalara paralel biçimde hizmetlerini çeşitlendirmiş ve uzmanlaşarak dinamik bir sektör haline gelmiştir. Türkiye’nin 2023 için konulan 500 milyar dolarlık ihracat hedefinde de kilit rol oynamaktadır. Ancak taşımacılığa bağlanıp kalmış sektörel yapıdan kurtulmamız için hala ve daha çok çalışmamız gerekiyor.
Asya ve Avrupa arasındaki ticaretin tam ortasında yer alan Türkiye, stratejik konumu ile sektörün önüne ciddi bir büyüme potansiyeli sunuyor. Doğu-Batı ve Kuzey-Güney eksenlerinde doğal bir köprü niteliği taşıyan Türkiye, ikili ticarette olduğu kadar, uluslararası transit taşımacılık alanında da ön plana çıkıyor. Özellikle Avrupa ülkelerinin Orta Doğu, Kafkaslar ve Kuzey Afrika’ya yöneldiği bu dönemde ihracatçılarımızın hem rekabette yer alabilmesi ve hem de yeni eğilim olan “yakından tedarik – near sourcing” de ön plana çıkabilmesi için sektörümüz kritik öneme sahip. Buradan doğacak potansiyeller iyi değerlendirildiği zaman bizler net hizmet ihracatçısı olabileceğiz.
Tüm bu dinamikler çerçevesinde gönül rahatlığıyla büyüyen ve gelişen bir lojistik sektörüne sahibiz diyebiliriz. Bugün sektörümüz tüm taşıma modları ve tedarik zinciri faaliyetleri kapsamında, 80 milyar doları bulan hacmi ile 3 bin civarında irili ufaklı şirkete ev sahipliği yapıyor. Her ne kadar sektörümüz, Irak ve Suriye’deki problemler nedeniyle sıkıntılı günler yaşasa da, 2014 yılını yüzde 15’lik büyüme performansıyla geçirdi.
2015 yılı için öngörüleriniz neler?
Genel ekonomik gelişmeleri dikkate aldığımızda sektör olarak, 2015’te de yine çift haneli bir büyüme hedefliyoruz. UTİKAD olarak tahminimiz, artan kamu-özel sektör yatırımları paralelinde ticaret hacminin yükseliş trendini sürdürmesi ve sektörün yüzde 18 oranında büyümesi yönünde. Lojistik yatırımlar, teşvikler, artan dış ticaretimiz ve e-ticaretteki hızlı büyüme, bu öngörümüzü destekliyor. Uluslararası taşımalar ve transit taşımaların artması da lojistik sektöründeki büyümeyi destekleyen unsurların başında geliyor.
2015 yılı için sektörü heyecanlandıran en önemli konu ise demiryolu taşımacılığının serbestleştirilmesi. Özel tren işletmeciliğinin başlaması ile birçok şirketin bu alana yönelmesi ve lokomotif yatırımı yapması bekleniyor. Bu gelişme lojistik sektörünün büyüme performansını desteklerken, ihracatçılarımızın da yeni pazarlara ulaşmasında büyük avantajlar sağlayacaktır.
Sektörün gelişmesine katkı sağlamak adına hangi çalışmalar yapıyorsunuz?
Türkiye ve uluslararası alanda kara, hava, deniz, demiryolu, kombine taşımacılık ile lojistik hizmetler üreterek taşıma organizasyonunu üstlenen firmaları aynı çatı altında toplayan bir meslek kuruluşu olarak faaliyetlerimizi yürütüyoruz.
Türkiye’de havayolu, karayolu, denizyolu, demiryolu ve kombine taşımacılığın önemli bir kısmı UTİKAD üyelerince gerçekleştiriliyor.
UTİKAD olarak lojistiği bütünsel bir yaklaşımla ele alıp, üyelerimizin beklentilerini ve ihtiyaçlarını karşılamak adına çalışmalar yapıyoruz. Bu doğrultuda karayolu, havayolu, denizyolu, demiryolu ve kombine taşımacılığın gelişimine imkân verecek mevzuat, hukuk, sigorta ve uygulamalar konularında üyelerimize fayda sağlayacak çalışmalar yürütüyoruz. Hem dünyadaki iyi uygulamaları üyelerimize aktararak, hem de belirli konulardaki farkındalığı artırarak sektörün gelecek vizyonuna katkıda bulunmayı hedefliyoruz.
Bir anlamda büyük değişim ve dönüşüm geçiren sektörümüzde “lojistik kültürü” oluşmasını istiyoruz. Sektörün bütünsel bir yaklaşım kazanmasını arzuluyoruz. Bu noktada “eğitimlere” büyük önem veriyoruz.
Düzenlediğimiz eğitim seminerleri ile sektörel bilgilerin yenilenmesi ve uygulamalı vaka çalışmalarıyla mesleki deneyimin artırılmasını amaçlıyoruz. 2014 yılında “FIATA Diploması” eğitimi verme yetkisini alarak UTİKAD adına önemli bir adım daha attık. Şimdi UTİKAD Akademi’yi kurma yolunda çalışmalar yapıyoruz.
Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek lojistik sektörünün nabzını ölçen araştırmalara da imza atıyoruz. Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu, Lojistik Uygulamaları ve Araştırma Merkezi ile üç ayda bir gerçekleştirdiğimiz “Lojistik Sektöründe Eğilimler Araştırması” ile sektördeki firmalarımızın beklentilerini ortaya çıkarırken, yüzdelik rakamlarla sektörün bir nebze de olsa ölçümlenebilmesini gerçekleştiriyoruz. Bu şekilde sektör firmalarımız bugün lojistikte neler olduğunun tespitine rakamlarla ulaşabiliyorken, ilerisi için sürdürülebilir politikalarını oluşturmaları konusunda da yardımcı bir kaynak görevi üstlenmiş oluyoruz.
Bu yöndeki çalışmalarımızdan birisi de, sektörün sürdürülebilir büyümesine katkı sağlamak için Bureau Veritas işbirliğiyle geçen yıl hayata geçirdiğimiz “Sürdürülebilir Lojistik Sertifikası" çalışmasıdır. Bu projede, “Sürdürülebilir Lojistik Denetimi” başlığı altında firmalar, yönetimin sürdürülebilirlik ile ilgili taahhüdü, çevre, enerji, iş sağlığı güvenliği, çalışan hakları, yol güvenliği, varlık ve müşteri geri bildirimi yönetimleri kapsamında değerlendirilerek, başarılı olan firmalar belgeyi almaya hak kazanıyor. Amacımız bu sertifikanın ve standartlarının sadece Türkiye’de değil, dünya da yaygınlaşmasını sağlamak ve bu konuda FIATA ile birlikte çalışmaya devam edeceğiz.