Otomotiv lojistiğinin toplam iş hacimleri içinde %30’un üzerinde pay
aldığını belirten Ekol Lojistik CRM & Satış Genel Müdürü Demir Temurboğa,
“Türk otomotiv sektörü ihracatı 2016 yılında %9’luk artış oranı ile 23 milyar
dolar olarak hedeflenirken, Ekol Lojistik’in otomotiv sektöründeki ihracat
artışı %30 civarında olacak” dedi.
Otomotiv lojistiğine yönelik yapılanmanızdan ve sunduğunuz çözümlerden söz
eder misiniz?
Ayrı ayrı tedarikçilerden çok çeşitli ve fazla sayıda ürün temin eden
otomotiv şirketlerinin yedek parça gibi ürünleri üretim bantlarına tam
zamanında ulaştırması gerekiyor. Gereksinimler ve lojistik faaliyetler
çerçevesinde önemli derecede hareketli olunması, lojistiğin başarılı bir
şekilde yönetilmesi gerekliliğini ön plana çıkarıyor. Otomotiv lojistiği
hizmetlerimizi; satış sonrası destek ve yedek parça satışı için kurulan yedek
parça dağıtım ağını verimli kılmak adına gereken; depolama ve dağıtım
sistemlerini, müşterilerimize özel çözümler üreterek ve değişen ihtiyaçları göz
önünde bulundurarak modellemekteyiz. Böylelikle satış sonrasında verilen servis
hizmetleri, destek ve yedek parça satışı için var olan dağıtım ağı daha etkin
ve verimli oluyor.
Depolama alanında; tedarikçilerden otomotiv firmalarının üretim hatlarına
kadar olan tüm malzeme hareketlerinin, maliyetlerinin düşürülmesi hedefiyle
konsolide etme, hafif montaj işlemleri, sipariş ve stok yönetimi, yedek parça
servis yönetimi, malzeme toplama ve paketleme, envanter planlama ve envanter
yönetimi, tedarikçi yönetimi, malzeme incelemesi ve kalite kontrolü, katma
değerli hizmetler, atık yönetimi ve garanti talepleri çözümlerini sunmaktayız.
Dağıtımda ise; satış sonrası hizmetler kapsamında firmaların bayilerine
veya perakende satış noktalarına ilettikleri yedek parçaların dağıtımlarının modellenmesi
adına; network yönetimi, paylaşımlı ağlara dağıtım, dedike dağıtım, kesintisiz
müşteri hizmetleri desteği, milk-run, esnek milk-run, crossdocking, ön montaj
yapılarak işletmeye getirilme modelleri, tersine lojistik çözümleri sunuyoruz.
Otomotiv sektöründeki bilgi birikimimiz ve bilgi işlem altyapımız ile
müşterilerimize özel sunduğumuz çözümlerin bazılarını; web üzerinden
kesintisiz, şeffaf şekilde yük ve araç takip olanağı ile günlük statü
raporlaması, yük ve transit süre optimizasyonu, boş sepet yönetimi ve yazılım
tabanlı envanter yönetimi, taşımacılık esnasında oluşabilecek her türlü acil
durumun "Ekol Acil Durum Standartları" çerçevesinde değerlendirilmesi
ve sürekli bilgi akışının sağlanması, havuz araç yönetimi ve üretilen malzemenin
anında yüklenerek "just in time" felsefesiyle müşterinin uluslararası
tesisleri arasında yönetimine sağlanan kolaylık, müşterilerimiz ve
tedarikçileri arasında kurulan web tabanlı sipariş yönetimi sayesinde,
müşterinin tedarikçi yönetimi için altyapı sağlanması, “milk-run” uygulaması
ile yan sanayi tedarik zincirinin etkinleştirilmesi; erken bilgilendirme ve
düşen nakliye süreleri sayesinde üretim planlamanın desteklenmesi olarak
sıralayabiliriz.
ÇEVRECİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇÖZÜMLER SUNUYORUZ
Otomotiv sektörünü hangi pazarlara ulaştırıyorsunuz?
Türkiye’nin oluşmuş ticaret hacmi doğrultusunda operasyonlarımızı ağırlıklı
olarak Avrupa ülkelerine yönelik olarak yürütüyoruz. Otomotiv sektöründe
yaptığımız ihracatın %80’den fazlasını da yine Avrupa ülkelerine gerçekleştiriyoruz.
Bu lojistik hacmi yönetmek için de, Türkiye dahil 13 farklı ülkede kendi
çalışanlarımız, ofislerimiz ve tesislerimizle faaliyet gösteriyoruz.
Oluşturduğumuz bu yapı ile çalışmakta olduğumuz çok uluslu firmaların sadece
Türkiye bağlantılı lojistik süreçlerini değil, faaliyet gösterdiğimiz ve
göstermeyi planladığımız tüm ülkelerdeki ve bu ülkeler arası lojistik
faaliyetlerini de yönetecek büyüklüğe ulaştık. Uluslararası taşımalarda
taşıdığımız hacmin büyük bir kısmını kurmuş olduğumuz intermodal altyapısı ile
taşıyoruz. Böylece hem çevreci hem de sürdürülebilir bir çözüm sunmuş oluyoruz.
Otomotiv lojistiği toplam iş hacminiz içinde nasıl bir pay alıyor? 2016
yılına ilişkin hedefleriniz neler?
Otomotiv lojistiği Ekol’ün toplam iş hacmi içinde %30’un üzerinde pay
alıyor. 2015 yılında 160 milyon euronun üzerinde otomotiv lojistiği cirosu elde
ettik. Bu cironun %85’i uluslararası kara taşımacılık hizmetlerinden gelmekte.
Ekol Lojistik olarak otomotiv sektöründeki ihracat ciromuzun yıllara göre artışı,
ülke ihracatımızın yıllara göre artışının da önünde bir büyüme seyri
gösteriyor. Ekol’ün Avrupa’da açılan yeni şubeleri ve şuan çok sıcak bir pazar
olan İran’daki yatırım planlarımızla birlikte bu büyüme seyri daha da
artacaktır. Türk otomotiv sektörü ihracatı 2016 yılında %9’luk artış oranı ile
23 milyar dolar olarak hedeflenirken, Ekol Lojistik olarak otomotiv
sektöründeki ihracat artışımızın %30 civarında olacağını söyleyebiliriz.
Ambargonun kalkmasıyla birlikte yeniliklere açık ve özellikle otomotiv yan
sanayisi için hedef bir pazar olan İran’da yatırım gerçekleştirecek olmamız,
ülkemizin 2023 otomotiv yan sanayi ihracatı hedeflerine ulaşmasında katkı
sağlayacaktır.
İTHAL AMBALAJLAR SORUNU ÇÖZÜLMELİ
Otomotiv lojistiğinde karşılaşılan sorunlara yönelik Ekol’ün çözüm
önerileri neler?
Taşımacılık hizmetlerinde izlenebilirlik istenilen ölçüde sağlanamamakta ve
tedarikçi yönetiminde yeterli fırsatlar bulunamamaktadır. Ekol olarak,
"Web Tabanlı Tedarikçi Sipariş Yönetimi" ve “milk-run” uygulamalarını
hayata geçirmenin yanı sıra; kullanılan GPS teknolojisi ve bununla bütünleşik
çalışan yazılım altyapısının etkin kullanımıyla tüm ihracat - ithalat
hareketlerini içeren siparişlerin izlenebilirliği ve etkin planlanmasını
sağladık.
Otomotiv sektöründe geri dönüşümü ve kullanım sürekliliği olan ambalajların
yönetimi büyük önem taşımakta. Fakat bu ambalajların yeniden kullanılabilmesi
için ithalinde bir takım sorunlar yaşanıyor. Ekonomi Bakanlığı 2015’te bu
sorunlara yönelik olumlu düzenlemeler getirdi. Yeni düzenleme ile plastik ve
metal ambalaj malzemelerinin ithalatına izin verildi, ancak kapsamı ve işleyişi
açısından ne yazık ki, sorun tam olarak çözebilmiş değil. Boş ambalajların
ithalatı KDV ödenmesinden dolayı ilave finansal bir yük getiriyor. Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı tarafından Ocak 2013’te yayınlanan yönetmeliğe ilişkin olarak,
Yetkilendirilmiş Yükümlü Sertifikası’na (AEO) sahip ilk Türk lojistik firması
olarak; geçici ithalat yerine, AEO sertifikası olan lojistik şirketlerine bu
sorumluluk verilebileceğini düşünüyoruz. Beyannameye ambalajlar bir notla ilave
edilebilir, ürünlerin geçici ithalatı için genel bir taahhütname istenerek,
6-12 ay içinde yurtdışına çıkartılıyor olması şartı getirilebilir. Ambalajlara
seri numarası verilerek 7/24 takip imkanı sağlanabilir. Aynı seri numaraları
kullanılarak denetimler de yapılabilir. Lojistik firmalarına bu konuda daha
fazla sorumluluk verilebilir. Türkiye’de AEO sertifikasını alan ilk lojistik
firmasıyız. Toplam 4 ülkede sertifikamız bulunuyor ve bu sertifikamızı her
zaman ihracatçılarımıza avantaj sağlayacak şekilde kullanıyoruz. Bu avantajı
Türk otomotiv sektörü için de kullanabiliriz.
Kaynak: lojistikhatti.com