Sektörün
son 5 yılda her yıl ortalama yüzde 5 oranında büyüdüğünü ancak kendilerinin her
yıl ortalama yüzde 25 oranında büyüme başarısı gösterdiğini söyleyen DHL
Freight Güneydoğu Avrupa Bölge CEO’su Selçuk Boztepe, alt yüklenicilerinden
temin ettikleri yaklaşık 1000 TIR ile yılda 40 bin sefer gerçekleştirdiklerini
belirtti. Selçuk Boztepe, DHL Freight Türkiye’nin hiç TIR’ı olmadan sadece
forwarderlık yaparak uluslararası kara nakliye sektöründe faaliyet gösteren
şirketler arasında hem yük sayısı hem de ciro olarak ilk sırada yer aldığını
vurguladı.
ÖZEL
RÖPORTAJ - Lojistik devi DHL’nin dört iş ünitesinden biri olan DHL Freight,
2004’ün sonunda Türkiye’de faaliyet göstermeye başlıyor. Kara taşımacılığı
yapan DHL Freight’ın filosunda hiç TIR yok. Çünkü DHL Freight, çalışmasını
“asset-light iş modeli” ile yürütüyor. Yani DHL Freight, filo sahibi olmak
yerine, Türkiye’nin mevcut taşıma ekipmanını ve altyapısını kullanarak hem
yerel taşıma firmalarına iş hacmi yaratıyor hem de kendi maliyetlerini kontrol
altında tutarak müşterilerine avantajlı fiyatlar sunabiliyor. DHL Freight, son
5 yılda ortalama yüzde 25 oranında büyüyor. Ve yine yılda 40 bin civarında
seferin yapılmasını sağlıyor. Hiç araç filosu olmayan DHL Freight, yılda 40 bin
seferi alt taşımacılarının 1000 civarında TIR’ı ile gerçekleştiriyor. Ve şu an
Türkiye’de “asset-light iş modeli” ile faaliyet gösteren firmalar içinde ilk
sırada yer alıyor.
DHL
Freight Güneydoğu Avrupa Bölge CEO’su Selçuk Boztepe, firmanın Türkiye’deki
faaliyetlerine başladığı günden bu yana işin içinde bulunuyor.
yesillojistikciler.com olarak Selçuk Boztepe’ye 2004’te deyim yerindeyse “bir
masa, bir kasa” ile başlayan ve bugün yılda 40 bin sefer düzenleyen yapıya
nasıl ulaştıklarını ve gelecekle ilgili hedeflerini sorduk. İşte Selçuk
Boztepe’nin yesillojistikciler.com’a yaptığı özel açıklamalar…
TÜRKİYE’NİN
BÜYÜMESİNE AYAK UYDURABİLEN BİR LOJİSTİK ALTYAPISINA İHTİYAÇ VAR
Türkiye
hızla gelişen, bölgesel ve küresel büyüme rakamlarını geride bırakan bir ülke.
Sürekli geliştirdiğimiz hizmetlerimiz, dünyaca bilinen kaliteli işgücümüz ve
genç kadromuzla fark yaratıyoruz. Giderek daha çok markamız uluslararası
pazarlarda kendine yer buluyor. Türkiye’nin ve Türkiye’de faaliyet gösteren tüm
şirketlerin bu başarısına ve büyümelerine ayak uydurabilen bir lojistik
altyapısına ihtiyacı var.
SADECE
TÜRK TAŞIMACILARLA ÇALIŞIYORUZ
Avrupa-
Türkiye arasında taşıma yaparken özellikle Türk firmaları ile çalışıyoruz.
Çünkü DHL olarak bulunduğumuz ülkeye her türlü katkıda bulunmayı istiyoruz.
Avrupa'dan Türkiye'ye taşıma yaparken yüksek oranda Türk nakliyecisi ile taşıma
yapacağız. Hem oradan buraya Türk nakliyecisi ile getireceğiz hem de buradan
Ortadoğu ve BDT ülkelerine Türk nakliyecisi ile göndereceğiz. Böylece iki
taraflı katma değer yaratmış olacağız. Biz bu transit yükleri Türkiye üzerinden
getirdiğimizde pazar da büyüyecek. Bölgedeki ülkelere açılma planlarımız
doğrultusunda Güney'de ve İç Anadolu’da ofisler açacağız. Şu anda İstanbul,
Ankara ve İzmir'de olmak üzere 3 ofisimiz var. Bu sayıyı 2016 sonuna kadar 10'a
çıkaracağız. Bu da ülkemiz için önemli sayıda istihdam yaratılacak demek.
Anadolu'ya açılırken o bölgelerdeki firmaların gelişimine de katkı sağlamak
amacıyla düzenli workshoplar düzenliyor ve ücretsiz olarak yararlanabilecekleri
danışmanlık masaları kuruyoruz.
YABANCI
PLAKALI ARAÇ KULLANIM ORANIMIZ YÜZDE 1’İ GEÇMEZ
Alt
yüklenici olarak özellikle kendi ülkemizin TIR’cılarını destekliyoruz. Bizim
operasyonlarımızda Türk plakalı araçların oranı yüzde 99’dur. Yüzde 1 yabancı
plakalı araç kullanmamızın nedeni de teknik olarak zorunluluktan kaynaklanıyor.
Avrupa’ya yönelik taşımalarda birçok engel var ama iyi planlama yaptığınız
zaman Türk plakalı araçların yaşayacağı sıkıntı ve zorluklar çok fazla olmuyor.
İlk kurulduğumuz dönemde Türk plakalı araçları kullanmak zaman zaman sıkıntı
yaratıyordu ancak iyi bir planlama yaptığınız zaman pek bir sıkıntı ile
karşılaşmıyorsunuz. Çok zorda kalırsak yabancı plakalı araç kullanıyoruz ancak
o da yüzde 1’i geçmez. Müşterilerimize bunu anlattığımız zaman yabancı
sermayeli firmalar dahi bizim bu Türk plakalı araç kullanma hassasiyetimizi
takdir ediyorlar.
AĞIRLIKLI
OLARAK TÜRK FİRMALARININ YÜKLERİNİ TAŞIYORUZ
Taşıdığımız
yükler genellikle Türk firmalarına ait. Alman firmalarının bizim müşteri
portföyümüzdeki oranı yüzde 5’i geçmez. Genellikle bizim Almanya menşeli bir
firma olmamızdan dolayı müşterilerimizin çok önemli bir kısmının Alman kökenli
firmalardan oluşacağı yönünde bir imaj var ancak durum öyle değil. Alman
sermayeli bir firma olmanız Türkiye’de faaliyet gösteren bir Alman firmasına
kolaylıkla servis sağlayacağınız anlamına gelmiyor. Toplam müşteri
portföyümüzde Alman firmalarının oranı yüzde 5’i geçmiyor. Türk firmalarının
oranı da yaklaşık yüzde 90.
2015
ZOR BİR YILDI, BU YIL İYİ GİDİYOR
Bu
yıl lojistik sektörü iyi gidiyor. 2015 ülke için zor bir yıldı. Kimsenin
beklemediği kadar zor bir yıldı. Birkaç ay arayla iki tane genel seçim
geçirdik. Terör olaylarının başlaması ve belirsizliğin artması ekonomik
faaliyetleri de biraz sekteye uğrattı. Buna rağmen Türkiye geçen yılı yüzde
4’lük bir büyüme ile kapattı. Bu büyüme oranı da olumlu anlamda Türkiye’nin
potansiyelinin gücünü gösteriyor. Bir de bu sorunlar olmasa bizim ülkemiz nasıl
bir büyüme oranına ulaşır, bunu düşünmek lazım. Öte yandan şunun altını da
çizmek gerekiyor: Yüzde 4’lük büyümenin kalitesine baktığınızda çok kaliteli
bir büyüme değil. Üretip ihraç ederek, ihracata dayalı bir büyüme elde
edilmiyor. Tüketime dayalı bir büyüme gerçekleştiriyoruz. Yine de mevcut
şartlar altında ülkenin durumunu ben negatif görmüyorum.
BU
YIL İLK 3 AYDA YÜZDE 19 BÜYÜDÜK
2015’te
yüzde 15 civarında bir büyüme gösterdik. Bu yıl da ilk üç ayda yüzde 19’luk bir
büyüme gerçekleştirdik. Geçen yıldan daha iyi gidiyoruz. Bizim taşımalarımızın
yüzde 90’ı Avrupa’dan ya da Avrupa’ya yönelik. Toplam taşımalarımızda hızlı
tüketim ve otomotiv sektörüne yönelik taşımalarımızın oranı çok yüksek.
TÜRKİYE’DE
EN HIZLI BÜYÜYEN KARA TAŞIMACILIĞI ŞİRKETİYİZ
DHL’nin
Türkiye’de faaliyet gösteren dört iş ünitesi arasında Türkiye pazarına en son
giren şirket DHL Freight’tir. 2004’ün sonunda kurulduk. Eski Danzas’ın
devamıyız diyebiliriz. Biz Deutsche Post DHL Grup altında kara taşımacılığından
sorumluyuz. Biz Türkiye’de 2005 yılında faaliyetimize başladık. O günden bu
yana da Türkiye’de en hızlı büyüyen kara taşımacılığı şirketiyiz.
BİNLERCE
RAKİPLE AYNI PAZARDA REKABET EDİYORUZ
Kara
taşımacılığı, ekspres taşımacılıktan çok farklı bir sektör. Binlerce rakiple
aynı pazarda rekabet ediyoruz. Katma değerin, eğitim ve kalitenin düşük olduğu
bir sektörde markanızla fark yaratmak oldukça zor. Sektörün kendisine ve
müşterilerimizin sektöre bakışı da yaklaşımımızı belirlerken çok dikkatli
olmamızı gerektiriyor. İhtiyacı iyi analiz eden ve çözüm odaklı bir ekiple
çalışıyorsanız, stratejinize odaklandığınızda Türkiye’de bizim yaşadığımız
büyüme ve başarılar da beraberinde geliyor.
DHL
FREIGHT’IN STRATEJİSİ
Biz
stratejimizi şunlara dayandırdık: Müşteri ilişkileri yönetimi, marka gücümüz,
Avrupa’daki dağıtım ağımız. Özellikle bu üç unsura odaklandık ve bunların da
meyvelerini topladık. Çok hızlı büyüdük. Hala da tek bir TIR’ımız bile yok.
Hiçbir TIR satın almayı da düşünmüyoruz. Ancak çok başarılı Türk nakliye
firmaları ile çalışıyoruz. Bir alt taşıyıcı ile el sıkışmamız kolay olmuyor ancak
el sıkıştığımız zaman da omuz omuza hep devam ediyoruz. Bizim ilişkilerimizi
genellikle de uzun soluklu oluyor.
SEKTÖR
SON 5 YILDA ORTALAMA YÜZDE 5 BÜYÜDÜ, BİZ YÜZDE 25 BÜYÜDÜK
UND
verilerine göre uluslararası kara nakliye sektörü son 5 yılda yüzde 5 civarında
büyüme göstermiş. Sektörde ciddi bir dalgalanma var ama ortalamasını aldığınız
zaman büyüme oranı yüzde 5. Gerçi sektör geçen yıl hafif bir küçülme yaşadı.
Burada cirodan değil de sefer sayısından bahsediyorum. Bizim son 5 yıllık
büyümemize baktığınız zaman bu oran yüzde 25. 2005’ten bu yana her yıl ortalama
yüzde 40-50 aralığında bir büyüme gösterdik. Ancak biz daha çok son 5 yılı öne
çıkartıyoruz. Çünkü 2005’te sıfırdan başladığımız için her büyüme yüksek
büyümeye denk geliyor. Bu da adil olmayacağı için son 5 yılı değerlendirmemiz
daha doğru olur. Her yıl ciddi bir pazar payı artışı yaşayarak ilerliyoruz.
Planladığımızdan hedeflediğimizden çok daha önce bir numaraya oturduk.
Asset-light iş modelinde şu an bir numarayız. Hiç TIR’ı olmadan sadece
forwarderlık yaparak uluslararası kara nakliye sektöründe faaliyet gösteren
şirketler arasında 2013’te ilk sırayı ele geçirdik. Kara taşımacılığında hiç
TIR’ı olmadan forwarder olarak faaliyet gösteren şirketler arasında hem yük
sayısı hem de ciro olarak bir numarayız.
ASSET-LIGHT
İŞ MODELİ
DHL
Freight olarak bölgede faaliyetlerimizi asset-light iş modeli ile sürdürüyoruz.
Yani filo sahibi olmak yerine, Türkiye’nin mevcut taşıma ekipmanını ve
altyapısını kullanarak hem yerel taşıma firmalarına iş hacmi yaratıyoruz, hem
de kendi maliyetlerimizi kontrol altında tutarak müşterilerimize avantajlı
fiyatlar sunabiliyoruz. Eğitime, insana ve teknolojiye yatırım yaparak
yenilikçi çözümlerimizle fark yaratıyoruz. Müşterilerin beklentilerini ve
önceliklerini iyi anlayan uzman bir ekip ile hizmet vermek çok önemli bir
avantaj. Bu özelliğimizle pazarda bir adım öne çıkıyoruz. Karayoluyla
uluslararası yük taşımacılığında karşılaşılan zorlukların başında, sınır
geçişlerinde uygulanan gümrük prosedürleri, yabancı ülke geçişlerindeki kota
uygulamaları ve sezonsal kapasite dalgalanmaları geliyor. Firmalar, lojistik iş
ortaklarından bu konuda destek bekliyor. Biz de bu alanda ürettiğimiz esnek
çözümler ve müşteri odaklı yaklaşımımızla fark yaratıyoruz.
TÜRKİYE
BİR TIR CENNETİ!
Türkiye
pazarına ilk girdiğimizde de strateji belirlerken dedik ki: “Ne yapalım?” 1000
tane 2000 tane TIR alıp nakliyeci gibi mi çalışalım, yoksa asset-light iş
modeli ile mi faaliyet gösterelim dedik. Asset-light iş modeliyle faaliyet
göstermeyi tercih ettik. Çünkü Türkiye bir TIR cenneti. Öte yandan Türkiye özel
ve zor bir pazar. Herkesin buraya gelip pazarda başını suyun üstünde tutması
kolay değil. Yabancı şirketlerin gelip Türk lojistik firmalarıyla da rekabet
etmesi kolay değil. Çünkü çok başarılı Türk lojistik şirketleri var. Her geçen
gün büyüyorlar ve araştırma-geliştirmeye de çok büyük yatırımlar yapıyorlar.
Buna rağmen DHL, dört iş ünitesi ile çok ciddi büyüklüğe ulaştı. Dört şirketle
3 binin üzerinde kişiyi istihdam ediyor. Biz DHL’nin dört iş ünitesi olarak
birbirimizi çok destekliyoruz. Birbirimizin kalitelerinden ve yetkinliklerinden
çok faydalanıyoruz. DHL Freight olarak bizim Türkiye’de 100 civarında
çalışanımız var.
DHL
Freight olarak bizim Türkiye’de başarılı olmamızın en büyük nedenlerinden biri
belki de bir araç filomuzun olmamasında yatırıyor. Böylelikle daha esnek bir
yapıya sahibiz, istediğimiz TIR’ı kullanabiliyoruz. Çünkü Türkiye bir TIR
cenneti.
DHL’NİN
TÜRKİYE’DEKİ 4 İŞ ÜNİTESİ NEDEN BİR ÇATI ALTINDA FAALİYET GÖSTERMİYOR?
En
çok gelen sorulardan biri de, “DHL’nin dört iş ünitesi olarak neden birlikte
tek çatı altında faaliyet göstermiyorsunuz?” Birlikte ya da ayrı çalışmanın
duruma göre artıları ve eksileri var. Fakat ayrı olmanın artıları eksilerinden
çok daha fazla. En önemli artısı da şu: Siz bu iş ünitelerini birleştirseniz ve
tek elden yönetseniz hepsinde bugünkü kadar odaklanma olmaz. DHL Freight olarak
biz sadece kara taşımacılığı ile uğraşıyoruz. Hepimiz kendi alanlarımızda
ayakta durmaya, mücadele etmeye ve değer yaratmaya çalışıyoruz. Bu dört iş
ünitesini birleştirip tek çatı altında faaliyet göstermeye başladığınızda yine
odaklanma olur ama daha genel olur diye düşünüyorum. Dolayısıyla bu çok önemli
bir strateji ve DHL, tüm dünyada bu stratejiyi uyguluyor. Dört iş ünitesinin
genel müdürleri olarak her çeyrekte bir araya geliyor ve yarım günlük toplantı
yapıyoruz. Dört iş ünitesi bu toplantıda kendi finansallarını paylaşıyor, ortak
projelerimizi ve başka neleri ortak
yapabilirizi konuşuyoruz. Bir araya gelip çözümler yaratmaya çalışıyoruz.
Aslında tek şirket gibi hareket ederiz.
LOJİSTİK
CİDDİ FİYAT SAVAŞININ YAŞANDIĞI BİR SEKTÖR
Lojistik
katma değer yaratmanın çok zor olduğu bir sektör. Ciddi bir fiyat savaşının da
yaşandığı bir sektör. Bizim en önemli amacımız müşterilerimiz için katma değer
yaratmak. Onların tedarik zincirlerini optimize etmek. Onlar için de bir değer
yaratıp yeri geldiğinde o değeri birlikte paylaşmak. Hep bu şekilde
çalışıyoruz. Bu nedenle de müşterilerimizle hep uzun soluklu çalışıyoruz.
ELİNİZİ
SALLASANIZ SÖZDE LOJİSTİK FİRMASINA ÇARPIYOR
Son
20 yılda o kadar çok fiyat rekabeti yaşanmış ki, sektöre giriş bariyerleri o
kadar düşük ki, zamanında sektörle ilgili regülasyonlar o kadar azmış ki
bugünlere geldik. Binlerce oyuncu var. Elinizi sallasanız sözde lojistik
firmasına çarpıyor. O nedenle de kar marjları dibe vurmuş durumda. Kara
taşımacılığından da zarar eden çok firma var. Değer yaratamazsanız ayakta
durmanız da yatırım yapmanız da zorlaşıyor.
BİZ
HİÇBİR ZAMAN ALT TAŞIYICILARIMIZI GÖLGEDE BIRAKMAYIZ
Türkiye’de
forwarder firmalarını eleştiren nakliye firmaları olabilir ama bizim
çalıştığımız firmalar da bize teşekkür ediyor. Diyorlar ki, biz normal şartlar
altında hizmet veremeyeceğimiz firmalara, belli nedenlerden dolayı gidip iş
yapamayacağımız firmalara hizmet veriyoruz ve onlarla ortaklık yapıyoruz,
diyorlar. Biz hiçbir zaman alt taşıyıcılarımızı gölgede bırakmayız. Çünkü onlar
bizim iş ortağımız. Örneğin biz, müşteriye toplantıya gittiğimizde alt
taşıyıcımızla birlikte gidiyoruz. Çünkü bizim onlara, onların da bize güveni
var. El sıkıştığımız zaman uzun soluklu ilişkiler kuruyoruz. Güven tesis
edildikten sonra da bütün stratejimizi birlikte belirliyoruz. Böylece bir
sinerji oluşuyor. Onlar da kazanıyor, bizler de kazanıyoruz. Türkiye’deki en büyük
nakliyecinin bile pazardaki payı yüzde 4-5’i geçmiyor. Çok oyuncu var.
Türkiye’de 2 bin 500 tane nakliyeci varsa 200-250 tane de forwarder firması
var.
İŞ
MODELİMİZ 1+1=5’TİR
Bizim
iş modelimizde 1+1=5’tir. Bu sonuca da stratejik düşünüp seçici davranarak
ulaşıyoruz. Yani bir projeye, bir işe ya da yeni bir hatta gireceğimiz zaman
burada bunu en iyi kimle yaparız sorusunun cevabını arıyoruz. O eleme sırasında
öyle bir taşımacı buluyoruz ki, 1+1’i birleştirdiğiniz zaman sonuç 4-5 oluyor.
İşte o zaman Türkiye’nin en büyük lojistik firmaları bile 1+1=5 ile baş
edemiyor. Bizim belli güçlerimiz, taşımacı firmanın belli güçleri ile bir araya
geldiğinde ortaya 3 bin TIR’ı olan büyük bir lojistik firmasındakinden çok daha
büyük bir güç çıkıyor.
TÜRKİYE’DE
İŞİNİ DİREKT MÜŞTERİ İLE ÇEVİREN TAŞIMACI SAYISI EN FAZLA 100’DÜR
Türkiye’de
taşımacılık işini direkt müşteri ile çeviren en fazla 50 tane iyi firma çıkar.
Yabancı sermayeli firmaları da kattığınızda bu sayı en fazla 70 olur. Burada
piyasadaki işi direkt müşteriden alma oranından bahsediyorum. Hadi diyelim bu
rakam toplamda 100 olsun. Yani 2 binden fazla firmanın olduğu bu piyasayı yaklaşık
100 firma domine ediyor.
STAJYERLERE
SONRADAN İŞ TEKLİF EDİYORUZ
Biz
yılda 40 bin civarında sefer yapıyoruz. Bize çalışan 1000 civarında TIR var.
Gelecek 5 yılda ne olursa olsun pazardan daha fazla büyüme trendimizi korumak
istiyoruz. Bugüne kadar ne yaptıysak aynı şekilde çalışmalarımızı sürdürmek
istiyoruz. Burada özellikle çalışan kalitesi çok önemli. Lojistik sektöründe bu
yoğun yaşanan bir sıkıntı. Kaliteli, eğitimli çalışan bulma sıkıntısı. O
nedenle biz üniversite öğrencisi stajyer alıp, onlara staj imkanı tanıdıktan
sonra en iyilerine iş teklif ediyoruz. Genellikle istihdamı sıfırdan alıp
yetiştirme yoluyla yapıyoruz.
Kaynak:
yesillojistikciler.com