Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / ALTYAPI YATIRIMLARI LOJİSTİK KABİLİYETİ GELİŞTİRİYOR

ALTYAPI YATIRIMLARI LOJİSTİK KABİLİYETİ GELİŞTİRİYOR

ALTYAPI YATIRIMLARI LOJİSTİK KABİLİYETİ GELİŞTİRİYOR14.06.2016Üretimin başladığı ilk günden itibaren lojistik ekonominin önemli unsurlarından biri olmuştur. Bugün geldiğimiz noktada ise sanayiyi ve üretimi lojistikten bağımsız düşünmek mümkün değildir.

Artık firmalar sadece ürünlerinin kalitesi ve fiyatı ile değil aynı zamanda tedarik zincirlerinin kalitesi, güvenirliliği ve sürdürülebilirliği ile rekabet etmektedirler. Tedarik zincirleri içinde malların efektif hareketi lojistik imkan ve kabiliyetleriyle doğrudan ilişkilidir.

Günümüzde çağdaş ülkeler dünyadaki değer zincirinden daha fazla pay alabilmek için lojistik sektörüne hakkını teslim etmekte ve lojistik sektörünün gelişimine destek vermektedir. Türkiye’de de lojistiğin stratejik sektör kabul edilmesi bu anlamda sevindiricidir.

Lojistiğin gelişmesinin temel unsurlarından belki de en önemlisi altyapı çalışmaları olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde son dönemde altyapı yatırımları hem devlet hem de özel sektör eliyle lojistik kabiliyetlerimizi geliştirmek için tüm hızıyla sürmektedir.

Son yıllarda gelişen altyapı çalışmalarımız göz önüne alındığında havayolunda kat edilen mesafeyi dünya çapında bir başarı hikayesi olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır. Özellikle Türk Sivil Havacılık Sektörü’ndeki gelişim, lojistikte başarıyı yakalayabilmek için gerekli faktörlerin doğru ve zamanında yapılandırılmasının önemini de ortaya koymuştur.

Bu faktörleri dört başlıkta sıralamak gerekirse; ülkenin ve dünyanın ihtiyaçlarının doğru analizi ile verimli bir model oluşturulması, alt yapı imkanlarının sağlanması, mevzuatın yatırıma ve rekabete elverişli ortam sunması ve özel sektörün girişimciliği şeklinde özetleyebiliriz.

İhtiyaçların başında Atatürk Havalimanı ve İstanbul Sabiha Gökçen’de hava kargo taşımacılığında yaşanan altyapı sorunları ve kapasite yetersizliği geliyordu. Yapılan yatırımlar sayesinde bu sorunlar aşılıyor. Mevzuattaki değişiklikler arzu edilen seviyede olmasa da yatırımların önü yavaş yavaş açılıyor. Bu vizyon ile gerçekleştirilen atılımlar özel sektörün girişimcilerini de tetiklemiş durumda. Türkiye’den Türk Hava Yolları, MNG, Pegasus ve Atlas Global gibi markaları dünyaya tanıtma şansı yakalanmış olması bizleri gururlandırıyor.

Havayolu taşımacılığında 2002 yılından bu yana yaşanmakta olan büyüme ve özel sektörün ihtiyaçları İstanbul’da yeni bir havalimanı gerekliliğini de ortaya çıkardı. Yapılmakta olan 3. havalimanı ile Türkiye’nin ‘küresel aktarma merkezi’ olma potansiyeli de artacaktır. Rakamlara bakıldığında ortaya çıkan tablo sektör açısından umut vaat etmektedir. Kargo ve posta dâhil toplam dış hat yük trafiği 2004 yılında yaklaşık 255 bin ton seviyesindeyken 2015 yılında 760 bin tonun üzerinde rakamlara ulaşılmıştır. 2018 yılında bu rakamın 3 milyon ton seviyesine ulaşması hedeflenmektedir.

Türk Sivil Havacılık sektörünün bugün geldiğimiz noktadaki başarı modeli demiryolları serbestleştirilmesinde de örnek alınmalıdır. Çin ile Türkiye arasındaki demiryolu ağının tamamlanması sektör gündeminin en önemli konu başlıklarından biri haline gelmiştir.

Çin ile Avrupa arasında kurulan hattın, Türkiye üzerinden geçirilmesi, yük trafiğinin ülkemize çekilmesi ve Türkiye’nin döviz gelirinin arttırılması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu noktada Çin'in ortaya koymuş olduğu ‘Bir Kuşak, Bir Yol’ politikası dolaylı olarak bize önemli bir destektir. Bugüne kadar ekonomik aktivitesinin olmadığı Kafkaslar ve Güneydoğu Avrupa’yı hedefleyen Çin, kendisine üç önemli rota belirlemiştir. Bu üç rotadan iki tanesi Türkiye üzerinden geçmektedir. Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden Türkiye'ye gelen Orta Koridoru ile Pakistan, İran, Türkiye üzerinden geçen Güney Koridoru ülkemizi transit taşımacılıkta çok önemli bir noktaya taşıyacaktır. Ancak bu hatların potansiyel olmaktan çıkıp işlevsel bir hale getirilebilmesi için gerekli altyapı çalışmalarının en kısa sürede tamamlanması gerekmektedir. Bu noktada Türkiye ile Kafkaslar arasındaki bağlantıyı sağlayacak olan Bakü-Tiflis-Kars hattının Türkiye sınırlarında kalan eksik kısmının yılsonuna kadar tamamlanmasıyla bu hattı önümüzdeki yıl kullanabilmeyi umuyoruz.

BTK’nın devreye alınmasında geciktiğimiz her gün Gürcistan’ın Karadeniz üzerinden Avrupa’ya ulaşması ile mevcut yük potansiyelini çekme ihtimali artmaktadır. Biz geç kaldığımızda Çin’den gelen yük trafiği Gürcistan Limanları üzerinden Romanya’ya ulaşacak ve dolayısıyla Türkiye bu önemli yük trafiğinde sistemin dışında kalacaktır.

Turgut ERKESKİN