Teknolojideki
gelişmelerin lojistik sektörünü önemli derecede etkilediğini ve bu bağlamda da
çok önemli işbirliklerinin oluşmaya başladığını gözlemlemekteyiz. 2015 yılında,
denizcilik sektörünün devi Maersk ve teknoloji sektörünün devi Ericsson
arasında gerçekleştirilen işbirliği bunun en somut örneklerinden biri. Gerçek
zamanlı bağlanabilirlik (real time connectivity) paradigması kapsamında
geliştirilen bu işbirliği Maersk’in denizcilik sektörünü inovasyon temelli
değiştirme amaçlarıyla da bire bir örtüşüyor. Daha önceki yazılarımda da
bahsettiğim gibi, Maersk, dijitalleşme kavramına, düzen bozuculuğun ve üstel
büyümenin ön şartı olarak bakıyor. Ayrıca, dijitalleşme konusunda yapacağı
yatırımların şirketin daha önce konteyner gemilerine ve petrol işine yapmış
olduğu yatırımların sonuçlarına benzer kuantum sıçraması yaratacağına da inanılmaktadır.
ERICSSON
VE DENİZCİLİK
Ericsson,
her ne kadar cep telefonları ile tanıdığımız bir marka olsa da aslında dünya
üzerindeki iletişimin önemli derecede mimarisini ve altyapısını sağlayan aynı
zamanda sürdürülebilirliğini gerçekleştiren dev bir organizasyon. Ericsson bu
konudaki tecrübesini son zamanlarda denizcilik sektörü üzerine yoğunlaştırmaya
başladı.
BULUT
TEKNOLOJİSİ
Denizcilik
Bulut Teknolojisi adı altında geliştirdiği sistem ile tüm birimlerin birbirine
bağlantısını ve etkinleştirmesini gerçekleştirerek önemli derecede
iyileştirmeler sağlanabiliyor. Dünya Denizcilik Örgütü tarafından geliştirilen
Inmarsat teknolojisi ile yapmış olduğu anlaşma ile XpressLink adlı hizmeti
denizcilik sektöründeki tüm müşterilerine verilebiliyor.
SANAL
MAKİNA
Bulut
teknolojisi ise, hiçbir kurulum gerektirmeyen web tabanlı uygulamalar ile
işlemsel olarak kolaylık sunan online depolama hizmeti olarak tanımlanıyor.
İnternet üzerinde barındırdığımız tüm uygulama, program ve verilerimizin sanal
bir makine üzerinde yani en çok kullanılan adıyla bulutta depolanması ile
birlikte internete bağlı olduğumuz cihazımızda her lokasyon da bu bilgilere,
programlara ve verilere kolaylıkla ulaşım sağlayabildiğimiz hizmetin tümüne de
bulut teknolojisi (cloud) adı veriliyor.
ERICSSON,
MAERSK’E HEM TAKİP HEM DE GEMİ ÜSTÜ BAKIM GİBİ KONULARDA ÖNEMLİ HİZMETLER
SUNACAK
Peki
Maersk ve Ericsson işbirliği neler getiriyor? Biraz bunun detaylarına bakalım. Maersk’in halihazırda filosunda yer alan 500
gemiden 400’ünün önümüzdeki bir yıl içerisinde bu sisteme geçmesi öngörülüyor.
7 yıllık bir anlaşma gereğince, Ericsson, Maersk’e hem takip hem de gemi üstü
bakım gibi konularda önemli hizmetler sunacak. Sistemin en önemli özelliği,
geminin operasyonları hakkında anlık bilginin elde edilebilmesi. Bu sayede hem
yakıt hem de gemi makinelerinin anlık takibi gerçekleştirilebilecek ve olası
hatalar önceden belirlenerek önlemler alınabilecek. Bu sistemin, büyük veri ve
nesnelerin interneti gibi olguları da kullandığını belirtmekte fayda var.
Özellikle, gemi operasyonlarının tüm hareketlerinin takip edilerek büyük bir
veri tabanında toplanması büyük verinin oluşmasına yardımcı olmakta ve doğal
olarak da ileride alınacak tüm karar verme süreçlerine de önemli destek oluyor.
Maersk,
denizcilik sektörünün Tesla’sı olabilir mi? Bu dönüşümü sağlayabilir mi?
Şimdiden kestirmek çok zor ama, teknolojik gelişme ve dijitalleşme konusunda
önemli işler yaptığını çok açık bir şekilde söyleyebiliriz. Ancak, Maersk’i iyi
takip etmek ve neler yaptığını çok iyi anlamak gerek. Bu takipten, güzel
dersler çıkarabileceğimizi düşünmekteyim.
Prof.
Dr. Okan TUNA / Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Lojistik Yönetimi
Bölüm Başkanı
Kaynak:
yesillojistikciler.com