Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / SANAYİ 4.0’IN LOJİSTİĞE ETKİLERİ

SANAYİ 4.0’IN LOJİSTİĞE ETKİLERİ

SANAYİ 4.0’IN LOJİSTİĞE ETKİLERİ23.01.2017

Endüstri 4.0’ın, lojistiğin 7 doğrusu adı verilen doğru ürünün, doğru miktarda, doğru biçimde, doğru zamanda, doğru kaynaktan, doğru yolla, doğru fiyata sağlanması aşamalarının hepsini ayrı ayrı etkileyeceğini belirten Dr. Cengiz Tavukçuoğlu, “Ekonomik dengeleri değiştirecek 4.0 Sanayi Devrimi, lojistik sektörünün sonunu getirmek bir yana lojistik sektörü için çok önemli fırsatlar sağlayacaktır” diyor.

1.Diğer adıyla Endüstri 4.0 olarak isimlendirilen Sanayi 4.0 ya da dördüncü sanayi devrimi ne demektir?

Bir kavramın 4.0’dan bahsediliyorsa doğal olarak 1.0’dan başlayan bir geçmişi olması gerekir. İlk sanayi devriminin (Sanayi 1.0) su ve buhar gücünün daha verimli kullanılmasını sağlayan buharlı makineler ve mekanik üretim tezgahların/sistemlerinin bulunması ile ortaya çıktığı 1760’lı yıllarda başlayıp, 1830’lara kadar devam ettiği kabul edilmektedir. Buharın mekanik üretim tezgahlarında kullanımı ile kol gücüyle üretimle kıyaslanamayacak şekilde üretim miktarları artmış, bu da üretim maliyetlerini düşürmüştür. Ayrıca malların yer değiştirmesinde buhar kullanan demiryolları sayesinde hız ve maliyet avantajı yaşanmıştır. İkinci sanayi devrimi (Sanayi 2.0) ise 1840 – 1870 yıllarını kapsayan dönemde seri üretim ve elektriğin kullanılmasıyla olmuştur. Henry Ford'un üretim bandı tasarımı ve elektriğin seri üretimde kullanılmaya başlanması, üretim hattının geliştirilmesini sağlamıştır. Üçüncü sanayi devriminde (Sanayi 3.0) ise 1950’li yıllardan itibaren elektronik ve dijital teknolojiler seri üretim optimizasyonun bir parçası olmuş, dijital devrim, elektroniklerin kullanımı ve BT’nin (Bilgi Teknolojileri) gelişmesiyle üretim daha da otomatikleştirilmiştir. Üçüncü sanayi devrimini üçüncü dalga olarak nitelendiren, gelecek bilimci Heidi ve Alvin Toffler çiftine göre “Dünya, kitlesel üretime, kitlesel tüketime, kitlesel medya ve eğitime, kitlesel eğlenceye, askeri olarak kitlesel imha teknolojilerine dayanan, esas olarak mavi yakalı işçinin üretimine dayalı II. Değişme Dalgasını (sanayi çağını) geride bırakarak, bir III. Değişme Dalgasına girmektedir. III. Dalga, bilgi üretiminin toplanmasını ve dağıtılmasını güçlendiren teknolojiler üzerinde yükseliyor. Bu teknolojiler üretim yapma, olağan yaşama ve hatta savaşma biçimlerimizi köklü olarak değiştiriyor.”

Bugün ise dünya artık Sanayi 4.0 (Endüstri 4.0) aşamasını konuşuyor. İnternetin çevremizdeki her şey (big data ve şeyler) ile temasa geçtiği, insanoğlunun yaptığı işleri devralarak neredeyse tüm üretim süreçlerini tek başına yönetmeye aday otonom makinelerin (robotların), Nesnelerin İnterneti, Hizmetlerin İnterneti, Siber-Fiziksel Sistemler, Hücresel Taşıma Sistemleri ile Sanal Ortamlarla Bilişim Teknolojileri ve Endüstriyi bir araya getirmeyi hedefleyen Sanayi 4.0’ın öngörülemeyen ekonomik ve sosyal dönüşümler yaratacağı değerlendirilmektedir. Kısaca Sanayi 4.0, Benjamin Franklin tarafından 1778 yılında “Homo Faber” araç yapan hayvan olarak tanımlanan insan beyninin yaratımı olan sanayide şimdilik ulaştığı son dönemi tanımlamaktadır.

2. Sanayi 4.0 terimi ilk olarak nerede kullanıldı?

Sanayi 4.0 terimi ilk kez 2011 yılında Almanya’da Hannover Sanayi Fuarı’nda kullanılmıştır. Fuara katılan uzmanlar tarafından, bilişim çağının modern yüzünün, üretim süreçlerine yepyeni bir boyut kazandırdığı ve yeni bir Sanayi Devrimi’nin yaşanmakta olduğu ifade edilmiştir. Almanya Hükümeti’nin, dile getirilen bu görüşleri, yeni bir sanayi stratejisi olarak ele almasıyla, 4. Sanayi Devrimi kavramsal olmaktan öte, resmi bir nitelik de kazanmıştır.

3. Sanayi 4.0’ın lojistik sektörüne etkisi nasıl olacak? Sanayi 4.0 üretim sanayisinde yaratacağı devrimle mi lojistik sürecini etkileyecek yoksa, lojistik süreçlerine direkt etki yapacak mı?

Sanayi 4.0 Devriminin lojistik süreçlere etkileri hakkında öngörüde bulunabilmek için yaşanmış olan önceki üç sanayi devrimine bakmak gerekir. Endüstri devrimleri, geçmişten bu yana dünyayı ve toplumları küresel boyutta etkilemiştir. “İhtiyaçlar icatların anasıdır” diye bir söz vardır. Varoluşundan itibaren ihtiyaçlarını üretmek insanoğlu için hep bir zorunluluk olmuş ve üretimi devam ettirmek adına hep yeni arayışlar içinde olmuştur. Örneğin Sanayi 4.0 sürecinde makinelerin internet üzerinden birbirleriyle iletişimde olmaları “tam zamanında” lojistik hizmetlerinin çok daha verimli çalışabilmesi veya makine arızalarının önlenebilmesini sağlarken, üretimdeki atıl zamanın azaltılması ve sonuç olarak kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlayacaktır. Yeni taşıtlar, yeni yakıt ve enerji kaynakları, altyapı ve yeni istihdam alanları başta ulaşım lojistiği olmak üzere her tür lojistiği etkileyecektir. Endüstri devrimlerinin tarihi gelişimi ışığında, Endüstri 4.0’ın hem üretim sanayisinde yaratacağı devrimle hem de doğrudan lojistik süreçleri etkileyeceğini öngörmek yanlış olmayacaktır.

4. Küresel ölçekte düşündüğümüzde Sanayi 4.0’ın lojistik sektöründe istihdama etkileri ne olabilir?

Sadece lojistik sektöründe değil bütün sektörlerde robotların üretimi devralmasıyla doğal olarak insan gücüne duyulan ihtiyaç azalacak ve robotlar adeta insanları işlerinden kovacaktır. Bu durum sadece fabrikalardaki mavi yakalılar için değil beyaz yakalılar içinde bir risktir. Çünkü yapay zeka ile robotları kodlayabilen robotlar ve tasarım yapabilen robotlar, üretimi devralacaktır. Öte yandan düşük kalifiye işgücüne yönelik istihdam olanakları azalırken, farklı yetkinliklere sahip elemanlara olan talep ise artacaktır. Örneğin Sanayi 4.0 sayesinde üretim sektöründe %6-10’luk istihdam artışı beklenmektedir. Yeni işgücüne talep en fazla mekanik-mühendislik sektöründe hissedilecektir. Bu süreçte yeni meslekler (iletişim halinde olan makineler arasındaki anlaşmazlığı çözen makine avukatlığı, bulut hesaplama uzmanlığı, robot koordinatörlüğü gibi) ortaya çıkacağı öngörülse bile artan dünya nüfusu nedeniyle bu durumun işsizliğe çare olamayacağı değerlendirilmektedir. 2016 yılı Dünya Kalkınma Raporu’na göre Türkiye, özellikle işgücü piyasası açısından Sanayi 4.0’dan olumsuz bir biçimde etkilenme potansiyeli en yüksek olan ülkelerden biridir.

5. Sürücüsüz TIR’lar, kaptansız gemiler, pilotsuz uçaklar dışında lojistik süreci sizce nasıl etkilenecek?

Sürücüsüz TIR’lar, kaptansız gemiler, pilotsuz uçaklar insanlara ilginç geldiği ve göz önünde olduğu için Endüstri 4.0’ın en çok konuşulan yönü. Ama üzerinde konuşmadığımız ya da öngöremediğimiz o kadar çok değişiklik bizi bekliyor ki. Örneğin havayolu şirketi British Airways yeni yaptığı akıllı sensör patent başvurusunda, uçuş deneyiminizi daha iyi hale getirmek, jet lag etkilerini azaltmak için dijital bir hap geliştirmek istediğini belirtti. Ancak alışılmadık bir durum söz konusu; şirket müşterilerinin bu sensörü yutmasını istiyor. İnternete bağlı bu dijital hap cihazı yuttuğunuzda vücudunuzdaki ısı değişiklikleri, mide asidi oranı, vücut hareketleri, uyku evreleri, göz hareketi ve kalp atış hızı gibi faktörlerle sağlık durumunuzu takip ederek kabin ekibine ne kadar konforlu hissettiğinizi aktaracak. Böylece kabin ekibinin size yiyecek bir şeyler vermesi, ışığınızı ya da oturma pozisyonunuzu ayarlaması sağlandığı gibi bu veriler bir sonraki seyahatinizde kullanılarak konforunuz artırılacak. Endüstri 4.0, lojistiğin 7 doğrusu adını verdiğimiz doğru ürünün, doğru miktarda, doğru biçimde, doğru zamanda, doğru kaynaktan, doğru yolla, doğru fiyata sağlanması aşamalarının hepsini ayrı ayrı etkileyecektir.

6. Sanayi 4.0’ın öngörülebilen olumsuz yönü söz konusu mu?

Endüstri 4.0’ın sahip olduğu güzel yanlarının dışında, hayatımızı zorlaştıracak olumsuz yanları da mevcuttur. Dünya Ekonomik Forumu kurucusu ve başkanı Klaus Schwab’ın, Davos 2016 öncesi Foreign Affairs’de çıkan yazısının son cümleleri şöyle: “Sonunda, her şey insan ve değerlerine bağlanıyor. İnsanı ön plana alan ve güçlendiren bir gelecek şekillendirebilmeliyiz. En kötümser ve insana aykırı şekliyle 4. Endüstri Devrimi’nin, insanı ‘robotlaştırarak’ yürekten ve ruhtan yoksunlaştırma tehlikesi taşıdığı da bir gerçek. Fakat insanlığı, yeni bir kolektif ve ortaklaşa sahiplenilen değerler bilincine de yükseltebilecektir. Bizim üzerimize düşen bunun gerçekleşmesinin sağlanmasıdır.” Ayrıca üretim süreçlerinde kullanılacak makinelerin hepsinin Sanayi 4.0'ın standartlarına uygun hale getirilmesi ve programlanmasında yaşanacak zorluklar, bu değişimlerin maliyetli olması öngörülebilen diğer  olumsuzluklar.

7. Sanayi 4.0’ı tetikleyen teknolojiler nelerdir?

Sanayi 4.0’da dijital dönüşümü tetikleyen teknolojiler kısaca CAMPS diye tanımlanıyor. C (Cloud) bulut bilişimi, A (Analytics) büyük veri analizini, M (Mobility) mobil dünyayı, P (Productivity) Üretkenliği, S ise (Security) siber güvenliği tanımlıyor. Yani dijital dönüşümünü gerçekleştirmek isteyen bir kurum, bulut bilişim ile başlayıp güvenlik ile dönüşümünü sonlandırmalı. Bu sadece o şirketin dijital dönüşümünü değil, Sanayi 4.0’a uyumunu da sağlayacaktır. Ayrıca artırılmış gerçeklik, eklemeli üretim, 3-D baskı, akıllı robotlar, simülasyon, yatay/dikey yazılım-sistem entegrasyonu, nesnelerin interneti tetikleyici diğer teknolojiler olarak öne çıkıyor.

8. Sanayi 4.0 Çin efsanesinin sonu olabilir mi?

Hedefi Alman ekonomisindeki verimliliği arttırmak olarak lanse edilen 4. Sanayi Devrimi’nin asıl amacının “re-lokalizasyon”, yani “yeniden yer değiştirme” olduğu değerlendirilmektedir. Dünyadaki küreselleşme eğilimine paralel olarak 1990’lı yıllardan beri birçok fabrika gelişmiş ülkelerden ucuz emek ülkeleri olan Asya ve Uzakdoğu’ya taşındılar. Gelişen yazılım ve internet teknolojisi ile beraber, firmaların karar mekanizmalarının gelişmiş ülkelerde (batıda) tutulup, üretim işlerinin başka ülkelere (doğuya) taşınması uygulamasına “de-lokalizasyon”, yani yerelliğin bozulup, bir yere ait olmaktan çıkıp -yer değiştirerek-  daha geniş bir alana yayılma dendi. New York Times gazetesinin ünlü köşe yazarlarından Thomas L. Friedman "Dünya Düzdür: Yirmi Birinci Yüzyılın Kısa Tarihi" kitabında bu durumu; “Son yıllarda teknolojiye yapılan muazzam yatırımlar sayesinde geniş bant (hızlı internet erişimi) dünyanın her tarafını birbirine bağlamış, bilgisayarlar ucuzlamış ve yazılım patlaması olmuştur. Google gibi arama motorları ve e-mail, bir işi parçalayıp bir kısmını Boston’a, bir kısmını Beijing’e, bir kısmını da Bangalore’a gönderen özel yazılımlar, zihinsel işin ve zihinsel sermayenin dünyanın herhangi bir yerinden bir başka yerine iletilebildiği bir platform yaratmıştır. İletim ve iletişim sorunları ortadan kalktıkça oyun alanı, daha doğrusu dünya düzleşmiştir” şeklinde açıklamıştır.

Sanayi 4.0 ile robotlar, sensörler, insansız fabrikalar sayesinde ucuz emeğe ihtiyaç kalmamaktadır. Dolayısıyla Çin, Hindistan gibi ülkelerden fabrikaları geri çağırma süreci devreye sokulmuştur. Yani “fabrikalar tekrar geri getirilmeli” görüşü ağır basmakta ve buna da “yeniden yer değiştirme”, yani “re- lokalizasyon” denmektedir. Ancak Çin pazarda edindiği lider konumu korumak ve yeni paradigmaya uyum sağlayacak bir strateji geliştirmiştir. Akıllı Fabrika 1.0. Bu proje, 1.0, Çin’in Avrupa’dan yükselen Endüstri 4.0’a yanıtı niteliğindedir. Almanya’nın en çok patent alan mühendislik firmalarından, dünyanın en büyük sanayi robotu üreticisi ünlü Kuka firması Çinli şirket Midea tarafından 4.5 milyar dolara satın alındı. Midea, artık bu şirketin hisselerinin %94.55’ini elinde tutuyor. Bu Çin’in Almanya’da satın aldığı en büyük şirket. Çin dünyanın üretim üssü olma sıfatını elinden kaçırmamak için gerekli hamleleri yapıyor. O nedenle efsane şimdilik devam ediyor.

9. Sanayi 4.0 lojistik sektörünün sonunu mu getirecek?

Dinamik bir sektör olan lojistik sektörü hem dünyada hem de ülkemizde sürekli gelişme göstermekte ve bu çerçevede sektörün de rekabet düzeyi yükselmektedir. Dolayısıyla, lojistik sektöründe yer alan firmaların rekabet güçlerini artırabilmeleri için sürekli maliyet, insan kaynağı, faaliyet ve yönetim süreçleri kalitesi, etkinliği ve teknolojisi açsından kendilerini geliştirmeleri gerekmektedir. Bu gerçek lojistik sektöründe yetişmiş uzman ve kaliteli insan kaynağı istihdamını zorunlu kılmaktadır. Uzman ve profesyonel bu kadrolar da teknolojiyi kullanma ve teknolojik değişimlere uyum sağlama konusunda diğer sektörlere göre daha avantajlı olmaktadır. Bu nedenle ekonomik dengeleri değiştirecek 4.0 Sanayi Devrimi lojistik sektörünün sonunu getirmek bir yana lojistik sektörü için çok önemli fırsatlar sağlayacaktır.

10. Türkiye Sanayi 4.0 için hazır mı?

Dünya Ekonomi Forumu (WEF) tarafından hazırlanan ve ülkelerin yüksek rekabete ve refaha ulaşabilmeleri için gerekli olan bilgi ve iletişim teknolojilerine (ICT) ulaşabilmeleri ve üretebilmelerinde etkili olan yerel unsurlar, politikalar, kurumların incelendiği Küresel Bilgi Teknolojileri Raporu Ağ Hazırlık İndeksi 2016’da ülkemiz 139 ülke içerisinde 48. sırada yer alabildi. 2015 yılında 143 ülke içerisinde 48. sırada, 2014 yılında 148 ülke içerisinde 51.sırada, 2013 yılında 144 ülke içerisinde 45.sırada yer almıştık. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2015-2016 Küresel Rekabet Raporu’nda ise Türkiye maalesef 140 ülke arasında altı basamak gerileyerek 51. sırada yer aldı. Sanayi 4.0’ın önemini kavramış olmak, üzerinde konuşmak yeterli olmuyor. Dünyada bulunan tüm ülkeler içerisinde nüfus büyüklüğü açısından 18. sırada,  yüzölçümü büyüklüğü açısından 37. sırada yer alan ve dünya ekonomisi içerisinde G20’de yer alan Türkiye’nin 4. Sanayi Devrimi’ni kaçırma lüksü yoktur.

Ekonomik dengeleri değiştirecek 4. Sanayi Devrimi, sanayileşme sürecine geç başlayan Türkiye için çok önemli bir fırsat sağlayabilir. Bu devrim ile Türkiye sahip olduğu potansiyel avantajını kullanarak maliyet, hız, güvenilirlik ve hizmet kalitesi parametrelerinin optimum bileşimini yakalayarak sadece bölgemizde değil tüm dünyada küresel gelişmelerden en çok ekonomik fayda sağlayabilecek ülkeler arasında yer alabilir. Hem devlet hem de özel sektör konunun önemini kavramış görünmektedir. Halen, TEPAV (Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı), TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği),  TÜSİAD (Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği),  Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) konu üzerinde ayrı ayrı ayrıntılı çalışmalar yapmaktadırlar. Bilişim Yönetişimi’nde kamu, özel sektör, sivil toplum ve kullanıcılar beraber rol almalıdır. Ancak Sanayi 4.0 için olmazsa olmaz şartlardan olan başta bilişim eğitimi, bilişim hukuku ve bilişim altyapısı ile ilgili yeterli seviyede olduğumuzu söylemek doğru olmayacaktır. 

Kaynak:lojistikhatti.com