Lojistikte
umutlar yeşerme yolunda. Fortune dergisi uzmanı, Şule Laleli’nin haberine göre
2016 yılını arzulanan performansta geçiremeyen lojistik sektörü, 2017’ye farklı
beklentilerle giriyor.
Türkiye’nin
önemli sektörlerinden lojistik, 2016 yılında Suriye ve Irak’taki sorunlardan
önemli ölçüde etkilendi. Bunun yanı sıra göçmen krizi, Avrupa Birliği ile
ticarete de olumsuz yansıdı. Güvenlik sorunu, sınırlarda kilometrelerce tır
kuyruklarının oluşmasına neden oldu. Dövizdeki dalgalanmalar da lojistik
sektörüne olumsuz yansıdı. Sektörün yurt dışı taşımalarına yönelik işlemleri
döviz bazında olduğundan sektör cirosu bundan olumsuz etkilendi. Dış ticaret
hacminde küçülme yaşanırken 2014 yılından bu yana sektörde hem cirosal hem de
yatırımlar anlamında düşüş söz konusu.
UTİKAD’ın
2016 verilerine göre, lojistik sektöründe modlar arasında denizyolu
taşımacılığı en büyük paya sahip alanlardan biri oldu. Taşıma modları arasında
ton bazında karşılaştırma yapıldığında ihracatta yüzde 74, ithalatta ise yüzde
95,4 oran ile denizyolu taşımacılığı tercih edildi. İhracatta denizyolu
taşımacılığını yüzde 24,5 ile karayolu, yüzde 1 ile havayolu ve yüzde 0,5 ile
demiryolu izledi. İthalatta ise yüklerin yüzde 4’ü karayolu ile taşınırken
demiryolu yüzde 0,5 oranında tercih edildi. Havayolunun payı yüzde 0,1’lerde
kaldı.
2016 yılında
toplam taşıma kapasitesinde geçen yıla oranla farklılık görülmedi. Türk
taşımacılar ihraç taşıma sayılarında yüzde 2 düşüş yaşarken, pazar payı yüzde
80’den yüzde 79’a geriledi. Yabancı taşımacılar ise yüzde 7 büyüme sağladı.
Irak ve Suriye bölgesinde ihracat trafiğinde düşüş yaşanması Avrupa ülkelerine
yönelimi artırdı. Bir başka açıdan 2016 yılında artan güvenlik endişeleri,
özellikle havaalanlarında başvurulan ekstra güvenlik tedbirleri, lojistik
firmalarının güvenlikle ilgili maliyetlerini artırdı. Bu gelişmelere bağlı
olarak sektör 2016’yı yüzde 4 – 4,5 büyüme ile tamamlayabildi. Sektörün iyimser
bakışla 2017’yi de aynı oranda büyüme ile kapatacağı öngörülüyor. Bu
iyimserliğe neden olan konuların başında Rusya ile gerçekleşen normalleşme
süreci, İran ambargosunun kalkması ve ihracatçılara açılan yeni kapıları
sıralamak mümkün.
Endüstri 4.0
sektörün rolünü değiştirecek
Sektör, kendi
iç dinamiklerinde yenilenmeye dönük olarak farklı iş stratejileri geliştiriyor.
Bunlardan biri de gelecek dönemde çıkış yolu olarak görülen Endüstri 4.0’dan
yararlanmak. Özellikle büyük şirketlerin lojistikle ilgili yeni önlemlere ve iş
alanlarına geçiş yapması dikkat çekiyor. Amazon ve AliExpress gibi firmalar
gönderimlerini kendileri yapmaya hazırlanıyor. Amazon bir gün önce teslimat
yapabilmek için kendi lojistik zincirini oluşturuyor; uçak, gemi ve tır
yatırımları yapıyor. Teslimat süresini kısaltabilmek amacıyla gemileri depo
olarak kullanarak insansız hava araçlarıyla (drone) ürünlerini taşımayı
hedefliyor.
Sektörü
etkileyen bu evrimsel sürecin sonunda, dünya çapında hizmet veren dev firmalar
lojistik hizmetlerini kendi bünyelerinde gerçekleştirmek üzere harekete geçmiş
durumda. Lojistik sektörü bu gelişmeler karşısında etkin davranarak birbirinden
farklı ürün özelliklerine ve yeni teknolojilerle belirlenecek yeni iş yapma
yöntemlerine uygun iş süreçlerine yöneliyor. Deloitte Tedarik Zinciri
Hizmetleri Direktörü Murat Kılıç, Endüstri 4.0’ı Türk lojistik sektörünün de
ıskalama gibi bir şansının olmadığına dikkat çekiyor ve “Endüstri 4.0’ı biz
dijitalleşme ile birlikte görüyoruz. Mobil dünyayı çok etkiliyor. En fazla da
ticareti etkiliyor. Tedarik zincirinin süreçlerinden biri olan lojistikte
fonksiyonlar değişecek. İleride lojistikte insan kalmayacak. Belki paketi
taşıyan büyük drone’lar olacak. Belki kamyon ortadan kalkacak. Lojistik
değişime uğrayacak. Buna göre çözümler bulunmalı” diyor.
Lojistik
master planları büyümeyi tetikleyecek
Yeni
teknolojiler bir yana, çözüm bekleyen konular da lojistik sektörünün gündemini
oluşturuyor. Türkiye’nin bölgesinde bir lojistik üs ya da lojistik kavşak olma
olasılığı son yıllarda enine boyuna tartışılıyor. Aslında Türkiye, dünyanın en
önemli lojistik pazarlarından birini oluşturuyor. Türkiye, “Geleceğin En Önemli
Lojistik Pazarları” sıralamasında 11. durumda. Lojistik kavşak olmanın en
kestirme ve olmazsa olmaz yolu da “Lojistik Master Planı”ndan geçiyor. UTİKAD
Başkanı Emre Eldener, mevzuatlara dair bakanlıklar arasında yaşanan
kopuklukların sektöre olumsuz olarak yansıdığını öne sürüyor ve şöyle devam
ediyor: “Sektörün öncelikli beklentilerinin başında bakanlıklar arası
koordinasyonun sağlanması geliyor. Lojistik Master Planı’nın ülkemizin üretim
ve ticari hedefleri doğrultusunda verimli sonuçlar doğuracak şekilde hazırlanması
da büyük önem taşıyor.”
Yedi yıldır
yayınlanan ve 45 ülkeyi büyüklük, iş ortamı, altyapı ve diğer lojistik cazibe
faktörleri açısından değerlendiren Agility 2016 Emerging Markets Logistics
Index (2016 Yeni Gelişen Pazarlar Lojistik Endeksi) kapsamında gerçekleştirilen
araştırmaya katılan bin 100 lojistik sektörü yöneticisinin yüzde 61’i 2016’da
küresel ekonomide belirsizlik ve kırılganlık öngörüyor. Bir yıl öncesine kadar
global yatırımcıların büyük ilgi gösterdiği Türkiye lojistik sektörü, Agility 2016
Yeni Gelişen Pazarlar Lojistik Endeksi’nde de düşüşe geçti. Bu endekste
“pazarın dış dünya ile bağlanabilirliği” kısmında ilk üç ülke BAE, Malezya ve
Çin olarak belirlenirken, Türkiye önceki endekse göre üç sıra gerileyerek 18.
sırada yer aldı. Bu noktada lojistik master planının üretim ve ticari hedefleri
doğrultusunda verimli sonuçlar doğuracak şekilde hazırlanması büyük önem
taşıyor.
Beklentiler,
hedefler…
2017 yılından
sektörün beklentileri özellikle kanun ve kararnamelerdeki değişikliklerin
olumlu etkisi, yeni rotaların hayata geçmesi ve ticaretin gelişmesi yönünde.
2017 yılı içinde özellikle demiryolu taşımacılığının serbestleşmeye başlaması
ve tamamlanması beklenen Kars-Tiflis demiryolu hattının devreye alınması
sektörün umutla beklediği konular arasında. Yürürlüğe girmesi beklenen yeni
Gümrük Kanunu’nun da iş süreçlerini hızlandırarak sektörü olumlu etkileyeceği
söylenebilir. Deutsche Post DHL’in yaptığı ve Türkiye’den büyük ölçekli
şirketlerin katıldığı “Yarına Ulaşmak, 2020 ve sonrasında Müşteri İhtiyaçları”
adlı çalışma, lojistik sektörünün geleceğinden ipuçları veriyor. “Lojistikte
değişim: Yeni model endüstri” başlığı altındaki tahminlere göre, lojistik
endüstrisi ilerleyen yıllarda trendleri belirleyen pozisyona gelecek. Ortak
girişimler, yeşil taşımacılık, offshore ve outsourcing konuları yeni olanaklar
yaratacak. Yüksek enerji fiyatları ile mücadele edebilmek için lojistik
şirketleri, ortak kullanılan ağların inşasına ve işletmesine hiç olmadığı kadar
fazla yatırım yapacak. Gerekli altyapı çalışmalarını hızla tamamlamak, lojistik
alanında çalışacak nitelikli eleman yetiştirme programlarının açılması ilk
elden yapılması gerekenler olarak sıralanabilir. Sektörle ilgili gelecek
beklentisini paylaşan LODER Başkanı Prof. Dr. Gülçin Büyüközkan, 2017’de
lojistik sektörünün 108-140 milyar dolar hacme ulaşacağını öngörüyoruz” diyor
ve şöyle devam ediyor: “Türkiye’nin dünyada önde gelen bir lojistik merkez
olmasını sağlamak amacıyla ulaşımın her türünde ülkemizi bölge ülkeleri ile
bağlayacak yeni koridor, hat ve bağlantıların oluşumuna yönelik projeler ve
uygulamalar gerçekleştirilmeli. Bu koridorlar, Türkiye’nin komşu ülkeleri ile
arasında daha fazla trafik hacminin gerçekleşmesini destekleyecektir.”
UTİKAD
Başkanı Emre Eldener
Lojistikte
fırsatlar dönemi
“Türkiye’nin
dünya lojistik arenasındaki yeri ve önemi her geçen gün artıyor. Dünya
ticaretinin özellikle Güney Doğu Avrupa-Afrika-Kafkaslar ve Orta Doğu’da hedef
pazarlara doğru yönelmesi, Türkiye’nin de tam bu bölgenin göbeğinde yer alması
lojistik faaliyetlerinin gelişmesi için büyük fırsatlar sunuyor. Hem ülkemiz
hem de komşu coğrafyalarda zor geçen 2016 yılının ardından lojistik sektörünün
2017’ye dair beklentileri yüksek. Türkiye önemli lojistik koridorlara yakın
oluşu, ticaret yollarının ortasında ve tüm taşıma modlarına hakim konumu
sayesinde önemli geçiş noktası olma özelliği taşıyor. Türk ihracatçısının
ülkesinin bu özel konumunu avantaja çevirmesi için modlar arası bağlantıların
sağlanması ve kombine taşımacılığın geliştirilmesi gerekiyor. Lojistik zincirin
bileşenlerinde hız ve maliyet ekseninde iyileştirmeler yaptığımız takdirde bu
özel konumu avantaja çevirebiliriz.
Demiryolu
taşımacılığının serbestleşmesi, ülkemiz üzerinden geçebilecek Çin-AB ve AB-İran
arasındaki transit taşımacılık hizmetinin maliyet ve hız ekseninde gelişmesi
adına önemli bir fırsat. UTİKAD olarak önemini vurguladığımız intermodal
taşımacılık da daha ön plana çıkacak, bunu takiben maliyet anlamında olumlu
yansımalar görülecektir. Maliyetteki düşüşün rekabette elimizi güçlendireceğini
öngörebiliyoruz. Bu noktada Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet
Arslan’ın Bakü-Tiflis-Kars hattının iki ay içinde devreye gireceğini açıklaması
umut verici gelişmelerden. Çin ile Avrupa arasında kurulan hattın, Türkiye
üzerinden geçirilmesi, yük trafiğinin ülkemize çekilmesi ve Türkiye’nin döviz
gelirinin artırılması açısından büyük önem taşıyor. BTK’nın devreye
alınmasındaki gecikme sonucunda Gürcistan’ın Karadeniz üzerinden Avrupa’ya
ulaşması ile mevcut yük potansiyelini çekme ihtimali artıyor.
Transit
ticarette ‘aktarma merkezi’ olma iddiamızı kuvvetlendirecek diğer yatırım ise
yeni İstanbul havalimanı. Bu projeyle Türkiye’de ilk kez ‘kargo şehri’
uygulaması başlayacak. UTİKAD olarak bu yapının içinde yer alarak KOBİ
üyelerimize destek olmayı planlıyoruz. Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesi de
olumlu sonuçlar verecek. Gerek taze sebze meyve ihracatında gerek de Rusya’ya
gönderilen diğer ürünlerde meydana gelecek artış önümüzdeki aylarda
ihracatçımızı dolayısıyla lojistik sektörünü memnun edecek. Ayrıca tüm dünyanın
iş yapma şekillerini hızla değiştiren dijitalleşme, nesnelerin interneti,
endüstri 4.0 gibi kavramlar pek çok sektörde olduğu gibi lojistik sektörü için
de bir dizi tehdidin yanı sıra büyük bir fırsatlar denizi yaratacak.
Sektörün
geleneksel iş süreçlerinden yeni sürüm iş yapış şekillerine hazırlanması
gerekiyor. Bu hazırlığın en önemli boyutu da sektörün en önemli üretici unsuru
olan insanın bu yönde donatılması ve teknolojik araçlarla birlikte uyumlu iş
yapış şekillerinin bir an önce devreye alınması. Bu çerçevede bu yıl başında
kurduğumuz e-ticaret odak grubuyla bu yöndeki gelişmeleri değerlendirerek,
gerek mevzuatta yapılması gereken güncellemeler gerekse dünyadaki iyi
uygulamaların ülkemize kazandırılması yönünde çalışacağız.”
Ö. Çetin
NUHOĞLU
UND Yönetim
Kurulu Başkanı
Ortak
çalışmalar meyvesini verecek
“Son birkaç
yıldır, ülkemizde ve bölgemizde olağan dışı gelişmelerle karşı karşıya kaldık.
Yaşanan tüm gelişmeler hiç kuşku yok ki sektörümüzü derinden etkiledi. 2016
yılında Türk araçlarıyla gerçekleştirilen ihracatta 2015 yılına göre yüzde 1
civarında düşüş yaşandı. İhracattaki yüzde 0,8 oranındaki gerilemeye paralel
olarak nitelendirilebilecek bu düşüş, karayolu taşımacılarının yıl içinde
yaşadığı kronik sorunlar, (sınır kapılarında yaşanan uzun süreli beklemeler ve
kuyruklar, Batı kapılarındaki sıkıntılar, İran üzeri taşımalardaki sorunlar ve
engellemeler) yanı sıra Rusya ile yaşanan siyasi krizin etkileri ve Ortadoğu
bölgesindeki siyasi karmaşanın yarattığı ulaşım sıkıntılarına bağlanabilir.
Karayoluyla
ihracat taşımalarında Türk-yabancı pazar paylaşımındaki son bir yıllık gelişim
incelendiğinde, yabancı araçların Türkiye ihracatının taşınmasında pazar
payında artış sağladı. Yabancı araçların Türkiye sınır kapılarından giriş ve
çıkışlarında, yol kenarındaki denetimlerin etkinleştirilememiş olması oldukça
önemli. Bu durum komşu ülke taşımacıları karşısında ülkemizde kayıtlı karayolu
taşımacılarının daha fazla destek görmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Buradan
hareketle ortak karar alınmasını gerektiren hallerde prensip kararlan almak ve
lojistik mevzuatı düzenlemelerinin koordinasyonunu sağlamak üzere ‘Lojistik
Koordinasyon Kurulu’ UND’nin de desteğiyle oluşturuldu.
Türkiye
Ulaştırma Ana Planı’nın ardından başlatılan ‘Türkiye Lojistik Ana Planı’ ile
birlikte sektörün geleceğinin sağlıklı şekilde kurgulanmasının önünü açan
faaliyetler, hızla tamamlanma evresinde. UND, Türkiye Ulaştırma Ana Planı’nın
kilit aşaması olan ‘Paydaş Analizi’ aşamasında etkin rol aldı. Türkiye’nin en
büyük ticaret partneri Almanya güzergahında taşımaları engelleyen kota kaynaklı
ve haksız alınan geçiş ücretleri sorunlarına karşı Macaristan ve Avusturya’da
yerel düzeyde açılan idari dava ve tazminat davalarından Macaristan ayağındaki
davalar, 2015’te tarihi gelişmelere sahne oldu. Ekim 2016’da Macaristan’da
açılan kota ile ilgili dava hakkında Avrupa Adalet Divanı, Türk taşımacılarının
kota mağduriyetini gündemine aldı. UND’nin aktif destek verdiği girişimlerden
biri de Türkmenbaşı-Bakü hattında çalışan ‘Berkarar’ ve ‘Bahtiyar’ Ro-Ro gemi
ücretleri konusu oldu. Bu konuda yüzde 20 indirim yapıldı. Aynı şekilde
Azerbaycan da gemi ücretlerinde yüzde 20 indirim yaptı. Azerbaycan’da
‘Transitin Kolaylaştırılması Şurası’nın kurulmasıyla, sürücülerin Kazakistan’daki
kalış süreleri ve Aktau Liman işlemleriyle ilgili gelişmeler, güzergah
maliyetlerinde iyileşmeler sağladı. Türkiye ve Çin Halk Cumhuriyeti ile
‘Karayoluyla Uluslararası Taşımacılık Anlaşması’ imzalandı. 2017’de Çin ile
Türkiye arasındaki anlaşma, doğu-batı ticaretinde Türkiye’nin önemini
artıracak. İpek Yolu, Türkiye’nin bölgesel lojistik üs olarak yükselişinin
tetikleyicisi olacak. Sonuç olarak lojistik giderek değer kazanıyor ve ülke
refahına katkısı artıyor. Yapmamız gereken tek şey, hızımızı kesen mevzuat,
prosedür ve bürokratik engelleri ayrıntılı olarak analiz etmek. Ayrıca her
türlü iyileştirmeyi kamu ile mutabakat içinde hızla hayata geçirmek olmalıdır.”
Kaynak: lojistikglobal.com