Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / LOJİSTİKTE UMUTLAR YEŞERME YOLUNDA

LOJİSTİKTE UMUTLAR YEŞERME YOLUNDA

LOJİSTİKTE UMUTLAR YEŞERME YOLUNDA29.03.2017Lojistikte umutlar yeşerme yolunda. Fortune dergisi uzmanı, Şule Laleli’nin haberine göre 2016 yılını arzulanan performansta geçiremeyen lojistik sektörü, 2017’ye farklı beklentilerle giriyor.

Türkiye’nin önemli sektörlerinden lojistik, 2016 yılında Suriye ve Irak’taki sorunlardan önemli ölçüde etkilendi. Bunun yanı sıra göçmen krizi, Avrupa Birliği ile ticarete de olumsuz yansıdı. Güvenlik sorunu, sınırlarda kilometrelerce tır kuyruklarının oluşmasına neden oldu. Dövizdeki dalgalanmalar da lojistik sektörüne olumsuz yansıdı. Sektörün yurt dışı taşımalarına yönelik işlemleri döviz bazında olduğundan sektör cirosu bundan olumsuz etkilendi. Dış ticaret hacminde küçülme yaşanırken 2014 yılından bu yana sektörde hem cirosal hem de yatırımlar anlamında düşüş söz konusu.

UTİKAD’ın 2016 verilerine göre, lojistik sektöründe modlar arasında denizyolu taşımacılığı en büyük paya sahip alanlardan biri oldu. Taşıma modları arasında ton bazında karşılaştırma yapıldığında ihracatta yüzde 74, ithalatta ise yüzde 95,4 oran ile denizyolu taşımacılığı tercih edildi. İhracatta denizyolu taşımacılığını yüzde 24,5 ile karayolu, yüzde 1 ile havayolu ve yüzde 0,5 ile demiryolu izledi. İthalatta ise yüklerin yüzde 4’ü karayolu ile taşınırken demiryolu yüzde 0,5 oranında tercih edildi. Havayolunun payı yüzde 0,1’lerde kaldı.

2016 yılında toplam taşıma kapasitesinde geçen yıla oranla farklılık görülmedi. Türk taşımacılar ihraç taşıma sayılarında yüzde 2 düşüş yaşarken, pazar payı yüzde 80’den yüzde 79’a geriledi. Yabancı taşımacılar ise yüzde 7 büyüme sağladı. Irak ve Suriye bölgesinde ihracat trafiğinde düşüş yaşanması Avrupa ülkelerine yönelimi artırdı. Bir başka açıdan 2016 yılında artan güvenlik endişeleri, özellikle havaalanlarında başvurulan ekstra güvenlik tedbirleri, lojistik firmalarının güvenlikle ilgili maliyetlerini artırdı. Bu gelişmelere bağlı olarak sektör 2016’yı yüzde 4 – 4,5 büyüme ile tamamlayabildi. Sektörün iyimser bakışla 2017’yi de aynı oranda büyüme ile kapatacağı öngörülüyor. Bu iyimserliğe neden olan konuların başında Rusya ile gerçekleşen normalleşme süreci, İran ambargosunun kalkması ve ihracatçılara açılan yeni kapıları sıralamak mümkün.

Endüstri 4.0 sektörün rolünü değiştirecek

Sektör, kendi iç dinamiklerinde yenilenmeye dönük olarak farklı iş stratejileri geliştiriyor. Bunlardan biri de gelecek dönemde çıkış yolu olarak görülen Endüstri 4.0’dan yararlanmak. Özellikle büyük şirketlerin lojistikle ilgili yeni önlemlere ve iş alanlarına geçiş yapması dikkat çekiyor. Amazon ve AliExpress gibi firmalar gönderimlerini kendileri yapmaya hazırlanıyor. Amazon bir gün önce teslimat yapabilmek için kendi lojistik zincirini oluşturuyor; uçak, gemi ve tır yatırımları yapıyor. Teslimat süresini kısaltabilmek amacıyla gemileri depo olarak kullanarak insansız hava araçlarıyla (drone) ürünlerini taşımayı hedefliyor.

Sektörü etkileyen bu evrimsel sürecin sonunda, dünya çapında hizmet veren dev firmalar lojistik hizmetlerini kendi bünyelerinde gerçekleştirmek üzere harekete geçmiş durumda. Lojistik sektörü bu gelişmeler karşısında etkin davranarak birbirinden farklı ürün özelliklerine ve yeni teknolojilerle belirlenecek yeni iş yapma yöntemlerine uygun iş süreçlerine yöneliyor. Deloitte Tedarik Zinciri Hizmetleri Direktörü Murat Kılıç, Endüstri 4.0’ı Türk lojistik sektörünün de ıskalama gibi bir şansının olmadığına dikkat çekiyor ve “Endüstri 4.0’ı biz dijitalleşme ile birlikte görüyoruz. Mobil dünyayı çok etkiliyor. En fazla da ticareti etkiliyor. Tedarik zincirinin süreçlerinden biri olan lojistikte fonksiyonlar değişecek. İleride lojistikte insan kalmayacak. Belki paketi taşıyan büyük drone’lar olacak. Belki kamyon ortadan kalkacak. Lojistik değişime uğrayacak. Buna göre çözümler bulunmalı” diyor.

Lojistik master planları büyümeyi tetikleyecek

Yeni teknolojiler bir yana, çözüm bekleyen konular da lojistik sektörünün gündemini oluşturuyor. Türkiye’nin bölgesinde bir lojistik üs ya da lojistik kavşak olma olasılığı son yıllarda enine boyuna tartışılıyor. Aslında Türkiye, dünyanın en önemli lojistik pazarlarından birini oluşturuyor. Türkiye, “Geleceğin En Önemli Lojistik Pazarları” sıralamasında 11. durumda. Lojistik kavşak olmanın en kestirme ve olmazsa olmaz yolu da “Lojistik Master Planı”ndan geçiyor. UTİKAD Başkanı Emre Eldener, mevzuatlara dair bakanlıklar arasında yaşanan kopuklukların sektöre olumsuz olarak yansıdığını öne sürüyor ve şöyle devam ediyor: “Sektörün öncelikli beklentilerinin başında bakanlıklar arası koordinasyonun sağlanması geliyor. Lojistik Master Planı’nın ülkemizin üretim ve ticari hedefleri doğrultusunda verimli sonuçlar doğuracak şekilde hazırlanması da büyük önem taşıyor.”

Yedi yıldır yayınlanan ve 45 ülkeyi büyüklük, iş ortamı, altyapı ve diğer lojistik cazibe faktörleri açısından değerlendiren Agility 2016 Emerging Markets Logistics Index (2016 Yeni Gelişen Pazarlar Lojistik Endeksi) kapsamında gerçekleştirilen araştırmaya katılan bin 100 lojistik sektörü yöneticisinin yüzde 61’i 2016’da küresel ekonomide belirsizlik ve kırılganlık öngörüyor. Bir yıl öncesine kadar global yatırımcıların büyük ilgi gösterdiği Türkiye lojistik sektörü, Agility 2016 Yeni Gelişen Pazarlar Lojistik Endeksi’nde de düşüşe geçti. Bu endekste “pazarın dış dünya ile bağlanabilirliği” kısmında ilk üç ülke BAE, Malezya ve Çin olarak belirlenirken, Türkiye önceki endekse göre üç sıra gerileyerek 18. sırada yer aldı. Bu noktada lojistik master planının üretim ve ticari hedefleri doğrultusunda verimli sonuçlar doğuracak şekilde hazırlanması büyük önem taşıyor.

Beklentiler, hedefler…

2017 yılından sektörün beklentileri özellikle kanun ve kararnamelerdeki değişikliklerin olumlu etkisi, yeni rotaların hayata geçmesi ve ticaretin gelişmesi yönünde. 2017 yılı içinde özellikle demiryolu taşımacılığının serbestleşmeye başlaması ve tamamlanması beklenen Kars-Tiflis demiryolu hattının devreye alınması sektörün umutla beklediği konular arasında. Yürürlüğe girmesi beklenen yeni Gümrük Kanunu’nun da iş süreçlerini hızlandırarak sektörü olumlu etkileyeceği söylenebilir. Deutsche Post DHL’in yaptığı ve Türkiye’den büyük ölçekli şirketlerin katıldığı “Yarına Ulaşmak, 2020 ve sonrasında Müşteri İhtiyaçları” adlı çalışma, lojistik sektörünün geleceğinden ipuçları veriyor. “Lojistikte değişim: Yeni model endüstri” başlığı altındaki tahminlere göre, lojistik endüstrisi ilerleyen yıllarda trendleri belirleyen pozisyona gelecek. Ortak girişimler, yeşil taşımacılık, offshore ve outsourcing konuları yeni olanaklar yaratacak. Yüksek enerji fiyatları ile mücadele edebilmek için lojistik şirketleri, ortak kullanılan ağların inşasına ve işletmesine hiç olmadığı kadar fazla yatırım yapacak. Gerekli altyapı çalışmalarını hızla tamamlamak, lojistik alanında çalışacak nitelikli eleman yetiştirme programlarının açılması ilk elden yapılması gerekenler olarak sıralanabilir. Sektörle ilgili gelecek beklentisini paylaşan LODER Başkanı Prof. Dr. Gülçin Büyüközkan, 2017’de lojistik sektörünün 108-140 milyar dolar hacme ulaşacağını öngörüyoruz” diyor ve şöyle devam ediyor: “Türkiye’nin dünyada önde gelen bir lojistik merkez olmasını sağlamak amacıyla ulaşımın her türünde ülkemizi bölge ülkeleri ile bağlayacak yeni koridor, hat ve bağlantıların oluşumuna yönelik projeler ve uygulamalar gerçekleştirilmeli. Bu koridorlar, Türkiye’nin komşu ülkeleri ile arasında daha fazla trafik hacminin gerçekleşmesini destekleyecektir.”

UTİKAD Başkanı Emre Eldener

Lojistikte fırsatlar dönemi

“Türkiye’nin dünya lojistik arenasındaki yeri ve önemi her geçen gün artıyor. Dünya ticaretinin özellikle Güney Doğu Avrupa-Afrika-Kafkaslar ve Orta Doğu’da hedef pazarlara doğru yönelmesi, Türkiye’nin de tam bu bölgenin göbeğinde yer alması lojistik faaliyetlerinin gelişmesi için büyük fırsatlar sunuyor. Hem ülkemiz hem de komşu coğrafyalarda zor geçen 2016 yılının ardından lojistik sektörünün 2017’ye dair beklentileri yüksek. Türkiye önemli lojistik koridorlara yakın oluşu, ticaret yollarının ortasında ve tüm taşıma modlarına hakim konumu sayesinde önemli geçiş noktası olma özelliği taşıyor. Türk ihracatçısının ülkesinin bu özel konumunu avantaja çevirmesi için modlar arası bağlantıların sağlanması ve kombine taşımacılığın geliştirilmesi gerekiyor. Lojistik zincirin bileşenlerinde hız ve maliyet ekseninde iyileştirmeler yaptığımız takdirde bu özel konumu avantaja çevirebiliriz.

Demiryolu taşımacılığının serbestleşmesi, ülkemiz üzerinden geçebilecek Çin-AB ve AB-İran arasındaki transit taşımacılık hizmetinin maliyet ve hız ekseninde gelişmesi adına önemli bir fırsat. UTİKAD olarak önemini vurguladığımız intermodal taşımacılık da daha ön plana çıkacak, bunu takiben maliyet anlamında olumlu yansımalar görülecektir. Maliyetteki düşüşün rekabette elimizi güçlendireceğini öngörebiliyoruz. Bu noktada Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan’ın Bakü-Tiflis-Kars hattının iki ay içinde devreye gireceğini açıklaması umut verici gelişmelerden. Çin ile Avrupa arasında kurulan hattın, Türkiye üzerinden geçirilmesi, yük trafiğinin ülkemize çekilmesi ve Türkiye’nin döviz gelirinin artırılması açısından büyük önem taşıyor. BTK’nın devreye alınmasındaki gecikme sonucunda Gürcistan’ın Karadeniz üzerinden Avrupa’ya ulaşması ile mevcut yük potansiyelini çekme ihtimali artıyor.

Transit ticarette ‘aktarma merkezi’ olma iddiamızı kuvvetlendirecek diğer yatırım ise yeni İstanbul havalimanı. Bu projeyle Türkiye’de ilk kez ‘kargo şehri’ uygulaması başlayacak. UTİKAD olarak bu yapının içinde yer alarak KOBİ üyelerimize destek olmayı planlıyoruz. Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesi de olumlu sonuçlar verecek. Gerek taze sebze meyve ihracatında gerek de Rusya’ya gönderilen diğer ürünlerde meydana gelecek artış önümüzdeki aylarda ihracatçımızı dolayısıyla lojistik sektörünü memnun edecek. Ayrıca tüm dünyanın iş yapma şekillerini hızla değiştiren dijitalleşme, nesnelerin interneti, endüstri 4.0 gibi kavramlar pek çok sektörde olduğu gibi lojistik sektörü için de bir dizi tehdidin yanı sıra büyük bir fırsatlar denizi yaratacak.

Sektörün geleneksel iş süreçlerinden yeni sürüm iş yapış şekillerine hazırlanması gerekiyor. Bu hazırlığın en önemli boyutu da sektörün en önemli üretici unsuru olan insanın bu yönde donatılması ve teknolojik araçlarla birlikte uyumlu iş yapış şekillerinin bir an önce devreye alınması. Bu çerçevede bu yıl başında kurduğumuz e-ticaret odak grubuyla bu yöndeki gelişmeleri değerlendirerek, gerek mevzuatta yapılması gereken güncellemeler gerekse dünyadaki iyi uygulamaların ülkemize kazandırılması yönünde çalışacağız.”

Ö. Çetin NUHOĞLU

UND Yönetim Kurulu Başkanı

Ortak çalışmalar meyvesini verecek

“Son birkaç yıldır, ülkemizde ve bölgemizde olağan dışı gelişmelerle karşı karşıya kaldık. Yaşanan tüm gelişmeler hiç kuşku yok ki sektörümüzü derinden etkiledi. 2016 yılında Türk araçlarıyla gerçekleştirilen ihracatta 2015 yılına göre yüzde 1 civarında düşüş yaşandı. İhracattaki yüzde 0,8 oranındaki gerilemeye paralel olarak nitelendirilebilecek bu düşüş, karayolu taşımacılarının yıl içinde yaşadığı kronik sorunlar, (sınır kapılarında yaşanan uzun süreli beklemeler ve kuyruklar, Batı kapılarındaki sıkıntılar, İran üzeri taşımalardaki sorunlar ve engellemeler) yanı sıra Rusya ile yaşanan siyasi krizin etkileri ve Ortadoğu bölgesindeki siyasi karmaşanın yarattığı ulaşım sıkıntılarına bağlanabilir.

Karayoluyla ihracat taşımalarında Türk-yabancı pazar paylaşımındaki son bir yıllık gelişim incelendiğinde, yabancı araçların Türkiye ihracatının taşınmasında pazar payında artış sağladı. Yabancı araçların Türkiye sınır kapılarından giriş ve çıkışlarında, yol kenarındaki denetimlerin etkinleştirilememiş olması oldukça önemli. Bu durum komşu ülke taşımacıları karşısında ülkemizde kayıtlı karayolu taşımacılarının daha fazla destek görmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Buradan hareketle ortak karar alınmasını gerektiren hallerde prensip kararlan almak ve lojistik mevzuatı düzenlemelerinin koordinasyonunu sağlamak üzere ‘Lojistik Koordinasyon Kurulu’ UND’nin de desteğiyle oluşturuldu.

Türkiye Ulaştırma Ana Planı’nın ardından başlatılan ‘Türkiye Lojistik Ana Planı’ ile birlikte sektörün geleceğinin sağlıklı şekilde kurgulanmasının önünü açan faaliyetler, hızla tamamlanma evresinde. UND, Türkiye Ulaştırma Ana Planı’nın kilit aşaması olan ‘Paydaş Analizi’ aşamasında etkin rol aldı. Türkiye’nin en büyük ticaret partneri Almanya güzergahında taşımaları engelleyen kota kaynaklı ve haksız alınan geçiş ücretleri sorunlarına karşı Macaristan ve Avusturya’da yerel düzeyde açılan idari dava ve tazminat davalarından Macaristan ayağındaki davalar, 2015’te tarihi gelişmelere sahne oldu. Ekim 2016’da Macaristan’da açılan kota ile ilgili dava hakkında Avrupa Adalet Divanı, Türk taşımacılarının kota mağduriyetini gündemine aldı. UND’nin aktif destek verdiği girişimlerden biri de Türkmenbaşı-Bakü hattında çalışan ‘Berkarar’ ve ‘Bahtiyar’ Ro-Ro gemi ücretleri konusu oldu. Bu konuda yüzde 20 indirim yapıldı. Aynı şekilde Azerbaycan da gemi ücretlerinde yüzde 20 indirim yaptı. Azerbaycan’da ‘Transitin Kolaylaştırılması Şurası’nın kurulmasıyla, sürücülerin Kazakistan’daki kalış süreleri ve Aktau Liman işlemleriyle ilgili gelişmeler, güzergah maliyetlerinde iyileşmeler sağladı. Türkiye ve Çin Halk Cumhuriyeti ile ‘Karayoluyla Uluslararası Taşımacılık Anlaşması’ imzalandı. 2017’de Çin ile Türkiye arasındaki anlaşma, doğu-batı ticaretinde Türkiye’nin önemini artıracak. İpek Yolu, Türkiye’nin bölgesel lojistik üs olarak yükselişinin tetikleyicisi olacak. Sonuç olarak lojistik giderek değer kazanıyor ve ülke refahına katkısı artıyor. Yapmamız gereken tek şey, hızımızı kesen mevzuat, prosedür ve bürokratik engelleri ayrıntılı olarak analiz etmek. Ayrıca her türlü iyileştirmeyi kamu ile mutabakat içinde hızla hayata geçirmek olmalıdır.”

Kaynak: lojistikglobal.com