Aysberg Basın
Yayın akademik danışmanı Prof. Dr. Stefan Iskan ve IBM’in eski İdari Direktörü
ve Alman Futbol Kulübü VfB Stuttgart’ın Onursal Başkanı Erwin Staudt ile
Endüstri 4.0 ve lojistik sektörünün bu süreçte nasıl bir değişimden geçeceğini
konuştuk.
KargoHaber
olarak, IBM’in eski İdari Direktörü ve Alman Futbol Kulübü VfB Stuttgart’ın
Onursal Başkanı Erwin Staudt ve Prof. Dr. Stefan Iskan ile Endüstri 4.0,
dijitalleşme, değişim ve Türkiye’deki liderlerin şirketlerini şimdiden geleceğe
hazırlamaları için neler yapmaları gerektiği konusunda özel bir söyleşi
gerçekleştirdik. Erwin Staudt, 2007 yılında başında bulunduğu takımı VfB
Stuttgart ile Alman Birinci Ligi Bundesliga’da şampiyonluğu yaşadı. Alman eski
Başbakanı Gerhard Schöder ile birlikte Avrupa’nın dijital topluluğunun politika
belirleyicileri ile iş insanları arasındaki en büyük ortaklığı olan D21’i
kurdu. İşte bugün birlikte çalışan bu ikilinin sorularımıza yanıtları...
‘Endüstri
4.0, değişim ve dijitalleşme’, dünya çapında anahtar kelimeler bunlar mı?
Dijitalleşme en çok hangi alanlarda gelişmiş durumda?
Staudt: Tam
şu anda tüm dünyada çok önemli değişiklikler yaşıyor. Bu, IT (bilgi
teknolojileri) için de geçerli. Her şey geçmişte olduğundan çok daha hızlı
değişime uğruyor, bu da pek çoğunu korkutuyor. Ama bazıları da bunu
şirketlerini yeniden yapılandırmak ve yeni iş modelleri kurmak için muazzam bir
fırsat olarak görüyor. Bilgisayar kapasitesindeki artışların bir sonu yok. Bu
teknolojik gelişmeler ve son derece elverişli taşıma sistemlerine bağlı olarak
dünya global bir köye dönüşüyor.
Dijitalleşmede
gelişim en çok otomotiv endüstrisinde. Artık üretim maliyetlerini en alt
seviyeye düşürmeyi hedefleyen verimli Japon üretim modelini benimsediler ve çok
iyi iş çıkardılar.
Son derece
gelişmiş IT sistemlerine rağmen otomotiv endüstrisi tedarik zincirinin tüm dağıtım
aşamalarında tutarlı bir şeffaflık sürdürmeyi başaramadı. Şimdi bu durum
birdenbire değişecek mi?
Staudt:
Eskiden öne sürülen “çalışmıyor, bilgisayarın kapasitesi doldu, IT sistemimiz
buna göre tasarlanmadı” gibi bahaneleri bugün unutmak gerek. Artık IT bir engel
değil, yaratıcılığımızın göstergesi. Engel teknolojinin kendisi değil, onu
yönetme şeklimiz.
IT’nin
olanakları, onun yarattığı veri miktarı ve bunların anlamlı şekilde kullanımı
özellikle küçük ve orta ölçekli şirketler için fazla talepkar. Bu gelişmelere
nasıl uyum sağlayabilirler?
Staudt:
Makine tedarikçileri gömülü sistemler sunuyorlar. Makine gerecinin değeri artık
sac veya çelik levhayı değil Söz Konusu Endüstri 4.0 ise “Türkiye Kendi Yolunda
İlerlemeli”öncelikle yazılımın sahip olduğu değeri içeriyor. Orta ölçekli bir
şirket artık bütünsel olarak lojistik ve satış sonrası ile katma değerli
hizmetler de dahil olarak teknoloji ve hizmet paketini satın alıyor.
Endüstri 4.0
söz konusu olduğunda Türkiye’deki lojistik şirketleri en çok neyi göz önüne
almalı?
Prof. Dr.
Iskan: IT bunu tek başına halledemez. Almanya’da başlatılan Endüstri 4.0
tartışması tipik olarak Alman... Almanya’da bizler giderek vizyonerlikten çok,
iyileştirici rolü üstlenmeye başladık. İşin tamamı üretime ve operasyon lojistiğine
indirgenmiş durumda. Türkiye kendi yolunda ilerlemeli.
Türkiye’deki
fabrikalarda konuyla çok daha geniş çapta ilgilenmeliyiz. Kendi süreçlerimiz ve
organizasyon yapılarımızla daha yoğun şekilde ilgilenmeliyiz. Yapıyı ve süreç
organizasyonunu aynı zamanda radikal şekilde yeniden düzenlemezsek IT çabaları
boşa çıkar. Bu son derece rahatsız edici ama nihayetinde alternatifsiz bir
durum.
Yöneticiler
öncelikle ne yapmalı ve orta vadede en çok ne işe yarar?
Prof. Dr.
Iskan: İdari süreçlere bakmalıyız. Bu alanlar halen sıklıkla ihmal ediliyor ve
organizasyon içerisinde tutuluyor çünkü şubelerin merkezler ile fonksiyonları
genellikle aynı. Bunlar örneğin karayolu taşımacılığında planlama, faturalama,
arşivleme, kontrol, müşteri hizmetleri veya müşteri tarife yönetimini içeriyor.
Bunlar yeni
konular değil ama titizlikle ele alınması gerekiyor. Artık bilişim
teknolojileri tüm işyerleri için veri dosyasına dayalı sürekli süreç
organizasyonu imkanı veriyor. Bu da uygulamada yatırım ve kararlılık gerektiriyor.
Sadece
lojistik hizmet sağlayıcıları için mi gerekiyor bu?
Prof. Dr.
Iskan: Hayır, göndericiler açısından da etraflıca düşünülmesi gerekli. Sonuçta
otomatik ve temiz datayı hizmet sağlayıcılarına iletmek durumundalar. Bu
yapılmazsa Endüstri 4.0’dan söz etmemize gerek yok.
Bunların
hepsi daha fazla dijitalleşme anlamına geliyor. Lojistik hizmet sağlayıcılar
finansal olarak tüm bunları karşılayabilir mi?
Prof. Dr.
Iskan: Çoğu şirket zaten bunun üzerinde çalışıyor. Yönetilebilir marjlar ile
kolay değil. Orta ölçekli şirketler en iyi fırsatlara sahip olmalarına rağmen
konuyu çoğunlukla hafife alıyorlar. Bu tip şirketlerde yenilikler ve değişimler
çok daha hızlı fark edilebiliyor.
Orta ölçekli
şirketlerin IT’si holdinglerinki kadar karmaşık değil. Büyük şirketler
genellikle satın almalar yoluyla büyüyor ve geçmişteki IT yapılarını uyumlu
hale getiremiyorlar. Destek ile çalışmaları gerekiyor ve daima mevcut sistemlerinin
etrafına bir şey örmeleri gerekiyor. Bu nedenle giderek daha fazla arayüz
oluşturuyorlar. Onlar için IT, boyun kırıcı gibi. Şimdi pek çok karayolu
taşımacısı yük değişim platformunu kendi içinde oluşturuyor. Bu, çok çeşitli ve
işlemeyen gönderi yönetim sistemlerini içeride toparlayabilmek için son çare
gibi görülüyor.
Söz Konusu
Endüstri 4.0 ise “Türkiye Kendi Yolunda İlerlemeli”
Bu durum
kurumların sipariş alma rekabeti içindeki pozisyonlarını güçlendirecek mi?
Prof. Dr.
Iskan: Hayır. Gelecekte arayüzler iş ortaklarının seçimi için yeni bir kriter
haline gelecek. Bu hem göndericinin bakış açısından hem de alt yükleniciler
tarafında geçerli. Temel soru şu olacak; bir ortak ile ne kadar kolay bağlantı
kurulabilir? Endüstri 4.0’dan söz ederken pek çok kişinin henüz bunu anlamadığı
izlenimine sahibim. Bu, açık kaynak ve ağa bağlanabilirlikle ilgili bir konu,
korumacılık ile ilgili değil. Ancak bunu uygulamada görebiliyoruz.
Örneğin her
bir telematik tedarikçi kendine ait bir şey yapıyor. Benim iletişim için arada
daima bir arayüzüm vardır. Onların şartları altında navlun değişimi
reddediliyor. Göndericiler de -otomotiv endüstrisinde olduğu gibi- varsayılan
standartlara rağmen kendi veri kayıtlarını oluşturuyorlar. Bunun Endüstri 4.0
ile hiçbir ilgisi yok.
Pek çok
yönetici Silikon Vadisi’ni ziyaret edip yeni izlenimler ediniyorlar. Böylece
şirketlerinde değişimi sürdürmek için iyi bir temel mi oluşturuyorlar?
Prof. Dr.
Iskan: 40 yöneticiyi üç günlüğüne Göcek veya Bodrum’a göndersem onlar da harika
izlenimler ve olumlu geribildirimler ile dönerler. Sadece bir ekip seyahati
yapmak, şirketlerde bir şeylerin değiştiği anlamına gelmez. Söz konusu olanlar
hala aynı kişiler ve bu çok önemli.
Bir şeyleri
değiştirmek istiyorsanız, mevcut orta ve alt düzey yönetici kadrosunun dostu
veya arkadaşı olmayan, dışarıdan yeni insanlara ihtiyacınız var.
Şirketlerinizdeki resmi olmayan ağlara ulaşmayı ve firmanız ile gurur duyan ve
motivasyonlu çalışanları işe dahil ederseniz, neredeyse başarmışsınız demektir.
Liderlik ekibinizin ve çalışanlarınızın doğrudan kumbaralarına hitap etmezseniz
neredeyse hiçbir şey değişmez.
Almanya’daki
demografik değişimin daha da fazla dijitalleşmeyi gerekli kıldığı doğru mu?
Prof. Dr.
Iskan: Bu sürekli önümüze gelen bir konu ama aslında hiç de öyle değil. Konu
tamamen kar ve verimlilik ile ilgili. Şoförler hariç, pazarda istihdam edilecek
insan var, sadece onlara daha adil ödeme yapmak istemiyoruz. Şu anda Almanya’da
‘Doğu Avrupa’ modeli uyguluyoruz.
Daha adil bir
tartışmaya ve her şeyin ötesinde bütünsel bir şirket yaklaşımına ihtiyacımız
var.
Almanya’da
Endüstri 4.0 tartışmasının etik açıdan savunulabilir olduğunu düşünüyor
musunuz?
Prof. Dr.
Iskan: Bunu yargılayamam. Ama bugün etik ve medikal düşünceler ışığında
yönlendirilmesi gereken lojistik alanında da bir tartışma var. Depodaki
insanlarla ne kadar uzağa gidebilirim? İnsanlar için ne yapabilirim? Bir şirket
paketleri robotlar veya dronlarla taşımak istiyorsa bunu yapabilir. Yenilikçi
bir dokunuş var. Ama etik açıdan çok ince kırmızı bir çizgi üzerinde yürüyoruz.
Şirketlerin
de insanlara karşı sosyal sorumlulukları vardır. Bu şirketlerin üst yönetimleri
bunun farkında mı, emin değilim. Bence bu yerine koyma değil, teknoloji ile
insanın esnekliğinin dengeli şekilde bir arada var olması anlamına geliyor.
Toplum açısından zaten olumsuz bir yoldayız. Anahtar kelimeler sosyal sigorta
ve emekli maaşları.
Değişimler
kaçınılmaz ama baskı henüz rakamlarda hissedilmezken lojistik hizmet sağlayıcıyı
nasıl değiştirebilirsiniz?
Prof. Dr.
Iskan: Vizyonsuz değişim olmaz. Bundan biraz daha fazlası var. Acımasızca
vizyonunun ötesine geçme yeteneğine sahip bir lider olmadan değişim olmaz.
Dirence karşı övme ve yaptırım arasında gidip gelen bir sistem olmalı. Liderlik
her zaman demokrasi demek değildir. Lütfen yanlış anlamayın. Bu sürekli önemli
sorular soran insanları değiştirmek anlamına gelmiyor. Bunu hiçbir şekilde
değiştirmemelisiniz. Onlar iyidir. Kendilerini ve diğerlerini değiştirmek
istemeyen liderleri sorgulamalısınız. Üç kez uyarı vermelisiniz. Yine de
olmazsa o zaman bu tür insanlar gitmeli. Bu bir liderlik sorunu!
Kaynak: kargohaber.com