Ülkemizin
en yüksek hacimli hizmet ihracatçısı sektörlerinden lojistik sektörü coğrafi
konumumuz ve son yıllarda atağa geçen alt yapı yatırımları ile her geçen gün
önem kazanıyor. Karayolu, havayolu ve demiryolunun yanı sıra denizyoluna özellikle
de limanlara yapılan yatırımlar ve armatörlerimizin istikrarlı büyümesi ülkemiz
adına atılan büyük adımlar olarak ön plana çıkıyor.
Dünya
geneline bakıldığında taşımaların yüzde 75’inin denizyoluyla yapıldığı
görülüyor. Bu noktada uluslararası ticaret hacmine paralel olarak denizyolu ile
gerçekleştirilen taşıma faaliyetleri de her geçen gün artıyor. Yıllar içinde
gelişimini sürdüren Türk denizcilik sektöründe bugün Arkas gibi Türk armatörlerimiz
özellikle Akdeniz havzası ve Karadeniz’de ciddi bir güç olarak faaliyetlerini
sürdürüyor. Bunun yanı sıra UTİKAD üyeleri arasında yer alan Asyaport, Marport,
Ortadoğu Antalya Liman İşletmeleri, DP World Yarımca Liman İşletmeleri gibi dev
yatırımlar ülkemizin transit taşımacılıkta da önemli rol oynamasını sağlıyor. Uğrak
yapan gemi sayılarındaki artış ve mevcut limanlardaki yenileme çalışmaları ile
Türk limanlarında yük elleçleme kapasitesi de her geçen yıl yükseliyor.
Rakamsal değerlere bakıldığında; Türkiye’de 2015 yılında 300 milyon tondan
fazla yük denizyolu ile taşınmış, bu hizmet üretiminden yaklaşık 200 milyar
dolar girdi sağlanmıştır.
Türkiye’nin
en önemli avantajlarından biri de Ro-Ro taşımasındaki etkin faaliyetleri olarak
karşımıza çıkıyor. Türk firmalarının intermodal taşımasının temel unsurlarından
Ro-Ro taşımacılığındaki mevcut gücü ve yatırımları hem Türk nakliyecisine hem
de bölge ülkelerinin nakliyecilerine hizmet veriyor, Türkiye’nin transit
güzergâh ülkesi olarak kazancını arttırıyor. Ancak bu noktada ülkemizdeki bir
eksikliğe de dikkat çekmek gerekiyor. Büyük yatırımlarla kurulan uygun
altyapıya, kaliteli işgücüne ve yüksek teknolojiye sahip dev limanların art
alana ulaşımında karayolu ve demiryolu bağlantılarının tamamlanmamış olması
hizmet sürekliliğinde sıkıntılara neden olabiliyor. Henüz demiryolu bağlantısı bulunmayan
limanların hepsine bu bağlantıları kısa sürede oluşturmanın mümkün olmadığının
farkındayız, ancak limanlara hizmet edecek iç terminaller ile en azından
maliyetleri azaltarak modlar arası bağlantıyı sağlamak mümkün. Lojistik
Koordinasyon Kurulu’nun çalışmaları ve önümüzdeki dönemde hazırlanması beklenen
Lojistik Master Planı ile liman yatırımlarına gereken art alan alt yapılarının
sağlanacağını düşünüyoruz. Aynı zamanda yapılan yatırımların atıl kalmaması
için ülke genelinde bütünsel bir limancılık stratejisi yaklaşımının da
benimsenmesi büyük önem taşıyor.
Ülkemiz
açısından son yıllarda atağa geçen denizyolu taşımacılığına dünya genelinde
baktığımızda ise kuşkusuz geçen yıl yaşanan büyük çöküşleri yakından takip
etmek ve doğru analiz edebilmek de gerekiyor. Çünkü 2016’nın son çeyreğinde dünyanın
yedinci büyük konteyner hat operatörü Hanjin Shipping’in iflası özellikle orta
ve küçük hat operatörleri için tehlikeli bir hal almıştı. Sektörde büyük
dalgalanmaya neden olan iflasın hemen ardından denizyolu taşımacılığının dev
firmaları arasındaki birleşmeler ve satın almaların sonuçları da tabii ki
sektöre yansıdı. Gemi arzının azalması, denizyolunun tercih edilmesinin sebebi
olan düşük maliyetleri olumsuz etkilemeye başladı. Özellikle son dönemde dünya genelinde
yaşanan ve medyaya ‘konteyner savaşları’ olarak yansıyan durum, maliyetlerin
ciddi anlamda artışına neden oluyor. Birçok ihracatçı firma konteyner
siparişlerinin gelmemesi ve fiyatların tavan yapması nedeni ile zor günler
geçiriyor. Bu konunun ivedilikle çözüme kavuşması ve yükseliş trendinde olan
dış ticaretimizin bu süreci en az zararla atlatması için girişimde bulunulması
gerekiyor.
Emre ELDENER
UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı
UTA Haziran 2017