Navlunların
yüzde 100-400’e varan oranlarda artması, global pazarda da yoğun tepki alıyor.
Avrupalı ithalatçı ve ihracatçı, 'konteyner krizi’ni rekabet kurumlarına
taşıdı. Türkiye'de de yerli çözüm için devlet desteği isteniyor.
Uluslararası
taşımacıların maliyet gerekçeleriyle hat sayılarını azaltması, firma
evlilikleri ve navlundaki yükseliş sonrası ortaya çıkan “konteyner krizi” için
Avrupalı firmalar, rekabet kurumlarına başvuru yaptı. Konu, Türkiye'nin
ihracatını da olumsuz etkiliyor. Ekonomi Bakanlığı ve TİM;
‘ihracatçı-lojistikçi-hükumet’ üçlüsünü buluşturan toplantılarla çözüm
arayışında.
“Lojistik
Bilgilendirme Toplantısı” adıyla düzenlenen toplantıların üçüncüsü TİM’in Dış
Ticaret Kompleksi’ndeki Şehit Ömer Halis Demir Konferans Salonu’nda
gerçekleştirildi. MSC, Arkas, Turkon ve Vapur Donatanları Derneği’nin de
iştirak ettiği toplantıya TİM Lojistik Konseyi Başkanı Bülent Aymen ev
sahipliği yaptı.
Son bir yılda
navlunların yüzde 100 ile yüzde 400 oranlarına varan, açıklanması zor ve
ihracatçı tarafından altından kalkılamayacak bir yükseliş içine girdiğini
vurgulayan Aymen, “Deniz nakliye şirketleri ihracatçıyla aralarındaki ilişkiye
kısa vadeli bakmamaları gerekiyor” diye konuştu.
Güney Koreli
Hanjin firmasının iflasını takiben, deniz konteyner nakliyesi firmalarının
monopol bir yapıya doğru gidiyor olmasının fiyat artış sorununun en temel
sebebi olarak düşündüklerini söyleyen Aymen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Deniz
nakliye şirketleriyle kazan-kazan ilkesi gereğince uzun vadeli başarılara
birlikte imza atmayı hedefliyoruz. 2017’nin ilk beş ayında ihracat rakamları
öngörülenden de öte sıçramalar kaydetti.
Bu sürecin devamı için ihracatçıya kolaylık gösterilmesini ve lojistik
firmalarının desteğini bekliyoruz. ”
Bülent Aymen’in
konuşmasının ardından toplantıya katılan Arkas Denizcilik Genel Müdürü Murat Denizeri,
MSC Gemi Acenteliği A.Ş ve MSC Cruises Türkiye Acente Hizmetleri Müdürlüğü
Yönetim Kurulu Üyesi Savaş Ercan, TURKON Kurumsal İlişkiler Yöneticisi ve Vapur
Donatanları-Acenteleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Muhammed Şeyda,
izleyicilerden gelen soruları yanıtladı.
İŞTE
İHRACATÇILARDAN GELEN SORULAR VE YANITLARI
Dönemsel
artışlar bizim için çok problem. Navlunları 3 aylık dönemler halinde
belirleyebilir misiniz? Böylece biz de navlun artışını müşteriye anlatabiliriz.
Ama önceden bilmeliyiz. Özellikle ilaç ve tarımda hasat başlamadan satış
oluyor. Malım gitsin de nasıl giderse gitsin diyerek sıkıntı içindeki üretici de
300 dolarlık yerlere 1000 dolar verebiliyor.
Bu dediğiniz
bazı pazarlarda mümkün ama bazı pazarlarda verilemez. Continant pazarında 6 aya
kadar fiyatlar alabilirsiniz ama Uzakdoğu pazarında bu çok zor. Bu talebinizi ileteceğiz. 2008 yılından bu
yana bir kriz var. Denizcilik şirketleri de krize en çabuk girip, en zor çıkan
sektördür. Konunun her iki tarafından bakmak lazım. Evet bir realite var.
Yükseliş de devam edecek gibi gözüküyor. Çünkü hatlar da ayakta durmak zorunda.
Siz de rekabet ediyorsunuz ama bizim de büyük bir rekabet içinde olduğumuzu göz
önünde bulundurun lütfen. Bizler slot maliyetleri de yaparız. Konteyner dolu
gelip, boş geliyorsa, maliyetler üzerine eklenmek zorunda. Dolu gidip dolu
geliyorsa, navlun daha düşük olur.
Konteyner
verilmemesi konusunda duyumlar alıyoruz. Bu ne kadar doğru? Lokal masraflar,
özellikle navlunların düşük olduğu durumlarda navlunlardan daha yüksek. Bunun
ederi bu mudur? Devlet bir kısıt koyabilir mi?
Konteyner
vermeyen acenteleri bize söylerseniz gereğini yaparız. Magazinsel boyutunun
dışında böyle bir şey olması söz konusu olamaz. Gelen gemilerin dolu gelip dolu
kalkması gibi bir mecburiyet var. Böyle bir firma varsa, bizim çatımızda yeri
yok. Biz de basından okuduk, bu çok komik ve bize de ters geliyor.
Liman masrafları
bölge, il ve limana göre değişiyor. Ama 10 yıl önce ne ise, şimdi de o. Bir
maliyet var ve limanlarda hepsinin tarifeleri mevcut. Acenteler de bunun
üzerine bir kar payı koyar ve ihracatçıya yansıtırlar. Liman masraflarının
büyük kısmı kapı girişi, Crane, elleçleme gibi kalemlere gider. Hepimiz
forwarderlerle çalışıyoruz. 14-16 armatör ve aynı sayıda acente var ama 2-3 bin
aktif forwarder var. Forwarderlerin fahiş fiyatlar aldıkları şikayetleri bize
de geliyor.
HATIRLI
MÜŞTERİNİN KONTEYNERİ GİTSİN DİYE İNDİRİLEN KONTEYNERLER OLUYOR
Bülent Aymen,
burada itiraz ederek devreye giriyor:
“Birincisi
ithalatta oluyor ama ihracatçı lokal masrafları çok iyi biliyor. Serbest
ticaret kuralları çerçevesinde devlet pek de müdahale edemiyor. Devlete ait
liman kalmadı ve bir şekilde limanların o masrafları çıkarması lazım.
Konteynerin gitmemesi konusunda ise söylenenlerde doğruluk payı var. Büyük
şirketlerin herhangi bir malı geldiğinde ona öncelik veriliyor. Gemiden
indirilen konteynerler var. O nedenle çok da masum değiller. Daha düşük
navlunlu yükü indirdikleri oluyor. Ağzınızı da açamıyorsunuz. Yani konteyner
şirketleri çok da masum değiller.”
Yükleme
talimatı verip, bookingini yaptırdıktan sonra konteynerim indirilirse bizi kim
koruyacak?
Savaş Ercan:
Bizzat sahadan gelen biriyim. Mesleğim de uzakyol gemi kaptanlığı. Sizlerden
aldığımız bookingleri gönderiyoruz. Gemilerde pek çok etken var, onlar da
hesaplanıp tamamlandıktan sonra sizden gelen hesaplarda da farklılıklar
olabiliyor. Bizim onun yerine başkasına yer vermek hiç karşılaşmadığım bir
olay. Bu tonaj farklılıklarında yapılabilir. Yani beyan edilen yük ile gemideki
yük arasında fahiş fark varsa olur. VIP’e yer vereyim, sizi indireyim olacak
şey değil. Armatörlerin hepsi aynı gemide. Eskiden rekabet ederlerdi.
Armatörleri farklı kılan lojistik hizmetler ve müşteri ilişkileridir. Konteyner
vermiyorum sözü hayal. Türkiye’ye onca
yatırım yapan grupların ne siyaset yapacak zamanı ne de düşünceleri olmadığı
kanaatindeyim.
Yer vermememe
konusunda bir siyasi yaklaşım görüyorum. İsrail ile çalışıyordum, buradan
açamadığımız bookingleri oradan çok rahat açıyorduk. 30 yakın ülkeye hep karşı
taraftan bookingleri açtırarak işlerimizi yürütüyoruz. Yapılan ihracat
yüklemelerimizin ardından yıkama ücreti gibi fahiş faturalar geliyor. Kozmetik
ürünleri ihraç ediyoruz, kırmızıya düştüğümüz zamanlar fazla olabiliyor. Bu
durumda liman devreye giriyor, indirme-bindirme, depolamanın ardından ciddi
rakamlara ulaşıyor. Burada da sizin yapacağınız hamleler ne olabilir?
Kırmızıya
düştüğünüzde bir maliyet çıkıyor ve konuyla ilgili bir hizmet veriliyorsa, size
yansıması normal.
Biz IMO 5.2
kapsamında kimyasal ihracat yapan bir firmayız. Örneğin konteyner firması mart
ayında 4 bin dolar navlun açıklıyor. Ben de müşterime ek maliyetleri ekleyip 6
bin diyor ve satıyorum. Tam booking yapacağım, diyorum. Bakıyorum fiyat 6.500
dolara çıkmış. Ona göre revize ediyorum, ama bakıyorum başka bir operatörde
fiyat 9 bin dolar olmuş. Fiyat denetimini sağlayamıyoruz. Benim maliyetlerim
çok yüksek, rekabet edemiyorum. Ben dünyayla yarışan bir Türk firmasıyım. Benim
rakiplerim direkt servis yapıyor, ben niye direkt servis yapamıyorum? Kimse
bana yardımcı olmuyor. Arkas ile yapamıyorum. Admiral derse ki, bana 5 bin
dolar vereceksin, hiçbir şansım yok veriyorum. Turkon’a veriyoruz, para
Türkiye’de kalsın diyoruz, ikinci yükü almıyor. Biz bu şekilde rekabet
edemeyiz. Maliyeti 15 bin dolar navlunu kimse kabul etmez. Türkiye ikincisi
olduk ama 10 gün sonraki navlunu göremiyorum. Soru sormak yerine sorunumu
anlattım. Teşekkür ederim.
Ardiyesiz
girişte gün değil, artık saat koymaya başladılar. Gemiyi kaçırdığımız anlar
oluyor. Özellikle MSC de bunu çoğunlukla
yaşıyoruz. Bununla ilgili bir çalışma var mı? Koştur koştur yüklüyorsunuz,
ondan sonra 5 gün daha bekle ki gemi kalksın.
Kalkış, başka
bir şey, ardiyesiz giriş tarihi ise daha başka bir şeydir. Size cut-off
uyguluyorum. Limandaki pencere sisteminin gün ve saatleri vardır. Limanlar,
programlama yapar. Örneğin ABD’de 24 saat kuralı var. Bütün bunlar için
limanların zamana ihtiyaçları var. Artık çıkış bildirimleri yükler gemiye
alınmadan başlıyor bir nedeni de bu olabilir. Liman bazlı kaynaklanmış
olabilir. Mutlaka check edilecektir. MSC, cut-off konusunda en esnek hatlardan
biridir. Gerek gümrük gerekse de liman altyapısından kaynaklanıyor olabilir.
Ama bizle ilgili bir durum varsa düzeltilmesi için ilgili başvuruları
yapacağım.
Liman
ücretlerinin limanına göre farklılıklar oluşturmasını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Bakanlık, bir
tavan ücret belirlemiştir. Limanlar da o tavan ücreti geçmeyecek şekilde
serbest ticaret kurallarına göre fiyatlarını belirler. Devlet, limana yetki
vermiş ve şu şu ücretleri alabilirsin, şu kadarını da bana vereceksin demiş.
Ortadoğu ve
Körfez ülkelerine yapılan taşımalarda son 3-4 ay içinde yüzde 100’ü geçen fiyat
artışları yapıldı. Bu artış önümüzdeki dönemde iniş gösterecek mi, yoksa artış
devam mı edecek?
Son 3 ayda
yaşanan aslında arz-talep dengesinin oturmasıyla ilgili bir durum. Şahsi
görüşüm, bölgesel pazarlar göz önüne alındığında artışın dönemsel olduğu ve
artışın bir süre daha devam edebileceği yönündedir. Temmuz Ağustos döneminde
Uzakdoğu navlunları düşmüştür. Her yıl
eylül ayında da navlunlar bir artış gösterir. Bunlar tamamen gemilerin
yüklemelerle ilgili bir durumdur. Örneğin, Avrupa tatildedir, Avrupa’dan
boşalan yerleri biz Akdeniz ülkelerine verirler o dönem de navlunlar uygun
olur. Avrupa’da son 5 yıldır çok önemli sıçramalar yaşanmaz en fazla 20 pound,
50 pound oynamalar olur. Armatörler, o bölgelere standart bir servis uygular ne
armatör çıkar ne başka armatör girer. O düzen de navlunların sabit seyretmesi
sonucunu getirir. Ama Uzakdoğu, Arap Yarımadası, Afrika değişken pazarlardır ve
navlunlar da dönemsel farklılıklar gösterir. Öngörmek de mümkün değildir.
Konteyner arzı
niye düştü?
Konteyner
arzının azalmasının pek de dile getirilmeyen bir nedeni daha var.
Konteynerlerin yüzde 70’i Çin’de üretiliyor. Bu durumda Çin’deki her türlü
negatif gelişme piyasayı direkt etkiliyor. Diğer bir neden de konteyner
üretiminde solvent boya kullanımının zorunlu hale getirilmesi. Bu karar
maliyetleri çok yukarılara çektiği için, üretim rakamlarına da yansıdı. Solvent
boya zorunluluğunun ardından konteyner üretimi yüzde 50 düştü.
Selçuk ONUR-
LOJİPORT
Kaynak: lojiport.com