Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / ÇİN, 6 KORİDORLA DOĞU’YU GÜÇLENDİRİYOR

ÇİN, 6 KORİDORLA DOĞU’YU GÜÇLENDİRİYOR

ÇİN, 6 KORİDORLA DOĞU’YU GÜÇLENDİRİYOR14.07.2017900 milyar dolarlık Yeni İpek Yolu projesi, Asya, Avrupa, Afrika ve Güney Amerika’yı birbirine bağlayacak. Anlaşma, yeni imkânlar ve yeni bir gelecek sağlayacak ekonomik ve stratejik iş birliği projesi olarak tanımlanıyor.

Küresel refah ve iş birliği koridoru olarak nitelendirilen bu proje bir lojistik hat olmanın dışında parasal dolaşımı, ülkeler arası engelsiz ticareti, politik iletişimi amaçlıyor. Bir başka bakış açısına göre ise Yeni İpek Yolu projesi, Amerika’nın Avrupa’nın kalkınmasında kaldıraç etkisi gösteren Marshall Planı’ndan sonraki en önemli küresel ekonomik ve siyasi yatırım projesi olarak değerlendiriyor.

Proje her ne kadar ekonomik çıkarları gözetiyor gibi görünse de aslında dünyadaki güç dengesini derinden sarsan jeostratejik bir hamle. Amerika’nın askerî ve siyasi hegemonyasına karşı, Çin ve çevre ülkeleri bu kez ekonomik tabanlı bir Pax Sinica (Çin Barışı) eksenini kuruyor.

Ekonomik eksen Doğu’ya kayıyor

İpek Yolu tarih boyunca Doğu ile Batı arasında malların, insanların ve fikirlerin taşındığı bir ticaret ve etkileşim kanalı olmuştu. Yüzyıllar boyunca dünya ekonomisinin ana ekseni olarak faaliyet gösteren bu yol, sonraları daha güvenli alternatif hatların ortaya çıkması ve taşımacılıkta verimliliği artıran yeniliklerin gerçekleşmesiyle önemini yitirdi. Bugün ise Çin’in öncülüğünde 900 milyar dolarlık İpek Yolu’nun yeniden ve 21. yüzyılın şart ve imkânlarına uygun şekilde canlandırılmasına yönelik bir projenin ortaya koyulduğunu görüyoruz.

Yeni İpek Yolu, Çin için neden bu kadar önemli

Jeopolitik ve stratejik öneminin dışında proje, Çin’in ulusal kalkınması modelinin omurgasını oluşturuyor. Dünya ekonomik durgunluğa girmesi ve Çin’in üretim kapasitesinin düşmesinin ardından, Pekin kendi pazarını oluşturma ve kontrol etme sürecine girdi. ‘Önce kalkındır sonra sat’ prensibinin temel alındığı bu modelle birlikte kişi başı geliri düşük ülkelerin altyapı ve üstyapılarına yapılacak yatırımla birlikte önemli bir istihdam imkânı oluşacak.

Yeni İpek Yolu’nun sırf lojistik bir girişim olmadığı malum. Çin’in ihtiyaç duyduğu Orta Asya ile Orta Doğu’nun ham madde ve enerji kaynaklarına erişimi sağlamak. Bu demek ki İpek Yolu’ndaki “makamlar”, birer Chinatown hâline gelip Çin’in nüfuz ve politika “iletkenleri” olacak. Çin, küresel bazlı menfaatleri yanında bu proje ile ülkenin doğu kısmında sahil şeridi kadar kalkınamamış bölgelerinin kalkınması ve ülke içindeki gelir dağılımı uçurumunu da kapatmayı hedefliyor. Bir diğer önemli amaç da; Doğu Türkistan başta olmak üzere siyasi gerilim yaşanan bölgelere ekonomik kalkınma yoluyla tansiyonun düşmesini sağlamak.

Bu hareket, bir dizi kara ve demir yolu, liman ve havaalanı ihtiva eden, Avrupa ile Afrika’ya varacak Yeni İpek Yolu Megalo Projesi şeklinde gerçekleşmekte. Teknik detayları parantez dışında bıraksak projeyi eski İpek Yolu’ndan ayıran en önemli şey, bütün yol boyunca Çin mallarının Çinlilerin elinde kalacak olması. Eskiden mallar Avrupa’ya varınca birkaç kere el değiştirmiş olurdu. Artık kontrol Pekin’de olacak. Üstelik ‘Yol’un Afrika kısmı Cibuti’deki Çin’in askerî üssüne dayanacak. İşin püf noktası, söz konusu üssün Amerikan Lemonnier üssü ile kapı komşusu olması. Tıpkı Pekin “Pasifik’ten çekildik, ama burada yan yana oluruz” demek istiyor gibi.

Projenin stratejik boyutu

Jeo ekonomik açıdan bakıldığında Yeni İpek Yolu projesi, kara ve deniz ayağıyla Çin’i Avrupa pazarlarına ve Avrupa’yı da Çin’e yaklaştıracak bir özelliğe sahip. Ancak Çin’in İpek Yolu anlayışı sadece taşımacılık hattı ile sınırlı değil. Çin, İpek Yolu üzerindeki ülkeler arasında iş birliği ve ortak yatırımların artırılmasıyla bu yolun bir ekonomik kuşak hâline getirilmesini öngörüyor. Çin’in kendisini merkezine oturttuğu bu tablonun içerisine ülkenin dev pazarı ve yüksek performanslı üretim gücüyle birlikte Avrupa’nın sermayesi ve teknolojisi, Orta Asya’nın ise enerji kaynakları giriyor; dolayısıyla ilgili tüm taraflar için fayda sağlayabilecek bir vizyon ortaya çıkıyor.

Toplam 900 milyar dolara mal olması beklenen projenin en önemli ayağı, güzergah boyu oluşacak ekonomik iklim. Çin, 40 milyon kilometre kareyi ve 4,5 milyar nüfusu barındıran 68 ülkenin altyapısına ciddi bir kaynak aktararak ve böylece kalkınmasında yatırımlarını kaldıraç etkisi olmasını sağlayacak. Geçtiğimiz yıl, Çinli şirketler ile sadece kara ipek yolu üzerindeki ülkeleri kapsayan şirket birleşmeleri ve satın almaların miktarı 10 milyar dolara yükseldi. Üç sene önce bu rakam 2,5 milyar dolar civarındaydı.

ABD’nin sağladığı süper güç statüsü büyük oranda müttefiklerine teklif ettiği güvenlik battaniyesine dayanıyordu. Jeopolitik olarak Çin, bu proje kullanarak bir ‘ekonomik kalkan’ oluşturuyor. Çin’in artan nüfuz politik çıkarları Pekinlerle uyuşmayan uluslar için bir endişe olsa da Çinli sözcüler bunun bir küresel hâkimiyet projesi olduğu iddialarını reddetti. Pekin’e göre Yeni İpek Yolu “gizli ajandasının olmaması yanında yeni bir sömürgecilik modeli olmayacak.”

Çin ile Türkiye arasındaki mesafe kısalıyor

Büyük oranda tamamlanan koridorun, bütün hâlinde çalışır duruma gelmesiyle Çin ile Türkiye arasındaki sevkiyat süresi 30 günden 10 güne düşecek. Yine Pekin’den deniz yolu ile 2 ayda teslim edilen ürünler, 2 haftadan kısa sürede İstanbul’da olacak. Kara yolu mesafesinde de 3 bin kilometrelik azalma sağlanacak. Yeni İpek Yolu güzergâhında önemli bir durak oluşturan Türkiye, Bakü-Tiflis-Kars demir yolu projesi, Marmaray ve 3. Boğaz Köprüsü ile Pekin’den Londra’ya kesintisiz ulaşım hattını tamamlamış oluyor. Buradaki tek amaç kara taşımacılığı değil; Türkiye, enerji nakil hatları ile de kıtanın bir ucu ile diğer ucu arasındaki en önemli hub olma özelliğini de taşıyor.

Kaynak: lojistikglobal.com