TCDD Genel
Müdürü İsa Apaydın, demiryollarında 2003 yılından bu yana hiçbir alan ihmal
edilmeden bütünlüklü ve diğer ulaşım modlarıyla entegre bir kalkınma hamlesi
sürdürüldüğünü, bu kapsamda konan hedeflerin hayata geçirilmesi için 13 yılda
demiryolu sektörü ve raylı sistemlere yapılan yatırımın 60 milyar TL’yi bulduğunu
söyledi.
2017 Verimlilik
Haftası dolayısıyla Ankara’da düzenlenen “Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Kalite
ve Verimlilik Paneli”nde konuşan TCDD Genel Müdürü İsa Apaydın, demiryolu
sektöründe geride kalan dönem içerisinde hayata geçirilmiş projeler, atılan adımlar
ve gelecek hedefleri hakkında bilgi verdi. Türkiye’yi lojistik üssü yapmak
amacıyla organize sanayi bölgeleri yakınlarında yedi adet lojistik merkezin
yapımının tamamlandığını belirten Apaydın, sayıları 20’ye çıkarılması
hedeflenen bu merkezlerde çağdaş lojistik anlayışı hayata geçirdiklerini
söyledi. Apaydın, üretim merkezlerine ve limanlara demiryolu bağlantısı
sağlayan bu merkezlerin ihracata yönelik büyük olanaklar yaratacağını,
böylelikle Türkiye’nin bölgesinde önemli bir lojistik üs haline gelmesinin
hedeflendiğini kaydetti.
1856 yılında
kurulup günümüze kadar varlığını koruyan köklü ve nadir kuruluşlardan biri olan
Devlet Demiryolları İşletmesi’nin kuruluşu sonrası ve Cumhuriyetin ilk
döneminde tam bir seferberlik anlayışıyla yatırımlar yaparak geliştiğini
hatırlatan İsa Apaydın, 10 bin km’yi bulan hat şebekesinin o dönem
oluşturulduğunu vurgulayarak, “Ancak 1950’li yıllardan sonra, özellikle
1950-2003 arasında TCDD Genel Müdürlüğü, uygulanan ulaştırma politikaları
sonucu tamamen unutulmuş ve kaderine terk edilmiş bir kurum niteliğindeydi”
dedi. Apaydın sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben 1987 yılında TCDD bursuyla okuduğum İTÜ Metalürji Mühendisliği
Bölümü’nü bitirdikten sonra işbaşı yaptım ve kurumumuzun hemen her kademesinde
çalıştım. 2003’lü yıllardan itibaren ulaştırmanın tüm modlarında
hükümetlerimizin aldığı kararlar doğrultusunda çok önemli yatırım ödenekleri
hayata geçirildi. Bu yatırım ödenekleri bugün itibarıyla demiryollarında ve
raylı sistemlerde 60 milyar TL’yi buldu. 2023 vizyonlarımızla birlikte bu rakam
100 milyar TL’yi geçecektir. 2003 yılında başlayan demiryolu kalkınma hamlesi
bugün de devam ediyor. Yatırımlarımızı gerçekleştirirken belirlediğimiz
Stratejik planlarda yer alan hedefleri hatırlamakta fayda var: Demiryolu
yatırımlarının artırılması, yüksek hızlı, hızlı ve konvansiyonel demiryolu
projelerinin hayata geçirilmesi ana hedeflerimizin başında geliyordu. Kent içi
raylı sistemlerde özgün çözümler üretilmesi; mevcut hatların, araç filosunun,
gar ve istasyonların modernizasyonu; özel sektörle birlikte ileri ve milli
demiryolu sanayiinin geliştirilmesi; ülkemizin bölgesinde önemli bir lojistik
üs haline getirilmesi; Uzak Asya’dan Batı Avrupa’ya uzanacak olan Modern Demir
İpekyolu’nun hayata geçirilerek iki kıta arasında kesintisiz demiryolu koridoru
oluşturulması; sektörün daha etkin ve verimli hale getirilmesi için yeniden
yapılandırılması ve işletmecilikte müşteri hizmetleri kalitesinin artırılması
da stratejik planlarımızda öne çıkan diğer hedeflerdi.”
BLOK TRENLE
ETKİN VE VERİMLİ TAŞIMACILIK
Bugüne kadar
yapılan yatırımlarla ülkeyi dünya standartları ve üstüne taşıyan birçok hamle
ve ilkler gerçekleştirildiğini söyleyen TCDD Genel Müdürü, yük taşımacılığında
2003 yılı sonlarında uygulamaya konan “blok tren” uygulamasıyla demiryolu
taşımalarının daha hızlı, etkin ve verimli bir şekle dönüştüğünü dile getirdi.
Blok tren işletmeciliğine geçilmesi sonucu yük taşımalarının önemli oranda
arttığını, kaynakların daha etkin kullanımının sağlandığını kaydeden Apaydın,
“Daha önce İzmir’den Kars’a 1750 km’lik hat üzerinde 15 gün süren bir taşıma
işlemi, blok tren uygulamasıyla üç güne düştü. Bu uygulamayla vagon veya parça
taşımacılığını bıraktık, tren yükü taşımacılığına döndük. Böylece istasyonlarda
beklemeler kalktı. Kalkış istasyonundan varış istasyonuna dek kesintisiz olarak
seyre devam ederek çok önemli bir zaman tasarrufu sağlanmış oldu” diye konuştu.
Apaydın, demiryolu ve raylı sistemlerde geride kalan süreçte hayata geçirilen
diğer projeleri özetle şöyle aktardı:
“Yüksek hızlı
demiryolu teknolojisini sahiplenerek ülke genelinde yaygınlaştırmaya devam
ediyoruz. Hayata geçen asrın projesi Marmaray ile Ankara-Sivas Yüksek Hızlı,
Sivas–Erzincan ve Halkalı – Kapıkule Hızlı Demiryolu projeleri ile Londra –
Pekin arasında kesintisiz demiryolu sağlayacağız. 2013 yılında hizmete açılan,
günlük ortalama 180 bin yolcuya hizmet veren Marmaray projesinde dünyanın en
derin batırma tüp tüneliyle Asya ile Avrupa kıtaları denizin altından birleşti.
Böylece iki kıta arası dört dakikada geçilebilir hale geldi. İstanbul’un kent
içi raylı sistem omurgasını oluşturan Marmaray’da bugüne kadar 200 milyon yolcu
seyahat etti. Marmaray’dan sonra kıtalararası geçen küçük ölçekli araç
sayısında azalma olduğunu görüyoruz. Marmaray’da Halkalı bağlantısı da 2018 sonunda
tamamlandığında burada hem banliyö, hem YHT hem de yük trenleri aynı güzergâhı
kullanabilecek. Yani Ankara’dan kalkan trenlerimizin Halkalı’ya kadar
kesintisiz geçişi mümkün olacak. Ayrıca şehir içi banliyö taşımacılığı da üç
dakikada bir kesintisiz yapılabilir hale geliyor. Öte taraftan, yükselen
sektörün vizyonuna uygun şekilde tasarlanan gar ve istasyonlarımızla
şehirlerimizi cazibe merkezi haline getirmeye devam ediyoruz. TCDD’nin ilk kez
uyguladığı Yap-İşlet-Devret modeliyle gerçekleştirilen Ankara YHT Gar, sunduğu
tüm olanaklarla bir gardan beklenenlerin çok ötesinde imkanlar sunuyor. Ayrıca
yüksek hızlı tren filosunda bulunan setlerin emniyetli ve güvenilir bir şekilde
işletilmesi ve sürekli kullanıma hazır durumda bulundurulması için yüksek hızlı
tren ağlarının merkezi Ankara’da Yüksek Hızlı Tren Gar kompleksi’ni inşa ettik.
Bünyesinde 40 demiryolu hattı bulunduran kompleks, 50 YHT setine servis ve ağır
bakım hizmeti verebilme kapasitesine sahip olduğu gibi çevre duyarlılığı da
esas alınarak projelendirildi. Böylece gürültü ve görüntü kirliliğinin önüne
geçildi.”
HAT
KAPASİTESİNİ ARTIRMA ÇABALARI
TCDD’nin
gündeme aldığı bütün projeleri kapasite artışı ve verimliliği düşünerek
planladığını kaydeden İsa Apaydın, demiryolu taşımacılığında hat kapasitesini
olumlu etkileyen faktörlerden söz ederek, bu doğrultuda atılan adımları ve
yapılan yatırımları şöyle anlattı: “Hat kapasitelerimizi olumlu yönde etkileyen
faktörler arasında e “sinyalizasyon” uygulamaları hat kapasitemizi %50,
elektrifikasyon artırıyor. Ayrıca eğimlerin düşürülmesi, krupların (virajların)
azaltılması da hat kapasitesine olumlu katkı yapan diğer etmenler… Bu bilinçle
2003 yılından itibaren bütçesel kısıtlara rağmen büyük bölümü yenilenmeye
muhtaç olan hattımızda yenileme yatırımlarına giriştik. Verimli ve etkin bir
işletmecilik yapmak için 9 bin 965 kilometrelik demiryolu hattı yenilendi, üst
yapıda yenilemeler yapıldı, ray ve traversler, balaslar değişti. Böylece
konvansiyonel hattın %90’ı yenilenmiş oldu. Ayrıca hatlar emniyetli hale
getirildi. Böylece hız artırıldı ve tehirler azaltıldı. Halen yol yenileme ve
rehabilitasyon çalışması devam eden hatlarımızın toplam uzunluğu 1354 km’yi
buluyor. 2018-2019 döneminde konvansiyonel hattın 180 km’lik bölümü daha
yenileme programına alınacak. Verimli ve etkin işletmecilik yapmak için hatlar
elektrikli hale getiriliyor. 2003 yılında 2 bin 122 kilometre olan elektrikli
hat uzunluğu 2017’de 4 artırılarak 4 bin 350 km’ye çıkarıldı. Elektrikli hale
getirilen hatların kapasitesi oranında artırılmış oldu ve %65 oranında enerji
tasarrufu sağlandı. İşletme verimliliği
ve etkin işletmecilik için ayrıca hatlarımızı sinyalli hale getiriyoruz. 2003
yılında 2 bin 449 km olan sinyalli hat uzunluğu, 2017’de 3 artırılarak 5 bin
462 km’ye çıkarıldı. Sinyalli hale getirilen hatların kapasitesi %50 oranında
artırıldı. Trafik daha emniyetli hale getirildi. Tren trafiğini kesintisiz ve
emniyetli bir şekilde sürdürmek, ayrıca vatandaşlarımızın demiryolu
geçişlerinde can güvenliğini sağlamak için hemzemin geçit iyileştirme
çalışmalarına da devam ediliyor. Son on
yılda hemzemin geçitlere 761 milyon TL tutarında yatırım yapıldı. Demiryolu
şebekesinde 2003 yılında 4 bin 520 adet hemzemin geçit varken, bu sayı 2017
yılı itibarıyla %33 azaltılarak 3.010 adede düşürüldü. 2003 yılında kontrollü
hemzemin geçit sayısı 558 iken, bu sayı 2017 yılı itibarıyla %94 artışla 1079
adede çıkarıldı. Bu çalışmalar sonucunda 2016 yılında 2003 yılına göre
geçitlerde yaşanan kaza sayısı %85 azaldı.”
ARAÇ FİLOSUNUN
MODERNİZASYONU
2003-2017
yılları arasında 19 adet Yüksek Hızlı Tren (YHT) setinin temin edilerek
işletmeye alındığının bilgisini veren İsa Apaydın, “109 adet dizel ana hat ve
80 adet elektrikli ana hat lokomotifi TÜLOMSAŞ’ta üretildi. 32 adet elektrikli
tren seti, 12 adet de dizel tren seti temin edildi. Bütün bu çalışmalar
arasında inovasyon çalışmaları da sürüyor. Bu sayede lokomotif ve yük vagonu
filosu gençleştiriliyor. İlk yerli dizel tren seti olan Anadolu, TÜVASAŞ’ta
üretildi. 8. 246 adet vagon TÜLOMSAŞ ve TÜDEMSAŞ’ta üretildi” dedi.
HEDEF DIŞA
BAĞIMLILIĞI ORTADAN KALDIRMAK
Demiryolu
sektöründeki bir diğer önemli hedefin de dışa bağımlılık ve sermaye kaybını
ortadan kaldırmak olduğunu kaydeden Apaydın, bu amaçla yerli demiryolu sanayisi
oluşturmak için kolları sıvadıklarını ifade etti. Yurtdışında ithal edilen
birçok malzemenin Türkiye’de “iştirak” olarak kurulmasıyla birlikte raylı
sistem sektöründe önemli hamleler yapıldığını söyleyen TCDD Genel Müdürü İsa
Apaydın şöyle sürdürdü: “Örneğin Adapazarı’ndaki Hızlı Tren Fabrikası’nda şu
anda hem banliyö treni setlerini hem de
hızlı tren setlerini ve çeşitli demiryolu araçlarını üretmek üzere bir iştirak
kurduk. (Kore’den Hyundai Rotem ve Hyundai Corporation, Türkiye’den de TCDD,
TÜVASAŞ ve Haco şirketlerinin ortaklığıyla 2006 yılında kuruldu.) Çankırı’daki VADEMSAŞ’ta hızlı tren makasları üretiliyor, Kardemir’de ray imalatı
yapılıyor. Sivas’ta kurulan fabrikada beton traversleri üretebilir hale geldik.
Atılan bir diğer önemli adım da, yerli sanayi ve üniversiteler arasında köprü
görevi görmesi ve yeni teknolojilerin hayata geçirilmesine öncülük etmesi
amacıyla 2010 yılında Demiryolu Araştırma ve Teknoloji Merkezi (DATEM)
kurulmasıdır. DATEM, Ankara-Behiçbey kompleksi içerisinde 15 bin metrekare
açık, 5 bin metrekare kapalı alanda kuruldu. 46’sı mühendis 71 çalışanıyla
hizmet veren merkezde görevli personelin halen 12’si yüksek lisans, 7’si de
doktora eğitimi yapıyor. Bu Merkez’deki laboratuvarların tamamı TÜRKAK’tan
akreditedir. Biliyorsunuz, şu anda kamuda bu şekilde akredite olmuş
laboratuvarların sayısı çok azdır. Önümüzdeki süreçte burada sektörü
geliştirecek ilave testleri devreye alarak yaygınlaştıracağız. Birçok testleri
bugüne kadar yurtdışında yaptırıyorduk; önümüzdeki süreçte bunları yurtiçinde
yapabilir hale geleceğiz.”
MİLLİ TREN
PROJESİ
İleri ve milli
demiryolu sanayiinin geliştirilmesi amacıyla Milli Tren projesi çalışmaları
TCDD koordinatörlüğünde devam ettiğini yineleyen İsa Apaydın, bu sene ihale
edilecek proje kapsamında 96 adet YHT tren setinin Sanayi İş birliği Projesi
(SİP) kapsamında temin edileceğini, planın üç aşamadan oluştuğunu kaydetti.
Apaydın bu konuda şu bilgileri verdi:
“İlk 20 YHT
Seti doğrudan yüklenici tarafından yurtdışında kendi tesislerinde üretilerek
Türkiye’ye getirilecek. Sonraki 60 adet YHT Seti, Türkiye’de TÜLOMSAŞ
tesislerinde yüklenici firma sorumluluğunda, en az %53 yerlilik oranıyla
üretilecek. Kalan 16 adet YHT Seti ise TÜLOMSAŞ tesislerinde yüklenici
sorumluluğunda %74 yerlilik oranı ile Milli YHT olarak üretilecek… Yeni nesil milli elektrikli tren seti (EMU)
ve Milli Dizel setlerini de Adapazarı’nda üreteceğiz. Bunlarla ilgili süreç de
devam ediyor. Milli elektrikli tren seti (EMU)’da %60 yerlilik hedefliyoruz.
Tren setlerine “yerli malı” belgesi alınarak yerlilik oranının
belgelendirilmesi planlandı. Milli EMU tren setlerinde kullanılacak ve 3.
şahıslardan temin edilecek olan bileşenlerin satın alma şartnamelerine yerlilik
şartları kondu. Diğer taraftan
Sivas’taki TÜDEMSAŞ’ta da yeni nesil yük vagonları üretimi başarıyla
tamamlandı. Avrupa standartlarındaki bu vagonların konsept, tasarım ve üretimi
3 yılda gerçekleştirildi. Prototip olarak üretimi yapılan vagonumuzun kısa bir
süre sonra seri üretimine geçilecek. Yeni nesil bu vagonlardan bu yıl içinde 150
adet üretilmesi planlandı.
YENİDEN
YAPILANMA VE SEKTÖREL SERBESTLEŞME
Yapılan yasal
düzenleme ile TCDD’nin yeni bir yapılanmaya geçtiğini anımsatan Genel Müdür İsa
Apaydın, Ulaştırma Bakanlığı’nın altında Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü
adı altında emniyet, lisans ve rekabet makamı niteliğinde bir düzenleme ve
denetleme otoritesi oluşturulduğunu, TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün bu
otoritenin altında “altyapı hizmeti sunucusu” pozisyonuna geldiğini vurguladı.
1 Ocak 2017’den itibaren tamamen serbestleşen, özel sektöre de açılan demiryolu
sektöründe devlete ait, TCDD bağlı ortaklığı olan TCDD Taşımacılık A.Ş.’nin
özel sektöre ait diğer altyapı kullanıcılarıyla birlikte hizmet sunacağını
anımsatan Apaydın, yeniden yapılanmada temel hedeflerin “uygun maliyetli, daha
etkin, verimli ve kaliteli hizmet sunmak”, “demiryollarının rekabet gücünü
artırmak”, “iş odaklı çalışmayı sağlamak ve performansı artırmak”, “devlete
olan finansal yükü azaltmak” ve “ülke kaynağının daha verimli kullanılmasını
sağlamak” şeklinde özetlenebileceğini de sözlerine ekledi.
“Yeniden
yapılanmadaki temel hedef; uygun maliyetli, daha etkin, verimli ve kaliteli
hizmet sunmak, demiryollarının rekabet gücünü artırmak, iş odaklı çalışmayı
sağlamak ve performansı artırmak, devlete olan finansal yükü azaltmak ve ülke
kaynağının daha verimli kullanılmasını sağlamak şeklinde özetlenebilir.”
Kaynak: lojistikhatti.com