Ambargonun
kalkması Türk-İran hattında lojistik alanda riskleri ve avantajları bir arada
barındırıyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye, doğru tedbir, politika ve
yatırımlarla İran’ın batı ülkeleriyle ticaretinde güçlü bir transit ülke
konumuna gelebilir. Diğer yandan Türkiye’nin gelecekteki taşımacılık
stratejilerini belirlerken, ulaştırma altyapısına ciddi kaynak ayıran İran’ı
bölgesel bir oyuncu olarak hesaba katması gerekiyor.
İran genç
nüfusu ve zengin doğal kaynaklarıyla bölgede ve dünyada stratejik öneme sahip
bir ülke. 1995'te ABD'nin ve 2005'te ise AB'nin uygulamaya başladığı
yaptırımların 2010 yılında ağırlaşması nedeniyle ekonomisi oldukça yıpranan
İran, Ocak 2016'da üzerindeki yaptırımların önemli bir kısmının kaldırılmasını
sağlayacak anlaşmayı imzalayarak yeni bir döneme girdi. 1979’daki devrimden bu
yana geçen 37 yıl boyunca uluslararası platformda baskı gören ve gerçek
potansiyelinin çok altında bir performans sergileyen İran ekonomisi,
yaptırımların kaldırılmasıyla potansiyelini açığa çıkarma fırsatına şimdi daha
yakın. Yaptırımların kaldırılmasından sonra, İran'ın 1996’daki Dünya Ticaret
Örgütü üyeliği başvurusu sonuçlanmamış olsa da gelecekteki üyeliğiyle küresel
ticaretteki konumunu güçlendirmesi bekleniyor.
İRAN EKONOMİSİ
BÜYÜYECEK
İran ekonomisine
baktığımızda T.C. Ekonomi Bakanlığı’ndan alınan verilere göre; İran’ın 2016
yılında 46 milyar dolar ihracat, 46,2 milyar dolar ithalat gerçekleştirdi.
Dünya ithalat sıralamasında 2015 yılında 47. ve 2016 yılında 48. sırada yer
aldı. İthalatında makinalar ve motorlu taşıtlar ile plastikler ve değerli
taşlar başı çekiyor. İran’ın dış ticarete en büyük ortağı ise Çin. İran toplam
ithalatının %30-35’ini Çin’den gerçekleştiriyor. Çin’i sırasıyla Türkiye, Güney
Kore, Hindistan ve Almanya takip ediyor. Petrol ve doğalgazda dünyada ilk üç
ülke arasında yer alan İran’ın ihracatının yaklaşık yüzde 70’e yakınını
hidrokarbon grubu oluşturuyor. Ham petrol ihracatı toplamın içinde %63 pay
alıyor. Ham petrolün yanı sıra diğer ihracat kalemlerini ise plastik hammaddeleri
ve işlenmemiş metaller (bakır, alüminyum, çinko) oluşturuyor. İran’ın
ihracattaki en büyük pazarı ise Çin. İkinci sırada yer alan Hindistan’ın
İran’dan yaptığı ithalatın çoğunluğunu (%80’i) ham petrol oluşturuyor.
Dış Ekonomik
İlişkiler Kurulu (DEİK) ve Türkiye İhracatçılar Meclis (TİM) işbirliğiyle, KPMG
Türkiye Yönetim Danışmanlığı tarafından hazırlanan “Ambargo Sonrası İran
Ekonomik ve Ticari Etki Analizi” raporuna göre, petrol fiyatlarının yanı sıra
azalan TÜFE ve artan tüketimle, İran’ın önümüzdeki 4 yıl boyunca en az %4’lük
bir büyüme kaydetmesi bekleniyor. İran riyalinin son zamanda yapay bir şekilde
aşırı değer kazandığı da dikkate alındığında, bu ekonomik vitrinin 2020 sonuna
kadar 111-138 milyar dolar civarında bir ithalat rakamı getirebileceği
öngörülüyor. Yaptırımların kaldırılmasıyla, yeni ılımlı hükümet ve
politikalardaki kademeli iyileşme İran için daha iyi bir ekonomik ortamın
temellerini atacak. 2016/2017 ve 2020/2021 arasında İran için beklenen ithalat
büyümesi oranı %9,3 ila ,6 arasında. Ekonomik büyüme, ağırlıklı olarak petrol
üretimi ve ihracatı artışına bağlı olduğundan, petrol fiyatlarındaki olası
düşüşler, büyüme önündeki en temel risk olarak görünüyor.
DIŞ TİCARETTE
İVME YÜKSELECEK
Dev ekonominin
kapılarını dünyaya açmasının kuşkusuz Türkiye üzerinde de önemli etkileri
olacak. Yaptırımlar nedeniyle Türkiye'nin İran'a ihracatı 2012-2015 döneminde
yüzde 63 gerilerken, iki ülkenin ticaret hacmi 20 milyar dolarlardan 9,6 milyar
dolar (2016) seviyesine indi. Yaptırımlar sonrası dönemde iki ülke arasındaki
ticaret hacminin 30 milyar doların üzerine çıkarılması hedefleniyor. KPMG
tarafından hazırlanan “Ambargo Sonrası İran Ekonomik ve Ticari Etki Analizi”
başlıklı rapordaki en iyi senaryoya göre, Türkiye’nin İran’a olan ihracatındaki
artış ,7 seviyesinde (2016/2017 ve 2020/2021) gerçekleşecek. Buna paralel
olarak da Türkiye’nin İran’a yaptığı ihracatın en iyi senaryoya göre 5,1 milyar
dolara (2020/2021), en kötü senaryoya göre 4,24 milyar dolara yükselmesi
muhtemel. Ayrıca, metal ve ulaştırma sektörlerindeki büyümenin, Türkiye’den
İran’a olan ortalama ihracat büyümesinin üzerinde gerçekleşmesi bekleniyor.
Diğer yandan Dünya Bankası’na göre, İran ekonomisine akan doğrudan yabancı
yatırımın 2017 sonuna kadar 4 milyar dolar seviyelerine yükselmesi bekleniyor.
Buna paralel olarak İran’ın Türkiye’den 150 milyon dolar üzerinde doğrudan
yatırım çekme potansiyeli olduğu öngörülüyor.
Ancak diğer
yandan iki ülke arasında yaşanan politik sorunlar, ticari ilişkilere ve
lojistik faaliyetlere olumsuz yansıyor. Ayrıca her anlamda özel bir pazar olan
İran’ın Türkiye için bir rakip mi yoksa bir fırsat mı olduğu konusunda da pek
çok soru işareti bulunuyor.
Bu sorulara
rehberlik etme amacıyla DEİK ve TİM iş birliğiyle, KPMG Türkiye Yönetim
Danışmanlığı tarafından hazırlanan “Ambargo Sonrası İran Ekonomik ve Ticari
Etki Analizi” başlıklı raporda; İran'a uygulanan yaptırımların kalkmasının ne
anlama geldiği mercek altına alınıyor. Uygulanan ambargoların kalkmasıyla iki
ülke arasındaki ticari ilişkilerin ivme kazanacağına vurgu yapılan raporda,
mutlaka lojistik politikaların gözden geçirilmesi ve var olan ticaret
yollarının iyileştirilmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Ayrıca Türkiye’nin
gelecekteki taşımacılık stratejilerini belirlerken, İran’ı bölgesel bir oyuncu
olarak hesaba katması gerektiğine dikkat çekiliyor. “Ambargo Sonrası İran
Ekonomik ve Ticari Etki Analizi” raporunda taşımacılık ve lojistik alanında öne
çıkan başlıklar şöyle:
OVİT TÜNELİ BİR
AN ÖNCE TAMAMLANMALI
Türkiye-İran
arasındaki ticarette; İran’ın dışa kapalı ekonomik yapısı, uyguladığı dış
ticaret kontrolleri, yüksek gümrük tarifeleri, tarife dışı engeller, bankacılık
ve ödemeye ilişkin sorunlar, iki ülke arasındaki ulaşım ağlarının yetersizliği
ve sınır kapılarında karşılaşılan engeller başlıca sorunları oluşturuyor.
Önümüzdeki dönemde gerek Türkiye’nin İran’la ticareti gerekse İran’ın batı
ülkeleriyle ticaretinde Türkiye’nin üstlenebileceği transit ülke rolü için
lojistik alanında politikalar belirlemesi, gerekli adımları atması ve taşımacılık
sektöründe korumacılık yerine daha liberal bir iş ortamı oluşturması gerekiyor.
Çünkü İran, Türkiye’ye alternatif güzergah olarak görülen Gürcistan ve Romanya
limanları üzerinden Avrupa ülkelerine yönelik yeni bir transit hat
geliştirebilir. Özellikle Ovit Tüneli’nin inşasının tamamlanması, Trabzon
Limanı’nın ve İran üzerinden transit taşımaların önemini artıracak. Böyle
stratejik bir adım ise İran’ın batılı ülkelerle olan ticari ilişkilerinde
Türkiye’nin merkezi konumunu güçlendirecek.
DEMİRYOLUYLA
KESİNTİSİZ ULAŞIM
İran-Türkiye
arasındaki demiryolunun iyileştirilmesi, Türkiye’nin Körfez ve Orta Asya
ülkelerine ihracatının önünde bir engel olarak duran nakliye kaynaklı
sorunların çözümüne ciddi bir katkı sunacak. Ekonomik İş Birliği Örgütü’nün yürüttüğü
İstanbul-İslamabad Tren Yolu Projesi, Türkiye-İran-Pakistan ticareti için
önemli bir dönüm noktası. Bu tren yolunun güvenli bir şekilde hizmet
verebilmesi için gerekli altyapı yatırımları ve iyileştirme çalışmalarında üç
ülkenin koordineli olarak çalışmaları sürdürmesi gerekiyor. Öncelikli olarak
Van Gölü geçişinin kısaltılması ve bu hattın cazibesinin artırılması önem
taşıyor. Bunun için kısa vadede trenleri taşıyan feribotlar modernize edilerek,
orta ve uzun vadede ise 239 km’lik Kuzey Demiryolu Geçiş Projesi hayata
geçirilerek kesintisiz demiryolu geçişi sağlanabilir.
BİR KUŞAK BİR
YOL PROJESİ
Diğer yandan
Çin-İran arası demiryolu taşımacılığının iyileştirilmesi iki ülke arasındaki
ticaret süresini kısaltacak ve uzun vadede Çin malları için Avrupa’ya kadar
uzanan bir rotaya dönüşme potansiyeline sahip. Tüm bunlar göz önüne
alındığında, Türkiye-İran arası demiryolu ticaretinin iyileştirilmesi, uzun
vadede İran üzerinden Türkiye-Çin arası taşımacılığa da katkı sağlayacak. Bu
bağlamda Türkiye’nin, Çin’in Tarihi İpek Yolu’nun yeniden canlandırılmasını
hedefleyen “Bir Kuşak Bir Yol” projesi kapsamında İran ve Çin ile daha yoğun iş
birliği yapması şart.
İRAN KÖRFEZ
ÜLKELERİNE GEÇİŞ NOKTASI
İran,
Türkiye’nin Orta Asya’ya ihracatında önemli bir güzergah. İran-Türkiye gümrük
kapılarında yaşanılan sorunlar Türkiye’nin Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan,
Pakistan gibi ülkelere yaptığı taşımaları da olumsuz etkiliyor. Mevcut
rotaların ve gümrüklerin modernleştirilmesi durumunda, Türkiye Körfez Ülkeleri’ne
ihracatını İran üzerinden transit geçerek yapmaya başlayabilir. İran-Türkiye
arası gümrük sorunlarının giderilmesi, iki ülke arası demiryolu taşımacılığının
geliştirilmesi ile İran Bender Abbas Limanı üzerinden Körfez bölgesine
ulaşabilir.
GÜMRÜK KAPILARININ
YENİLENMESİ
Türkiye ile
İran arasında 3 adet karayolu sınır kapısı bulunuyor (Gürbulak-Ağrı,
Esendere-Hakkari, Kapıköy-Van). Gümrük kapılarının kapasite kısıdı nedeniyle
Gürbulak ve Bazargan sınır kapılarında karşılıklı olarak kuyruklar oluşuyor ve
bekleme süreleri çok uzuyor. Peronların kapasitelerinin artırılmasına ek
olarak, Türkiye tarafındaki gümrük personeli sayısının da artırılması
gerekiyor. Ayrıca yoğun trafiğin önlenmesi için Kapıköy ve Esendere kapılarının
modernizasyonu ve ticarete açılması aciliyet taşıyor.
AKARYAKITTA
FİYAT FARKI KALDIRILMALI
İran ve Türkiye
ilgili otoriteleri arasındaki ikili görüşmelerde (Ocak 2015) varılan
mutabakatın uygulanmasında İran tek taraflı olarak sorun çıkarıyor. Bu durum
İranlı nakliyecilere Türk nakliyecilere karşı haksız rekabet imkanı veriyor.
Taşımacılıkta yaşanan sorunların giderilmesi için:
• İran Türk
nakliye araçlarından, transit taşımalar için akaryakıt fiyat farkı tahsil
ediyor. Bu prosedürün yürürlükten kaldırılması, ticaretin adil devam etmesine
katkı sağlayacak. Ayrıca ikili taşımalar için km başına ödenen ücretin de
azaltılması gerekiyor.
• Ürünlerin
bozulmasının önüne geçmek için, Türk transit araçlarının gümrükte bekleme
süresinin maksimum 2 gün olacak şekilde düzenlenmesi, ayrıca ülkelerin ilk
gelen-ilk çıkar kuralına göre hareket etmesi gerekiyor.
İRAN DA
BÖLGESEL OYUNCULUĞA TALİP
İran
yaptırımların kaldırılmasıyla artacak finansal kaynakların bir bölümünü
taşımacılık altyapısını geliştirmek için ayıracağının sinyallerini veriyor.
İran ulaştırma alanında kat edeceği gelişmelerle uzun vadede bölgede önemli bir
transit merkez haline gelebilir ve Türkiye’nin üstlenmeye çalıştığı bu rolde
kendisine rakip olabilir. Böyle bir durumda, Türkiye’nin aktif olduğu kara,
deniz ve havayolu taşımacılığı alanında önemli bir tehdit oluşturacaktır. Bu
bağlamda Türkiye ileriye dönük ulaştırma stratejilerini oluştururken İran’ı da
olası bir bölgesel oyuncu olarak hesaba katması gerekiyor.
İRAN’IN
ULAŞTIRMA ALTYAPISI
İran’ın
ulaştırma altyapısı, mevcut gereksinimi karşılayacak düzeyde. Devlete ait İran
Havayolları’nın ülke içinde 24 şehre uçuş seferleri bulunuyor. Ayrıca, bazı
Asya ve Avrupa ülkelerine de uçuşlar gerçekleştiriyor. Tahran’dan ülkenin
güneyine Körfez’deki Bandar İmam Humeyni ve Bandar Abbas Limanı ile Kerman’a 3
ana demiryolu hattı bulunuyor. Kuzeyde ise, Meşhed’e uzanan hat Sarakhs’a kadar
geliştirilmiş durumda. Gorgan’a ek bir bağlantı mevcut. Meşhed ile Bafq,
arasındaki hat da tamamlanmış durumda. Tahran-Tebriz arasında yer alan hat ise,
Türkiye ve Azerbaycan’a bağlanıyor. İran, toplam 10.459 km uzunluğundaki
demiryolu hattını uzatmayı planlıyor. İran’ın 11.652 km’si otoban olmak üzere
toplam karayolu uzunluğu 79.830 km. Ülkenin başlıca ticari limanları Shahid
Rajee, İmam Humeyni, Qeshm ve Bushehr’dir. 2016 yılında 16 limanda toplam 13
milyon ton ticari yük için işlem yapıldı. Basra Körfezi’ndeki Shahid Rajaee ve
İmam Humeyni Limanları en çok petrol yükleme işlemi yapılan limanlar.
İRAN PAZARI
İÇİN ÖNERİLER
DEİK ve TİM iş birliğiyle,
KPMG Türkiye Yönetim Danışmanlığı tarafından hazırlanan “Ambargo Sonrası İran
Ekonomik ve Ticari Etki Analizi” raporunda, İran pazarına girmek isteyen ülke
ve şirketlere öneriler de bulunuyor. İran’ın iş yapmak için zorlu bir pazar
olduğu vurgulanan raporda, şu değerlendirmelere yer veriliyor: “Bu nedenle
yabancı şirketlerin İran’a özgü iş ortamını ve kültürünü dikkate alarak
strateji geliştirmesi gerekiyor. Yatırım stratejisinin; vergi yükü,
lojistik/tedarik zinciri yönetimi, izin ve onay süreçleri ve teknolojiye erişim
konuları dikkate alınarak detaylı bir şekilde analiz edilmesi önerilebilir.
Kamu otoriteleri, İran’a yapılacak ihracat hacmini artırmak amacıyla ihracat
işletme sermayesi finansmanını destekleyebilir. Böylece, ihracat
faaliyetlerinden elde edilen finansal alacakların teminat altına alınması
kolaylaşacak ve ihracat riski azalacaktır. Kamu otoriteleri, Türk yatırımcıları
ve ihracatçıları desteklemek için finansal ve politik riskleri MIGA, Türk Exim
Bankası ve İslam Kalkınma Bankası gibi çeşitli kurumların enstrümanları ve
ürünleri aracılığıyla azaltmak için girişimde bulunabilirler. Türk hükümeti;
yatırımcıların vergi, gümrük veya mevzuatla ilgili sorunları aşmalarına
yardımcı olmak amacıyla İran ile yeni kapsamlı anlaşmalar imzalayabilir veya
mevcut anlaşmaların kapsamını genişletebilir.”
Kaynak: lojistikhatti.com