2015
yılından beri yürürlükte olan ADR yönetmeliği 2018 yılı itibariyle değişiyor.
Pratikte görülen eksiklikler düzeltilmeye çalışılırken yeni uygulama sorunları
da ortaya çıkar mı henüz bilemiyoruz.
Bildiğimiz
tek bir şey var; bu yönetmelik önümüzdeki süreçte pek çok kez daha
değişecektir.
Sadece
taşımacılar değil, tehlikeli madde ile işi olan her işletmenin almak zorunda
oldukları ADR Belgesi için yönetmelik geçtiğimiz ay değişti. 1 Ocak 2018
tarihinden itibaren yürürlüğe girecek olan düzenleme için hazırlıklar sürüyor
fakat akılda kalan sorular olmaması için süreci uzmanlara danıştık.
Yeni
mevzuat teoride güzel görünen ama pratikte ya işlemeyen ya da sorunlara neden
olan uygulamaları temel olarak hedef alıyor. Taşımacıların gerekli belgeleri
aldıktan sonra yükümlülüklerini yerine getirmekte zaman zaman isteksiz
oldukları 2 yıldır dile getiriliyor. Yeni düzenleme sektörün her kesiminin
Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı çalıştırmalarını ve bu sayede mevzuata daha
çok uyulmasını öngörüyor.
Diğer
önemli bir değişiklik ise kamu kurum ve kuruluşlarının yönetmelikten
muafiyetlerinin getirdiği çifte standardın ortadan kaldırılması. Aynı maddeyi
taşıyan aracın ne gibi farklılığı olabilirdi ki?
Yeni
düzenlemenin bazı konuları biraz olsun yoluna koyacağı tahmin ediliyor ancak
yine de mevzuatın önümüzdeki süreçte defalarca değişeceği de bir gerçek.
Maalesef uygulama olmadan bazı sorunları öngörmek ve çözümüne yönelik adımlar
atmak mümkün olamayabiliyor. Her konuda olduğu gibi bu konuda da tüm tarafların
hassasiyet göstermeleri insan ve çevre güvenliğimiz, sağlığımız için hayati
önem taşıyor.
Gerilen
AB ilişkileri sonraki revizyonları etkiler mi?
ADR
Yönetmeliği Değişti, 2018’e Hazırlıklar Hızlandı
Türkiye
uzun yıllardır AB’ye dahil olmak ve ilerle göstermek adına AB’nin hayata
geçirdiği pek çok düzenlemeyi takip ediyor ve uygulamaya çalışıyordu. ADR
olarak bildiğimiz Tehlikeli Malların Karayolu ile Uluslararası Taşımacılığına
İlişkin Avrupa Anlaşması da bu kapsamda 2010 yılında taraf olduğumuz bir
anlaşma. Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkında Yönetmelik ise, 30
Haziran 2015 tarihinden itibaren tehlikeli maddeleri taşıyan, gönderen,
paketleyen, yükleyen, dolduran ve boşaltan tüm işletmelerin tehlikeli madde
güvenlik danışmanı (TMGD) istihdam etmesi veya tehlikeli madde güvenlik
danışmanından hizmet almasını zorunlu hale getirerek yürürlüğe girmişti.
Son
dönemde gerilen AB-Türkiye ilişkileri doğrultusunda bazı devlet yöneticileri
artık AB’nin her istediği mevzuat ve uygulamaları yerine getirmeyebileceklerini
söylediler. Uluslararası taşımacılık gibi konularda ortak karar ve uygulamalara
uyma zorunluluğundan dolayı bu ihtimal zayıf görünse de yurtiçi uygulamalarda
değişkenlikler olabilecektir.
Limanlarda
da ADR Çalışması Hızlandı
ADR
Yönetmeliği Değişti, 2018’e Hazırlıklar Hızlandı
Uluslararası
ticaretin yaklaşık %85’ini oluşturan denizyolu taşımacılığı sürekli büyümeye
devam ediyor. Bu eğilime istinaden küresel deniz taşımacılığının gelecekte de
artmaya devam etmesi bekleniyor. Deniz yoluyla taşınan yüklerin bir bölümünü de
tehlikeli yükler oluşturuyor. Bu nedenle, bu yüklerin doğru ve uygun bir
şekilde taşınması, gemi ve limanlardaki emniyetin en önemli unsurlarından
birini oluşturuyor. Denizcilik ile ilgili mevzuatın (uluslararası ve AB
düzeyinde) birçoğu bu sektördeki normal operasyonlardan ortaya çıkan risklerin
engellenmesi olarak ele alırken, bazıları da denizcilik faaliyetlerinin
tehlikeli yüklerin taşınmasını doğrudan ele alan mevzuatta bulunmuyor.
Uluslararası
Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından 2002 senesinde zorunlu hale getirilen
Denizyoluyla Taşınan Tehlikeli Yüklere İlişkin Uluslararası Kod(IMDG Kod),
paketli tehlikeli yüklerin deniz yoluyla taşınmasına yöneliktir. Uyumlu olmayan
maddelerin ayrıştırılmasına yönelik tehlikeli yüklerin paketlenmesi,
işaretlenmesi, etiketlenmesi ve depolanmasına ilişkin hususları ele alır. Bu
yüklerin kısıtlanmamış dolaşımını kolaylaştıran ve çevre kirliliğini önleyen
IMDG Kodun amacı, bu tip tehlikeli yüklerin güvenli bir şekilde taşınmasının
arttırılmasıdır.
Avrupa
Birliği’nin Dünya Sağlık Örgütü ile birlikte denizcilik ve limanlarda daha üst
seviyede bir ADR uygulaması üzerinde çalıştığı biliniyor. Bu çalışma ile
tehlikeli maddelerin yüklenip boşaltıldığı limanların neredeyse tamamen izole
edilmesi, bölgesel yerleşim yerlerinin daha sıkı kontrole tabi tutulması gibi
uygulamalar gündeme gelecek. Benzer şekilde Türkiye’de de liman ve gemi
işletmelerinde yeni düzenlemeler üzerinde çalışılıyor.
TMGD
Uzmanı Funda Yıldız Değişikliği Okuyucularımız İçin Yorumladı
Aslında
1 Ocak 2018 tarihinde normal dışı hiçbir şey başlamıyor. Başlayan sadece, o
tarihe kadar ADR mevzuatından hiçbir muafiyeti olmayan ancak TMGD ( Tehlikeli
Madde Güvenlik Danışmanı) çalıştırmaktan muafiyeti olan sektörlerdeki danışman
çalıştırma muafiyetinin bitişidir.
Halen
ADR kurallarını uygulayan akaryakıt istasyonlarını ele alalım. Bu işletmeler,
hiçbir zaman ADR’ den muaf olmadı zaten. Buna benzer şekilde LPG tüp satış
istasyonları da bilgileri ölçüsünde ADR kurallarını uyguluyorlardı. Bu konuda
bir örnek de sadece taşımacılık hizmeti veren nakliyecilerdi. Bu işletmeler ise
tehlikeli madde taşımacılığının tam ortasında bulunmalarına rağmen muafiyet
kapsamındaydılar. Ancak muafiyetleri ADR kurallarından değil, TMGD
çalıştırmaktandı. Mantığı da gerçekten yerindeydi; şöyle ki, tehlikeli maddeyi
gönderen firmanın muafiyeti yok, alan firmanın da muafiyeti yok ise taşımanın
ADR kurallarına uygun olarak yapılması kaçınılmazdı. İşler böyle yürüdü mü?
Tartışılır. Çünkü gönderen firma sorumluluğu nakliyeciye atıyor, alıcı firma,
nakliyecinin malı getirdiğini beyan ederek kendinde sorumluluk görmüyor ve
Tehlikeli Madde taşımacılığında istenen sonuç elde edilemiyordu.
Bu
arada kamu kurum ve kuruluşlarının da muaf kapsamda olduğunu hatırlatmakta
fayda var. Valilikler yazdıkları yazılarla sorumluluklarını hatırlatıyor ancak
TMGD hizmeti almak konusunda aynı hassasiyeti gösteremiyorlardı. Özellikle
Belediyeler bu konuda oldukça sıkıntılar çektiler. Bilmedikleri bir mevzuatı
uygulamaya çalışmak tahmin edersiniz ki oldukça zordur.
Gelelim
şimdiki duruma. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı TMGDK yönergesi
yayımlayarak halen yaşanan tüm sıkıntılara bir nokta koydu. Yukarıda
bahsettiğim sektörler için yıllar öncesinde duyurduğu şekilde muafiyetlerin son
bulacağını hatırlatarak aslında halen yürürlükte bulunan Tehlikeli Maddelerin
Karayolundan, Denizyolundan ve Demiryolundan taşınması ile ilgili şartları
belirginleştirdi. Artık tüm sektörler ADR kurallarını doğru şekilde
uygulayabilecek bilgili danışmanlardan istifade edecek, kuralların herkese aynı
ve eşit şekilde uygulanması sayesinde haksız rekabet ortadan kalkacaktır.
Örneğin
ADR şartlarına uygun araç almak zorunda olduğunu düşünen bir LPG tüp bayisi
alacağı araç için öngörülen bir ADR şartı olmadığını öğrenecek ve en az 30.000
Euro fazladan para ödemekten kurtulabilecektir. Buna benzer örnekleri çoğaltmak
mümkündür. Onun için TMGD hizmetinin konuya hakim, ulusal ve uluslar arası
mevzuatı iyi bilen danışmanlardan alınması işletmeler için avantaj
sağlayacaktır.
Tehlikeli
madde lojistiğinin temelini taşıma işlemi oluşturmaktadır. Bu da deneyimli ve
bilgili TMGD gereksinimi ortaya koymaktadır. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı TMGDK yönergesi ile OSGB, Çevre Danışmanlık firmaları ve TGD eğitim
kuruluşları artık danışmanlık hizmeti veremeyecek bu hizmeti vermek yetkisi
yalnızca TMGDK’larında olacak ve bu kuruluşlar alacakları yetki belgesi ile
Bakanlığa bağlı olacaklar. Bunu yanı sıra artık TMGDK’lar çalıştırdıkları
TMGD’lerin tamamını SGK meslek grubu kodu ile istihdam etmek zorundadırlar.
Tüm
bu değişiklik ve 01.01.2018 tarihinde gelecek olan zorunluluklar neticesinde
bir Avrupa Anlaşması olan ADR daha bilgili kişilerce daha doğru şekilde yapılıyor
olacağını düşünüyoruz.
Kaynak:
kargohaber.com