Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Üye Şirketlerden / BORUSAN, AVRUPA LOJİSTİK LİGİNDE TIRMANIŞA GEÇİYOR

BORUSAN, AVRUPA LOJİSTİK LİGİNDE TIRMANIŞA GEÇİYOR

BORUSAN, AVRUPA LOJİSTİK LİGİNDE TIRMANIŞA GEÇİYOR14.11.2017Bir süre önce Trieste’den Batenburg ve Trieste’den Duisburg’a tarifeli multimodal tren taşımacılığına başlayan kuruluş, son olarak Almanya’da iki farklı lokasyonda hizmet verecek yeni firmasının startını verdi.

Borusan Lojistik, yalnızca Türkiye’de iş yapan değil, Avrupa’da da önemli oyuncular arasında yerini alacağını gösteren adımlar atıyor. Bir süre önce Trieste’den Batenburg ve Trieste’den Duisburg’a tarifeli multimodal tren taşımacılığına başlayan kuruluş, son olarak  Almanya’da iki farklı lokasyonda hizmet verecek yeni firmasının startını verdi.

Borusan Lojistik Genel Müdürü İbrahim Dölen ile firmadaki gelişmeleri ayrıntılarıyla öğrendiğimiz geniş bir söyleşi yaptık.

Önümüzdeki 3 yılı dijitalleşme yatırımlarına ayıracağınızı söylediniz. Bu kapsamda neler yapacaksınız?

18 projemiz var. Bunun henüz üçünü tamamlayabildik. 15 projemizi de gelecek yılın şubat ayına kadar bitirmeyi hedefliyoruz. Arkasından da 38 proje daha gelecek. İlk girişim olarak Ar-Ge departmanımızı oluşturduk. Aslında bir Ar-Ge departmanımız vardı ama farklı bir konseptteydi. 26-27 kişiden oluşan yazılım ekibimizi yeni binamıza taşınmamızla birlikte 55 kişiye çıkardık. Daha fazla insan kaynağıyla birlikte geliştirdiğimiz projelere odaklanmış durumdayız.

Aslında dijitalleşme konusunda çok basit düşünüyoruz. Herhangi bir noktadan, herhangi bir noktaya yapılan tüm süreçleri bizim de müşterilerimizin de izleyebileceği bir yapıya dönüştürmeyi planlıyoruz. Depo, liman, gümrük gibi tüm lojistik hizmetlerimizi daha görünebilir hale getirme arzusundayız. Hatta daha da öteye geçip, tüm süreçleri cep telefonlarından izlenebilecek bir yapıya dönüştüreceğiz. Çünkü, artık “mobilde yoksanız, piyasada da olmazsınız” gerçeğinin farkındayız. Biz de kendimizi bu yeni dünyanın dışında tutamayacağımızın bilincindeyiz. 

 

-İki yıl içinde 600 treyler alacağınızı beyan ettiniz. Bunun yanı sıra, 20 çekici ve 20 low bed özel dorse satın aldınız. Bu yatırım kararları bir kontrat sonucu mu gerçekleşti. Yoksa, yeni atılımlar hazırlığında mısınız?

Almanya’da yeni bir şirket kurma kararı aldık. Artık yalnızca Türkiye’de faaliyet gösteren değil, Avrupa’daki oyuncular arasında yerini alan bir firma olacağız. Bu 600 treyleri kullanacak olmamızın sebebi, Türkiye ile Avrupa arasındaki taşımalarda çevreci bir yaklaşımla treni daha fazla kullanacağımız gerçeğinden hareketle yapılmıştır. 600 treyleri alıp, elimizdeki 150-200 aracı da elimizden çıkarıp, filomuzu da gençleştirmiş olacağız. Daha fazlasını almak da, pazardan gelecek talep ve Türkiye ekonomisinin gidişi ile ilgili olacak.

Almanya’daki şirket Türkiye’dekinden farklı olarak Borusan GmbH olarak kurulacak, yani tamamen Almanya’da yerleşik olacak. Alman plakalı çekiciler ama arkasındaki treyler Türk plakalı olacak. Şirketimiz için iki lokasyon planlıyoruz fakat şu an açıklamanın çok doğru olmayacağını düşünüyorum.  Ama birisinin Duisburg’a çok yakın olduğunu söyleyebilirim. Biri güney, diğeri de kuzeyde olacak. Şirketimiz, şu an kurulma aşamasında. Aslında fiilen başladık. Araçlarımız yüklendi, önce deniz yolu, ardından demiryoluyla son noktaya ulaşacak. Yerleşik hale geçip, daha verimli olmamızın da 2018 başını bulacağını öngörüyorum.

-Tarifeli multimodal tren taşımacılığına girdiniz, daha önce de böyle bir girişiminiz olmuştu ama iç dinamikler nedeniyle aksamıştı. Şimdi neler yapacaksınız?

Hayallerimiz büyük. Ama kontrollü gitmekte yarar var. Ülkelerde çok sık değişiklikler yaşanabiliyor. Türk dış ticaretinde yüzde 55’in üzerinde bir pay AB ülkeleriyle oluyor. Özellikle Almanya’da ne kadar negatif söylemler de olsa ben bunun ticarete yansımayacağını düşünüyorum. Multimodal tren taşımacılığımızın lokasyonu şu an için Avrupa içi ile sınırlı. Trieste’den Batenburg ve Trieste’den Duisburg’a gidiyoruz. Biz, bilindiği üzere Türkiye’den Avrupa’ya ilk tren taşımacılığını başlatan firmayız. Ama gerek Halkalı-Kapıkule arasındaki hatların sürekli kapanıp açılması; gerekse de mevzuatın bu tip testlere pek de cevap veremiyor olması; bunların üzerine bir de biz başladıktan hemen sonra, BALO projesinin start alıp, oldukça rekabetçi fiyatlar sunabilmesi çok istekle girdiğimiz ve o yıllarda Türkiye’nin en hızlı büyüyeceğini öngördüğümüz iş kolunu ötelememize yol açtı. Ama bu tamamen vazgeçtiğimiz anlamına gelmiyor. TCDD ile en fazla temasta olan lojistik yöneticilerinden biri olduğumu düşünüyorum. Halkalı’nın tekrar faal hale getirilmesi, Kapıkule’de gerekli değişimlerin yapılması; özellikle Çin’in kuşak projesindeki engellerin ortadan kaldırılması gibi konularda istişarelerde bulunuyoruz. Şu anda bu hattı kaptırmış durumdayız. Çünkü, Çin’den 21 adet blok tren her hafta Avrupa’ya ulaşıyor ve bunun sayısı da hızla artıyor. Bu da stratejik taşımalarda Türkiye’nin bir hub olarak kullanılma ihtimalini her geçen gün azaltmaktadır. 2010 yılında sektör olarak birlikte hareket edip, bizim o yıllarda gördüğümüz gerçeği büyütebilseydik, Türkiye çok daha iyi konumlarda olurdu diye düşünüyorum.

-Yeşil liman sertifikası aldınız. Yeşil liman olmak neleri değiştirdi? Biraz açar mısınız?

Ortalıkta daha “yeşil liman” olgusu yokken biz 2009’da aldığımız kararla çevreye en az nasıl zarar verebiliriz diye bir çalışma yapmıştık. Alınan kararlardan biri de limanda kullanılan dizel forkliftler başta olmak üzere diğer ekipmanların da elektrikliye dönüştürülmesiydi. Yaklaşık 3 fazda tüm ekipmanlarımızı elektrikle çalışır hale getirdik. Bu yatırım altyapısı için de yaklaşık 4.5 milyon dolar harcandı. O gücü sağlayacak elektrik hatları çekildi. Trafolar ve besleme sistemleri oluşturuldu. Şu an ekipmanların tamamında hala fuel oil kullanılabilir ama kullanmıyoruz. Bu seçeneği de elektrik kesintisine karşı tutmak zorundayız. Çünkü limanın çalışması ana esastır. Bugün “0” emisyonla çalışan bir limana sahibiz. Biz Türkiye’de 3.500 sefer yapan bir firmayız, bunun yüzde 40’ını da outsource ediyoruz. Çevre için yapılanları anlatmak yerine fiili işler yapmanın daha doğru olacağından hareketle, tedarikçilerimizin tamamının tanımlanmış fuel oil kullanmasını garanti altına aldık. Tespit ettiğimiz ve ekonomik koşullarda Shell istasyonlarından alınmasını zorunlu kıldık. Bu sayede Borusan Lojistik’in taşıdığı yükler üzerinde 10 numara yağ kullanımını imkansız hale getiriyoruz. Filomuzdaki Euro1, Euro2 araçların tamamını sattık. Şu an tüm araçlarımız Euro 5 seviyesindedir.

Sonuçta içinde bulunduğumuz sektörün çevreye zarar vermemesinin mümkün olduğunu biliyoruz. Bunu minimize etmenin tüm firmalarımızın asli yükümlülüğü olduğunu düşünüyoruz. Çünkü hepimiz bu dünyayı torunlarımıza bırakacağız. Yapamadığımız işler için de ağaç dikimine başladık. Şu an Ödemiş’te yaklaşık 600 bin dikilmiş ağacımız var. Her 10 taşıma için bir ağaç dikiyoruz. İnşallah iki yıl içinde 1 milyon ağaçlı ormanımızda hep beraber piknik yapmayı hedefliyoruz.

-Sloganınız siz rekabete konsantre olun lojistik bizim işimiz. Bu slogan neleri içeriyor, neler vaat ediyorsunuz?

O eski sloganımızdı değiştirdik. Yeni sloganımız, “Fayda sağlayan, fark yaratan iş ortağınız” Burada iki önemli konuya vurgu yapıyoruz. Her müşterimize iş ortağımız gözüyle baktığımız gerçeğinden hareketle, onların sorununu çözmek varlık sebebimiz. Bunu çözerken de fayda sağlamak ana görevimiz. Kendi içimizde geliştirdiğimiz mühendislik çözümleriyle de hem kendi hem de müşterimizin rekabet koşullarını en üst seviyeye çıkartarak fark yaratmasını sağlamaya çalışıyoruz. Özetle sizi daha iyi bir seviyeye çıkarmak için biz de değişime hazırız diyoruz.

-Önümüzdeki dönemde yeni lojistik şirketleri satın alabileceğinizin ipucunu verdiniz, bu Türkiye’de faaliyet gösteren firmalar arasından mı, yoksa yurtdışından mı olacak?

Şu an masanın üzerinde 3 firma var ama isimlerini açıklayamam. Fakat ikisinin Türkiye’den, diğerinin de yurtdışından olduğunu söyleyebilirim. Yılbaşından bu yana incelemelerimiz sürüyor. Satın almaya bakışımızda bizim ölçeklerimizde bir firma alıp, bulunduğumuz konumun iki katına çıkalım diye bir düşüncemiz yok. Mevcut işlerde bize fark yaratmalı. Ya bize hacim katacak ya da yeni bir müşteri portföyü oluşturmamızı sağlayacak firmalarla ilgileniyoruz. Bir diğer bakış açımız da yapmakta olduğumuz mevcut işi diğer coğrafyalarda daha büyük çaplı sürdürmemize destek olacak firmaların ilgimizi çekmesidir. Ama yönetim kalitesinden deneyimli olduğumuz ve kesinlikle orta ölçekli bir firma olacak. Fakat, bu yıl 3 firma, gelecek yıl 5 firma alacağımız ile ilgili bir ön yargı oluşturulmasın. Borusan Lojistik’in tanımlanmış doğruları üzerinden fark yaratacak çalışmaları inceliyoruz. Vaktimin bir kısmını da buna ayırıyorum. İnşallah, 2018 yılında Türkiye’ye birkaç sürpriz yaparız.

-Bukoli diye o yıllarda gerçekten çok parlak bir proje diye tanımlanabilecek bir girişiminiz ölü doğdu. Nedenleri nedir?

Bukoli, pazarda hedeflediğimiz büyüme koşullarını yakalayamadı. Pazarın yüzde 50’sinden fazlasına hakim olan firmanın da ben kendi lojistik firmamı kuracağım kararından sonra, beklediğimiz hacimleri yakalayamayacağımızı gördük. İki yıldır çalışıyorduk ama 4-5 yıl daha yatırım yapılsa, değişen bir şey olmayacaktı ve biz de doğru ticaretin gereğini yaparak, yatırımı sonlandırdık.

Borusan Lojistik, proje taşımacılığı da yapıyor. Bu konuda farklı bir yöntem kullanarak yaptığınız iş var mı?

Biz, uzun yıllardır petrol ve doğal gaz taşımacılığı işinde uzmanlığı bulunan faal bir firmayız. Yaklaşık 18-20 adet ve her biri dünyanın değişik yerlerindeki adreslerine teslim, ihracat ağırlıklı taşıma işleri gerçekleştirdik. Rüzgar enerjisi konusunda da Türkiye’nin yatırımları bizi cesaretlendirdi. İthalat tarafında limana gelmiş rüzgar güllerinin taşınarak lokasyona kurulması ve faal hale getirilmesi işlerini yaptık. Son dönemde Türkiye’de üretilen ürünlerin de dünyaya taşınmasını gerçekleştiriyoruz. Fabrikadan çıkan kulelerin limana taşınması, liman hizmetlerinin verilmesi ve gemiye yüklenmesinin ardından ihracat limanına götürülmesini üstleniyoruz.

Burada önümüzdeki günlerde başlayacağımız bir hizmetimizi daha duyurmak istiyorum. Biz kulelerin taşınma işini yapıyor ancak, dikilmesi ve montajını yapmıyorduk. Yeni bir yatırımla bunları da yapar hale geleceğiz. Yani dünyanın herhangi bir noktasından aldığımız aparatı, yerine götürüp, kurduktan sonra müşteriye teslim edeceğiz. Gelecek yıl içinde bu yatırımların da tamamlanacağı müjdesini verebilirim.

“Lokomotif alımı için erken”

-Demiryolunda özelleştirme tamam ama firmalar bir türlü lokomotif sahibi olamadı. Bu sorun aşıldığı takdirde sizin de lokomotif alma planınız var mı?

Kısa vadeli dönemde böyle bir girişimimiz olmayacak. Tecrübelerim, kanunun çıkmasını beklemeyi, ardından birkaç ay diğerlerinin çalışmasını izlemeyi ve ardından sorun yoksa karar vermeyi öğretti. Çünkü, tam her şey yolunda derken aksiliklerin çıkabildiği durumlar yaşandı. Operasyonlara başladığınızda geri adım atmak zor olur. Ciddi yatırımların yapılması için beklemek gerektiğine inanıyorum.

Kuleleri diktiler, ağaçları kurtardılar

Özellikle rüzgar enerjisi kanatlarının gelişen teknolojiyle birlikte boylarının uzaması, daha fazla ağaç kesilmesi zorunluluğunu ortaya çıkarmıştı. Ancak, Borusan Lojistik, dünyada henüz 5 firmanın kullandığı bir yöntemi uygulayarak ağaç katliamını önlemiş oldu. Borusan Lojistik Genel Müdürü İbrahim Dölen, bunu nasıl başardıklarını şu sözlerle aktardı:

“Türkiye taşımalarımızda çıkan en büyük sorun ürünler, genelde dağların tepelerine kurulacağı için bir yol olmamasıydı. İkinci olarak da kulelerin boyu bizi zorluyordu. İlk başlarda 35 metre olan kanatlar, daha sonra 65 metreye kadar çıktı. Arkanızda 65 metre, önünüzde de 20 metrelik bir çekici olduğunu düşünürseniz, yaklaşık 80-85 metreye kadar çıkabilen tek bir parçaya ulaşıyorsunuz. Taşıma esnasında dönerken de, çok ciddi bir ağaç kesimi ve yol yapmanız gerekiyor. Bunlar da ağır taşımacılıkta lojistik firmalarının yaptığı işler kapsamında. Nasıl çevreye daha az vererek taşıyabiliriz diye düşünürken, dünyada henüz çok az kullanılan yeni bir teknolojiyle karşılaştık. Kanatı havaya kaldırıp, sağa sola eğerek dönme açısını değiştirip, çok daha dar yerlerden geçebileceğimizi gördük. Bunun sayesinde yüzde 35 oranında daha az yol yapıp, daha az ağaç kestik. Bu yöntemin sektöre çok büyük bir farklılık kattığına inanıyorum. Bu durum müteahhit firmaların da daha az zamanda ve daha ekonomik rakamlarda faaliyete başlamalarını sağladı. Biz de çevreye daha az verdiğimiz için mutlu oluyor ve sloganımızın temeli olan farklılık yaratma işini gerçekleştirmiş oluyoruz.”

Selçuk ONUR – LOJİSTİK EKİPMANLAR

Kaynak: lojiport.com