Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / ''OTOMOTİV SEKTÖRÜ AR-GE’YE AĞIRLIK VERMELİ''

''OTOMOTİV SEKTÖRÜ AR-GE’YE AĞIRLIK VERMELİ''

''OTOMOTİV SEKTÖRÜ AR-GE’YE AĞIRLIK VERMELİ''25.03.2019Otomotiv sektörünü lojistik sektörü açısından değerlendirmek için öncelikle otomotiv sektöründeki rakamlara göz atmak gerekiyor. Özellikle Mayıs 2018'den sonra girdiğimiz ekonomik darboğaz ve döviz kurlarındaki dalgalanmanın otomotiv sektöründeki yansımalarını doğru analiz etmek önem arz ediyor.

Otomotiv Sanayi Derneği tarafından açıklanan verilere baktığımızda; 2018 yılı Ocak-Ekim döneminde toplam üretimin bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6, otomobil üretiminin ise yüzde 9 oranında azaldığını görüyoruz. Yine aynı dönemde, toplam üretimin 1 milyon 298 bin 282 adet, otomobil üretiminin ise 858 bin 638 adet düzeyinde gerçekleştiği bilgisine ulaşabiliyoruz.

Bunun yanı sıra OSD'nin raporlarında; Ticari araç grubunda, 2018 yılı Ocak-Ekim döneminde üretim geçen yıla paralel gerçekleşirken, hafif ticari araç grubunda aynı seviyede kaldı, ağır ticari araç grubunda ise yüzde 18 seviyesinde arttığına yer veriliyor. Otomotiv ihracatı rakamları ise toplam otomotiv ihracatının adet bazında geçen yıla paralel seviyede gerçekleşirken, otomobil ihracatı yüzde 5 oranında azaldığını gösteriyor. 2018 yılı Ocak-Ekim döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, toplam otomotiv ihracatı paritedeki değişim sebebiyle Dolar bazında yüzde 13 artarken, Euro bazında ise yüzde 6 arttı. Bu dönemde toplam otomotiv ihracatı 26,9 Milyar $ olarak gerçekleşirken, otomobil ihracatı yüzde 6 artarak 10,327 Milyar $ seviyesinde gerçekleşti. Euro bazında otomobil ihracatı ise yüzde 1 azalarak 8,653 Milyar € seviyesinde gerçekleşti.

Bu rakamların ışığında otomotiv sektörü paralelinde lojistiği ele aldığımızda iki farklı analiz yapılmasının yerinde olduğunu düşünüyorum. Bunların biri Türk Otomotiv Sanayi'nin lojistik sektörüne yönelik yarattığı katma değer, diğeri ise otomotiv sektöründe yaşanan teknolojik gelişimin lojistik sektörünün iş yapış şekillerine etkileri …

Türk Otomotiv Sanayi, son yıllarda çok hızlı bir gelişme göstererek, ülke ekonomisi açısından önemli bir sektör haline geldi ve Türkiye, bölgesel konumu, yüksek pazar potansiyeli, büyüyen iç ve dış pazar hacmi ve yapılan yatırımlar sonucunda, özellikle AB ülkelerine ihraç edilen araçların “üretim merkezi” olmuştu. Ancak 2018 yılında yaşanan düşüş hem otomotiv sektörünü hem de biz paydaşları tabii ki etkiledi. Fakat bunun yanı sıra Türk otomotiv sektörünün ihracat ile ilgili hedeflerine ulaşabilmesi için, lojistik yapısının doğru ve verimli bir şekilde planlanması, yönetilmesi ve sektöre rekabet gücü kazandırabilmesi de gerekiyor. Bu da ancak güçlü bir lojistik sistem fiziki alt yapısı ve iş akış süreçlerinin kurulması ile mümkün olabilir.

Bugün geldiğimiz noktada, artan lojistik ihtiyaçlara rağmen, sektörün büyüme eğilimlerine karşılık lojistik hizmetlerin etkin ve verimli bir şekilde gerçekleşmesi açısından ciddi eksikler yaşandığını görüyoruz.

Bu sebeple de ülkemizin mevcut lojistik altyapısının da gelecekte üretimi ve ihracatı destekleyecek, otomotiv sektörünün hedeflerine yetecek şekilde gelişimini sürdürmesi gerektiğine inanıyoruz. Hem özel sektörün hem de kamunun lojistik altyapıyı ve yeni yatırımları planlarken ülke ihracatının lokomotif sektörlerinden biri olan otomotiv sektörünün ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde adım atması gerekiyor. Özellikle otomotiv ihracatının neredeyse yüzde 90'ının denizyolu ile yapıldığı düşünüldüğünde limanların bağlantı yollarının tamamlanması büyük önem taşıyor.

Otomotiv sektöründe yaşanan teknolojik gelişme ve AR-GE yatırımları da lojistik sektörünü yakından ilgilendiriyor. Özellikle dış ticaretimizin yoğun olduğu AB ülkeleri düşünüldüğünde; teknolojik yatırımlar sektörümüz için ciddi bir durum oluşturuyor. Bilindiği üzere AB'nin birçok ülkesinde fosil yakıt kullanan araçlar yasaklanıyor. Bu noktadan hareketle biz de otomotiv sektörümüzden çevreye duyarlı ve tüm dünyada kabul görecek teknolojiye sahip yeni nesil araçlar üretmelerini bekliyoruz. Önümüzdeki 10 yıllık dönemde taşımacılığın geçireceği dönüşüm ile tüm dünya elektrikli ve hatta büyük ihtimalle sürücüsüz araçlara geçiş yapacak.

Ülke ekonomimiz açısından bakıldığında uluslararası taşımacılık faaliyeti yapan firmalar yeni araç filosu yatırımları yapmak durumunda kalacak. Bu noktada otomotiv sektörünün de gerekli atılımları yapması ve ülkemizde bu teknolojiye sahip ticari araçların da üretilmesi hem ülkemizi kalkındıracak hem de bizlerin yatırım yapmasını kolaylaştıracaktır.

Emre ELDENER
UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı
UTA Mart 2019