Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / YÜK TESLİM SÜRECİ TÜRK TİCARET KANUNU’NA UYGUN OLARAK GERÇEKLEŞTİRİLMELİDİR

YÜK TESLİM SÜRECİ TÜRK TİCARET KANUNU’NA UYGUN OLARAK GERÇEKLEŞTİRİLMELİDİR

 YÜK TESLİM SÜRECİ TÜRK TİCARET KANUNU’NA UYGUN OLARAK GERÇEKLEŞTİRİLMELİDİR20.08.2019
Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği UTİKAD'ın, denizyolu taşımacılığı ile ilgili olarak üzerinde durduğu iki önemli konu bulunuyor. Bunlardan ilki uluslararası taşımacılık işinin bir parçası olan yükün “doğru alıcısına” fiziken teslim edilmesi süreci ve bu işlemi gösteren belge yani iş süreçlerinde kullandığımız adıyla ‘yük teslim talimat formu' veya eski adıyla ‘ordino'. Diğer önemli konu ise taşıma işleri organizatörleri açısından zaman zaman büyük sıkıntılara neden olan ‘demuraj' bedelleri.

Ordino konusu Temmuz ayında yaşanan bazı gelişmeler ile lojistik sektörünün gündeminde yeniden yerini aldı. T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü tarafından 20 Mayıs 2019 tarihinde yayınlanan "Yük Teslim Talimat Formu" konulu, 03.01.2018 tarihli ve 2018/1 sayılı Genelge'nin yürütmesinin durdurulmasına ilişkin bir karar verildiğini bildiren duyurunun ardından ‘ordino'nun işlevi ve işleyişi ile ilgili yanlış ve eksik bilgiler içeren yönlendirmeler çeşitli platformlarda yer aldı.

Bunu takiben ortaya çıkan karışıklığı gidermek amacıyla T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü tarafından 8 Temmuz'da konuyla ilgili bir duyuru daha yayınlandı. Bu duyuruda da; T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü'nün yazısı ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun bozma kararının ardından denizcilik sektöründe faaliyet gösteren bazı şirketlerden alınan dilekçeler neticesinde "yük teslim talimat formu"nun nasıl uygulanacağı hususunda tereddütlerin hasıl olduğu, farklı tarihlerde düzenlenen iki ayrı işlem niteliğinde olan 17/05/2011 tarihli ve 14765 sayılı talimat ile 03.01.2018 tarihli ve 2018/1 sayılı Genelgenin birbirine karıştırıldığının anlaşıldığı belirtildi. Bu duyuruda, "yük teslim talimat formuna ilişkin tavan ücret düzenlemesi"ne ilişkin 03.01.2018 tarihli ve 2018/1 sayılı bu form için bir tavan ücret belirleyen Genelgenin yürütmesinin durdurulduğu, ancak yük teslim talimat formu uygulamasının devam ettiği vurgulandı.

Ancak bu yazıya rağmen ne yazık ki süreç bununla da kalmadı. Ambarlı Gümrük Müdürlüğü tarafından bağlısı tüm antrepo ve geçici depolama yerlerine gönderilen 10 Temmuz tarihli talimatla; tüm antrepo ve geçici depolama yerlerine, Gümrük Yönetmeliği'nin 130/1 maddesine dayanarak taşıyıcının onayı aranmaksızın, sadece konşimento ibrazı ile eşyaların alıcısına teslim edilmesi talimatı verildi. UTİKAD konuyla ilgili harekete geçerek, bu uygulama sonucunda ortaya çıkabilecek hukuki sorunları Ambarlı Gümrük Müdürlüğü ve Gümrükler Genel Müdürlüğü'ne iletti. Çünkü eşyaların alıcısına teslimi gümrük mevzuatıyla belirlenen bir işlem olmayıp, ülkemizin de imzalayarak taraf olduğu uluslararası taşımacılık konvansiyonlarının ilgili maddelerinin ulusal hukuka (Türk Ticaret Kanunu) yansıtılmış olan hükümleriyle belirlenmektedir.

UTİKAD olarak sürecin başından beri üzerinde hassasiyetle durduğumuz en önemli nokta, uluslararası taşımacılıktaki "yük teslim" sürecinin tüm dünyada olduğu gibi, uluslararası taşımacılık konvansiyonlarının öngördüğü doğrultuda Türk Ticaret Kanunu'nda yer verilmiş olan maddelere göre uygulanmaya devam edilmesidir.

Denizyolu taşımacılığındaki bir diğer konu ise tasfiye süreçlerinin uzaması sebebiyle karşılaşılan demuraj bedelleri olarak gündemimizde yer alıyor. UTİKAD Denizyolu Çalışma Grubumuzda uzun yıllardır çalışılan konulardan biri demuraj süreci ve oluşan yüksek bedeller. Bu konuyla ilgili olarak aşılamayan bazı noktalar var. Örneğin; taşıma işleri organizatörü olarak Çin'den beş konteynerlik bir sevkiyat yapıyoruz, yük İstanbul limanına geliyor. Gemi işletmecisinin konşimentosunda nakliyeci olarak taşıma işleri organizatörü firma görünüyor. Ancak malın gerçek alıcısı ‘ithalatçı' firma. Bu firma herhangi bir sebepten dolayı malını gümrükleyemediğinde veya malını çekemediğinde, mal gümrüğe terk ediliyor ya da çeşitli nedenlerle hacizlik olabiliyor. Bazı durumlarda mevzuat nedeniyle bazı durumlarda ise Tas-İş ambarlarındaki yer yetersizliği nedeniyle konteynerlerin içindeki yükler bir an önce boşaltılarak konteyner serbest bırakılamıyor. Tüm bu süreçte konteyner için yüksek tutarlarda ardiye ve demuraj masrafları oluşuyor. Bu durumda gemi şirketinin konşimentosunda alıcı olarak taşıma işleri organizatörünün adı yer aldığı için gemi acentelerine karşı sorumluluk da bu firmada kalıyor. İthalatçı firma tarafından yükün çekilmemesi durumunda ve yükün asıl sahibi firmaya ulaşılamadığında bu yüksek tutarların taşıma işi organizatörü tarafından ödenmesi bekleniyor.

Bu husus lojistik sektörünün en ciddi sorunlarından biri olarak önemini korumaya devam ediyor. Çünkü oluşan bu yüksek ardiye ve demuraj bedelleri yükün asıl sahibi olmamasına rağmen taşıma işi organizatörünün üzerinde kalıyor. Üyelerimize destek vermek amacıyla geçtiğimiz yıllarda Denizyolu Çalışma Grubumuzun çalışmaları sonucunda hazırlanan “UTİKAD Çekilemeyen Yük Prosedürü”nü yayınlamıştık. Ancak hem Tas-İş süreçlerinin hızlandırılması ve ambar yetersizliğinin çözülmesi yönünde adım atılması, hem de gerek gümrük mevzuatında gerekse İcra ve İflas Kanunu'nda bazı düzenlemelerin yapılması gerekiyor.

Bu çerçevede UTİKAD olarak İstanbul Barosu Taşıma ve Lojistik Hukuku Komisyonu başta olmak üzere paydaşlarımızla bir araya gelerek bu konuya çözüm aramayı ve ilgili kamu kurumlarıyla görüşmelerimizi sürdürüyoruz.


Emre ELDENER
UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı
UTA Ağustos 2019