Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Denizyolu / TÜRK DENİZCİLİK SEKTÖRÜ İÇİN YENİ FIRSATLAR KAPIDA

TÜRK DENİZCİLİK SEKTÖRÜ İÇİN YENİ FIRSATLAR KAPIDA

TÜRK DENİZCİLİK SEKTÖRÜ İÇİN YENİ FIRSATLAR KAPIDA27.08.2019
Türk denizcilik sektörünün milli gelire 20-22 milyar dolar katkı sunduğunu belirten İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran, "Deniz taşımacılığı, demir yoluna göre 3, kara yoluna göre 7, hava yoluna göre ise 21 kat daha ekonomiktir" dedi. Kıran, Çin'in OBOR projesinin, yükselen bir pazar haline gelen Afrika'nın, Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün (IMO) çevre kurallarının Türk denizcilik sektörü için önümüzdeki süreçte önemli fırsatlar yaratacağının altını çizdi.

Global deniz ticareti nasıl bir büyüklüğe ulaştı?

Günümüzde dünya ticaretinin %83'ü denizyolu taşımacılığıyla gerçekleştirilmektedir. Denizyolu ile yapılan bu ticaret bazı istisnalar dışında tamamen serbest rekabet ortamında, 150'den fazla ülkeye kayıtlı bulunan ve neredeyse her milletten bir milyondan fazla denizcinin çalıştığı 50.000'den fazla gemi ile yapılmaktadır. 2019 Ocak ayı verilerine göre, uluslararası ticarette kullanılan 1000 groston ve üzeri gemilerden oluşan ve toplam dünya ticaretinin %83'ünü gerçekleştiren dünya filosu yaklaşık 1,9 milyar DWT'dir. Deniz taşımacılığı, demiryoluna göre 3, karayoluna göre 7, havayoluna göre ise 21 kat daha ekonomiktir.
 
MİLLİ GELİRE KATKISI 20-22 MİLYAR DOLAR

Türkiye denizyolu sektörünün mevcut altyapısı ve filo gücü hakkında bilgi verir misiniz?


Türkiye 28,5 milyon DWT toplam kapasitesi ile dünyanın en büyük filo sıralamasında ilk otuz ülke arasında 15. sırada yer almaktadır. Türk Bayraklı gemi sayımız 457, tonajımız ise 6,8 milyon DWT, Türk armatörlerinin yabancı bayraklı gemi sayısı 1.027, tonajı ise 21,8 milyon DWT'dur. Türk armatörlerinin kontrolündeki filomuz 1.484 gemi ile 28,5 milyon DWT'dur. (1000 GT ve üzerindeki gemilerde) Yabancı bayraklı gemi oranları Türkiye'de %76, Yunanistan'da %82, Çin'de %68, Japonya'da %85, Almanya'da %91, ABD'de %91 ve Rusya'da %68'dir. Türkiye'nin dış ticaret yüklerinin tonaj olarak yüzde 89'u denizyoluyla taşınmaktadır. Değer bazında baktığımızda ihracat ve ithalat hacmimizin %61'i yani yaklaşık 238 milyar doları denizyoluyla gerçekleştirilmektedir. Söz konusu taşımanın 'i Türk Bayraklı gemilerle yapıldı. Denizciliğimizin ekonomik büyüklüğü Gelirler İdaresi Başkanlığı verilerine göre, 2019 itibariyle 17,5 milyar doları aşmıştır. Türk denizcilik sektörünün milli gelire katkısı 20-22 milyar dolar civarındadır. Bugün itibariyle Türk armatörlerinin kontrolündeki gemilerimiz 2023 için belirlenen ihracat talebini karşılayacak güce sahip değildir. Bu nedenle 11. Kalkınma Planı Taslağı'nın Lojistik Hedefler tablosunda 1000 GT ve üzeri Türk sahipli deniz ticaret filosunun 2023 yılında 36 milyon DWT olması hedeflenmiştir.
 
“Liman Tek Pencere” ve “Konteyner ve Liman Takip Sistemi” gibi projeler sektörünüze nasıl yansıdı?

Ticaret Bakanlığı koordinesinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile beraber yürütülen Liman Tek Pencere Sistemi Türkiye limanlarında 1 Temmuz 2018 tarihi itibariyle başlamıştır. Aralık 2018 itibari ile Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü sisteme dahil olmuş, pratika ve patenta işlemleri için gerekli olan gemi geliş/gidiş bildirimleri ile deniz sağlık bildirimleri Liman Tek Pencere Sistemi üzerinden yapılmaya başlanmıştır.  Haziran 2019 tarihi itibari ile de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sisteme entegre olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na yapılan gemi atık bildirimlerinin Liman Tek Pencere Sistemi üzerinden yapılması sağlanmıştır. Liman Tek Pencere Sistemi ile gemi acenteleri, gemiye ilişkin bildirimlerini her bir resmi otoriteye ayrı ayrı yapmak yerine Liman Tek Pencere Sistemi'ne E-Devlet şifresi ile giriş yaparak Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'ndan aldıkları gemi acenteliği yetki belgesine istinaden tek bir ekran üzerinden yapmaya başlamışlardır.

İçişleri Bakanlığı'nın Liman Tek Pencere Sistemi'ne sisteme dahil olması çalışmaları halen devam etmektedir. Gemi acenteleri ile yapılan görüşmeler neticesinde Liman Tek Pencere Sistemi ile ilgili şu an için yaşanan bir sorun olmamakla beraber İçişleri Bakanlığı'nın sisteme dahil olması ile birlikte kruvaziyer gemi acenteliği ayağında muhtemel bir sıkıntı yaşanacağı öngörülmektedir. İçişleri Bakanlığı Liman Tek Pencere Sistemi'ne dahil olmadan önce aksiyon alınması gereken bir sorunumuz bulunmaktadır. Odamız bunu resmi yazı ile de Ticaret Bakanlığı'na göndermiştir. Şöyle ki; Liman Tek Pencere Sistemi denizyolu yük taşımacılığı esas alınarak hazırlanmış, yolcu taşımacılığı bildirimleri ile ilgili alanlar göz ardı edilmiştir. Oysa ki, ülkemize 1000'i aşkın yolcusu bulunan bir çok kruvaziyer gemi gelmekte ve bu gemilerde bulunan yolcuların, görev yapan gemiadamlarının ve gemi personelinin  bildirimlerinin zamanında yapılması, geminin limandan sorunsuz kalkarak bir sonraki seferine zamanında varabilmesi için büyük önem arz etmektedir.  Bu sebeple, Liman Tek Pencere Sistemi'nde yolcu taşımacılığı için ayrı bir modül açılması, kruvaziyer gemilerde görev yapan gemiadamı/gemi personeli ile yolcu bilgilerinin sisteme  otomatik yüklenmesine imkan verecek  ve yolcu taşımacılığının doğası gereği son dakika gemiye katılması ya da ayrılması gereken gemiadamı/gemi personeli/yolcu bildirimleri için düzeltme yapılmasını sağlayacak bir çalışma yapılması uygun olacaktır.

Diğer yandan Konteyner ve Liman Takip Sistemi ile ülkemize giriş/çıkış yapan konteynerlerin liman içi hareketleri de dahil olmak üzere elektronik ortamda kayıt altına alınarak etkin bir şekilde izlenmesi sağlanmış ve Gümrük İdaresi'nin sistemleri ile liman işletmelerinin sistemleri entegre edilmiştir. Bu kapsamda, konteyner takibinin en önemli unsurlarından biri olan “Konteyner Kayıt ve Takip Formu” 23 Şubat 2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 1972 Konteynerlerle İlgili Gümrük Sözleşmesi'nin ve Geçici İthalat Sözleşmesi'nin Konteynerlerle İlgili Hükümlerinin Uygulanmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile elektronik ortama aktarılmıştır. Odamız ile Gümrük İdaresi yetkililerinin sıkı işbirliği ile 2016 ve 2017 yılında yapılan mevzuat düzenlemelerinin ve belirlenen limanlarda başlatılan pilot uygulamaların ardından 2018 yılı sonu itibari ile halen Haydarpaşa Limanı hariç tüm limanlarda Konteyner ve Liman Takip Sistemi hayata geçirilmiştir.  Konteyner ve liman takip sistemi ile ilgili üyelerimizden Odamıza bildirilen herhangi bir sorun bulunmamaktadır.
 
Yeni hazırlanan Gemi Acenteleri Yönetmeliği'ne ilişkin beklentileriniz neler?

İMEAK Deniz Ticaret Odası'nda 4 ayrı meslek komitesi ile temsil edilen, deniz ticaretinin en önemli hizmet kolu olan gemi acenteleri 2012 tarihli Gemi Acenteleri Yönetmeliği gereğince Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nca “gemi acenteliği yetki belgesi” ile yetkilendirilerek belirlenen bölge sınırları içinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Yetki belgeleri Gemi Acenteliği Yönetmeliği ile dört bölgeye ayrılmıştır. Şirket merkezinin bulunduğu bölge dışında başka bir bölgede faaliyet göstermek isteyen gemi acentesi şube açarak (gemi acenteliği şube yetki belgesi alarak)  diğer bir bölgede faaliyet göstermektedir. Mayıs 2019 tarihi itibariyle Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nca yetkilendirilmiş toplam 1.072 gemi acente firması mevcut olup, şubeler ile bu sayı 1.295'e ulaşmaktadır. Bir önceki yıla göre gemi acente firması sayısındaki artış %5 civarındadır. Bölge dağılımına bakıldığında, Karadeniz Bölgesi'nde (I.Bölge'de) toplam 77, Marmara Bölgesi'nde (II.Bölge'de) toplam 659, Ege Bölgesi'nde (III.Bölge'de) toplam 327, Akdeniz Bölgesi'nde (IV.Bölge'de) toplam 232 gemi acentesi firması faaliyet göstermektedir. Toplam 1 295 adet gemi acente firmasının yarısından fazlasının (%51 ile) II. Bölge olarak adlandırılan İstanbul, Kocaeli ve Bursa gibi sanayi şehirlerinde faaliyet gösterdiği görülmektedir.

Gemi acente firmalarının dörtte birinin ise (%25 ile) yoğun olarak yatlara gemi acenteliği hizmeti verilen Muğla ile yoğun olarak kruvaziyer gemilere acentelik hizmetinin verildiği İzmir ve Aydın illerinin yer aldığı III. Bölge'de faaliyet gösterdiği görülmektedir.  Geçen süre zarfında 2017 yılında Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nca Gemi Acenteleri Yönetmeliği'nde değişiklik yapılmasına ilişkin çalışmalar başlatarak, Odamızdan ve sektör temsilcilerinden görüş istenmiştir. Odamızdan ve sektör temsilcilerinden Bakanlığa gönderilen görüşler çerçevesinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nca Gemi Acenteleri Yönetmelik Taslak çalışması halen devam etmektedir. Gemi acentelerinin kuruluş ve çalışma esaslarını düzenleyen ve ilk olarak 2005 yılında yayınlanarak yürürlüğe giren, üzerinde yapılan değişiklikler ile halen geçerli olan 2012 tarihli Gemi Acenteleri Yönetmeliği'nin Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından günümüz ihtiyaçları ve sektör temsilcilerinin görüşleri dikkate alınarak revize edileceğine inancımız tamdır.
 
YENİDEN YAPILANMA ZORUNLU

Denizyolu taşımacılığının geleceğini nasıl görüyorsunuz?


Dünyadaki değişikliklere paralel olarak deniz taşımacılığı da değişime tabi olmaktadır. Deniz ticaretinin tüm paradigmaları geçtiğimiz 15 yıl içinde değişmiştir. Günümüzde denizcilik finansal yapıları güçlü olan şirketler ya da ileri düzeyde denizcilik hatta lojistik bilgisi ile yapılmaktadır. Küçük ve dağınık işletmelerin her alanda olduğu gibi denizcilik piyasasında da konsolidasyonu her geçen gün daha gerekli hale gelmektedir. Dünyadaki jeopolitik gelişmeler, ticaret savaşları, uluslararası ambargo ve yaptırımlar, Kuşak ve Yol gibi kıtalararası ticari bağlar yaratacak büyük projeler ve uluslararası çevre uygulamaları yeni pazar ve güzergahları, deniz ticaretinin yeniden yapılanmasını gerekli kılmaktadır.

Geçtiğimiz yıllarda deniz taşımacılığında görülen arz artışı ve olumlu beklentiler, tersane kapasitelerinin artışına ve gemi fiyatları ile kredi imkanlarının uygun hale gelmesi sonucunda, gemi tonajının şişmesine neden olmuştur. Bu çerçevede önümüzdeki 5 yıllık süreç için baktığımızda, talepte kısa vadede önemli bir değişme olmayacağı göz önüne alınırsa, arz cephesinde bir ayarlama yapılması gerekmektedir. Bunun anlamı gemi arzı olarak filonun küçültülmesi, sektöre girişin ve yeni gemi inşaatının kontrol altına alınması anlamına gelmektedir. Bunun ulusal politikalar çerçevesinde, filoların yenilenmesi, hurda teşviki gibi yöntemlerle düzenlenmesi mümkün olmakla birlikte, Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün çevre düzenlemelerinin deniz taşımacılığı sektörüne getirdiği koşullara uyum sağlama sürecinin bu konuda önemli bir rol oynayacağı görülmektedir.

Fırsatlar açısından bakıldığında ise Çin'in sermaye ihracatını da içeren OBOR gibi büyük projeleri Türk deniz ticaret sektörü ve ülkemize sermaye transferini sağlamak için büyük bir fırsat olabilecektir. Diğer yandan petrol üreten Nijerya hem bu petrolün ihracı hem de kendi ulusal sınırları içinde denizyolu ile mal hareketleri bakımından ve balıkçılık açısından oldukça geridir. Bu işleri dışarıya yaptırmakta ve çok büyük kayıplara uğramaktadır. Nijerya, Türk deniz ticaret paydaşları için, ortak filo oluşturma ve işletme, bu ülkeye filo ve balıkçı gemileri inşa etme, balıkçılık konusunda eğitme bakımından çok iyi bir fırsattır.

Diğer yandan Türk denizcisi artık hedefini Akdeniz ve Karadeniz dışında yeni pazarlara taşımak zorundadır. Afrika gelecek 50 yılın yükselen yıldızı olacaktır. Buraya kazan-kazan esası ile girmek girişimcilerimize büyük fırsatlar yaratacaktır. Liman işi ile ilgili Türk şirketleri bunu şimdiden gerçekleştirmeye başlamışlardır.

Ayrıca, Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün (IMO) çevre kurallarına uygun gemiler konusunda, ülkemizin sahip olduğu gemi inşa ve onarım yeteneklerinin, başta Avrupa olmak üzere bölge ülkelerinin yeni gemi inşası, yeşil gemi yapımı ve ‘retrofitting' konusundaki taleplerini karşılayacak şekilde projelere yönlendirilmesinin önemli bir fırsat oluşturacağını düşünmekteyiz.

Dünyada yaşanan teknolojik gelişimler, sektörümüz tarafından yakından takip edilmelidir. Teknolojik alandaki çalışmalara baktığımızda navigasyon, otonom gemiler ve insansız gemiler çalışmalarına odaklanılmış olduğunu görüyoruz. İşletme giderlerinin azaltılması ve gemilerin daha verimli işletilebilmesi, insan hatalarından kaynaklı kayıpların azaltılması gibi faktörler, sektörümüzün bu akıllı teknolojilere yönelmesinin başlıca nedenleridir. Bahsettiğimiz bu teknolojilerin sektör temsilcilerimiz, yeterli Ar-Ge çalışmaları ve devletimizin desteği ile ülkemizde de çok kısa bir zamanda hayata geçirilmesinin mümkün olduğunu düşünmekteyim.
 
Kaynak: lojistikhatti.com