Türk lojistik sektörünün son yıllarda gösterdiği gelişme sektör temsilcileri olarak bizim açımızdan genellikle olumlu bir tablo çiziyor. Ancak bilindiği üzere sektörümüzü dünya dinamiklerinden bağımsız olarak değerlendirmek mümkün değil. Hem farklı coğrafyalardaki politik gelişmeler hem de dünya ticaretinde yaşanan dalgalanmalar lojistik sektörünü etkiliyor. Yine de yıllar içindeki gelişmeye baktığımızda lojistik sektörü kamu yatırımlarından yüksek pay aldığı gibi özel sektörün de katkılarıyla her geçen yıl güçleniyor ve büyüyor. 2019 yılında sektör olarak zorlu fakat geleceğe dair yeni adımların atıldığı bir yılı geride bıraktık. 2019 yılını bazı rakamlarla ve gelişmelerle değerlendirmek isterim.
Sektörümüzün, ülke GSYH rakamı içerisinde yaklaşık %12 oranında pay sahibi olduğu biliyoruz. GSYH, 2018 yıl sonunda bir önceki yıla göre yaklaşık %19 arttı ve 3 trilyon 700 milyar 989 milyon TL olarak gerçekleşti. Söz konusu büyüklük içerisinde %12 paya sahip olduğu değerlendirilen lojistik sektörünün 2018 yıl sonunda büyüklüğü yaklaşık 444 milyar TL'yi buldu. Bu büyüklüğe doğrudan lojistik hizmet sağlayan firmalarla, dış ticaret/üretim firmalarının kendi bünyelerinde gerçekleştirdikleri lojistik faaliyetlerin yarı yarıya oranda katkı yaptıkları tahmin edilmektedir.
Lojistik sektörünün 2019 yılı sonundaki büyüme performansının Türkiye'nin GSYH gelişiminden farklı olmayacağı değerlendirilmektedir. Dünya Bankası'nın Kasım ayında yayınladığı Türkiye Ekonomi Monitörü'nde 2019 yılı için Türkiye GSYH'sinde büyüme olmayacağı tahmini yer almaktadır. Bu tablo her ne kadar iç açıcı olmasa da lojistik sektörünün GSYH paralelinde gösterdiği büyüme performansını TÜİK tarafından 2019 yıl GSYH verileri açıklandığında daha net görebileceğiz.
Lojistik sektörünü taşıma modları ayrımıyla değerlendirdiğimizde ise değer ve ağırlık bazında yıllardır olduğu gibi denizyolunun en yüksek paya sahip olduğunu görüyoruz. Bu kapsamda 2019 yılının üçüncü çeyreği sonunda değer bazında ithalatta denizyolunun payı %65, karayolunun payı %19, havayolunun payı %15 ve demiryolunun payı ise %0,80'dir. İhracat taşımalarında ise denizyolunun payı %62, karayolunun payı %29, havayolunun payı %8 ve demiryolunun payı ise %0,58'dir.
2019 yılının üçüncü çeyreği sonunda ağırlık bazında ise ithalatta denizyolu %95, karayolu %4, demiryolu ise %0,53'lük orana sahiptir. Havayolu ile taşınan ithalat yüklerinin ağırlığı oldukça az olup %0,05'lik bir orana tekabül etmektedir. İhracat taşımalarında ise denizyolu %80, karayolu %19, demiryolu ve havayolu ise %1'in altında paya sahiptir.
2019 yılını geride bırakırken sektörü etkileyen gelişmeleri de sizlerle paylaşmak isterim. Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında taşımacılık koridorlarından ülkemizin daha büyük paylar almasına yönelik çalışmalar sektörümüz açısından önem arz eden gelişmelerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu gelişmeye paralel olarak demiryolu taşımacılığının payının ve dolayısıyla limanlarımız üzerinden geçecek transit yüklerin de artması söz konusu olacaktır. Bu sebeple ülkemizin doğu-batı ekseni üzerinden kesintisiz demiryolu taşımacılığının yapılmasını sağlayacak altyapısal düzenlemelere öncelik verilmeli, transit yüklerin Türkiye üzerinden çevre ülkelere kıyasla daha kısa sürelerde ve daha ekonomik taşınabilmesinin önünü açan mevzuat düzenlemeleri yapılmalıdır. İstanbul Havalimanı ile birlikte ülkemizin konumundan daha etkin yararlanabileceğimiz bir dönem başlamıştır. Türkiye'nin hava kargo taşımacılığında uluslararası çapta aktarma merkezi olması adına hem mevcut kapasite hem de uzun vadede İstanbul Havalimanı'nın kullanıma açılacak ek kapasitesi büyük bir avantaj sağlayacaktır.
UTİKAD olarak lojistik sektörünün iyileştirilmesi ve geliştirilmesi yönündeki çalışmalarımız devam etmektedir. Bu bağlamda biz güvenli, erişilebilir, ekonomik, alternatifleri olan, verimli, hızlı, rekabet edebilir, çevreye duyarlı, kesintisiz, dengeli, etkin tedarik ve değer zinciri yönetimine dayalı çağdaş hizmetlerin sunulduğu sürdürülebilir bir lojistik sisteminin oluşması için güncel gelişmeleri takip ediyoruz, küresel iyi uygulama örneklerini üyelerimize aktarıyoruz. Bu sistemin oluşturulması noktasında Türkiye'de intermodal taşımacılığın geliştirilmesi kesinlikle şart. Peki biz bunun için neler yaptık? Kombine Taşımacılık Yönetmelik Taslağı ile ilgili UTİKAD görüşlerini Bakanlığa ileterek sektörün nihai faydasını hedefledik.
Sektörün güncel sorunlarını, sektörü temsil ettiğimiz her platformda dile getirip çözümü konusunda görüşlerimizi vurgulamaktayız. Bu konulardan biri taşımacılık faaliyetlerini gerçekleştirmek isteyen firmalardan istenen Yetki Belgeleri konusudur. İstenilen belgelerin ücretlerinin yüksek olması sektörümüz adına olumsuz bir durumdur. Yüksek belge ücretleri çalışma şartlarını ve rekabet ortamını derinden etkilemektedir. Bu konuda itirazlarımızı, gerekçelerimizi her platformda dile getiriyoruz. Elbette belgeli ve güvenilir taşıma yapılmasından tarafız ancak hem belge sayısının ve çeşitliliğinin azaltılması hem de belge ücretleri konusunda iyileştirmelerin yapılmasının şart olduğuna inanıyoruz
UTİKAD olarak 2020 yılında sektörümüzün geleceğe yönelik yol haritası çizebilmesi için 2 rapor da hazırladık. Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Tuna ve ekinin iş birliği le hazırlanan Lojistik Eğilimler ve Beklentiler Araştırması ve UTİKAD Sektörel İlişkiler Müdürü Alperen Güler tarafından hazırlanan Türkiye Lojistik Sektörü Raporu 2019 sayesinde üyelerimizin ve sektör paydaşlarımızın daha güvenli ve verimli adımlar atabileceğine inanıyoruz. 2020 yılının Türk lojistik sektörüne ve değerli paydaşlarına yeni ufuklar açacak, sağlıklı, barış içinde ve bol kazançlı bir yıl olmasını dilerim.
Emre ELDENER
UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı
UTA Ocak 2020