Deniz hukukçularına göre alacaklı şirket ve bankalar artık daha akılcı hareket ediyor. Mecbur kalmadıkça ve tabloyu tamamen ümitsiz görmedikçe hukuki işlem başlatmak istemiyorlar. Şirket batıran finans sektörü önce pervaneler dönsün diyor
Deniz hukukçularına göre alacaklı şirket ve bankalar artık daha akılcı hareket ediyor. Mecbur kalmadıkça ve tabloyu tamamen ümitsiz görmedikçe hukuki işlem başlatmak istemiyorlar. Şirket batıran finans sektörü önce pervaneler dönsün diyor.
Yamaner Hukuk Bürosu Avukatlarından Nilgün Yamaner, “Denizcilik şirketleri ve finans kuruluşları kriz karşısında çok daha bilinçli. Taraflar, pervanenin dönmesi halinde artı değer yaratılacağının artık bilincinde” dedi. Özellikle yüksek günlük kira bedeli ile uzun vadeli olarak kiralanan gemilerin sözleşmelerinden cayma isteklerinin arttığını söyleyen Nilgün Yamaner, “Denizcilik şirketleri ve finans kuruluşları kriz karşısında çok daha bilinçli. Taraflar, pervanenin dönmesi halinde artı değer yaratılacağının artık bilincinde” dedi.
Piyasadaki krizin sözleşmelerin her iki tarafını da mutsuz ettiğini ve her iki tarafın da durumunu iyileştirmek amacıyla talepleri arttırdığını söyleyen Yamaner Hukuk Bürosu Avukatlarından Nilgün Yamaner “Fakat tarafların talepleri birbirleriyle ciddi anlamda çatışıyor. Ancak piyasa zaten daralmış olduğundan “köprüleri atmak” da çözüm değil. Bu nedenle yargıya başvurmadan evvel yapılacak girişimler olduğunu düşünüyoruz” dedi. Öncelikle gerek finans kuruluşları gerekse tersaneler ve denizcilik şirketleri açısından sözleşmeler ve teminatların tekrar gözden geçirildiğini belirten Yamaner, “Mümkünse sorunları teminat arttırma, borcu yeniden şekillendirme ve uzlaşma çözümleri arayarak çözme yolunu tercih etmekte ve müvekkillerimizi de bu şekilde yönlendiriyoruz. Adeta arabulucu gibi davranarak tarafları uzlaştırmaya çalışıyoruz. Uzlaşma sağlanamaz ise gerek Türk Mahkemeleri nezrinde ve gerekse yabancı ayaklı anlaşmazlıklarda yurt dışında dava ve tahkim yoluna gidiliyor. Bu konudaki anlaşmazlıklar da ciddi şekilde artmış bulunuyor” şeklinde konuştu.
Sipariş iptalleri işleri yoğunlaştırdı
Özellikle yüksek günlük kira bedeli ile uzun vadeli olarak kiralanan (time charter) gemilerin sözleşmelerinden cayma isteklerinin arttığını söyleyen Yamaner, “Bu caymalardan dolayı Türk, İngiliz ve hatta Amerikan hukukunun birlikte yürütüldüğü anlaşmazlıklar var” dedi. Tersanelerde yaşanan sipariş iptallerine de değinen Nilgün Yamaner şunları söyledi: “Tersane olarak gemi inşasında cayılan sözleşmelerin sonuçları ile yine yurt dışındaki tersanelere sipariş edilen gemilerin inşa edilmesinden cayma sözleşmeleri ve finans kuruluşlarının alacaklısı olduğu gemileri izleme ve borçları yeniden yapılandırma ile yoğun olarak uğraşmaktayız. Münferiden de krizin etkisi ile sonradan denizci olanların ortaklıkları tasfiye etme ve ilk önce sektörden ayrılma çabaları da uğraşı alanımızın içinde. Bu arada günlük olarak yürütülen yargıya intikal etmiş çok sayıda deniz hukukundan kaynaklanan alacak davası ile de uğraşmaktayız.”
Firma ve bankalar daha bilinçli
32 yıllık meslek hayatımda bu ve benzeri pek çok defa denizcilik alanındaki krizlerle karşılaştığını hatırlatan Yamaner, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu krizlerden birinde o tarihlerde Türk deniz ticaret filosunun %10’unu teşkil eden bir denizcilik gurubunun bilinçsiz ve öngörüsüz kararlar ile nasıl yok edildiğini gördüm. Bu nedenle şimdi memnuniyetle söyleyebilirim ki hem denizcilik şirketleri ve hem de finans kuruluşları kriz karşısında çok daha bilinçli. Taraflar gemilerin çalışması, pervanenin dönmesi halinde artı değer yaratılacağının artık bilincinde. Bu nedenle şirketler işletme zaafına düşmemek için profesyonel kadrolarına ciddi yatırım yapmakta ve diğer taraftan da çok daha önemlisi kendilerini finanse eden bankalar artık adeta partnerleri gibi hareketle bir işletme zaafı karşısında durumu algılayabilmek ve zamanında müdahale etmek için kendi bünyelerinde deniz işletmecileri istihdam etmekteler. Müvekkillerimizin talepleri çok çeşitli olmakla birlikte aslında tek bir eksen etrafında dönüyor: “risklerini değerlendirmek ve krizden mümkün olan en az etki ile kurtulmak.” Bizler, talep geldiğinde şirketin tüm mali ve hukuki belgelerini, ticari ilişkilerini masaya yatırıp, öncelikle mevcut durum tespiti yapıyoruz. Detaylı bir incelemeden sonra krizden en az zararla çıkmanın hukuki argümanlarını sunuyoruz.”
Krizde çözümün adresi artık yargı değil uzlaşı
Karaman Hukuk Bürosu’ndan Mahmut Karaman “Piyasaların bu şekilde devam etmesi durumunda taşlar yerinden oynayacak. Kriz o kadar geniş çaplı ki alacaklı şirketler hukuki işlem başlatıp döküp saçmak niyetinde değil” diye konuştu.
Krizle birlikte bir iş yoğunluğunun başladığını söyleyen Karaman Hukuk Bürosu’ndan Mahmut Karaman, “Ancak geçmişte yaşanan krizlere nazaran bu dönemde alacaklı şirket ve bankalar daha bilinçli hareket ediyor. Mecbur kalmadıkça ve tabloyu tamamen ümitsiz görmedikçe hukuki işlem başlatmak istemiyorlar” dedi. Bu krizin önceki krizlerden iki şekilde farkı olduğuna dikkat çeken Karaman, “Birincisi çok derin ve ağır bir kriz, ikincisi bütün dünyayı etkiliyor. Bundan önce yaşananlar hem bölgeseldi hem de bu derece ağır krizler değildi. Maalesef bu derece bir krizi hiç kimse tahmin edemedi. Denizi iyi bilen bazı müvekkillerim ağustos ayında gemi alırken, ‘6-7 senedir market yükseliyor ve bu sektörün en fazla bu kadar süreli yükseliş periyodu var. Bunu bile bile nasıl yüksek fiyatlardan gemi almaya cesaret edebiliyorsunuz’ diye soruyorduk. Ancak dünya ticaretinin büyümesi ve bankaların kredi vermekte istekli olması diğer yandan navlunların aşırı yükselmesi sektörün gözünü kör etmişti. Denizi iyi bilenler dahi bu hatayı yaptı. Çünkü bir dalga beklenmesine rağmen bu derece ani ve yıkıcı bir krizin olacağını tahmin edemediler” diye konuştu.
Temel taşlar daha yerinden oynamadı
Piyasalarda büyük sıkıntıların olduğunu buna rağmen temel taşların henüz yerinden oynamadığını ifade eden Karaman, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ancak piyasaların bu şekilde devam etmesi durumunda taşlar yerinden oynayacak. Kriz o kadar geniş çaplı ki alacaklı şirketler hukuki işlem başlatıp döküp saçmak niyetinde değil. Bir de ekonomistlerin piyasalarla ilgili 2010’da olumlu gelişmelerin başlayacağını belirtmesi, herkesin planlamaları 2010’a göre yapmasını sağlıyor. Kredi dönüşü olmadı, borcunu ödeyemedi diye yoğun bir hukuki süreç başlamış değil. Diğer türlü domino etkisiyle herkes birbirini yıkacak ve alacaklı da alacağını alamayacak. Diğer taraftan bankaların ise agresif tutumuna tanık olmadık ve beni de şaşırtacak şekilde kredi vermek konusunda cesaretliler. Teminatı olan firmalara kredi veriyorlar ancak kredi eskisi kadar ucuz değil doğal olarak.”
Kiracıya karşı hukukla sonuç kolay değil
Dünyada yaşanan resesyonla birlikte birçok sözleşmenin revize edildiğini söyleyen Karaman, resesyondan dolayı taşınacak yük kalmayınca birçok geminin de ‘time charter’dan çıktığını kaydetti. Kiracılara karşı hukuku işletmenin çok kolay olmadığını dile getiren Karaman şöyle devam etti: “Navlunların yüksek olduğu dönemde kiracı şirketler, donatanla günlük mesela 40 bin t/c ile bir anlaşma yapıyor. Sonra navlunlar birden yükseliyor ve geminin günlük t/c değeri 80 bin dolara çıkıyor. Armatör, kiracıya geminin günlük kira bedeli piyasada 80 bin dolara çıktı, sözleşmemizi yenileyelim diyor. Kiracı da anlaşma böyle, devam etmek zorundasınız diyebiliyor. Donatan, bu durumda ya sözleşme bitene kadar çalışacak, ya da gemisini çekecek. Tabi ki gemisini çektiği zaman da sözleşmeye aykırılık oluşacak ve cezai işlemlere maruz kalacak. Özetle navlunlar yükseldiğinde sözleşmeler armatörlerin aleyhine olsa da armatörlerin o sözleşmelere bağlılığı devam etmek zorundaydı. Şimdi tam tersine navlunlar düştü. Bu kez kiracılar, günlük kira bedeli 5 bin dolara düştü, ben sana 40 bin ödemem dediler. Armatör olur mu sözleşmemiz böyle dediği an, kiracılar sözleşmeye bağlılıklarını devam ettirmekte kendilerini zorunlu hissetmediler. Ticaretin daraldığı her şeyin değerinin düştüğü noktada kiracıların yüksek navlun ödemesi zaten beklenemez. Tabi ki sözleşmeleri feshetmemekte de armatörler kadar tedirgin olmadılar çünkü armatörler gibi kaybedecekleri bir varlıkları yok.”
Krize avantajlı yakalandılar
Bugün krize yakalananların daha önceki kriz deneyimlerinden yararlandığını söyleyen Karaman, “1990’lı yılların ikinci yarısında yaşanan navlun krizinde armatörler çok büyük hata yapmışlardı. Birincisi, iyi kazandıkları dönemde işletme sermayesi ayırmadılar ve başkaca yatırımlara kaydılar; sonra gemilerin eskisi kadar kazanamama dönemi başladı ve birçok firma bu duruma dayanamadı. İkincisi de deniz işletmeciliği konusunda da nitelikli insan gücüne yatırım yapılmadı. Günlük hesaplamalarla şirketler yürütülüyordu. O zamanki kriz büyük ölçüde denizcilik sektörünü etkileyen navlun kriziydi ama sektöre çok ciddi zarar verdi. Bugün yaşanan tüm dünyayı etkileyen finans kriziyle başlayan global ekonomik krizdir. Buna rağmen denizcilik firmalarının büyük kısmı sermaye yapısı ve nitelikli eleman konusunda daha hazırlıklılar ve geçmiş krizlerde edindikleri tecrübeleriyle hareket ediyorlar. Şüphesiz bu durum krizi aşmada yardımcı olacak gibi görünüyor. Tabi tek şartla kriz 1 yıldan fazla sürmezse." Ulasimonline