COVID-19 salgını, insan ilişkilerinden çalışma hayatına, iş yapış şekillerinden tüketici davranışlarına kadar pek çok şeyi değiştirdi. Pandemi döneminde evden çalışma daha da yaygınlaşırken, alış veriş dışında toplantılar, fuarlar ve eğitimin dahi online olarak yapılabileceği fark edildi. Türkiye de dahil dünya genelinde normalleşme başlasa da endişe devam ediyor. 2020 yılının ikinci yarısı için çok alternatifli yol haritası hazırlayan iş dünyasının ortak yatırım alanı e-ticaret ve dijitalleşme... Bu da ‘yeni normal'de lojistik sektörünün önemini daha da artırıyor. Fakat yeni süreçte oyunun kuralları perakende ve e-ticaret platformları tarafından yeniden yazılacak gibi görünüyor.
Koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle dünya genelinde aylarca evlerde kalmak zorunda olan insanlar, mayıs ayının ikinci yarısından itibaren ofislere dönmeye, restoranlara gitmeye ve mağazalarda alış veriş yapmaya başladı. Maske ve endişe ile yaşamak ‘yeni normal'in normali oldu. Salgının yayılma hızı birçok ülkede kontrol altına alınsa da yeni vakalar artmaya devam ediyor. 9 Temmuz itibarıyla dünya genelindeki vaka sayısı 12 milyonu aşarken, ölüm sayısı 548 bini aştı. Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünyanın büyük bölümü normalleşme sürecine girse de salgının yarattığı tehdit devam ediyor. Haziran ayında Çin'den gelen ikinci dalga haberleri ise, sosyal yaşamdan ekonomiye herkes için endişe yaratıyor. Endişe ve tehdit devam ederken, normalleşmenin başlamasının nedeni ise ekonomide yatıyor.
EKONOMİNİN PANDEMİ İLE MÜCADELESİ
COVID-19 pandemisinin Avrupa ve Amerika kıtasına yayılmasıyla küresel ekonomide yarattığı tahribat, ilk çeyrek verileriyle netlik kazandı. Dünyanın en büyük ekonomileri uzun yıllar sonra ilk çeyrekte küçülme açıkladı. 11 yıl süren rekor genişleme döneminin ardından ABD ekonomisi-nin ilk çeyrekteki küçülmesi, yüzde 5'i buldu. Süper gücün ekonomisinde ikinci çeyrekte daha sert düşüş olacağına dair beklentiler yüksek. ABD ekonomisinin ikinci çeyreği için Bloomberg Eco-nomics yüzde 37, Unicredit ise yüzde 65 küçülme öngörüyor.Son 30 yıldır yüzde 7'nin üstünde büyüyen dünyanın ikinci büyük eko-nomisi Çin, salgının çıkış ülkesiydi. Mart ayında ülkeden çarklar yeniden dönmeye başlasa da ilk çeyrekte yüz-de 6,6 küçülme açıklandı. Ve Pekin yönetimi, tarihinde ilk kez bu yıl için büyüme tahmini yapmayacaklarını belirtti. Haziran ayının ikinci haftası itibarıyla ülkede görülen ikinci dalganın seyri, 2020 yılını Çin için daha zor hale getirebilir. Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3,8 küçülen AB ekonomisinin 2020 yılı küçülme beklentisi de oldukça yüksek. Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Christine Lagarde, Euro Bölgesi'nde üretimin muh-temelen yüzde 8 ila yüzde 12 daralacağını ve daha ılımlı bir senaryo için tahminlerin artık gündem dışı kaldığını söylüyor. AB'nin en güçlü ekonomisi Almanya'nın ilk çeyrekte yüzde 2,2 küçülmesi ve ekono-mistlerin ikinci çeyrekte daha sert bir düşüş olacağını belirtmesi, Lagarde'yi doğruluyor. Avrupa'nın diğer büyük ekonomileri için de durum pek farklı değil. Bu nedenle Avrupa Birliği tarafından pandeminin ekonomide yarattığı tahribatı gidermek ve ülkelerin ekonomisini canlandırmak için “Next Generation EU” adlı 750 milyar euro değerindeki kurtar-ma paketi hazırlandı. Fonun odak noktalarından biri de kıtanın yeşil enerji ve üretime geçişini hızlandırmak olacak. Avrupa Komisyonu, kurtarma paketi ve 1,1 trilyon euroluk AB'nin 2021-2027 bütçesini belirleyecek “Çok Yıllı Mali Çerçeve” taslağınını tartışmak için 1-18 Temmuz'da Bürüksel'de biraraya gelecek.
TÜRKİYE İLK ÇEYREKTE BÜYÜMEYİ BAŞARDI
Avrupa ülkelerine nazaran ilk COVID-19 vakasının ülkede geç görülmesi ve ekonomin ilk iki ayda hızlı büyümesi sayesinde Türkiye ekonomisi ilk çeyreği yüzde 4,5 büyümeyle kapatmayı başardı. Nisan ve mayıs ayında ihracatta yüzde 40'ı aşan düşüş oranları, ikinci çeyrek-te küçülme olacağını gösteriyor. TÜİK verilerine göre sanayi üretimi nisanda yüzde 30,4 düştü. Ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan imalat sanayi performansında en hızlı ve güvenilir referans kabul edilen İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat Satın Alma Yöneticileri Endeksi, mayısta 40,9'a yükselse de COVID-19 salgını nedeniyle sek-tördeki faaliyet koşullarının yavaşlamaya devam ettiğini gösteriyor.
EKONOMİYE DAİR ÖNGÖRÜLER OLDUKÇA KARAMSAR
IMF, Avrupa ülkelerinin de aralarında bulunduğu 170 ekonominin bu yılı daha düşük kişi başına düşen milli gelirle tamamlayacağını tahmin ediyor. Nisan ayında yayımladığı raporda küresel ekonominin bu yıl yüzde 3 küçüleceğini öngören IMF, 24 Haziran'da açıkladığı yeni tahmininde daha kötü bir tablo çizdi. IMF, yüzde 3 olarak nisanda açıkladığı 2020 için küresel ekonomide küçülme tahminini, yeni raporunda yüzde 4,9'a çekti. Aynı raporda ABD'nin 2020'de yüzde 5,9 küçüleceğini öngören IMF, haziran raporunda küçülme tahminini yüzde 8'e çekti. Euro bölgesi için küçülme tahminini de yüzde 7,5'ten yüzde 10,2'ye çeken IMF'nin, Türkiye ekonomisi için küçülme tahminini değiştirmeyerek yüzde 5 olarak korudu.Dünya Bankası, Küresel Ekonomik Görünüm raporunda küresel ekonominin bu yıl yüzde 5,2 küçülerek son 80 yılın en kötü resesyonunun ya-şanacağını öngörüyor. En kötü senaryoda yüzde 8 küçülme öngören Dünya Bankası'na göre, salgında ikinci bir dalganın olması, iflas dalgasını başlatacak ve finansal krize neden olacak. COVID-19 salgı-nının beklenmedik bir anda tüm dünyayı sarması, krizin faturasının hesaplanmasını güçleştirse de Birleşmiş Milletler, yeni tip koronavirüs salgınının küresel ekonomilere maliyetinin 2020 ve 2021'de 8,5 trilyon doları bulacağını öngörüyor.
EKONOMİK BASKI NORMALLEŞMEYİ HIZLANDIRDI
Bu beklentiler içinde ülkeler, ekonomilerini yeni-den canlandırmak için mayıs ayı itibarıyla normal-leşme sürecine girdi. Avrupa ülkeleri koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında aldıkları tedbirleri her geçen gün kaldırmayı sürdürüyor. AB ülkeleri arasındaki sınırlar 15 Haziran'dan itibaren yeniden açılmaya başlandı. Yeni normal sürecinde atılan adımlar ülkeden ülkeye değişmekle beraber, birlik üyesi ülkelerle olan sınırların açılması için tarih olarak 1 Temmuz öngörülüyor.Normalleşmeyle birlikte ülkeler hem şirketler hem de vatandaşlar için yeni kurallar da getirdi. Tüm ülkelerdeki ana tedbirlerin başında sosyal mesafe kuralı ve maske kullanımı zorunluluğu geliyor. Türkiye dahil birçok ülkede maske, artık günlük yaşamın parçası haline geldi. Toplu taşıma, kamu daireleri ve AVM gibi alanlarda maske takma zorunluğu getirilirken, özel şirketler ise maske zorunluluğu dışında çalışan ve ziyaretçilerin ateşle-rini ölçerek tesis girişine izin veriyor.
LOJİSTİK, VİRÜSE DEĞİL, E-TİCARETTEKİ BÜYÜMEYE HAZIRLIKSIZ YAKALANDI
COVID-19 salgınının etkileri her sektöre farklı oldu ve salgın birçok sektörün iş yapış şekillerini değiştirdi. Ayrıca pandemi döneminde kimi sektörler büyümesini sürdürürken bazı sektörler de büyük kayıp yaşadı. Sürecin en büyük kaybedeni, turizm, fuar, havayolu yolcu taşı-macılığı ve hazır giyim sektörleri oldu. Gıda ve tarım ürünleri dışında online platformlar ve dijital hizmet veren sektörler ise sürecin en çok kazananı oldu. En büyük talep, maske, koruyucu malzemeler ve hijyen ürünlere olurken tüketici davranışlarındaki değişim ambalaj sektörüne olumlu yansıdı ve tek kullanımlık plastik tüketimi yeniden artmaya başladı. Lojistik sektörü ise sağlık çalışanları gibi pandemi döneminde durmayan fakat büyük zorluk yaşayan sektör oldu. Ticaretin durma noktasına geldiği bir süreçte, tıbbi malzemeler, sağlık ve gıda ürünleri-ne artan talep lojistik akışının devamını sağladı. Sektör, iş hacimlerin-deki düşüşle birlikte, artan maliyetler ve uygulanan yasaklara rağmen tedarik zincirini korumaya çalıştı. Hava kargo trafiğinin yüzde 70'ini taşıyan yolcu uçaklarının durması, sektörün hava kargoda taşıma kapasitesini düşürdü. Türkiye ihracatının yüzde 40'ını taşıyan karayolu taşımacılığında ise şoförlere uygulanan 14 günlük karantina süresi büyük sıkıntı yarattı. Konteyner operatörlerinin uğrak iptalleri, dış ticaretteki dengesizlik sektörün konteyner bulmasını güçleştirdi. Sek-tör, kapasite eksiliği ve yüksek maliyetlerle lojistik akışı sürdürmeye çalışırken, e-ticaret hacminin hızlı artışına hazırlıksız yakalandı.Pandemi sürecince, ürün gruplarına göre değişmekle beraber e-ticaret satışlarının yüzde 200 ile 400 arasında artış gösterdiği belirti-liyor. Mevcut kargo ve dağıtım firmalarının bu oranda bir büyümeye hazırlıksız olması, sektöre yönelik eleştirilerin artmasını sağladı.
LOJİSTİKTE HİZMETİ ÇEŞİTLENDİRMEYEN ELENECEK
UTİKAD Başkanı Emre Eldener, üç yıl önce bir panelde yaptığı konuşmasında sektöre şu mesajı vermişti: “Sektör olarak, e-ticaret platformlarının taleplerine cevap veremezsek ve hizmetimizi çeşitlen-diremezsek, online platformalar bizim işimizi yapmaya başlar ve biz elenen taraf oluruz.” Başkan Eldener'in öngörüsü pandemi sürecinde daha da önem kazandı. Salgın nedeniyle alınan tedbirler kapsamında uygulanan kısıtlamalar, AVM ve mağazaların kapatılması, e-ticaret hacmini artırdı. Mevcut online platformların yanı sıra, binlerce pera-kende mağazası da online kanallarına yatırım yaparak satışlarını sür-dürdü. E-ticaretin güçlenmesi; filo sistemlerinin yeniden yapılanması, yeni iş modellerinin oluşması anlamına geliyor. Daha hızlı taşıma, iç nakliye süreçlerinin otomatize edilmesi anlamına geliyor.Pandemi döneminde kargo şirketlerinin e-ticaretin işlem hacmine yetersiz kalması, online platformların ve bazı perakende markalarının lojistik yatırımlarını gündeme almalarını sağladı. Diğer yandan bazı uluslararası lojistik şirketleri de kargo dağıtımına yönelik yatırım yapacağının mesajını verdi. Bu da yeni dönemin lojistikte hizmet çeşitliliğini artırırken, rekabeti sertleştireceğini gösteriyor.
NAVLUNLAR NORMALE DÖNÜYOR MU?
Normalleşmeyle birlikte ticaretin artmaya başladığı bir dönemde lojis-tik maliyetler ve navlunların düşmesini beklemenin iyimserlik olarak adlandırılabileceğini söyleyen Başkan Emre Eldener, normalleşme adimlarının her taşıma modu özelinde sektöre etkilerini şöyle anlattı: “Havayolunda yolcu uçakları devreye girdi ancak yeni bagaj uy-gulamaları nedeniyle kapasite sorunu tam olarak çözülebilmiş değil. Bunun yanı sıra ithalat ihracat dengesizliği sebebiyle hava-yolu taşımacılığı maliyetlerinde bir azalma beklemiyoruz. Pandemi sürecinde olağanüstü ek tedbirler alındı. Uçuş ekipleri dönüşümlü çalışmaya başladı, otellerde konaklayamadıkları için bir uçuş için birden fazla ekip kullanıldı, her bir personel için özel ekipman koruyucu önlemler alınırken bu süreçler de ek bir maliyet oluşturdu. Pandemi öncesindeki süreçte havalimanı işletmeleri ile kredili olarak çalışan şirketler peşin ödeme yöntemi ile çalışmaya başladılar, bu durum da şirketlerin nakit akışını etkiledi. Uçuş yapılan ülkeler tedbirler kapsamında ekstra maliyet talebinde bulundular, tüm bunlardan hareketle navlun arttı ama giderler de aynı oranda hatta daha fazla arttı. Bu nedenle fiyatların pandemi öncesindeki seviyeye geri gelmesi şu an için mümkün görünmüyor.
HES KODU YOLCUYU UYARACAK
Türk Hava Yolları, Hayat Eve Sığar mobil uygulaması üzerinden HES Kodu uygulamasını zorunlu hale ge-tirdi. HES Kodu, koronavirüsün yayılmasını önlemek ve yavaşlatmak amacıyla, hastalığa maruz kalmış ya da hastalarla temas etmiş olan ve uçuşa kabul edilmeyecek yolcuların havalimanına gelmeden önce bilgilendirilmesini sağlıyor. Ayrıca yapılan yeni dü-zenlemeler ile yolcu uçaklarının kargo kapasiteleri de azaldı. Yeni düzenlemeler ile kabin bagajlarının yolcu beraberine alınması yasaklandı, artık kabin bagajları da yüklere ayrılan bölümde yer işgal edecek, bu ne-denle özel ve genel kargolara ayrılan bölüm azalmış olacak ve bu da hava kargo navlunlarında artan birim maliyetlerini beraberinde getirecek.
DENİZYOLU TAŞIMACILIĞI DURAĞAN GEÇECEK
Bir önceki yılın ilk beş ayı ile kıyaslandığında limanlardaki konteyner trafiğinde ciddi bir düşüş görülmüyor. Pandemi döneminde deniz-yolunda en büyük sıkıntı boş konteyner bulmada yaşandı. İkinci bir dalga olmaz ise yılın ikinci yarısını denizyolu taşımacılığının durağan bir şekilde tamamlaması bekleniyor.
KARAYOLU TAŞIMACILIĞINDA PANDEMİNİN ETKİLERİ SÜRÜYOR
Pandemi döneminde yaşanan kısıtlamalar, sınır kapılarının kapanması, vize sorunları, vize ofislerinin tam kapasiteli çalışamaması gibi sorunlar-la uğraşan ve lojistik akışların büyük sorumluluğunu üstlenen karayolu taşımacılığı henüz pandeminin etkisinden kurtulamadı. İthalat ve ihracat arasındaki dengesizlik, ülkemizden çıkış olduğu halde ülkemize giren ham madde ya da ürün/mamül olmadığından bu dengesizlik navlunların anlık olarak değişmesine sebep oluyor. Haziran ayında komşu ülkeler ile sınır-ların açılmış olmasıyla birlikte ihracatta yaşanacak artış, sektörü bir nebze de olsa canlandıracaktır. Bununla birlikte ihracat araçlarının boş olarak yurda geri dönüş yapması ekstra maliyetler oluşturuyor ve bu durum zor günler geçiren sektör temsilcilerine ağır bir tablo olarak geri dönüyor.
DEMİRYOLUNA TALEP ARTIŞININ SÜRMESİNİ BEKLİYORUZ
Hem fiziki temasın diğer taşıma türlerine kıyasla daha az oluşu hem de karayolu sınır kapılarında zaman zaman 50 kilometreyi aşan kuy-ruklar sebebiyle demiryoluna olan talep artışını hep birlikte gözlem-ledik. Kesintisiz ve diğer taşıma modlarına göre taşıma riski az olan demiryolu taşımalarına olan ilginin gün geçtikçe daha da artacağını öngörebiliyoruz. Marmaray Tüp Geçiti'ne yapılan yatırımlar da bu görüşümüzü destekler niteliktedir. Yapılan açıklamalara göre yılda 25 bin konteynerin Anadolu'nun sanayi merkezlerinden yüklenerek Mar-maray üzerinden Avrupa yakasına geçirilmesi planlanıyor. Ülkemizde mamul hale gelen ihraç ürünlerinin Avrupa ülkelerine ihracatının da trenle gerçekleşmesi demiryolu ile sağlanan fiyat avantajı ile ihracat-çımızın rekabet gücünü artıracaktır. Yapmış olduğumuz toplantılarda üyelerimizin, taşıma operasyonlarını Marmaray üzerinden kesin-tisiz yapabilmek adına girişimleri, planları ve yatırımları olduğunu biliyoruz. Bunların yanı sıra Marmaray hattının yük trafiğine açılması sektörümüze yeni bir soluk kazandıracağı gibi ülkelerin yatırımlarını da bu taşıma moduna yapacağını bekleyebiliriz. Demiryolu hattının kesintisiz taşımaya uygun ve aktif halde olması, limanların demiryolu bağlantılarının da tamamlanması ile birlikte yine yabancı yatırımcılar için cazip hale gelecektir. Nitekim TCDD Orta Asya ülkeleri demiryo-lu işletmecileri ve kurumları ile iş birlikleri imzalamış, BTK Hattı'nın daha verimli hale getirilmesi ve kapasitesinin arttırılması için çeşitli yatırımlar hayata geçirilmeye başlanmıştır.”
UTİKAD Dergi 21. Sayısına ulaşmak için
tıklayınız.