Karayolu taşımacılığını azaltmaya yönelik girişimler hiçbir ülkede fazla başarı sağlayamıyor. Bunun nedeni, ne limanların altyapı yetersizliği, ne tren seferlerinin sayısının az olması ne de havayolu taşımacığının pahalı olması. Geçtiğimiz günlerde TGRT Haber kanalında canlı olarak yayınlanan "Değişen Türkiye" adlı programa katılan Kara Ulaştırması Genel Müdürü Talat Aydın, hava yolu, deniz yolu ve demiryolu taşımacılığında yaptıkları açılımlara vurgu yaparak, bu taşıma modlarının toplam taşımalardan aldığı payı arttırmayı hedeflediklerini belirtti. Tüm yatırımlara rağmen hava, deniz ve demiryolunda istenilen oranın elde edilmediğini belirten Talat Aydın, bu modların yüzde 10 bandında sıkıştığını belirtti ve bu oranın yüzde 30'a çıkartılması için çalışmalara devam edeceklerini açıkladı. Sayın Aydın'ın açıklamaları ile hükümetin ulaştırma politikası arasında bir uyumsuzluk yoktu. 60'ıncı Hükümet Programında, "Türkiye coğrafi konumu itibariyle tüm ulaşım türlerinin rahatça kullanabileceği bir ülke olmasına rağmen, geçmişte uygulanan politikalar nedeniyle neredeyse tek tür taşımacılığın yapıldığı bir ülke haline gelmişti. Yurtiçinde karayolu taşımacılığına yüzde 90 düzeyinde bağımlı hale gelen ulaşım sistemimizin bu haliyle sürdürülebilmesi artık mümkün değildir. Bu nedenle AK Parti iktidarı, göreve geldiğinde ilk iş olarak ulaşım sistemlerinin dengeli bir şekilde gelişimini sağlayacak bir Ulaştırma Ana Plan Stratejisi hazırlamıştır. Bu planda hedef gelecek on yıl için; kara, deniz, demiryolu ve hava taşımacılığının birbirine paralel gelişimini sağlamak, gerçekleştirilecek projelerle deniz ve hava taşımacılığı ile demiryolu öncelikli olmak üzere tüm ulaşım türleri arasındaki dengeyi sağlamaktır." denilmektedir. Aynı yaklaşımı Avrupa Birliği'nde, ABD'de, Kanada'da, Japonya'da da görüyoruz. Buna karşın, karayolu taşımacılığını azaltmaya yönelik girişimler hiçbir ülkede fazla başarı sağlayamıyor. Bunun nedeni, ne limanların altyapı yetersizliği, ne tren seferlerinin sayısının az olması ne de havayolu taşımacığının pahalı olması. Bunun temel nedeni, insan ruhunun ve girişimcilik ruhunun özgür olması. "Arabama atladım mı istediğim yere giderim" diye düşünen bir insana treni, uçağı öneremezsiniz. O, seyahati boyunca istediği yerde mola verecek, istediği çeşmeden su içecektir. İstediği hızda araç sürecek, istediği güzergahı izleyecektir. "İyi de biz otobüs yerine treni, gemiyi tercih et diyoruz, özel araçlara bir diyeceğimiz yok" diyenlere de "önce limana gidip bilet al, sonra eve git, eşyanı al, taksiye bin, limana gel, gemiye bin, seyahat bittiğinde limana in, taksiye bin otele git… Bu kadar uğraşacağıma atlarım yoldan geçen bir otobüse, 5 saat sonra aracağım yerdeyim" diye yanıt verenlere ne diyeceksiniz?
Kaynak: Transport