Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Gündem / PANDEMİYE RAĞMEN

PANDEMİYE RAĞMEN

PANDEMİYE RAĞMEN29.12.2020
COVID-19 salgını nedeniyle tüm sektörler gibi lojistik sektörü de birtakım sıkıntılara maruz kaldı. Salgın sonrasında tedarik zincirlerinin sürdürülebilirliğinin önemi daha da ön plana çıktı.

Pandeminin özellikle ilk döneminde yaşanan kaos ortamında tüm dünya ve bütün sektörler birtakım aksaklıklar yaşadı ancak Türk lojistik sektörü yaşanan ilk şokun ardından hızlı bir şekilde aksiyon alarak krizin etkilerini büyük ölçüde bertaraf etmeyi başardı.

Sınırların kapanması nedeniyle Orta Doğu, Orta Asya ve Euro Bölgesi başta olmak üzere, ithalat ve ihraç yükü taşıyan araçlar kısıtlamalarla karşı karşıya kaldı. Dünyada hayatın durma noktasına geldiği bir anda dahi, lojistik sektörü gösterdiği refleksle, krizlere karşı ne kadar dayanıklı olduğunu da gözler önüne serdi. Bunda sektör paydaşlarının teknolojik altyapılarını pandemi öncesinde de iyi bir şekilde dizayn etmesinin önemi büyüktü. Türkiye’yi küresel tedarik zincirinin üst sıralarına taşımak adına hem kamu hem de özel sektör olarak dijitalleşme çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. Aslında COVID-19 salgını ile birlikte dijitalleşme hayatımızın her alanında mecburi bir hal kazandı. Pandemi sonrası dünya, bir nevi yeniden şekilleniyor. Dijital dönüşümün hayatımıza giderek daha fazla girdiği ‘Yeni Normal’de, ülkeler rekabet avantajı sağlayabilmek için bütün olanakları değerlendiriyor. Lojistik sektörü bağlamında düşündüğümüzde de kalıcı olmak isteyen firmaların hepsi dijitalleşmeye açık olmak zorundadır. Pandemi bizlere gösterdi ki, dünya üzerindeki iş yapış biçimleri de sürekli değişime uğrayabilmektedir. Klasik yöntemler, yerini yeni iş yapış modelleri ve inovatif çözümlere bırakıyor.

Küresel ve Türk lojistik sektörü de olası yeni krizler karşısında bu kez daha hazırlıklı. Küresel rekabette Türkiye ekonomisinin son aylarda ihracatta yakaladığı artış, yeni çözüm ve hizmetlerin somut bir örneği olarak görülmektedir. Kolay İhracat ve Tek Pencere Platformu bu çalışmaların güzel örnekleri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Pandemi ile birlikte tedarik zinciri küresel anlamda tekrar tanımlanmaktadır. Pandemi yıllar önce başlayan bu değişimin hızlanmasını da sağlayacaktır şeklinde düşünüyoruz. Çünkü ülkeler kendilerine yakın ülkelerde ya da kendi sınırları içinde üretim modellerine daha fazla ağırlık verecektir. Bu durumun Türkiye için büyük bir avantaj olarak ortaya çıkması beklenmektedir.

Haziran ayında ‘Yeni Normal’ düzene geçilmesiyle birlikte, Türkiye’de ticari faaliyetlerde aylar süren düşüş grafiği bir nebze olsa yükseliş gösterse de beklenen patlama 2020 Eylül ayında yaşandı. 2020 yılı Eylül ayında gerçekleştirilen ihracatın taşıma şekillerine bakıldığında ise en çok ihracat denizyolu ile (9milyar 547 milyon dolar) yapılırken, bu taşıma şeklini sırasıyla karayolu (5 milyar 51 milyon dolar) ve havayolu (1 milyar 5 milyon dolar) izledi.

2020 Kasım ayına geldiğimizde ise ihracatın geçen yılın aynı ayına göre yüzde 0,95 azalarak 16 milyar 88 milyon dolara ulaştığını, ithalatın ise yüzde 16,07 artarak 21 milyar 158 milyon dolara ulaştığı görülmektedir. Mart ayından itibaren tüm dünyayı hem sosyal hem de ekonomik anlamda çok büyük oranda olumsuz etkileyen COVID-19 salgını nedeniyle dünya ekonomilerinde yaşanan daralmanın olumsuz etkilerinin?hem ülkemizin hem de dünya ekonomilerinin normalleşme sürecine girdiği Haziran ayından itibaren ortadan kalkmaya başladığı görülmektedir. Ancak özellikle son dönemde virüsün yayılım hızının artması ile birlikte, 2020 Mart – Haziran ayı tablosunun geri gelmesinden endişe edilmektedir.

Her şeye rağmen hem ülke hem de sektör olarak 2021 yılından çok daha fazla umutluyuz. 2020 yılında yaşanan kayıpların ve ekonomik daralmanın 2021 yılı ile birlikte normale döneceğini temenni ediyoruz. Mutlaka bazı zorluklar yaşanacaktır ancak bunları da sektör paydaşları birbirlerine destek olarak aşacaktır.

Emre ELDENER
UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı
UTA Dergisi Aralık Sayısı