Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından düzenlenen "Yeniden Asya, Türkiye’nin Asya Ülkeleri ile Ticaretinin Geliştirilmesinde Yeni Perspektifler" toplantısı Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun katılımıyla gerçekleştirildi.
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, başta Çin ve Hindistan'a dikkati çekerek, "Asya ve Pasifik coğrafyasını artık ihracat pazarlarımız olarak görmenin vakti geldi, geçiyor. Dış ticaret açığı verdiğimiz bu ülkeler ithalat için uzak değilse, ihracat için hiç uzak değildir." dedi.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından düzenlenen "Yeniden Asya, Türkiye’nin Asya Ülkeleri ile Ticaretinin Geliştirilmesinde Yeni Perspektifler" toplantısı Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun katılımıyla gerçekleştirildi.
Pekcan, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ve belli başlı diğer küresel ve bölgesel faktörlerin gölgesinde Türkiye'nin ihracatının artırılması amacıyla 2020 yılında iş dünyası ile yakın istişare içerisinde çalıştıklarını belirtti.
Pandemi koşullarına rağmen geçen yıl söz konusu coğrafyada Ticaret Bakanlığı koordinasyonu ve DEİK organizasyonunda 30 ülke ile 131 iş etkinliği gerçekleştirildiğini ifade eden Pekcan, 2020 ihracat performansının son derece memnuniyet verici olduğunu belirtti.
Asya-Pasifik coğrafyasındaki ülkelerin ekonomilerinin yıllar içindeki değişimlerine değinen Pekcan, "Ülkemizin 'Yeniden Asya' girişimi ülkeleri ile ticaretine baktığımızda 2020 yılında ihracatımızda yüzde 1,6'lık, ithalatımızda da yüzde 8,6'lık bir düşüş olduğunu görüyoruz. Buna rağmen 2020 yılında bölge ülkelerinin Türkiye’nin ihracatındaki payı yüzde 14,3 iken, ithalatında payı ise yüzde 33,7 olmuştur. Bu da Asya ülkeleri ile dış ticaretimizin halen ne kadar dengesiz olduğunun ve bu ülkelerin dış ticaret açığımızda belirleyici rol oynadığının göstergesidir. Sürdürülebilir olmayan bu ticaret yapısını değiştirmemiz gerekmektedir. Onun için buradayız ve el birliği yapıyoruz." diye konuştu.
Pekcan, Asya ve Avrupa arasında bir köprü niteliğine sahip Türkiye'nin stratejik konumundan kaynaklanan teorik ayrıcalıklarını pratiğe dökmenin büyük önem arz ettiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Burada iş dünyasına da büyük görevler düşmektedir. Biz devlet olarak yanınızdayız. Bu bakımdan, Dışişleri Bakanlığımızın koordinasyonunda ve ilgili diğer bakanlık ve kuruluşlarımızın da dahil olmasıyla ortaya konulan 'Yeniden Asya Girişimi'ni, kıtaya yönelik Bakanlığımızın faaliyetlerini ve bölgeye yönelik çeşitli alanlardaki ticari hedeflerimize ulaşmamızı desteklemesi açısından oldukça faydalı buluyoruz. Devletimizin desteği, iş dünyamızın azmi ve gayretleri ile ortaya çıkan sinerjinin, Yeniden Asya Girişimi sorumluluk alanında bulunan ülkelerde karşılaşılan fırsatları ve iş birliği imkanlarını en iyi şekilde değerlendirmemize vesile olacağına inanıyorum."
- "Ülkemizi Avrupa ve Çin arasında bir köprü haline getirmek hedefiyle çalışıyoruz"
Bakanlık olarak, 2020/2021 yılları için belirledikleri 17 hedef ülkenin 7'sini ve 28 öncelikli ülkenin ise 9'unu bölge ülkelerinden seçtiklerini dile getiren Pekcan, bunun firmaların bölgeye yönelmesi konusunda katalizör etki yaratacağını umduklarını bildirdi.
Pekcan, Bakanlığı temsilen halihazırda 26 ülkedeki 38 merkezde 54 müşavir ve ataşenin görev yaptığını vurgulayarak, "Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki ülkelerle ticari diyaloğumuzu artırmak ve modern İpek Yolu olarak adlandırılan Orta Koridor'un canlandırılması amacıyla ülkemizi Avrupa ve Çin arasında bir köprü haline getirmek hedefiyle çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. 4 Aralık 2020 tarihinde başlatılan ve İstanbul’dan Çin’e demir yolu ile ihracatın önünü açan blok ihracat treni seferleri, bu doğrultuda gerçekten önemli bir adımdır. Böylece normal koşullarda deniz yolu ile 35-40 günü bulabilen taşımacılık süresi 13 güne inmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
- "Bölge ülkeleri ile önemli iş birliği potansiyeline sahibiz"
AB ile Gümrük Birliği ilişkisini, AB standartlarında üretim ve kalite altyapısını, coğrafi yakınlığı, gelişmiş beşeri kaynağı gibi avantajları ön plana çıkararak, Asya sermayeli yatırımların İhtisas Serbest Bölgelerine rağbet göstermesi noktasında iş dünyası ile çalışmalar yürütmek gerektiğini belirten Pekcan, buralarda özellikle teknoloji odaklı yatırımlara çok özel destekler verdiklerini söyledi.
Pekcan, 2019 yılı itibarıyla Türk iş insanlarının bölgedeki mevcut yatırım tutarının 3,5 milyar dolar, bu ülkelerden Türkiye'ye gelen yatırım tutarının 17,5 milyar dolar düzeyinde olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Başta Çin, Japonya, Güney Kore, Singapur, Malezya gibi dış yatırım portföyleri ile öne çıkan bölge ülkeleri ile önemli iş birliği potansiyeline sahip olduğumuzu değerlendiriyorum. Keza Çin, Japonya, Hindistan, Singapur ve Güney Kore gibi ülkeler; blok zincir, yapay zeka, nesnelerin interneti, bulut bilişim, 5G gibi teknolojilerin ulusal ve uluslararası ticarete uygulandığı dijital destek hizmetleri ve paylaşım ekonomisi gibi dijital ekonomi unsurlarına yönelik en iyi uygulamalarının hayata geçirildiği yerler olarak ön plana çıkıyor. Bu alanlarda, özel sektörümüzün bölgedeki iş dünyası ile ortak yatırım ve ticari iş birliklerini derinleştirmelerinin, katma değerli üretim ve ihracat portföyümüzün geliştirilmesine önemli katkı sağlayacağını düşünüyorum."
- "İthalat için uzak değilse, ihracat için hiç uzak değil"
Pekcan, salgın sonrası dönemde özellikle bölgesel çapta ticaret anlaşmalarının daha fazla telaffuz edileceğini, ekonomik bloklaşmaların ön plana çıkacağı yeni bir döneme girileceğini öngördüklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Yeniden Asya Girişimi doğrultusunda, Türkiye’nin ticaretinde açık verdiği bölge ülkeleri ile ticaret kompozisyonunun dengeli bir yapıya kavuşturulması için, başta İş Konseyi başkanlarımız olmak üzere değerli iş insanlarımızın 2021 yılında daha fazla çaba sarf etmeleri son derece kritiktir. Ticaret müşavirliklerimiz sizlerle koordinasyona her zaman hazırdır. Başta Çin ve Hindistan olmak üzere, Asya ve Pasifik coğrafyasını artık ihracat pazarlarımız olarak görmenin vakti geldi, geçiyor. Her fırsatta belirttiğimiz gibi, dış ticaret açığı verdiğimiz bu ülkeler 'ithalat için uzak değilse, ihracat için hiç uzak değildir.' Avrupa’nın yavaşladığı bir dönemde, yeni pazarlara açılarak ihracatımızı sürdürülebilir kılmak için bir engel görmüyoruz."
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Asya'ya yönelik yeni atılımlar yapmanın tam zamanı olduğunu belirterek, "Orta sınıfı gittikçe genişleyen, tüketim alışkanlıkları hızla çeşitlenen, teknoloji ve yenilikçilik altyapısı hızla gelişen devasa bir pazardan bahsediyoruz. Bu nedenle 'Yeniden Asya' demenin tam zamanıdır." dedi.
Bakan Pekcan, buradaki konuşmasında Bakanlık olarak, Türkiye-Çin ikili ticari ve ekonomik ilişkilerine ivme kazandıran Çin Uluslararası İthalat Fuarı'na 2018 ve 2019 yıllarında olduğu gibi pandemi koşullarının elvermesi halinde 2021 yılında da güçlü bir şekilde katılım sağlanması yönünde çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi.
"Yeniden Asya" girişimi kapsamındaki ülkelerle bir diğer önemli potansiyel iş birliği alanının müteahhitlik olduğuna dikkati çeken Pekcan, "Bugüne kadar bölge ülkelerinde 201,9 milyar dolar civarında 5 bin 582 proje üstlenmiş durumdayız. Bu rakamlar, dünyadaki toplam üstlendiğimiz projelerimiz içinde değer olarak yüzde 48, proje sayısı olarak yüzde 53'lük bir paya karşılık gelmektedir." diye konuştu.
Türklerin müteahhitlik hizmetlerinin Rusya ve Kafkasya ile sınırlı kaldığını ifade eden Pekcan, "Türkmenistan ve Rusya'daki müteahhitlik hizmetlerimiz toplam bölgedeki hizmetlerin yüzde 70'ini oluşturuyor. Buraya Pakistan Afganistan ve Gürcistan'da aldığımız projeleri eklediğimiz zaman yüzde 90. Biz Güney Kore ve Japonya ile Afrika ve Kafkasya'da müteahhitlik alanlarında iş birliği yapıyoruz. Şimdi bu iş birliklerini Güney Asya'ya da taşıma zamanı geldi." değerlendirmesinde bulundu.
Pekcan, Türk müteahhitlik ve teknik müşavirlik firmalarının Endonezya'nın başkenti Cakarta'nın taşınması projesi, Filipinler'de başlatılan "inşa et" gibi ulusal yatırım programlarındaki iş fırsatları konusunda girişimlerini artırmasını istediklerini belirterek, "Bölge ülkeleri ile ülkemiz arasında müteahhitlik projeleri dışında, savunma sanayi, gemi yapımı, bilgi ve iletişim teknolojileri, e-ticaret, sivil havacılık, lojistik, turizm, eğitim, film ve dizi yapımı gibi birçok hizmet sektöründe önemli potansiyel iş birliği ve ortaklık fırsatları bulunmaktadır." dedi.
Asya ülkelerinden Türkiye'ye gelen turist sayısının 2019'da 17,2 milyon olduğunu ve bunu sürdürülebilir biçimde artırmak için müşterek çalışmak gerektiğini ifade eden Pekcan, özel sektörün bölgedeki iş dünyası ile ortak yatırım ve ticari iş birliklerini derinleştirmelerinin yüksek katma değerli üretim ve ihracat portföyünün geliştirilmesine önemli katkı sağlayacağını düşündüklerini söyledi.
- RCEP'in Türkiye'ye etkileri
Bakan Pekcan, 10 Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) üyesi ülke ve artı 5 ülke arasında kasım ayında imzalanan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması (RCEP) ile dünyanın en büyük serbest ticaret alanının oluşturulduğuna işaret etti.
Pekcan, RCEP ile kurulan serbest ticaret rejiminin, kapsamlı bir içerikle faaliyete geçtiği anda dünya nüfusu ve üretim hacminin yaklaşık yüzde 30'unun bulunduğu bir ekonomik alan oluşturacağını ve yaklaşık 20 yılda gümrük vergilerinin sıfırlanmasının planlandığını bildirdi.
Bakanlık olarak RCEP Anlaşması'nın Türkiye'ye olası etkileri ile barındırdığı tehdit ve fırsatları yakından izlediklerini, aynı zamanda DEİK bünyesindeki ilgili 7 iş konseyi ve ASEAN Çalışma Grubu ile istişarelerini yürüttüklerini anlatan Pekcan, şöyle devam etti:
"Kapsamlı ve Tedrici Trans-Pasifik Ortaklığı (CPTPP) Anlaşması, Avrasya Ekonomik Birliği ve ASEAN gibi Asya Bölgesi'ni kapsayan veya merkezinde Asya'nın yer aldığı diğer ekonomik ve ticari anlaşmaların da ülkemiz açısından oluşturduğu fırsatları ve riskleri aynı şekilde sürekli analiz ediyoruz. Bildiğiniz üzere, halihazırda Güney Kore, Malezya ve Singapur ile yeni nesil STA'larımız yürürlüktedir. Gürcistan da dahil edildiğinde Asya'da toplam 4 ülke ile STA'mız bulunmaktadır. Japonya, Endonezya ve Tayland ile STA müzakerelerimizi sürdürüyoruz. Ayrıca, Azerbaycan ile imzaladığımız Tercihli Ticaret Anlaşmamız (TTA) yakın dönemde yürürlüğe girmiş olup, İran ile ülkemiz arasındaki mevcut TTA'nın genişletilmesine yönelik müzakerelerimize de devam ediyoruz. STA ve TTA'ların dışında, bölge ülkelerinin 27'si ile Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği (TEİ) anlaşmamız bulunmaktadır. Bu anlaşmalarla tesis edilen ve ikili ilişkilerimize çok yönlü katkı sağlayan Karma Ekonomik Komisyon (KEK) mekanizmasını etkin bir şekilde çalıştırıyoruz. Bölgedeki 17 ülkeyle 'Gümrük Konularında Karşılıklı İdari Yardım ve İşbirliği Anlaşmamızı' imzalamış durumdayız."
- "Ne istiyorsunuz bizden, söyleyin biz onları yapalım"
Pekcan, DEİK İş Konseyi başkanlarının, Türk ihracatçısının Asya pazarında ticaret elçileri olarak üstlendikleri rolün önemine dikkati çekerek şunları kaydetti:
"Biz neden bu ülkelere yeterince ihracat yapamıyoruz? Bizim Singapur ile STA'mız var, gümrük vergilerimiz sıfır, Güney Kore ile STA'mız var. Sanayi ürünlerinin tamamında gümrükler sıfır. Japonya görüşmeleri sürdürüyoruz ama sanayi ürünlerinde zaten yüzde 47'sinde gümrükler sıfır. Dolayısıyla 'STA'mız yok, gümrük vergileri yüksek' diye şikayet etme şansımız da yok. Lojistik de kısaldı, destekleri de bu bölgelere diğer bölgelere nazaran daha fazla veriyoruz. Daha ne istiyorsunuz bizden, söyleyin biz onları yapalım. Yeter ki bu bölgedeki dengesiz ticareti beraber el birliğiyle önleyelim."
"Kuşak Yol" çatısı altında, Hazar Geçiş Koridoru konusunda lojistik firmalarının iş ağlarının derinleştirilmesi konusunu önemli gördüklerini belirten Pekcan, "Azerbaycanlı muhatabım ile bu konuda geçiş ücretlerinin azaltılmasına yönelik ciddi çalışmalar yürütüyoruz." diye konuştu.
Pekcan, 2021 yılında virüsün kontrol altına alınmasıyla, ticaretin hızlı biçimde toparlanacağına ve Türkiye'nin gerçek potansiyeli olan hak ettiği seviyelerde ihracat gerçekleştirileceğine yürekten inandığını ifade ederek, "Bu çerçevede, Asya'ya yönelik yeni atılımlar yapmanın tam zamanıdır. Konuşmamın genelinde de değindiğim üzere orta sınıfı genişleyen, tüketim alışkanlıkları hızla çeşitlenen, teknoloji ve yenilikçilik altyapısı hızla gelişen devasa bir pazardan bahsediyoruz. Bu nedenle 'Yeniden Asya' demenin tam zamanıdır." dedi.
Kaynak: www.ticaret.gov.tr