Aşı lojistiğinde havayolu taşımacılığı önemli bir rol oynuyor. Gönderilerin IATA Tehlikeli Maddeler ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Talimatları’na uygunluğunun yanı sıra Tehlikeli Maddelerin Havayolu ile Taşınması Yönetmeliği’ne aykırı bir muhteviyat içermemesi de oldukça mühim. Havayolu taşımacılığının aşı lojistiğindeki önemini ve Türkiye eksenli global çaptaki mevcut durumu
UTİKAD Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Eren ile konuştuk.
UTİKAD, 2020 yılının Kasım ayında FIATA ile IATA iş birliğiyle Aşı-İlaç Lojistiği ve Dağıtımı Kılavuzu’nu yayımladı. Lojistik sektörü için aşılama çalışmaları konusunda T.C.mSağlık Bakanlığı’na talep iletti. Tehlikeli maddelerin taşınmasında aksaklık yaşanmaması, uçuşların emniyetli bir şekilde yürütülmesi ve kuruluşların mağduriyet yaşamaması adına UTİKAD üyelerine bilgilendirmede bulundu. Aşı dağıtımında havayolu endüstrisinin dikkat etmesi gerekenleri ve Türkiye’nin bu aşamadaki rolünü UTİKAD Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Eren ile görüştük.
Dünya çapında toplu aşı dağıtımı esnasında ne gibi zorluklar yaşanıyor?
Aşı taşımacılığı ile ilgili en büyük sorunlardan biri, gerekli depolama ve taşıma sıcaklıklarının sağlanması için ekipman ve altyapı kapasitelerinin sınırlı olmasıdır. Aşılar genellikle +2/+8 derece arasında taşınmakta, Pfizer aşısı gibi yeni teknoloji ürünü olan m-RNA aşıları -78 gibi ultra soğuk sıcaklıklara ihtiyaç duyabilmektedir. Özellikle yaz sıcaklıklarının yüksek olduğu ülkelere veya ülkelerden yapılacak taşımalarda aşıların sıcaklık sapmalarına maruz kalmadan kabul, depolama, paletleme ve uçağa yükleme faaliyetlerini planlamak ve gerçekleştirmek oldukça hassas ve zorludur. Bu sıcaklık sapmalarından aşıları korumak için sıcaklık kontrollü konteynerler, termal battaniyeler, izolasyonlu ve kurubuz içerikli paketler kullanılmaktadır. Bu ürünleri her havalimanında tedarik etmek ve IATA standartlarına göre hazırlamak ve taşımaya hazır hale getirmek detaylı ve zorlu bir hazırlık gerektirmektedir.
Hava kargo endüstrisinin aşı dağıtımında nelere dikkat etmesi gerekiyor?
Taşınacak medikal ürünün, yani aşının paketleme, depolama ve taşıma şartlarının üretici veya dağıtıcısı ile detaylı bir şekilde belirlemek ilk ve en önemli adımdır. Çıkış ve varış havalimanlarındaki tesislerin yeterlilikleri, uçakta taşıma için
kullanılacak palet ve konteynerlerin tedarik edilmesi ve uçak için kapasite planlamasının yapılması göndericinin belirleyeceği şartlara göre uygulanabilecektir. Planlamanın en başında şartların doğru belirlenmemesi veya bu şartların havayolu ve yer hizmetleri kuruluşuna net ve doğru bir şekilde aktarılmaması sonucunda hatalı işlemler yapılarak aşıların kullanılmaz hale gelmesi söz konusu olabilir. Bu şartlar şu şekilde sıralanabilir: Taşınacak aşının içeriği (Covid-19 aşılarına tanınan muafiyetten faydalanmak için), taşınacak aşılar için gerekli depolama ve taşıma sıcaklığı, aşıların paketlerinin özelliği (mukavemeti, istiflemeye ve soğuk koşullarda depolamaya dayanaklılığı), aşıları soğuk tutmak için kuru buz kullanımı, kuru buz kullanılması durumunda havayolunun kuru buz ile ilgili limitleri, etiketleme ve işaretlemenin IATA ve taşıyıcı kurallarına uygunluğu, sıcaklık kontrollü konteyner ve termal battaniye gerekliliği, aşıların havalimanına teslim tarih ve saat planlaması, aşıların taşınması için uygun tipte ve kapasitede uçak veya pozisyon planlamasının havayolu ile organize edilmesi.
Türkiye’nin bu dağıtım sürecinde rolü nedir? Üretim miktarlarının artmasıyla birlikte taşınması gereken aşı miktarında beklenen büyük artışı karşılanabiliyor mu?
Aşı üretimi oldukça karmaşık ve zor süreçlerin uygulanması sonucunda gerçekleşmektedir. Bu sebeple aşı üreten tesislerin üretim kapasiteleri sınırlı olmakta, anlık yüksek miktarda üretim gerçekleşmemektedir. Üretilen ürünler ise tek seferde gönderilmek yerine belirli bir program dahilinde zamana dağılarak lojistiği sağlanmaktadır. Bunun en temel sebebi ise lojistik faaliyeti sırasında olası bir aksaklığın veya olayın çok miktarda ürüne tek seferde zarar vermesini engellemektir. Bu sebeple yüksek kapasiteden ziyade, düzenli kapasite sağlanması, taşımacılığın belirlenen tarifelerde gecikme olmaksızın doğru depolama ve taşıma şartlarında sağlanması daha çok önem arz etmektedir. Şu anda aşı ve ilaç taşımacılığı ile ilgili herhangi bir kapasite sorunu hem ülkemizde hem de dünyada yaşanmamış olup, sorun daha çok lojistik sonrası bu aşıların lokal yerleşkelerde (hastaneler ve dağıtım merkezleri gibi) uygun şartlarda depolanmasıdır. Üreticiler son tüketim yerlerindeki bu yetersizliği de göz önünde bulundurarak aşıların tedarik süreçlerini planlamaktadırlar. Bir yandan üreticiler aşıların son kullanım yerlerinde üretim merkezleri açarak da lojistik süreçlerini basitleştirmeye ve kısaltmaya da çalışmaktadırlar.
Yolcu taşımacılığındaki yaşanan düşüş, hava kargo dengesinde artan bir talep oluşturdu. Yeni dönem üzerine sizler havayolu taşımacılığında nasıl bir değişim bekliyorsunuz?
Covid-19 dönemi sonrasında hava kargonun öneminin bu zorlu süreçte daha iyi anlaşılmasıyla pek çok yolcu taşımacılığı yapan havayolunun bu sektöre yatırım yapacağını veya ortaklıklara katılacağını düşünmekteyiz. Uzun vadede hava kargo sektöründe oyuncu sayısının artmasıyla rekabetin daha da artacağı, bu nedenle müşteri odaklı esnek ve multimodal çözümler sunan, buna uygun stratejiler benimseyen kargo havayollarının her daim kazançlı çıkacağı görüşündeyiz. Havayolu lojistiğinin müşteri beklentileri ve tüketici davranışlarında oluşan değişikliğe uyum sağlıyor olduğunu gözlemlemekteyiz.
Lojistikçiler aşı lojistiğinde ne gibi tedbirleri almalıdır?
Lojistik hizmeti üreten firmalar öncelikle çalışanlarını aşı taşımacılığı ile ilgili eğitmeli ve bilinçlendirmelidir. Dünyada taşınan ilaç ve aşıların yaklaşık yüzde 30’u lojistik ve tedarik zinciri faaliyetlerindeki hatalardan dolayı kullanılmaz duruma gelmektedir. Kullanılmaz duruma gelen bu ürünlerin toplam değeri 35 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır. Bu kayıplara neden olan önemli unsur sıcaklık sapmaları olup, bu sıcaklık sapmalarının yaklaşık yüzde 50’si ürünler havalimanında veya havayolunun kontrolündeyken gerçekleşmektedir. Üretici tarafından belirlenen depolama ve taşıma şartlarının havayolu ve yer hizmetleri kuruluşu ile birlikte yakından takip edilmesi, tüm bilgilerin aktarılması, sıcaklık takip cihazlarının kullanılması, kargo kabul, paletleme, taşıma, depolama ve alıcıya teslim ile ilgili tüm prosesler için operasyon, altyapı ve ekipman yeterliliğinin kontrol edilmesi gerekmektedir. Olası sıcaklık sapmalarına karşı ürünlerin termal battaniyeler ile korunması ve yine sıcaklık sapmalarını tespit etmek için data logger kullanımı önem arz etmektedir. Bu tarz ekipmanların bazıları uçuş emniyetini riske atabilmektedir. Bu yüzden data logger kullanımı durumunda
taşımanın yapılacağı havayolu şirketine muhakkak bilgi vermek gerekmektedir.
Taşımacılık esnasında MSDS dokümanının önemi nedir?
Material Safety Data Sheet (MSDS) dokümanı; kimyasal ve biyolojik ürünler gibi tehlike arz edebilecek ürünlere ait tanımlama, sınıflandırma, depolama ve taşıma şartları gibi çeşitli bilgileri içeren ve kimyagerler tarafından uluslararası standartlara göre hazırlanan bir dokümandır. MSDS dokümanı; havayolu aracılığıyla taşınması planlanan ürünün tanımlamasında ve herhangi bir kısıtlamaya tabi olmadığının belirlenmesinde referans doküman olarak kullanılmaktadır. MSDS dokümanın İngilizce olması ve mümkünse son iki yıl içinde düzenlenmiş ve güncellenmiş olması taşınacak ürünün değerlendirmesini kolaylaştıracaktır. Aksi takdirde taşıyıcı havayolu tehlike arz edebilecek bir ürünü tanımlayıp sınıflandıramayacağı için taşınması planlanan ürünü riskli görüp taşımaya kabul etmeyebilecektir.
Şayet taşıma esnasında gizli ve beyan edilemeyen maddeler tespit edilirse lojistikçilerin izlemesi gereken yöntem nedir?
Gizli ve beyan edilmeyen ürünün tam olarak ne olduğunun üretici ve/veya göndericiden MSDS dokümanı talep edilerek öğrenilmesi gerekmektedir. MSDS dokümanı üzerinden yapılacak değerlendirmeye göre tehlikeli madde olarak sınıflandırılacak herhangi bir ürünün ayrıştırılması ve IATA kurallarına uygun bir şekilde paketlenmesi, işaretlenmesi, etiketlenmesi ve dokümantasyonun hazırlanması gerekecektir. Bazı durumlarda taşıyıcının tehlikeli madde taşıma yetkisi olmaması sebebiyle ürünün geri taşınmasının tamamen iptal edilmesi gerekebilecektir. Benzer bir olayın yaşanmaması için gönderici veya üreticiden düzeltici ve önleyici aksiyon planlarını belirlemesi ve uygulaması istenmelidir.
Gönderici ve üretici firmaların da bu şekilde gizli beyan edilmeyen madde taşımalarında bağlı bulundukları yetkili merciler tarafından uyarılması, takip edilmesi gerekmektedir. Bu hususta Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ile görüşmelerimizi sürdürmekteyiz.
Söz konusu maddeler tespit edildiğinde uygulanacak prosedür neleri kapsamaktadır?
Söz konusu tehlikeli maddenin tespiti belirttiğimiz yol haritasına ilave olarak muhakkak MSDS dokümanı ile tanımlanması, IATA kurallarına uygun bir şekilde taşımaya hazırlanması (paketlenmesi, etiketlenmesi ve işaretlenmesi) ve tehlikeli madde deklarasyonun hazırlanması ve ilgili tehlikeli maddenin havayolu tarafından taşınmasının teyidinin alınması başlıca işlemler olmaktadır.
UTİKAD Dergi'nin 25. sayısına ulaşmak için
tıklayınız.