35 yılı aşkın bir süredir sürdürdüğüm taşımacılık serüvenimde önemli yoldaşlardan biri UTA Dergisi oldu. Sektör hakkındaki bilgilerin çoğunu bu dergi kanalıyla elde ederdik, halen de böyle elde ediyoruz. Temmuz sayısında, "6. Ekonomi ve Lojistik Zirvesi" içinde küçük de olsa bir rol almanın yanı sıra bir de dergiye yazı yazmam istendi. Tabii ki, seve seve kabul ettim.
Zirvenin önemli konularında biri de, lojistikte bölgesel oyuncu olma hedefindeki Türkiye'nin hangi projeleri hayata geçirmesi gerektiği olacak. Galiba, bu soruya verebileceğim en güzel yanıtı bundan 10 yıl önce, yine UTA Dergisi’ndeki bir yazımda vermişim. "Uzun yıllarını özellikle demiryolu taşımacılığına harcamış biri olarak, gönül rahatlığıyla söyleyebileceğim tek gerçek, Türkiye’nin geleceğinin demiryolu taşımacılığından geçtiği gerçeğinin halen değişmediğidir. Bir başka deyişle, harcanan 27 yıla rağmen umudumu yitirmedim. Veya daha doğru bir yaklaşımla umudumuzu yitirmeyelim…" Bu yazının yazılması üzerinden 10 yıl geçmiş olmasına rağmen halen aynı kanıdayım. Türkiye’nin lojistik bölgesel güç olabilmesinin yolu demiryolu taşımacılığından geçmektedir. Bu yolda önemli adımların atıldığını da kabul etmemiz gerekiyor.
Bundan 30 yıl önce demiryolu taşımacılığı hizmetini sunan firmaların az olması ve rekabet yoksunluğu en büyük dezavantajdı. Bu firmaların verdiği hizmete inanç ve güven zor gelişir, bu nedenle de hizmeti satmak çok zor olurdu. Oysa bugün, belki pandemi sorununun da katkısıyla, demiryolu taşıma sistemi güvenilirliğini önemli oranda sağlamış durumdadır. Yani, artık bölgesel oyuncu olmak isteyen firma sayısı önemli oranda artmış ve özellikle demiryolu ağırlıklı intermodal taşıma sistemi Avrupa’nın en batısından Çin’in en doğusuna kadar geniş bir coğrafyada güvenilir taşıma hizmeti sunar hale gelmiştir. Özellikle, önümüzdeki 10 yıl içinde Çin’in Türkiye ve Avrupa’nın en önemli ticaret ortağı olacağını da düşününce, Türkiye’nin lojistik bölgesel güç olması önünde ciddi bir engel kalmadığını söylemek abartı olmayacaktır.
Peki, bölgesel güç olma hedefine ulaşmak için yerine getirilmesi gereken projeler ne olmalıdır? Bu projeleri ortaya koyarken nelere dikkat edilmelidir?
Öncelikle, Ulaştırma Master Planı’nın tüm sektör oyuncularının katılımı ve ortak üretimle hazırlanması gerekmektedir. Ulaştırma Master planının gereği olan yatırım kaynakları yaratılmalıdır.
Kombine taşımanın ve demiryollarının öncelikli yatırım ve teşvik alanı olarak seçilmesi öncelikli hedef olmalıdır. Bu kapsamda;
- Demiryollarında serbestleşmenin sağlanması, bu alandaki yatırım geri dönüşümünün, yani karlılığın mümkün olmasını gerektirmektedir. Bunun gereği olarak altyapıdaki iyileştirmeler sağlanmalı ve bu yolla yatırım iştahı yaratılmalıdır.
- 2023 ve 2050 yılında demiryolu taşımacılığının toplam yurt içi taşımadan en az pay almasını sağlayacak gerçekçi planlamalar yapılmalıdır.
- Demiryollarında yatırım önceliğinin yük taşımacılığı alanına kaydırılmasına yönelik planlamalar yapılmalıdır.
- Demiryolu kombine taşıma terminallerinin sayısı artırılmalı ve var olan terminallerde ekipman yeterliliği sağlanmalıdır.
- Demiryolu kombine taşımacılığının teşvik politikalarının geliştirilmesi önemli bir hedef olarak konulmalıdır.
Yurt içinde modlar arasındaki bağlantıyı oluşturmak hedefiyle lojistik merkezlerin planlanması ve hayata geçirilmesi, bu kapsamda;
- Türkiye’nin lojistik merkezler master planının yapılması sağlanmalıdır.
- Kamu, özel sektör iş birliğinin gerçekleştirilmesine yönelik yaklaşımların tespiti ve uygulanmasına yönelik tedbirler alınmalıdır.
- Lojistik merkezlerin liman, hava alanı ve demiryolu bağlantılarının kurulması hedeflenmelidir.
Lojistik bölgesel güç olabilmenin en önemli ayağı özel sektörün bu alanda yatırım yapmasının özendirilmesi ve yatırımların sürdürülebilmesi amacı olmalıdır. Bu kapsamda;
- Demiryolu vagon sahipliği gibi var olan yatırımları koruyucu önlemler tarifelerde ve uygulamalarda sürekliliğin korunması yoluyla sağlanmalıdır.
- Modlar arası haksız fiyat rekabetini ortadan kaldırmak doğrultusundaki önlemler temel ekonomik projelerden biri olarak yürürlüğe konulmalıdır.
- Bölgesel lojistik güç olabilmenin kuşkusuz, en önemli projesini oluşturan ilkeler,
• Özellikle bu alanda aktif olan TCDD gibi kamu kuruluşlarının, bu projenin en önemli ayağını oluşturan taşımacılık faaliyetini yürüten özel sektör kuruluşlarına ayrım gözetmeksizin eşit uzaklıkta bulunmak,
• Var olan tarifeleri istisnasız tüm lojistik şirketlerine aynen uygulamak,
• Demiryolu taşımacılığında kullanılan vagon parkını tüm talepte bulunanlara eşit koşullarda hizmete sunarak gerekli güven ortamını yaratmak,
• Lojistik sektörünü doğrudan ilgilendiren hizmete yönelik kurum ihtiyaçlarını dışarıdan sağlarken ilgi duyan tüm sektör kuruluşlarını bilgilendirmek ve onlardan gelecek tepkileri yine eşitlik ve yeterlilik gözetilerek değerlendirmek, kamunun bu alandaki oyuncularının görevi, özel sektörün ihtiyaç duyduğu güven, eşitlik ve süreklilik gibi yaşamsal öneme sahip bir ortamı sağlamak olacaktır.
Mete Tırman – Konsped Genel Müdürü
Kaynak: www.lojistikhatti.com