Yük gemileri ve kurvaziyer gemilere hizmet vermek yanında atık toplama, yakıt, su ikmali gibi geniş bir yelpazeden hizmet sunan Çanakkale Kepez Limanı, büyük yolcu gemileri de limana getirip bir anlamda Çanakkale’nin çehresini de değiştirmeyi düşünüyor. Yakın hatların öneminin artması ile birlikte Kepez – Kavala arasında da bir hat kurulmak adına görüşmelerini sürdüren liman, büyük konteynır firmalarını bölgedeki yük yetersizliği nedeniyle limana çelemese bile bir feeder hizmet alanı ile ana limanlara konteynır sevkiyatı yapmayı da hedefliyor.
Henüz yeni bir liman olduğu için belirli bir fizibilite çalışmalarıyla firmalara birebir limanın tanıtma aşaması hala devam ederken, kamu yatırımlarının temel mantığında olduğu gibi Kepez Limanı’nın bölgeye sağlayacağı fayda gösterilmeye çalışılıyor. Bu çalışmalarda, turizme yöneldiği için sanayi konusunda da çok gelişmiş olmayan Çanakkale’de limanda yapılan faaliyetlere hem ekonomik, hem sosyal, hem de çevre açısından neler yapılabileceği ön planda tutuluyor.
Kepez Limanı’nı “Hem dökme yük, hem konteynır, hem akaryakıt, hem de yolcunun bir arada bulunduğu belki de Türkiye’deki küçük bir alan üzerinde kurulu tek limanız. “ diye tanımlayan Çanakkale Liman İşletmeleri AŞ yöneticisi A.Ali Özgen, 3 yıl gibi kısa bir süredir faal olan Kepez Limanı ile ilgili hedeflerden söz etti.
Kepez – Kavala Hattı için görüşmeler sürüyor.
Yakın hatların öneminin giderek artması nedeniyle bu konuyla ile ilgili ciddi görüşmeler içerisine girdiklerini ifade eden Özgen, Kepez ve Kavala(Yunanistan) arasında bir hat kurmayı planladıkların kaydetti. Kepez – Kavala Hattını başlatmak adına üç firma ile görüşmelerin sürdüğünü ve hattın yakın zamanda başlayacağını açıklayan Özgen, 100–150 bin turisti Çanakkale’ye getirebileceklerini söyledi. Özgen, turist gemileri dışında yine aynı şekilde tırların da Kepez’den sevk edilebileceğini düşündüklerini belirtti.
Bölgedeki yük çok yeterli olmadığı için henüz büyük konteynır firmalarını çekemedikleri ancak bir feeder hizmet ile ana limanlara Kepez’den konteynır sevkiyatı yapmayı planladıklarını kaydeden Özgen, bu proje üzerinde de çalışmaların sürdüğü bilgisini verdi. Yıllık yaklaşık 2,5–3 milyon dökme yük var bölgede ve bunlara nasıl hizmet veririz diye çalışıyoruz. Hatta kendi standart çalışmalarımızın da dışına çıktık ve madencinin elindeki yükü yurt dışından müşteri bulup bu limandan gönderme mücadelesi veriyoruz.” diyen Özgen, yolcu gemilerinin de önemine değinerek limanda bu konuyla ilgili yapılan çalışmaları da aktardı. İyi bir idari bina yaptıklarını ve bunun asıl sebebinin yolcu gemileri olduğunu vurgulayarak yolcu gemilerinin ciddi müşterileri olarak nitelendiren Özgeni, şunları söyledi: “ Denizcilik turizminde şöyle bir şey vardır. Yolcu gemiye biner ve bindikten sonra o yolcuyu sürekli deniz üstünde tutmadan belli noktalara götürmemiz lazım. Bu turizmin temel amacı valizleri yüklenmeden 6–7 ülkeyi gezebilmek. Fiyatlar da son dönemlerde iyi noktalara geldi. İstanbul’dan kalkan yolcu gemisi Yunanistan’a çıkabilmek için neredeyse 1,5 gününü denizde geçiriyor. Dolayısıyla biz de bunu öngörerek firmalarla ciddi çalışmaya girdik. Zaten limanımıza 800–900 yolculuk gemileri getirtiyoruz. Daha büyük gemileri de buraya getirtebilmek için gerekli çalışmaları yaptık. Kılavuz kaptanların da yerini yaptık. Zaten limanımızda güvenlikten gümrüğüne kadar her şeyimiz hazır. Dolayısıyla büyük yolcu gemilerini buraya getirip bir anlamda Çanakkale’nin çehresini değiştirmeyi düşünüyoruz. Bunu bir hedef olarak görüyoruz ve bunun için ciddi çalışma yapıyoruz.
Kepez Limanı’nın gemiler için ikmal noktası olması hedefleniyor
İş makineleri taşımaları gibi bazı proje yükleri konusunda da hizmet verilen Kepez Limanı, henüz emekleme aşamasında ve ayağa kalkmak adına tanıtım konusuna ağırlık veriyor. Limanda gerçekleştirilen yük hareketleri dışında hizmet limanı olarak da faaliyet gösteren Kepez Limanı, gemilerin kumanya ya da su ihtiyaçlarını da karşılayacak ikmal noktası olması hedefleniyor. “Önümüzden 50–60 bin gemi geçiyor. İstanbul bu konuda sıkıntılı olmakla birlikte üzerine düşeni yapıyor. Acentelik şirketleri var, kumanyacılar var gemilere su satıyorlar, Belediye atıkları alıyor ve bir sistem kurulmuş durumda. Neden Çanakkale’de böyle olmasın? Ticari potansiyeli olan müşteriler önümüzden gelip geçiyor. Burayı da ikmal merkezi haline getirelim diye düşündük” diyen Ali Özgen, öncelikle Avrupa’nın en büyük ikinci atık tesisini kurduklarını ve neredeyse Türkiye’nin karada ve denizde yıllık çıkan atık miktarı kadar limanda atık topladıklarını kaydetti.
Atık toplama ile ilgili olarak İstanbul Teknik Üniversitesi ile çalışan Kepez Limanı’nda akaryakıt terminali de bulunuyor. Ayrıca en kısa zamanda limanda su satışı işine de başlanması hedefleniyor.
“Kent Bürokrasisi” sorun yaratıyor
Kepez Limanı’nda ki son gelişme ise, Kepez – Acabat arasında gerçekleştirilecek olan feribot seferleri.. Kamyon trafiğini şehir içinden çekmek adına Çanakkale Valiliği’nin talebi üzerine limanın bir bölümü de bu hizmete ayrıldı.
Çanakkale’nin özellikle yazın, turistik yerlerin gezilmesinden ötürü trafik yoğunluğu yaşadığını ve mevcut kapasitenin bunu karşılamaya yetmediğini ifade eden Özgen, “tabi yılda 2 ya da 3 ay hizmet karşılayacaklar diye tüm yıl aynı kapasiteye çıkılmıyor. Fakat kamyonlar ya da tırlar tüm yıl geçiyorlar. Bunun yanında tehlikeli madde taşıyan araçlar var. Burası tehlikeli madde taşınması için ISPS’ i olan bir liman. Bu trafiği hafifletmek adına Valilikten talep geldi ve şimdilik limanımızda bir bölme ayırdık ve oradan tır ve kamyon geçişlerini başlattık.” açıklamasını yaptı.
Kamyon ve tır geçişleri için ayrılan bu alanın limanın diğer faaliyetleri için de er ya da geç lazım olacağı düşünüldüğü için limanın yanında 25 dökümlük arazi satın alınmasına rağmen vatandaşların bazı itirazları neticesinde mahkemenin imarı durdurması ile ilgili bir sıkıntı yaşanıyor. Yeniden imar çıkması durumunda ise limana yeni bir iskele yapılması planlanıyor.
Son yıllarda çok büyük bir gelişme gösteren Türk denizcilik sektöründe ciddi paralar kazanıldığını vurgulayan Özgen, bu dönemde firmaların liman değiştirmek gibi bir riske girmek istemediklerinden ötürü belli bir sıkıntı yaşanmasının yanında kent bürokrasisi ile ilgili yaşanan sıkıntılara da değindi: “ Biz başladığımızda ilk bir yıl yolumuz yoktu. Belki devlet bazı öngörülerde bulunarak limanın üstyapı inşaatını bize verdi ancak kent bürokrasisi buna henüz tam hazır değildi. Biz iki yıl bunun sancısını yaşadık. İş anlamında birçok faaliyetimiz olsa da bunu anlatamama sıkıntısı yaşadık. Kepez de kurduğumuz Ro-Ro hattını kaybetmemiz de böyle bir olay sonucu oldu. Fakat şu an 3 yıllık bir tecrübemiz var. Dünya’da finansal ekonomik kriz ortalığı zorlamaya başladı ve insanlar da daha uygun limanlara yönelmeye başladılar. Biz de kaliteli hizmet vermeye çalışıyoruz ve ekibimiz de iyi kurduk.”
Karayolunda sorun var, alternatif sistemler geliştirilmeli
Yeni bir liman olarak bazı tanıtımlar sonucu belirli işlerin limana kayması nedeniyle krizin etkisini çok fazla hissetmeyen Kepez Limanı’nda kriz dönemi fırsat olarak değerlendiriliyor. “İnsanların daha önceden cesaret edemedikleri pozisyon değiştirme konusunda da bu dönemde biz fiyatlarımızla ön plana çıkmaya başladık. Bizi denemeye başladılar. “ diyen Ali Özgen, genel manada bakıldığında, Dünya ticaretinin büyük bir kısmının denizyolu ile döndüğü ve bu yüklerin limanlara geldiği düşünüldüğünde finansal krizin en belirgin hissedildiği yerlerin de limanlar olduğunu belirtti. 2010 yılında çok büyük bir çıkış beklemediklerini de ifade eden Özgen, “Dünya’nın uyguladığı ve maliyeti en ucuza getiren deniz taşımacılığında biz neredeyiz ve bunla ilgili hangi tedbirleri almalıyız bunları bir gözden geçirmeliyiz.” diye konuştu. Türkiye’de denizcilik sektörü ve geleceği ile ilgili de görüşlerini de belirten Özgen, karayolu ile yük taşımacılığında ülkelerin sorun çıkarmaya başladığı konusuna dikkati çekerek Türkiye’nin yeni limanlara ihtiyacı olduğunu ve bu konuda ciddi yatırımlara ihtiyaç duyulacağının altını çizdi. Bugüne kadar 3.şahıslara hizmet veren limancılık mantığının çok gelişmemiş olduğunu, genellikle firmaların kendi yükleri için limanlar yaptıklarını ve bunun dışında Türkiye’nin en büyük limanlarının TCDD yöneticilerinin mantığı ile daha çok demiryollarındaki açıkları kapatmak amacıyla bir sisteme oturtulduğunu söyleyen Özgen, özellikle son 5–6 yıldır ciddi gelişmeler olduğunu ve en azından limancılığın profesyonel noktalara gelmeye başladığını kaydetti. Yabancı kurumsal firmaların da Türkiye’ye yavaş yavaş girip rekabet çerçevesinde kaliteyi arttırmaya başlamalarının gelişme açısından önemli olduğunu vurgulayan Özgen, şunları söyledi: “Türkiye’deki tüm limanları toplasanız belki de Rotterdam Limanı’nın kullanma potansiyeli ve arazisini dolduramazsınız. Fakat kıyaslamalar ve örnekler yerine yapılmalı. Türkiye iyi bir hinterlantta. Avrupa ile Asya arasında köprü konumundayız. İthalat ve ihracat rakamlarında da artış var. Türkiye’nin yeni limanlara ihtiyacı var ve bu çok ortada. Türkiye’deki limancılıktan umutluyum. Gelen yükler ve gelmesi planlanan yükler de belli. Kriz var ama bu kriz bitecek. Karayolunda Avrupa ile ilgili sorunlar çıkmaya başladı, Bulgaristan’da sorun vardı şimdi Rusya’da da sorun başladı. Kamyon taşımacılığını istemiyorlar ve bu sorunlar büyüyecek. Alternatif taşıma biçimleri oluşturulmalı. Biz ne yaparsak yapalım global sistem içinde kalmaya devam edeceksek limanlarımız da yetmeyecek bu nedenle, ciddi yatırımlar yapmalı ve tedbirler alınmalı. Limancılığa Türkiye yeni başlıyor ve daha gidecek çok yolu var.
Kaynak: Lojiport