Türk Ticaret Kanunu'nun 23'üncü maddesi uyarınca, "Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş ya da bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir".
Yasal düzenleme gereği olarak, "Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde mündericatı (içeriği) hakkında bir itirazda bulunmamışsa, mündericatı kabul edilmiş sayılır".
Faturanın, onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkisinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç munasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatap tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya sekiz gün içinde itiraz edilmemiş olmasının, onu borç altına sokacağı şeklindeki bir görüş hem mantıki hem hukuksal dayanaktan yoksun olur. O halde, öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının göz önünde tutulması zorunludur. (HGK'nın 14.03.1980 gün ve 78-11-1147/1418 sayılı kararı, bakınız Moroğlu/Kendiğelen "Notlu-İçtihatlı Türk Ticaret Kanunu ve İlgili Mevzuat" 8. Baskı Sf: 47)
Vergi Usul Yasası'nın 229'uncu maddesinde yer alan tanımlamaya göre de "Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır".
Uygulamada, bazı hallerde özellikle kredi veya ithalat işlemlerini başlatmak açısından bazen müşteri, malı sipariş etmeden veya hizmeti talep etmeden önce tahmini bedeli içeren bir fatura verilmesini talep edebilmektedir. Bu amaçla düzenlenen faturalar, mal ve hizmet teslimi gerçekleşmediği için kayıt nizamı ve belge düzeni açısından tereddüt (duraksama) doğurmaktadır. ("Özyer, M. Ali "Açıklama ve Örneklerle Vergi Usul Kanunu Uygulaması" Mart 2008, Sf: 403)
Diğer yandan Katma Değer Vergisi Yasası'nın 10/b maddesinde "Malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi" vergiyi doğuran olay olarak kabul edilmiş olmakla birlikte faturanın tesliminden önce düzenlenebileceği de öngörülmüş bulunmaktadır.
Oysa Vergi Usul Yasası'nın 231'inci maddesinin 5'inci bendi gereği olarak "Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır."
Sözü edilen yasa maddesinden de açıkça anlaşılacağı üzere faturanın düzenlenebilmesi için öncelikle malın teslimi veya hizmetin ifası gerekmektedir.
Kaldı ki aynı yasa maddesinin 6'ncı bendinin parantez içi hükmü gereği olarak da "fatura düzenlemek zorunda olanlar, müşterinin adı ve soyadı ile bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarasının doğruluğundan sorumlu tutulmaktadır. Bu bağlamda fatura düzenleyenin istemesi halinde müşteri kimliğini ve vergi dairesi hesap numarasını gösterir belgeyi ibraz etmek zorundadır.
Uygulamada fatura düzenlemekle yükümlü olanların müşteriden kimlik sorma zorunluluğuna uygun davrandığını söylemek pek mümkün değildir. Bir başka anlatımla müşterinin kimliğini doğru tespit etmeye yönelik yasal zorunluluk sadece Vergi Usul Yasası içinde yer almakta olup bu zorunluluk uygulamada işlerlik kazanmamıştır.
Diğer yandan bazı durumlarda verilen hizmet veya yapılan işin mahiyeti birden fazla hesap dönemini ilgilendirmektedir. Örneğin üniversite sınavlarına hazırlama kurslarında olduğu gibi.
Bu gibi durumlarda bedel peşin olarak alındığında fatura ilgili hesap dönemine isabet eden tutar için mi düzenlenecektir sorusu akla gelmektedir.
Vergi Usul Yasası'nda fatura ile ilgili hükümlerde böyle bir ayrımın yapılmasına yönelik herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Böyle bir durumda oluşan bir görüşe göre "Bedelin peşin tahsil edilmesi halinde tamamı için tek bir fatura düzenlenmeli ancak Vergi Usul Yasası'nın 287'nci maddesi uyarınca tahsilatın diğer dönemlere ilişkin kısmı pasif geçici hesaplarda izlenmelidir." (Özyer, age., Sf: 405)
Fatura verilmesi ve alınması zorunlu bir belge türüdür. Yasanın 232'nci maddesi uyarınca birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler;
* Birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla serbest meslek erbabına,
* Kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara,
* Vergiden muaf esnafa, defter tutmak zorunda olan çiftçilere,
sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak zorundadırlar.
Ayrıca yukarıdakiler dışında kalanlara yapılan satış ve hizmet tutarının 2009 yılında 670 TL'yi aşması veya alıcının istemesi halinde faturanın düzenlenmesi ve verilmesi zorunludur.
Kaynak: Referans