Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakcı, “Gemilerin karasularımıza girmeden 1000 milden izlenmesi projesinde Türkiye olarak ilk 5-6 ülkeden biriyiz" dedi.
Denizcilik İdaresi, teknolojik gelişmede bölgenin önderliğini yapıyor. Türkiye kıyılarını, gemi trafiğini izleme sistemi (AIS) ağıyla donatan Müsteşarlık, bir adım daha ileri giderek, gemilerin 1.000 milden izlenmesi projesinde de (LRIT) tüm sistemi hazır hale getirdi.
Kıyı Emniyeti, aklımıza sadece acil durumlarda getirdiğimiz bir kurumumuz olma talihsizliğini yaşıyor. Ancak, acil müdahaleyi iyileştirmek ve hızlandırmak için yapılan altyapı, insan ve ekipman yatırımlarını da göz ardı etmemek gerek. Kurumda, özellikle teknolojik olarak ciddi işler yapılmış. 2003’te kısaca gemi trafiğini izleme sistemi olarak adlandırılan VTS’i devreye almışlar. VTS’den sonraki dönemde tüm veri ve istatistikler değerlendirildiğinde, geçen gemilerin yaş ortalamasının 25’leri bulduğu boğazlarımızda, riskin her 1.6 gibi yaşandığı ve ciddi bir müdahale gereği görülmüş.
Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakcı, “Öncelikle boğazlardaki tüm fenerleri elektronik olarak uzaktan izlemeye aldık” diyor ve devam ediyor: “İzlemenin de ötesinde, uzaktan kapatıp açarak fenerlere müdahale etme imkanına da kavuştuk. Dolayısıyla insan hatalarını sıfırlama yolunda çalışmalar yaptık.”
Acil müdahalenin birinci etkenini komünikasyon olarak açıklayan Orakcı, “Komünikasyonun olmadığı yerde acil müdahale söz konusu olamaz. Bu konuda Ulaştırma Bakanımıza bir kez daha teşekkür etmemiz gerekir. Çünkü, 2005 yılında Türk Radyo Deniz Haberleşme Sistemi’ni Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne bağladı. Böylece tüm Türkiye kıyılarında acil müdahale anlamında büyük bir güç elde ettik. Bunun yanı sıra, 204 millik VTS kapsama alanında, ayrıca Türk boğazlarının 50’şer mil dışında kesintisiz bir yedek haberleşme ağı kurduk. Yeni ağ, aynı zamanda olası depremde de işimize yarayacak bir sistem. Türk Radyo’da da tam bir modernizasyon çalışması yaptık; tüm cihazlar elden geçirildi. 3 milyon Euro’luk bir Avrupa Birliği projesi aldık, şu an ihale aşamasında. Bu da gerçekleştiğinde 25 yıllık tüm sistem komple yenilenmiş olacak. Oradaki cihazlardan da nostaljik olarak yararlanmayı düşünüyoruz. Başta fenerler olmak üzere çeşitli noktalara kurmayı hedefliyoruz” açıklamasıyla özetliyor yapılanları...
LRIT’e de, komşulara da desteğe hazırız
Denizcilik Müsteşarlığı’nın kurduğu Türkiye kıyılarındaki gemi trafiğini izleme sistemi AIS’in de sağlıklı olarak devam ettiğini ifade eden Salih Orakcı sözlerini şöyle sürdürüyor: “Türkiye’deki AIS ağını sayıları 26 olan VHF istasyonlarının bulunduğu noktalara kurduk. Böylece tüm Türkiye kıyıları, hem Ankara’dan hem de Yeşilköy’deki merkezimizden izlenebilir hale geldi. Sırada LRIT var. Gemilerin karasularımıza girmeden 1.000 milden izlenmesi projesinde Türkiye olarak ilk 5-6 ülkeden biriyiz. Ülkemiz adına büyük bir başarıdır. Bakanlığımız takibini yaptı; Türksat yazılım alt veri tabanlarını oluşturdu; Kıyı Emniyeti de, işletimini yapacak. Sistemimiz şu anda faal. Türkiye Cumhuriyeti olarak biz hazırız. Bununla da yetinmeyip, komşu ülkelere bu sistemin altyapısını kurmayı hedefliyoruz. Çünkü, onlar bu konularda geri kaldı. LRIT, Uluslararası Denizcilik Örgütü’ne (IMO) üye tüm ülkelerin denizcilik camialarını ilgilendiriyor. Sistemin devreye girmesi için diğer ülkelerin de hazırlıklarını tamamlaması gerekir. Acil müdahalenin temel ögelerinden olan deniz haberleşmesinde en iyi noktada olduğumuzu söyleyebilirim.”
Yeni römorkörlerimiz olsaydı Independenta’yı söndürürdük
Geçtiğimiz günlerde Kıyı Emniyeti filosuna 2 adet yangın söndürme römorkörü katıldı. İstanbul Tersane Komutanlığı’nda inşa edilen ve Türk Loydu tarafından Klaslanan römorkörlerin bir örneğinin daha bulunduğumuz coğrafyada olmadığını belirten Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Salih Orakcı, “1979 ve 1994 kazalarında Türkiye Cumhuriyeti’nin elinde olan römorkörlerin yangın kapasitesi saatte 600 metreküpü geçmiyordu ve suyu basarken manevra yetisine sahip değildi.1 Temmuz Denizcilik Bayramı’nda 2 adet Fi-Fi 2 römorkörünü filoya kattık. Bir örneği daha bulunduğumuz coğrafyada yok. Bu römorkörün özelliği de, saatte 7.200 metreküp su basabilmesi. Yani, bir binaya vurduğu zaman binayı darmadağın edebilir. TPAO yangınları gibi birtakım yangınlarda gördüğümüz kötü sahneleri tamamen yok edebilecek, yangını emniyete alabilecek bir römorkör” diyor ve “Peki elimizde böyle bir römorkör olsaydı aylarca yanan Independenta tankerini kısa sürede söndürebilir miydik? Sorumuzu da, “Kesinlikle söndürürdük” diye yanıtlıyor.
Kıyı Emniyeti’nde yüzme bilmeyen yok
Sayın Salih Orakcı, aşağıdaki sözleri yazılmamak üzere sohbet anında söyledi. Ancak, bir kurumun nereden nereye geldiğini göstermesi açısından bundan güzel örnek olamaz diye düşünerek, affına sığınıp paylaşacağım.
Orakcı, göreve geldiği ilk günlerde birçok personelin yüzme bilmediğini fark etmiş ve hızlandırılmış kurslarla personele yüzme öğretilmiş. Şu an Kıyı Emniyeti’nde yüzme bilmeyen yok. Daha sonraki günlerde de Genel Müdürlük bünyesinde araştırma yaptırmış ve araştırması sonucunda 276 Giresunlu personel çıkmış. Genel Müdür Salih Orakcı, işe göre değil de adama göre tayini de şu çarpıcı örnekle açıklıyor: “Giresun’a, Samsun’a, Trabzon’a müdürlükler açılmış. Soruyorsunuz ne iş yaparsınız? ‘Biz burayı bekliyoruz’ diyorlar. Römorkörler koymuşlar. Bugün bir römorkörün yıllık maliyeti, üzerindeki personelle birlikte 600 bin dolar. Soruyorum, Giresun’a ayda kaç gemi geliyor: 8 gemi. Kaç tahsilat memuru var: 15. İzmit’i soruyorum kaç gemi geliyor: 3.250. Kaç adam var: İki kişi. Amacım geçmişi karalamak değil. Ancak, bunlar da kurumun gerçeğiydi.”
Kaynak: Selçuk ONUR - PERŞEMBE ROTASI