"Vergilendirme, modern
devletlerin egemenlik hakkını kullanarak icra ettiği temel fonksiyonlardan
biridir. Bir başka deyişle; bir devletin vergilendirme yetkisi, doğrudan onun
egemenlik gücünden kaynaklanmaktadır. Bununla bağlantılı olarak da bir devletin
vergilendirme yetkisi, egemenlik alanıyla sınırlı olmaktadır. Dolayısıyla her
devlet, kendi egemenlik alanında oluşan hukuksal ya da ekonomik işlem ve
olayları veya servet unsurlarını vergilendirebilmektedir.
Ancak, vergilendirme
yetkisinin kullanımında devletlerin vergi sistemlerinde öngörülmüş olan
egemenlik alanı belirlemeleri kimi zaman yetersiz kalmakta, kimi zaman da
çakışmaktadır. Örneğin iki farklı ülkeyle bağlantılı ve her iki ülkede de
vergiye tabi olan bir gelir unsurunun, aynı ilkeyi esas alarak düzenleme yapmış
olan ancak uygulama biçimlerinde farklılık bulunan iki ülke tarafından da
vergilendirilmesi söz konusu olabilmektedir." (Beyanname Düzenleme
Kılavuzu, 2009 HUK Yayınları, Sf: 819)
Böyle bir durumda
çifte vergilendirme olgusu karşımıza çıkmaktadır. Hukuksal açıdan çifte
vergilendirme, aynı mükellefin ve konuların birden fazla devlet tarafından
vergilendirilmesidir. Bu bağlamda yine devletler arasında yapılan anlaşmalarla
çifte vergilendirme olgusu önlenebilmektedir.
Uluslararası alanda
çifte vergilendirmenin önlenmesinde temel ilke, farklı devletlerin uyguladığı
vergileme ilke ve yöntemlerinin uyumlaştırılmasıdır. Bu amaçla iki taraflı
anlaşmalarda; uluslararası örgütlerin oluşturduğu model anlaşmalar esas
alınmaktadır. Türkiye bu bağlamda OECD üyesi ülke olarak OECD modelini kabul
etmiş, ancak diğer ülkelerle yapmış olduğu anlaşmalarda bazı hükümlere karşı
ihtirazi kayıtlar koymuştur.
Ancak, Türkiye yapmış
bulunduğu çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarından birisi ile önemli
sorunlar yaşamakta olup, ikili anlaşmanın karşı ülkesi Federal Alman
Cumhuriyeti tarafından feshedilerek tek taraflı geçersiz kılınmış
bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile 16.04.1985 tarihinde imzalanan
ve 09.07.1986 gün, 19159 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 31.12.1989 tarihinde
yürürlüğe giren, 01.01.1990 tarihinden itibaren de iki taraflı olarak uygulanan
Türkiye ile Almanya arasındaki çifte vergilendirmeyi önleme anlaşması, 21
Temmuz 2009 tarihi itibariyle feshedilmiş bulunmaktadır.
Alman hükümeti konuya
ilişkin ilk icraatını "Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması"
yapmış bulunduğu ülkelere Almanya'da fuar katılımcılarına tanınan vergi iadesi
hakkını Türkiye'den kaldırarak yapmıştır.
Türkiye ile Almanya
arasında bir süredir yaşanan çeşitli vergisel sorunlar sonucunda Alman
hükümetinin tek taraflı olarak almış bulunduğu bu karar, en çok Türkiye'de ve
Almanya'da mukim (oturan) kişileri ve şirketleri etkileyecek ve kısa sürüde bu
durum iki hükümetin ticari ilişkilerini zayıflatacak ve özellikle de Almanya'da
oturan Türk vatandaşlarını olumsuz etkileyecektir.
Sayın Zeki Gündüz'ün
Vergi Portalı köşesinde de değindiği gibi konu;
* Türkiye'de mukim
Alman vatandaşlarını,
* Türkiye'de mukim
çifte pasaportlu vatandaşları,
* Almanya'da mukim
Türk vatandaşlarını Türkiye menşeli sağladıkları gelirleri nedeniyle,
* Türkiye'ye mal ve
hizmet satan Alman şirketlerini,
* Almanya'daki bir
firmada mal veya hizmet alan Türk şirketlerini,
* Türkiye'de çalışma
vizesi ile çalışmakta olan Alman vatandaşlarını,
ilk etapta
etkileyecektir. (Gündüz, Zeki "Almanya Çifte Vergilemeyi Önleme
Anlaşmasının İptali" 07.10.2009, Dünya)
Alman hükümetinin
çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasını fesih işlemi 01.01.2011 tarihinden
itibaren geçerli olması gerekirken, Türk girişimcilerinin içinde bulunduğumuz
yıl Almanya'da yapacağı fuar organizasyonları için "Çifte Vergilendirme
Anlaşması" bulunan ülkelere uygulamakta olduğu vergi iadesini içinde
bulunduğumuz yıl için Türkiye için kaldırmış bulunmaktadır.
Bu konuda elimizde
bulunan bilgi ve belgelere göre Avrupa Birliği ülkeleri ile Çifte
Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması yapmış olan ülkelere tanınan vergi iadesi
hakkı yok sayılmış ve bu bağlamda da bundan böyle Türk kamu kurumları
Almanya'da şirket olarak kabul edilmiştir.
Bundan böyle Türk
kamu kurumlarının Almanya'da yaptırdıkları kiralama ve diğer hizmetler
nedeniyle mükellefiyet tesis ettirmeleri ve verilen hizmetlere ilişkin gelir ve
giderlerini KDV beyannamesi ile bildirmeleri daha açıkçası beyan etmeleri
gerekmektedir.
Alman hükümetinin tek
taraflı olarak Türkiye ile olan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasını
feshettiğine dair bilgi Türkiye Gelir İdaresi Başkanlığı'nın internet sitesinde
de açıklanmış bulunmaktadır.
Alman hükümeti ile
Türkiye arasındaki çifte vergilendirme anlaşmasının tek taraflı feshedilmiş
olmasının yaratacağı sorunları şimdiden hem hukuki hem de maddi açıdan
değerlendirmek çok zordur.
Kaynak: Referans