Doğal beklenti, yeni bir yıla girerken umutlar,
hayaller, beklentiler gibi olumlu düşüncüleri sıralamaktır. Ne yazık ki,
taşımacılık sektörü olarak 2010’a bu duygularla giremiyoruz. Elbet, bu kötümser
bakışın önemli bir bölümü 2008 sonu ve 2009’da yaşadığımız küresel krizden
kaynaklanmaktadır. Ancak, olayı yalnızca küresel krizle tanımlamak, ülkemizin
özgün koşullarından kaynaklanan sorunları görmemek var olan sorunlarımızın çözümlenmesine
yönelik görüş ve katkıda bulunma olanağını da yitirmek demektir. 2009’un 2010’a
devrettiği sorunları birbiri ardına vurgulamak, 2010’daki görevlerimizi de bize
hatırlatmış olacaktır. Bu köşe yazısında çoğunlukla demiryolu taşımacılığı
üzerine görüşler belirtildiği için yine demiryolu öncelikli sorunları ele
alacağız. İsterseniz çözüm bekleyen sorunlarımızı sıralamaya başlayalım…
Demiryolu sistemi açısından serbestleşmeye yönelik
yasal düzenlemelere halen başlanmadı. Ne zaman bu konuda adım atılacağı
konusunda da bir bilgi yoktur. Taslak düzenlemelere ilişkin DTD dahil diğer
sivil toplum kuruluşlarından alınan önerilerin ne ölçüde gündeme alındığı ve
taslakları zenginleştirme açısından yararlanıldığı bilgisinin kamuyla paylaşılması
beklenmektedir.
10.Ulaştırma Şurası’nın koyduğu hedeflere ulaşabilmek açısından
yük öncelikli demiryolu yatırımlarının planlanması ve uygulamaya sunulması
gerekmektedir. Bu kapsamda öncelikli projeler ve bunların zamanlaması
açıklanmalı ve bu projelerin hayata geçmesi için gerekecek kaynakların bütçe
planlamasının yapılması şarttır.
Önemli bir sorun olan Van Gölü geçiş sorunu ne yazık ki,
2010 yılında da taşınmıştır. Bu konuda yeni yılda ivedi çözüm getirilmesi
gerekmektedir.
Modlar içi ve arasındaki haksız fiyat rekabeti
nedeniyle demiryolu taşımacılığı 2008 ve 2009’daki Pazar kaybını hızla
kapatamazsa vagon sahibi firmalar büyük sorunlarla karşılaşacaklardır. Olumlu büyüme
trendine giren özel demiryolu yatırımları bu nedenle yıllarca geriye gidecektir.
Vagon sahibi firmaların sorunları büyüteç altına alınmalı ve bu sektörün
yaşaması için gereken önlemler belirlenmelidir.
Özellikle Avrupa hattında karayolu taşımacılığının
karşılaştığı engellemeler nedeniyle ortaya çıkan sorunları aşma açısından gelecek
vaad eden demiryolu kombine taşımacılığı halen desteklenmemektedir. Son iki
yıldır her fırsat ve platformda dile getirdiğimiz tonaj teşviki halen geri
verilmemiştir. Bu nedenle, önemli bir şans yaratacak bu alternatif giderek yok
olma tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Yurt içinde tehlikeli madde taşımacılığını düzenleyecek
demiryolu tehlikeli madde düzenlemesi R.İ.D. halen yasalaştırılmamıştır. Bu alandaki
karayolu düzenlemesi en azından bir yönetmelikle ele alınmıştır. Demiryolu için
gerekli adımların da 2010 yılında hızla atılması gereklidir.
Demiryolu güvenliği açısından, 2008 ve 2009 yılında karşılaştığımız
olumsuz olayların ortadan kaldırılmasına yönelik önlemlerin hızla alınması
gerekmektedir. 2023 hedeflerine ulaşmada demiryoluna güvenin sağlanması
öncelikli adım olmalıdır.
Marmaray nedeniyle Gebze-Haydarpaşa ve Sirkeci-Halkalı
hattının ne zaman kapatılacağı, dolayısıyla Tekirdağ-Derince Feribot
işletmeciliğinin ne zaman başlayacağı bilgilendirilmesi acilen yapılmalıdır.
Sera gazlarının azaltılmasına yönelik ulaştırma sektörü
açısından ne gibi özel önlemler alınacağı, bu alanda demiryolu taşımasının
özendirilmesi açısından ne gibi teşviklerin gündeme getirileceği sektör
kuruluşları tarafından merakla beklenmektedir.
Kullanılmış vagon ithalatı önündeki önlemlerin ortadan
kaldırılması, hatta ithalatın teşvik edilmesi önemli bir sorun olarak gündemde
bulunmaktadır.
Samsun-Kavkas hattının acilen açılması ve Karadeniz
üzerinden demiryolu taşımasının önünün açılmasının hızlandırılması sorunları
önümüzde durmaktadır.
Eminim, bu sorunları çoğaltmak mümkündür. Ancak, çözüme
nereden başlarsak başlayalım ileri bir adım atmış olacağız. Bu açıdan bir kere daha
kamu ve özel sektör olarak birlikte düşünmeyi, birlikte çalışmayı denemeliyiz. Sonuçta,
hep birlikte kazanacağız veya kaybedeceğiz. Biz kazanmak için her türlü
özveriye hazırız. Ancak, böyle olursa 2009’un hırslarını 2010’da önemli ölçüde
giderebileceğimize inanıyorum.
Mete TIRMAN/ UTA Dergisi