Tekirdağ'ın Akport Limanı'ndan kalkacak UNDDENİZ Şirketinin RO-RO gemileri yüzlerce TIR kamyonunu ve römorku doğrudan doğruya Avrupa'nın göbeğine indirecek.
Avrupa ülkelerinin Türk nakliyecilerinin önüne koyduğu engelleri üst üste koyarsanız roman olur. Önce "yol geçiş belgesi" isterler, sağlarsınız. Yetmez, "ikili taşıma", "transit taşıma", "boş geçiş" diye sınıflandırırlar, her cins belgeyi temin edersiniz. "Bu ne biçim gümrük birliği, neden malların serbest dolaşımını araçlarımız serbestçe yapamıyor" diye sorarsınız, "Gümrük Birliği başka ulaştırma başka; ulaştırmayı benimle ayrıca müzakere edeceksin" derler.
Bu kez yol geçiş yasakları başlar: "Hafta sonunda geçemezsin", "Sadece 22.00- 06.00 saatleri arasında yürüyebilirsin" derler, buna göre yükün teslim sürelerini belirlersin. "Aracın eski model" derler yenilersiniz; "Bu EURO-1; biz EURO-2 motor isteriz" derler, değiştirirsiniz. "O da yetmez EURO-3, EURO-4 isterim" derler, buna da uyarsınız. Şimdilik EURO-5'e kadar filo yeniledik. "Avrupa'nın en büyük çevre dostu filosu bizde" dersek yalan olmaz.
Kimisi çıkar, "benden karayolu ile geçemezsin. Geçmek istiyorsan marş marş RO-LA treni seni bekliyor" der. Neden Romen, Bulgar, Macar yolu kullanıyor? Hani çevre için endişen vardı" diye sorarsınız, "Onlar AB üyesi sen değilsin" yanıtını alırsınız. Sanki AB kamyonları karbondioksit salınımı gerçekleştirmiyor da sadece Türk kamyonları çevreyi kirletiyor!
Sürücün her ay o ülkelerden geçmiştir. "Yüzlerce kez bu ülkeden geçmiş adam iltica etmemiş de bu kez mi iltica edecek" diye düşünmez, her seferinde ahiret sorularını sorarak "sürücü vizesi" verir. Bunun için ödenen vize harçları ise milyon dolarları bulur.
Araç her ay aynı sınır kapılarından geçer. Sürücünüz her seferinde kaçakçı muamelesiye karşılaşır, her seferinde horlanır ve bekletilir. Kapı dediğiniz bir değilki en az 12 sınır kapısı. Geç geç bitmez, bekle bekle TIR kuyruğu erimez. Üstüne üstlük, deprem olur, sel olur, iç savaş çıkar, ambargo kararları uygulanır, yollarda sefil olur kalırsın
"Haydarpaşa Trieste Hattı" bu düşüncelerin ürünü olarak açılmıştı. Kendi derdine kendi melhem bulan Türk nakliyecisi, kendi RO-RO filosunu kurmuş ve birçok ülkeyi by-pass ederek Batı Avrupa'ya ulaşmayı başarmıştı.
Şimdi açılacak "Tekirdağâ-Toulon Hattı" ile Batı Avrupa'ya İtalya üzerinden değil, Fransa üzerinden ulaşımı sağlayan bir seçenek daha sunuluyor Türk nakliyecisine.. Tekirdağ'ın Akport Limanından kalkacak UNDDENİZ Şirketinin RO-RO gemileri yüzlerce TIR kamyonunu ve römorku doğrudan doğruya Avrupa'nın göbeğine indirecek. Araç sürücüleri ise uçakla Marsilya Havalimanına inecek ve 90 kilometre ötedeki Toulon Limanı'ndan araçlarını alacaklar. Böylece sefer yapan araçlar için yolboyu ülkelerde yol geçiş belgesi, gümrük prosedürleri, vize temini gibi sorunlar bir anda ortadan kalacağı gibi, sürücüler dinlenmiş bir şekilde seferlerine Toulon'dan ya da dönüşte Tekirdağ'dan başlayacaklar.
Hattın tanımı için 16 Mart'ta Ortaköy'deki Feriye Lokantası'nda verilen kokteyl ve imza törenine ilgi fazlaydı. Uluslararası karayolu taşımacılığı yapan nakliyecilerimiz bir "rekabet öncesi işbirliği" örneğini daha hayata geçirmenin kıvancı içinde görünüyorlardı. Salonda oluşan sinerji, Tekirdağ Toulon Hattı'nın ayakta kalacağının açık bir göstergesi gibiydi.
Unutulmamalıdır ki, açılacak her yeni RO-RO hattı, Türkiye'de bu alanda rekabetçi piyasa koşullarının oluşumuna katkı sağladığı gibi, müşteri memnuniyeti, hizmet kalitesi, uygun fiyat, satış promosyonu gibi birçok unsurun nakliyeciler lehine gelişimini tetikleyecektir. Bu bakımdan, "Tekirdağ - Toulon RO-RO Hattı" girişimini destekliyor, tüm sektör temsilcilerine hayırlı olmasını diliyorum.
Kaynak: Transport