Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) bugün haziran ayı ihracat verilerini açıklayacak. Bizler de böylece haziran ayı ile birlikte ilk 6 aylık ihracat performansımızı öğreneceğiz.
Hemen söyleyeyim.
Önce haziran ayı, sonra da 6 aylık karnemiz iyi değil. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, bugün haziran ayı verilerini açıklarken büyük bir ihtimalle "Geçen yıl aynı döneme göre yüzde 13 veya 14 artış var" diyecek. Bu söylemi, geçen yılın en düşük miktarlı ihracat ayı olan haziran ayı ile karşılaştırıldığından ‘artış' manasında aritmetik olarak doğru bir söylem olacak. Gelin görün ki ihracatımız bir önceki ay olan mayıs ve ondan önceki ay olan nisan ve daha önceki aylar ile mukayese edildiğinde artmamış, gerilemiştir ve esas dikkate alınması gereken de budur.
Büyükekşi, bugün yine büyük bir ihtimalle "İlk 6 ayda geçen yılın ilk 6 ayına göre yüzde 21 veya 22 artış sağladık" da diyebilir. Bu ifadesi de aritmetik olarak doğru olabilir ama 2010 yılının ilk 6 dönemine ay ay bakıldığında ihracatımızın artmayıp kan kaybettiği gerçeğini değiştirmez.
Sonuçta haziran ayı ihracatımız eğer son 2 günde süslenmez ise 9.1 milyar dolar civarında olacak, 6 aylık ihracatımız da yaklaşık 53.3 milyar dolarda kalacaktır.
Bu rakamlar görmeyi, duymayı arzu ettiğimiz veriler değildir.
Sizlerle sektörel bazda ihracat hareketlerini paylaşmak isterdim.
Ancak, son 2 aydır ve ayın son 2 günü ihracat kayıt rakamlarının karartıldığını ve verilere ulaşımın engellendiğini görmekteyim. Alışık olmadığımız bu durumun gerekçesini ve ihracat kayıt rakamlarının gizlenmesinin nedenlerini TİM yetkilileri herhalde kamuoyu ile paylaşacaklardır.
Öyle ya, her gün muntazaman yayımlanarak kamuoyu ile paylaşılan ihracat kayıt rakamlarına son 2 ayın son 2 günü ulaşılamamaktadır. Bu konu ile ilgili kurumların tüm siteleri ve pencereleri çok ilginçtir, kapalıdır.
Şeffaf devlet anlayışına ters düşen bu tavrın karartmayı yapanlarca bir nedeni vardır muhakkak!
TİM Başkanı, bir süre önce "Temmuz ayı ihracatımızda düşme olacak" şeklinde bir beyanat vermişti. 6 aydır artmadan kendi yağında kavrulan ihracatımız ortadayken neden böyle bir beyanat verdi anlayamadım.
Öyle ya, ihracatımız önceki 6 ayda da iyi gitmiyordu ki temmuz ayında iyi gitsin.
Üstelik temmuz ayı, ihracatçı çevrelerde yıllardır, ‘iyi olmayan' bir ay olarak bilinir.
Bazı sektörlerde sezon geçişidir.
Karşınızdaki alım yapacak muhataplarınız tatile gitmişlerdir.
Tüketici tatildedir.
Ülkemizdeki üreticiler, tatil planları yapmaktadırlar.
Diyelim ki talep oldu, o zaman da ihracatçılarımız kur terörü içinde fiyat veremez durumdadırlar.
Bu nedenlerle temmuz ayı, her yıl ihracat anlamında baygın geçer.
Büyükekşi'nin, temmuz vurgusu ile eğer ‘kurları gündeme getirmek, dolar-euro arasındaki ters döngüye ve Avrupa pazarımızdaki ekonomik çatırtılara dikkati çekmek' için ise bu sıkıntılar sadece temmuz ayına özgü sıkıntılar değildir ki...
Büyükekşi'nin bu çıkışı, Dış Ticaretten Sorumlu Bakan Sayın Zafer Çağlayan'ın kurları kastederek "İhracatçı, sihirbaz değildir" cümlesi ile destek bulmuştur.
Doğrudur, ihracatçı ne sihirbazdır ne de kurlar ile kumar oynayan kumarbaz.
İhracatın artmadığından şikâyet ederek tüm yükü ihracatçıların omuzlarına yükleyip onlardan hem sihirbaz hem de daima kazanan kumarbaz olmaları beklenmektedir ki bu, eşyanın tabiatına ters bir taleptir. Sayın Bakanı haklı kılan da budur.
Geçen 6 aylık sürede çeşitli sıkıntılar olduğu muhakkak. Bu sıkıntıları kısa başlıklarla şöyle sıralayabilirim:
"Küresel krizin verdiği talep düşüklüğü, aynı krizin verdiği moral bozukluğu, dolar/euro parite ilişkisindeki değişim, kurlardaki istikrarsızlık, Çin faktörü, az gelişmiş ülkelere verilen alım önceliği, ölçek ekonomisi anlamındaki yetersizliğimiz, pazar çeşitliliği ve üründe inovasyon yaratamayışımız, küresel krizle beraber artan korumacılık duvarlarını aşamayışımız, dahilde maliyeti olumsuz etkileyen faktörlerin uluslararası piyasalarda rekabet gücümüzü kırması, hükümetten küresel krize destek mahiyetinde ihracat desteği alınamayışı, kredi kullanımındaki darlık, faizlerdeki yüksek oranlar, future market, hedge gibi finans elemanlarını kullanmadaki başarısızlık ve özsermaye yetersizliği ve ihracata yönelik pazarlama bilgisi eksikliği."
Görüldüğü gibi yukarıdaki nedenlerin büyük çoğunluğu ihracatçının elinde olmayan, tamamen iradesi dışında gerçekleşen nedenlerdir. O nedenlerin bir sağa bir sola savurduğu ihracatçı; son bir çaba, bir şeyler yapabilme gayreti içerisindedir.
Yukarıda yazdığım her başlığın kendi içerisinde çok sayıda alt başlığı olduğunu düşünmelisiniz. Son 3 aya damgasını vuran ana sıkıntı dolar/euro paritesindeki ters döngü ve kurlardaki olumsuz değişimdir. İhracatçının fiyat verebilmesi, kurdaki 8 ana faktörü doğru değerlendirmesiyle mümkündür ki bu, imkânsızlık derecesindedir. Sayın Bakan'ın "İhracatçı sihirbaz değildir" sözleri, ihracatçının içinde bulunduğu zorluğu vurgulaması açısından önemlidir.
Sıraladığım nedenlerin farklı sektörlerde farklı oranlarda yer aldığı 6 aylık ihracat aktivitemizde varılan sonuç, yıl sonu hedefimize ulaşmayı tehlikeye sokacak mahiyettedir.
Kaynak: Şevket Sürek / Referans