19-20 Haziran tarihleri arasında Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Dünya Türk İş Konseyi (DTİK) ve Hollanda Türk İşadamları Derneği (HOTİAD) bir araya geldiler. TOBB/DEİK Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Avrupalı ve Türk siyasilerinin de katılımlarıyla Hollanda'da IV. Maastricht Ekonomi Zirvesi düzenlendi.
Lahey Büyükelçimiz Uğur Doğan'ın yanı sıra Avrupa Parlamentosu milletvekili Emine Bozkurt, Hollanda Senato Başkanı Rene Van der Linden, Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Ria Oomen Ruijten gibi konuşmacıların da yer aldıkları zirve hayli başarılı geçti.
400'e yakın Avrupalı Türk girişimcinin izlediği zirvede TOBB, DEİK ve DTİK'İN amacı dış ticaret anlamında Türkiye ile Avrupa arasında ticari köprü kurmak, siyaseten de Avrupa Birliği ilişkilerimizde yol kat etmek ve diyaspora anlamında yurtdışında yaşayan Türk toplumunu bilinçlendirmek.
Zirvede yaptığı konuşmada, "AB'ye dönük hedefimiz tam üyeliktir" diyen Hisarcıklıoğlu, "Türkiye'nin AB tarafından haksızlığa uğradığına, Gümrük Birliği anlaşması gereği mallarımız serbest dolaşırken, o malları taşıyacak kamyonlara kota konulduğuna, o kamyonları sürecek şoförlere çok sınırlı vize uygulandığına ve o malları satacak işadamlarımızın serbest dolaşımlarının vize engeli ile engellendiğine" değinerek bu durumun haksız rekabet yarattığını söyledi.
Hollandalı Senato Başkanı Rene van der Linden ise "AB tam üyelik konusunda Türkiye'ye söz verdiyse bunu yerine getirmelidir" dedi.
Zirvenin ikinci günü bir konuşma daha yapan Hisarcıklıoğlu ‘Türk Diyasporası'na değinerek Lenin'in, "Organize olmuş azınlıklar, organize olmamış yığınları idare ederler, burada sayı önemli değildir" sözünden yola çıkarak Yahudi toplumunun dünyadaki yapısından örnek vermesi dikkati çekti. "Sayıları az olmasına rağmen dünya üzerindeki etkileri yığınlardan fazla. Bu güçlerinde birlik ve beraberlikleri ve tabii parasal güçleri yatıyor" diyerek bu günlerde Türk–İsrail hükümetlerinin karşılıklı atışmalarının hilafına bir görüş bildirirken, yurtdışındaki Türklere hitaben, "Sizlerden ricam birbirinizi sevmedikçe mükemmel insan olamazsınız. Birbirinizin hatasını aramaktan vazgeçin, birlik içinde olun" dedi.
HOTİAD Başkanı Turgut Torunoğulları, Hisarcıklıoğlu'nun bir cümlesinden yola çıkarak, "Bizler Avrupa'nın göbeğinde uçurumlarda kayalara tutunan çiçekleriz, o kayalara tutunmaya devam ederek oraları artık lale bahçelerine, çiçek bahçelerine dönüştürmek istiyoruz" şeklindeki konuşması hayli alkış aldı.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün yaptığı konuşmada, son günlerde yaşanan Gazze ve İran konularından bahsederek "Dünyanın takdirini kazandık" derken, "Küresel krizi iyi yöneterek kredi değerlendirme kuruluşlarından artı değerde iyi notlar aldık" değerlendirmesini yaptı.
19-20 Haziran tarihlerinde TOBB/DEİK ve DTİK, Hollandalı işadamlarımızla birlikte (HOTİAD) Avrupa'nın göbeğinde Türk diyasporası anlamında sessiz sedasız lobi faaliyetlerinde bulundular ve bir taraftan Avrupalı parlamenterleri etkileme çabası içerisinde olurlarken, diğer taraftan da Hollanda'da yaşayan Türk girişimcilerle beraber oldular.
Ama bu sessizlik sadece Türkiye için geçerliydi. Yurtdışında hayli ses getiren bu zirve, Avrupalı Parlamenterler ve oralarda yaşayan Türk girişimcileri için hayli yüksek desibelde ses oldu.
Olması gereken de buydu.
Ses konusuna neden vurgu yaptım?
Aynı günlerde İstanbul'da ‘Türkiye–Dünya Ticaret Köprüsü' adı altında bir etkinlik için hayli ses çıkarıldı da ondan.
Dünyanın dört bir tarafından 2 bini aşkın işadamının İstanbul'a geleceğinden, 100 binin üzerinde iş görüşmesi yapılacağından, 14 milyar dolarlık iş bağlantısı gerçekleştirileceğinden dem vuranlar oldu. İhracat konusunda yol yordam, rakam bilmeyen bazı kişiler bol kepçeden atıp tuttular.
İşin garibi, bu atıp tutma hem DTM'nin hem de TİM'in adı referans verilerek yapıldı.
Çaktırmadan toplantıları izledim. Tamamen kapalı devre, belli bir cemaat ile sınırlı, müsamere kıvamındaki ticaret köprüsünde işadamı diye takdim edilenlerde pek öyle 14 milyar dolarlık ticaret yapabilecek bir hal göremediğim gibi, 14 milyar dolar gibi uçuk rakamın esamisi dahi okunamadı.
Bir rüzgâr, bir fırtına, bir bora estirildi, hepsi o kadar.
Bu kitlenin en güçlü olduğunu iddia ettiği pazar olan Afrika'ya ihracatımız 2009 yılında biraz hareketlenirken, bu kadar çaba ve aktiviteye rağmen, 2010 Ocak–Nisan döneminde, 2009 yılı aynı dönemine göre yüzde 16 azalmış.
Geçen yıl ite kaka ancak "100 milyar dolarlık ihracat yapabilen bir ülkenin, 2 günlük müsamerede nasıl 14 milyar dolarlık ihracat yapacağını birileri bana anlatsın" diyeceğim ama diyeceğim o kişiler daha 2010 yılının ilk 4 ayında Afrika pazarında yüzde 16 kan kaybettiğimizin, bu yılki genel ihracatımızın geçen yıla göre artmayacağının farkında bile değiller.
Bu günlerde bir başka cemaat kökenli kuruluş 3 bin kişi getireceğinden, milyarlarca dolar ihracat bağlantısı yapılacağından bahsediyor.
Demek ki bu boş lafları yutan birileri var.
Ülkemize ticari, siyasi ve sosyal yaşam anlamında doğru imaj yaratarak fayda sağlayacak, bilinçli, programlı, sağı solu, altı üstü iyi incelenmiş, iyi planlanmış her türlü aktiviteyi kim gerçekleştirirse gerçekleştirsin onlara hem evet hem de binlerce teşekkür!
Ama ne olduğu bilinmeyen, sadece medyada yaygara koparmakla sınırlı kalan, kapalı devre, belli kesimlere hitap eden ve ülke imajını yerin dibine batıran her türlü aktiviteye de hayır!
Daha önce de defalarca vurguladığım gibi, dış ticarette çok başlılık hayli yaygın.
Birinin ‘ak' dediğine, diğeri ‘kara' demekte.
Çok sesliliğe de evet ama her sazın ayrı telden vurup kakafoni yaratarak orkestrasyonu bozduğu bir ortama da hayır!
Dış ticaret bir şov malzemesi, oyuncak değil, çok ciddi bir iştir.
Ciddi işleri de bırakın ciddi işadamları ve ciddi kurumlar yapsınlar.
Kaynak: Şevket Sürek / Referans