SÜREKLİ KRİZ

SÜREKLİ KRİZ13.08.2010

Dünya tarihi açısından 2009 önemli bir yıl oldu. Önemi gündeme getiren ise yaşanan küresel ekonomik krizdi. Etkilendik, az etkilendik derken yeni yıl ile birlikte toparlanma işaretleri önemli bir moral kaynağı oldu (mu?)... Gerçekten, Türkiye'deki taşıma sektörü yanıtı kesin verebiliyor mu? Kanımca hayır! Ne yazık ki, tüm sektörler krizleri yaşayıp aşarken biz sürekli kriz ortamı içindeyiz. Üstelik öyle bir sektörde bu sürekli kriz gerçeğiyle yüz yüzeyiz ki, Türkiye'nin geleceği de bu nedenle ipotek altına alınıyor.

Bu sayfayı zaman zaman okuyanlar, yakınmaların demiryolu ile ilgili olduğunu sanacaklar. Ne yazık ki, demiryolu sadece bunun bir parçası... Yakınmalarımız tüm taşımacılık sektörüyle ilgili; hem ulusal hem de uluslararası düzeyde. Her yeni yılda dileklerimizi UTA Lojistik Dergisi kanalıyla dile getirdik. Ancak, bugüne kadar dileklerimizin tuttuğunu, bir adım önde olduğumuzu söyleme olanağını bulamadık. Her geçen gün yakınmalarımızın daha geniş bir kitle tarafından dile getirildiğine tanık olduk.

Peki yakınmalarımızın temeli nelerdir?

Karayolu taşımacılığı, uzun zamandır yaşanan öldüresiye haksız bir rekabetin hedefi haline gelmiştir. Arz-talep dengesindeki son derece büyük bir bozulmanın sonucunda ulusal taşıma fiyatları, tüm ekonomik göstergelerin iflas öncesi acil uyarı işareti vereceği bir düzeyde oluşmaktadır. Yasal düzeyde elde edilebilecek mazot ile fiyatlandığında satış fiyatının yüzde 76'sı sadece mazot maliyetinden oluşmaktadır. Kabul edilen en akılcı oran yüzde 35 iken, bu boyutlarda maliyetleri kaldırması beklenen karayolu taşıyıcıları yasal olmayan kaynaklara yönelmekte ve bu yolla yaşam mücadelesi vermektedir.

Karayolu taşımacıları kaliteyi ve sermaye birikimini sağlayıp sağlıklı büyümeyi bir kenara bırakarak günü kurtarmaya çalışmaktadırlar. l Bu kadar zor durumda bulunan karayolu taşımacılarının yeni sorunu, 1 Ocak 2011'de yürürlüğe girmesi beklenen ADR uygulaması ve bunun getireceği düzenlemelerdir. Haksız rekabetin pençesi altında ezilmekte olan karayolu işletmecileri bu alanda yapılacak düzenlemelerle başka bir haksız rekabetin esiri olmamalıdır. Bir taraftan önemli miktarlarda yatırım yapmış ve ADR düzenlemelerinin gereğini yerine getiren işletmeler, diğer taraftan ise ADR dışı ekipman ve düzenle pazarda bulunacak taşımacılar, zaten ağır rekabet koşulları altında ayakta durmaya çalışan sektörün tümüyle örselenmesini beraberinde getirecektir.

Yüksek mazot fiyatlarının yarattığı olumsuz ekonomik koşullar, yakın zamanda bir ölçüde daha ucuz olan kırsal motorinin kullanım dışı kalmasını daha da ağırlaştıracaktır. Soluk almak için mazotta ÖTV indirimi bekleyen sektör, bir kere daha büyük bir mali kaosun içine çekilecektir. Bütün bunların, ağırlıklı olarak demiryolu taşımacılığı üzerine yazılar yazan birinin ağzından çıkması garipsenebilir. Ancak unutulmamalı ki, bu krizden ya hep birlikte çıkacağız yada hep birlikte batacağız. Özellikle, Demiryolu Taşımacıları Derneği olarak yakın zamanda vurgu yaptığımız bir gerçek de demiryolunun silkinip gelişmesinin ancak karayolundaki hastalıkların tedavisi ile mümkün olabileceği idi. O günden bugüne değişen hiçbir şey olmadığı gibi, kimi yeni kararlar durumu daha da kötüleştirmiştir. Bu yazı, yoğun bakımda son nefesini vermemek için çırpınan karayolu sektörünün bir nefes daha almasına ufacık bir katkı sağlayabilirse amacına ulaşmış olacaktır.

Kaynak: Mete Tırman / UTA LOJİSTİK