Anasayfa / Sektörel / Sektör Haberleri / Karayolu / ADR KONVANSİYONUNA TARAF OLDUK DA NE OLDU? VEYA WELCOME TO THE CLUB

ADR KONVANSİYONUNA TARAF OLDUK DA NE OLDU? VEYA WELCOME TO THE CLUB

ADR KONVANSİYONUNA TARAF OLDUK DA NE OLDU? VEYA WELCOME TO THE CLUB06.12.2010

"Yurtdışındaki meslektaşlarımdaki algılama 22 Mart 2010 itibariyle Türkiye'nin ADR'ye fiilen taraf olmasıyla birlikte kendi ülkelerinde nasıl biliyorlarsa aynısının, artık Türkiye'de de geçerli olduğu düşüncesine sahip olmalarıydı. Tabi bir müddet sonra bunun böyle olmadığını anlayınca şaşkınlıklarını gizleyemediler."

 ADR konusu Türkiye'de çok tartışıldı. Yürürlüğe girecekti, ertelendi. Altyapı yetersiz denildi. Denetleme nasıl yapılacak denildi. ADR üzerine konferanslar yapıldı. Türkiye 22 Mart'ta ADR'ye fiilen taraf oldu. Tamamdır dendi. Yani ADR üstüne çok şeyler konuşuldu. Ve geldi çattı tarih. ADR 2011 Konvansiyonu 1 Ocak'ta yürürlüğe girecek. Peki bu konuda son söz nedir? İşte bu nedenle Türkiye'de ADR denilince akla gelen ilk isimlerden UND İcra Kurulu Üyesi, ADR/RID Danışmanı ve Eğitmeni, IRU Academy ADR Danışmanı ve Eğitmeni ve İ.Ü. Ulaştırma ve Lojistik YO. Öğretim Görevlisi Alper Özel'e nedir bu konudaki son durum diye sorduk. Alper Özel de konuyla ilgili şunları söyledi:

"Bilindiği üzere, ADR Konvansiyonu kimya sektörünün ulaşım ayağıdır. Kimyasalların üretiminden nihai atık haline gelmelerine kadar tüm aşamalar, Avrupa Birliği (AB) düzenlemeleri kapsamında yer almaktadır. Kimya sanayi AB'nin tüm sektörler arasında mevzuatın en yoğun olduğu alanlardan biridir. Araştırmadan, ürünlerin test ve üretimine, pazarlamadan ulaşıma, yan sanayiden atıklara kadar her aşama, AB mevzuatında ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.

Kimya sanayinin, endüstrinin yapı taşı olması ve tarımdan otomotive, tekstilden mobilyaya kadar birçok sanayi için malzeme sağlamasından dolayı, geniş bir ürün yelpazesini kapsamaktadır. Bu durum da, taşımanın "güvenli, çevreye duyarlı, bilinçli ve eğitilmiş sürücülerle, taşımacılarla, denetlenebilen, ölçülebilen, düzenlenmiş, entegre edilmiş" bir taşıma sürecini çok önemli kılmaktadır.
İLK DÜZENLEME 1952 YILINDA YAPILDI

Ülkemiz tehlikeli kimyasalların taşınmasına ilişkin çalışmalara fazla yabancı değildir. 1952'de ilk düzenlemeyi "Tehlikeli Eşyanın Ticaret Gemileri ile Taşınması Hakkında Tüzük" ile görmekteyiz. Daha sonra 1976 yılında Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından düzenlenen "Karayoluyla Tehlikeli Madde Taşıma Yönetmeliği" bulunmaktadır. Dolayısıyla eksiklikler olsa bile ülkemizde bir temel bulunmaktadır. Uzun yıllar 1976 yönetmeliği çerçevesinde ülkemizde karayolunda tehlikeli madde taşıması yapılmış, önceleri bu tür taşımalar pek fark edilmemiş ama 1990'lı yıllarda sanayide yaşanan gelişmeler ve artışa paralel olarak da bu tür taşımalar artmaya başlamıştır.

2010'A KADAR ALMANYA ÜZERİNDEN ADR EĞİTİMİ

Bu manada ülkemizde Avrupa ülkelerinden özellikle kimyasal madde ihtiyacı yavaş yavaş artmaya başlamış ve görülmüş ki, bu tür yükleri Türk taşımacısının taşıyamadığı ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine Türkiye ve Almanya arasında özel bir destek anlaşması çerçevesinde ADR sürücü eğitimleri başlamış ve 2010 yılına kadar bu eğitimler Almanya üzerinden yapılmıştır.

Diğer yandan, 2007 yılında AB tarafından sağlanan Türk Karayolu Taşımacılığını Destekleme Projesi çerçevesinde eğitimler yapılmış, tehlikeli madde taşıması konusunda Alman uzmanların katılımıyla 10'a yakın seminer verilmiş, Alman Ulaştırma Bakanlığı'nın uzmanları ADR'ye uygun bir yönetmelik hazırlık çalışmalarına destek olmuşlar; ancak, tüm bu çalışmaların, iyi örneklerin, yönetmeliğe istenilen düzeyde yansıdığını söylemek zordur.

Sadece bir yönetmelik de yetmez. Bununla birlikte ADR sürücü eğitimleri, tehlikeli madde güvenlik danışmanları eğitimi, denetim konusu, sınav konuları ve ADR Konvansiyonu'nda düzenlenmiş birçok konu için düzenleme yapılması gerekmekte olup, yönetmelikler hazırlanmalıdır. Ancak, bunlarla ilgili de bugüne kadar fazla bir gelişme kaydedilemedi.

Özelilikle nakliye sektörünü yakından ilgilendiren eğitimli sürücü ihtiyacını karşılamak amacıyla düzenlenen 17 Haziran 2010 tarihli "Karayolunda Tehlikeli Madde Taşıyan Şoförlerine Yönelik MYE Yönergesi" her ne kadar eğitim verecek kurumlara yönelik eğitimin daha iyi yapılabilmesini teminen, önemli ayrıntılar bulundursa da sürücülere yönelik sınav süreci sağlıklı işlememektedir.

Diğer taraftan, araçların, tankların ve ambalajların teknik standartlarına ilişkin ruhsatlandırma, test ve kontrol kitreleri de bununla ilgili yetkilendirilmiş kurumlar da henüz belli olmayıp bu çalışmaların hangi aşamada olduğu bilinmemektedir.

SON TARİH

"Welcome to the Club" (Külube hoş geldiniz) 22 Mart'tan sonra yurtdışında bulunan meslektaşlarımdan bana gelen mesajın özetiydi. Yurtdışındaki meslektaşlarımdaki algılama 22 Mart 2010 itibariyle Türkiye'nin ADR'ye fiilen taraf olmasıyla birlikte kendi ülkelerinde nasıl biliyorlarsa aynısının, artık Türkiye'de de geçerli olduğu düşüncesine sahip olmalarıydı. Tabi bir müddet sonra bunun böyle olmadığını anlayınca şaşkınlıklarını gizleyemediler.

Öte yandan 01.01.2011 tarihinde ADR 2011 Konvansiyonu yürürlüğe girecektir. Konvansiyonun Türkçe tercümesi olmaması da ayrı bir sıkıntı yaratmaktadır. Mevcut tercüme ise 2003 ADR Konvansiyonun tercümesidir. Ayrıca bu tarih itibariyle yeni Karayoluyla Tehlikeli Madde Taşıma Yönetmeliği de yürürlüğe girecektir. Normal şartlarda Konvansiyon değiştikçe ülkelerin ulusal mevzuatları da bu paralelde güncellenmektedir. Dolayısıyla yeni ve eski olan yönetmeliğimizin bir daha gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Sonuç olarak, ülkemizde bu konuda yetişmiş insan kaynağımız mevcuttur. Ancak, asıl sıkıntı ilgili ve yetkili kurumlarla bu insan kaynağı arasındaki bağın kurulamamasından kaynaklanmaktadır. Dilerim en kısa zamanda bu açık giderilir."

Kaynak: ADR Uzmanı Alper Özel / Transport